Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/709 E. 2022/913 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/709
KARAR NO : 2022/913

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/06/2021 (Dava) – 17/12/2021 (Karar)
NUMARASI : 2021/382 Esas – 2021/1101 Karar
DAVA : Alacak
BAM KARAR TARİHİ : 02/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 02/06/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/12/2021 tarihli 2021/382 Esas ve 2021/1101 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı … Şti.’nin seyahat acentesi olarak faaliyet göstermekte iken, müvekkili bankanın Bayraklı/İzmir Şubesi ile 05/01/2010 tarihinde üye iş yeri başvuru formu ve sözleşmesini imzaladığını, bu sözleşme kapsamında bu şirkete pos cihazı tahsis edildiğini ve 27/04/2011 tarihinde mail order ile pos cihazından şirkete satış imkanı verildiğini, bu şirket tarafından 2012 yılı Kurban Bayramı öncesi yurt dışı tur organizasyonlarının satışının yapıldığını, ancak tur paketi alan müşteriler tarafından “yapılan harcamalara servis sağlanamadığı ve hizmet alınamadığı” şeklinde itirazlar gelmesi üzerine müvekkili tarafından inceleme yapıldığını, müvekkilinin müteselsil sorumluluğu gereği kredi kartı hamillerine toplam 436.650,89 TL ödeme yaptığını, müvekkilinin bu ödemeler nedeniyle zarara uğradığını ve ilgililerin haklarına halef olduğunu, 1618 sayılı kanunun 12. maddesi ve sigorta mevzuatının zorunlu sigortaya ilişkin hükümleri çerçevesinde düzenlenen bir sorumluluk söz konusu olduğundan davalının ödenen bedelden sorumlu tutulması gerektiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 435.650,89 TL’nin ihtarname tarihinden itibaren reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu poliçelerde davacının sigorta ettiren ve sigortalılık sıfatı bulunmadığı gibi davacının kredi kartı hamillerine ödediğini ileri sürdüğü harcama bedellerini halefiyet gereğince müvekkilinin düzenlediği Seyahat Tur Avrupa 1 Sigorta Poliçeleri teminatlarından istemesinin hukuki dayanağının ve davacının husumet ehliyetinin bulunmadığını, isteğin zaman aşımına uğradığını, davacı tarafın 2012 yılındaki işlemle ilgili zarar iddiasında bulunduğunu, 25/10/2012 Kurban Bayramı tatiline rastlayan tarihler arasında poliçelere konu tur şirketi tarafından gerçekleştirilmeyen turların gerçekleşmediği tarihlerden davanın açıldığı 28/04/2015 tarihine kadar 2 yıldan fazla süre geçtiğini, TTK’nın 1420. maddesi gereğince 2 yıllık zaman aşımı süresinin uygulanması gerektiğini bildirerek, davanın öncelikle husumet ve zaman aşımı nedeniyle, aksi takdirde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece;”…. davacı bankanın, kart hamillerine yaptığı ödemeyi halefiyet kuralı çerçevesinde davalı sigorta şirketinden istediği, zira; davacı bankanın ödemesinden dava dışı acentenin yararlandığı, dolayısıyla kart hamillerinin yerine geçerek bu davayı açmış olması nedeniyle olayda TTK’nın 1420. maddesinin uygulama alanı bulacağı, bu maddeye göre ise zaman aşımı süresinin 2 yıl ve her halde 6 yıl olduğu, zaman aşımı süresinin davacı banka tarafından yapılan ödeme tarihinden itibaren başlayacağı, davacı bankanın kart hamillerine yaptığı son ödemenin tarihinin 16/10/2012 olduğu, eldeki davanın ise 28/04/2015 tarihinde açıldığı, ödeme tarihinden dava tarihine kadar 2 yıldan fazla sürenin geçtiği, davanın zaman aşımına uğradığı anlaşıldığı…” gerekçesiyle “….zaman aşımı nedeniyle davanın reddine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı sigorta şirketi tarafından gönderilen sigorta poliçelerinin 103 adet olduğunu, 22 adet mükerrer sigorta poliçe kaydının bulunduğunu, kalan 81 adet sigorta poliçesinden 40 adetinin Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi’nden gönderilen CD içerisindeki kayıtlar arasında yer almadığının açıkça belirtildiğini, müvekkili banka tarafından davaya beyan dilekçelerinde belirtikleri üzere ödeme yapılan tüketici sayısının 130 olduğunu, ancak T.C kimlik numaraları ile ad ve soyadları belli olmayan 40 adet tüketicinin belirlenmesine yönelik ilgili kuruma müzekkere yazılması istendi ise de söz konusu bilgi ve belgelerin mahkeme tarafından celbedilmeden eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, yerel mahkemenin T.C kimlik numaraları ile ad ve soyadları belli olmayan 40 adet tüketiciyi ve müvekkili banka tarafından yapılan son ödemeyi belirlemeden, bu tarihe göre davanın, zamanaşımına uğradığına karar vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, aynı zamanda müvekkili banka tarafından yapılan son ödeme tarihinin de 2013 yılı Haziran olduğunu, kararın kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf talebinde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davacı banka tarafından kredi kartı hamillerine paket turun gerçekleşmemesi nedeniyle yapılan ödemenin sigorta sözleşmesi kapsamında davalı sigorta şirketinden rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm
davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Somut olayda, davalı sigorta şirketinin zaman aşımı definin süresinde olduğu anlaşılmakta ise de yargılama sırasında tek bilirkişiden alınan bilirkişi raporunda 40 adet poliçenin kayıtlarda yer almadığı belirtilmiştir. Mahkemece anılan raporda belirtilen eksik poliçelerin celbi sağlanmadan ve son ödeme tarihinin tespiti açısından ek bilirkişi raporu alınmadan ve buna göre zamanaşımı süresinin başlangıç tarihi tespit edilmeden eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK 353/1-a-6. madde uyarınca kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜ ile, İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/12/2021 tarihli 2021/382 Esas ve 2021/1101 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA; davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
4-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek nihai kararda ele alınmