Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/758 E. 2022/933 K. 08.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/758
KARAR NO : 2022/933

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/02/2014 – (Talep) – 15/03/2022 (Ara Karar)
NUMARASI : 2014/71 Esas
TALEP : İhtiyati Haciz

BİRLEŞEN 2020/232 ESAS SAYILI DOSYA:
TARİHİ : 05/05/2020 – (Talep) – 15/03/2022 (Karar)
TALEP : İhtiyati Haciz

BİRLEŞEN 2022/199 ESAS SAYILI DOSYA:
TARİHİ : 04/03/2022 – (Talep) – 15/03/2022 (Karar)
TALEP : İhtiyati Haciz
BAM KARAR TARİHİ : 08/06/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ : 08/06/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/71 Esas sayılı dosyasından verilen 15/03/2022 tarihli ara kararın incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
TALEP/DAVA:
İhtiyati haciz talep eden/davacı vekili asıl davada dava dilekçesinde özetle; davacı birliğin 4572 sayılı yasanın 8.maddesinin 2.fıkrasına göre 4572 sayılı kanunun 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun ayrılmaz bir parçası olup tarım satış kooperatif ve birlikleri hakkında sırasıyla 4572 sayılı kanun, bu kanunla açıkça örnek ana sözleşmelerde düzenleneceği belirtilen hususlarda örnek ana sözleşmeler 1163 sayılı kooperatifler Kanunu ve Türk Ticaret Kanununun anonim şirketlerle ilgili hükümlerinin uygulandığını, davalıların yönetim kurulu üyesi, yönetim kurulu başkanı, genel müdür vekili, … müdürü olarak görev yapan şahıslar olduğunu, …nin 14.12.2012 tarihinde yapılan olağan genel kurulunda Yönetim ve Denetim kurulu raporları, bilanço envanter gelir gider hesaplarının ibra edilmediğini, oluşturulan hesap tetkik komisyonu tarafından düzenlenen …nin 22.01.2014 tarihinde yapılan genel kurulunda gündemin 17.maddesinde görüşülerek davalılar hakkında hukuki ve ceza davası açılmasına karar verildiğini, 2011/2012 iş yılında ortakiçi ve ortakdışı kuru incir alımlarıyla ilgili işlemlerin mevzuata ve birlik menfaatine uygun olmadığın ve birliği zarara uğrattıklarını, 2012/2013 iş yılında ortakdışı kuru incir alımlarıyla ilgili, önceki iş yıllarında 30 günden fazla sürdüğü halde 2012/2013 işyılında rekolte alımının 16 günde tamamlandığını, rekolte beyannamelerini vermeleri için çok az bir süre tanınan ortaklara kooperatife teslimini taahhüt edecekleri ürün miktarı için anasözleşmeye açıkça aykırı olarak bazı kısıtlamalar getirdiklerini, birlik ana sözleşmesine göre birlik müdürlerinin dört yıllık yüksek öğrenim görmüş olmaları şartının arandığını, ancak İç Satışlar Müdürü olarak işe alınan …’in birlik ana sözleşmesinin 46.maddesinde belirtilen tahsil şartını taşımadığı halde anasözleşmeye aykırı olarak müdür olarak atanmasının görevini gereği gibi yerine getirmemesi nedeniyle birliği zarara uğrattığını, eski incir işletmesinin satışı ve kiracısı ile uzun süreli sözleşme olmasına rağmen kira ile satış sözleşmesinde bu hususta hiçbir düzenleme yapılmamış olması nedeniyle zarar doğduğunu, mülkiyeti … A.Ş.ye intikal eden tapunun İzmir İli, … İlçesi, … Mahallesi, … pafta, … ada, … parselde kayıtlı 8.554 metrekare gayrimenkulün 2009 yılı için 15.403.580,84-TL olmasına rağmen genel kurulda satış yetkisinin asgari 12.240.000,00 TL olarak alındığını, bunun rayiç bedelinin altında olduğu konusunda genel kurula bilgi verilmediğini, 13.01.2009 tarihinde gayrimenkulün rayiç değerinin tespiti için mahkemeye başvurulduğunu, İzmir 1 As.Tic.mahkemesinin 2009/16 esas, 2009/447 sayılı kararı ile eski incir işletmesinin değerinin 22.555.737 TL olarak belirlendiğini, eski incir işletmesinin 12.04.2010 tarihi itibariyle 2010 yılı belediye rayiç değerinin 3.571.774,16 TL, mahkemenin belirlediği rayiç değerinin ise 7.530,113 TL altında olmak üzere toplam 15.025.624 TL’ye satıldığını, birlik bu taşınmazı artık kullanmadığı için satmak istediğini, bu yerlerin 3 ayrı firmaya kiraya verildiğini ve kira sözleşmelerinin bitim tarihlerine de 2 ay, 21 ay ve 33 ay olduğunu, dolayısıyla bu yerlerden kira gelirinin de sözkonusu olduğunu, yönetim kurulunca genel kurulun belirlediği miktarların dışında ödemeler yapıldığını belirterek, davalıların taşınır ve taşınmazlarının üçüncü kişilere devrinin önlenmesi için banka hesaplarına ve adlarına kayıtlı araç ve taşınmazların trafik ve tapu kayıtlarına ihtiyati haciz konulmasına, 3.894.508,91 TL zararın davalılar …, …, …, … ve …’dan müşterek ve müteselsilen, 15.302.30 TL zararın davalılar … ve …’den müşterek ve müteselsilen, 73.193,38 TL zararın davalılar …, … … …’dan müşterek ve müteselsilen zarar tarihlerinden itibaren hesaplanacak avans faizi ile birlikte tahsil edilerek müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/232 esas sayılı dosyasında davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davalıların değişik tarihlerde müvekkili birlikte yönetim ve denetim kurulu üyesi olarak görev yaptıklarını, müvekkilinin 14 Aralık 2012 tarihinde yapılan olağan genel kurulunda yönetim ve denetim kurulu raporlarının, bilançonun, envanter gelir gider hesaplarının ibra edilmediğini ve Hesap Tetkik Komisyonu oluşturulduğunu, Hesap Tetkik Komisyonu’nun raporunda mevzuata aykırı uygulamaların gösterildiğini, yönetim kuruluna “genel kurulun belirdiği miktarların dışında yapılan ödemelerle ilgili 73.193,38 TL’nin; yönetim kurulu üyeleri …, …, …, … hakkında 1163 sayılı kanunun ek 2. maddesine göre suç duyurusunda bulunulması ve kendilerinden müteselsilen tahsil edilmesi gerektiği” hususunun önerildiğini, Hesap Tetkik Komisyonu tarafından düzenlenen raporların 22 Ocak 2014 tarihinde yapılan genel kurulda gündemin 17. maddesinde görüşülerek hukuk ve ceza davasının açılmasına karar verildiğini, İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 09/02/2014 tarihinde açılan 2014/71 Esas sayılı davada davalılar …, …, … ve …’dan 73.193,38 TL. zararın müşterek ve müteselsilen tahsilinin istendiğini, aynı davalılar hakkında aynı nedenlerle 19/02/2014 tarihinde İzmir Cumhuriyet Savcılığı’na da suç duyurusunda bulunulduğunu, 2014/16214 soruşturma ve 2014/19873 iddianame sayılı dosyada aldırılan 28/03/2014 tarihli bilirkişi raporunda; “müvekkilinin 82.669,55 TL zararının olduğu ve bu zarardan genel kurul kararı ile hakkında suç duyusunda bulunulan eski yönetim kurulu üyelerinin yanında beş kişinin daha sorumlu olduğu” hususunun belirlendiğini ve …, …, …, …, …, …, …, …, … hakkında İzmir 41. Asliye Ceza Mahkemesi’nde kamu davası açıldığını, 2014/885 Esas ve 2016/689 Karar sayılı dava sonucunda “sanıkların beraatine” ilişkin 22/12/2016 tarihli kararın verildiğini, bu karara karşı istinaf yoluna gittiklerini, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Ceza Dairesi 30/10/2018 tarihli, 2017/1349 Esas ve 2018/3143 Karar sayılı kararı ile İzmir 41. Asliye Ceza Mahkemesi’nin beraat kararını kaldırarak “yeniden yargılama yapılmasına” karar verdiğini, denetim kurulu üyeleri olan sanıklar … ve …’nün suçlarının ön ödeme kapsamında olması ve ön ödemeyi yapmış olmaları sebebiyle bu sanıklar hakkında TCK’nın 75 ve CMK’nın 223/8. maddeleri gereğince ayrı ayrı düşme kararı verildiğini ancak, TCK’nın 75/5 maddesine göre bu madde gereğince kamu davasının açılmamasının veya ortadan kaldırılmasının, kişisel hakkın istenmesine, malın geri alınmasına ve müsadereye ilişkin hükümleri etkilemeyeceğini, sanıklar; …, …, …, …, …, … ve …’in “ayrı ayrı TCK’nın 271/1 maddesi gereğince 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmalarına, TCK’nın 62/1 maddesi gereğince cezadan 1/6 oranında indirim yapılarak 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına, hapis cezasının TCK’nın 50/1-a ve 52/2 maddeleri gereğince adli para cezasına çevrilmesine” kesin olarak karar verildiğini, müvekkili birliğin 20/01/2020 tarihinde yapılan genel kurulunda gündemin 19. maddesinin görüşülerek; mahkememizin 2014/71 Esas sayılı dosyasında …, …, …, …’dan istenen 73.193,38 TL’nin 82.669,55 TL olarak ıslah edilmesine ve …, …, …, …, … hakkında 82.669,55 TL tazminat davası açılmasına” karar verildiğini, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Ceza Dairesi’nin 2017/1349 Esas ve 2018/3143 Karar sayılı 30/10/2018 tarihli kararı ve müvekkilinin 20/01/2020 tarihli genel kurulunda alınan karar uyarınca eski yönetim ve denetim kurulu üyesi olan davalılar hakkında eldeki bu davanın açıldığını, maddi olayları ve yasak eylemleri saptayan ceza mahkemesi kararının, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşıyacağını, buna göre İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Ceza Dairesi’nin kararının kesin delil niteliğinde olduğunu, davalıların, müvekkilini 82.669,55-TL zarara uğrattığı hususunun kesinleşmiş ceza mahkemesi kararıyla belirlendiğini, davalılardan …, …, … ve …’dan mahkememizin 2014/71 Esas sayılı davasında 73.193,38 TL’nin ödenmesi istenmiş olduğundan bu davada 9.476,2 TL’nin tahsilinin istendiğini, dava şartı kapsamında İzmir Arabuluculuk Bürosuna başvurulduğunu, 18/03/2020 tarihinde anlaşamama tutanağının düzenlendiğini belirterek, öncelikle davalıların taşınır ve taşınmaz mallarının üçüncü kişilere devrinin önlenmesi için, davalıların banka hesaplarına ve adlarına kayıtlı araç ve taşınmazlarının trafik ve tapu kayıtlarına ihtiyati haciz konmasına, davalılardan …, …, …, … ve …’dan 82.669,55 TL’nin 14/12/2012 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte müşterek ve müteselsilen tahsiline; davalılardan …, …, … ve …’dan 9.476,2 TL’nin 14/12/2012 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen 2022/199 Esas sayılı dosyada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıların çeşitli tarihlerde yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptıklarını, 14 Aralık 2012 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında yönetim ve denetim kurulu raporları, bilanço envanter gelir gider hesaplarının ibra edilmediğini ve hesap tetkik komisyonu oluşturulduğunu, İzmir ili, … ilçesi, …. Mahallesi, …. pafta, … ada, … parselde kayıtlı gayrimenkulün satışı nedeniyle kiracılardan ….Şti.nin açtığı dava ile ilgili olarak hesap tetkik komisyonu raporunda taşınmazın satış protokolünün imzalandığını, 31.03.2010 tarihinde eski incir işletmesinin bazı bölümlerinde 3 ayrı kiracının mevcut olduğunun, ….Şti.nin 31/12/2009 tarihinden itibaren sözkonusu gayrimenkulde kiracı olarak faaliyet gösterdiğini, … firmasınca satış işlemi nedeniyle kiraladığı yeri süresinden önce tahliye etmek zorunda kalması nedeniyle uğradığı kazanç kaybı ile tamirat ve onarım masraflarının kendisine ödenmesi talebiyle … aleyhine dava açıldığını, İzmir 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/473 Esas (bozmadan sonra 2017/8 E. ) sayılı dosyasında davanın sonucunda müvekkilinin tazminat ödeme yükümlülüğü ve zararının doğduğu takdirde davalılardan ayrıca müştereken ve müteselsilen tahsili konusunda haklarının saklı tutulmakta olduğunun açıkça belirtildiğini, davalıların bu durumdan haberdar olup İzmir 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/8 E. sayılı dosyasına bir kısım davalıların feri müdahil olarak katıldıklarını, kiracı tarafından daha sonra açılacak davalar nedeniyle doğacak dava ve talep hakları ile munzam zarar dava ve talep hakları saklı kalmak üzere davalıların taşınır ve taşınmazlarının üçüncü kişilere devrinin önlenmesi için banka hesaplarına ve adlarına kayıtlı araçların trafik kayıtlarına ihtiyati haciz konulmasına, 1.262.602,66-TL’nin 21.01.2022 tarihinden itibaren avans faiziyle davalılardan rücuen müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
YEREL MAHKEMENİN İHTİYATİ HACİZ TALEBİNİN REDDİNE DAİR 15.03.2022 TARİHLİ ARA KARARI:
Mahkemece, “…Tüm dosya kapsamı içeriğine göre; her ne kadar davacı vekili mahkeme dosyasıyla birleşen dava dosyasına konu tazminat alacaklarının teminat altına alınması için alacaklılardan mal kaçırmaya yönelik eylemlerde bulunan davalıların malvarlığına ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesi talebinde bulunmuş ise de, talep edilen tazminat kalemlerine ilişkin zararın oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise işbu zararların oluşumunda davalıların kusuru bulunup bulunmadığı ve bu zararlardan sorumlu olup olmadıkları ile sorumlu oldukları alacak miktarları yargılamayı gerektirdiği, taraf delillerinin henüz toplanmamış olduğu, davacı tarafın dava dilekçesinde ekli olarak sunulan genel kurul tutanakları ve hesap tetkik kurulu raporlarının davacı kooperatifin kayıtları ile örtüşüp örtüşmediğinin bilirkişi incelemesini gerektirdiği, mevcut belgelerin alacağın varlığı ve miktarını yaklaşık olarak ispata yeterli belge niteliğinde olmadığından, şartları bulunmayan ihtiyati haciz talebinin reddi gerekmekle; Davacının, davalıların taşınır ve taşınmazlarının üçüncü kişilere devrinin önlenmesi için davalıların banka hesaplarına ve adlarına kayıtlı araçların trafik kayıtları ve taşınmazların tapu kayıtlarına İHTİYATİ HACİZ KONULMASINA DAİR TALEBİN REDDİNE….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
İhtiyati haciz talep eden/davacı vekili, “…Davalarının kesinleşmiş bulunan İzmir 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/8 E.-2020/116 K. sayılı kararına dayandığı, bu davada, davalıların yönetici oldukları süreçte satmayı düşündükleri depo ve işletme olarak kullanılan bir yeri restoranlar grubu ve gece klubü olarak kullanılmak üzere uzun süreli kiraya verirken kira sözleşmesinde satış halinde ne olacağını, kiracıya etkilerini düzenlemedikleri, bunu bildikleri halde taşınmazı 3,5 ay sonra sattıkları, satarken alıcı ile yaptıkları satış sözleşmesinde de kiracının hakları, tahliye edilmemesi ile ilgili herhangi bir düzenleme yapmamaları nedeniyle müvekkili aleyhine tazminata hükmedilmiş olduğu ve müvekkilinin kiracıya 1.262.602,66 TL tazminat ödediğini, bu tazminatın ödenmesinin sebebinin davalıların yanlış kararları, basiretsiz eylem ve işlemleri olduğunu, müvekkili kooperatifin haklarının derhal korunması ve alacağının tahsilinin yargılama süreci sonunda imkansız hale gelmemesi, alacağın rehinle temin edilmemiş olması ve davalıların hükmedilecek alacağın tahsilini engellemek amacıyla mallarını ellerinden çıkarma girişimi içinde oldukları duyumu alındığından, öncelikle davalıların adlarına kayıtlı araç ve taşınmazların kayıtları üzerine ihtiyati haciz konulmasını talep ettiklerini, ancak taleplerinin reddedildiğini, 15.03.2022 tarihli ara kararın istinafen incelenerek ihtiyati haciz taleplerinin kabulüne karar verilmesini…” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep, kooperatifler birliğinin eski yöneticilerinin sorumluluk davasında ihtiyati haciz istemine ilişkindir.
Mahkemece; yukarıda yazılı gerekçelerle talebin reddine dair ara karar verildiği, bu ara karara karşı ihtiyati haciz talep eden/davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin asıl ve birleşen davalar bakımından ihtiyati haciz talebinde bulunmuş olduğu, ancak istinaf isteminin birleşen 2022/199 E. sayılı dosya bakımından olup, talebini İzmir 4. Asliye Hukuk Mahkemesi 2017/8 E.-2020/116 K. sayılı kararına dayandırdığı anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı ve UYAP sorgusuyla sözkonusu İzmir 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/8 E.-2020/116 K. sayılı davanın kısmen kabulüne dair kararın, Yargıtay 3. HD’nin 2021/1874 E.- 2021/11515 K. sayılı onama kararının ve ardından karar düzeltme isteminin reddine dair kararın incelendiği, her ne kadar bahse konu mahkeme kararı ile … Kooperatifleri Birliği aleyhine, davadışı kiracı yararına hüküm kurulduğu görülmüş ise de, kooperatifler birliğinin ödemek durumunda kaldığı bu tutarlar bakımından davalıların sorumluluklarının ve miktarlarının belirlenmiş olmadığı, davalıların eylemlerinin alınan genel kurul kararına dayanıp dayanmadığı ve bu yönde bir genel kurul kararı varsa bu karara uygunluğunun, taşınmazın satış işleminin birlik çıkarları lehine-aleyhine olarak kooperatifler birliği bakımından yarattığı sonucun değerlendirilmesi gerektiği ve bunun da yargılamayı gerektirdiği, nitekim karşı taraf/davalılarca bu satışın çok yüksek bir bedel üzerinden ve sonuçları itibariyle birliğin yararına olduğunun iddia edilmiş olduğu, tüm iddia ve savunmaların incelenmesi gerektiği, yine bahse konu işlem bakımından yönetim kurulu üyelerinin tamamının mı yoksa bir kısmının mı yetkilendirilmiş olduğunun da, yani bir görev dağılımı olup olmadığının da henüz dosya kapsamı itibariyle belirlenmiş bulunmadığı, bu haliyle yerel mahkeme gerekçesindeki yaklaşık ispat şartının gerçekleşmediği yönündeki değerlendirmede bu aşamada bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, ihtiyati haciz talep eden/davacı vekilinin istinaf itirazlarının esastan reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; ihtiyati haciz talep eden/davacı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-İhtiyati haciz talep eden/davacı vekilinin İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/71 Esas sayılı dosyasından verilen 15.03.2022 tarihli ara kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından peşin alınan 161,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 80,70-TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde ihtiyati haciz talep eden/davacıya iadesine,
3-İhtiyati haciz talep eden/davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 08/06/2022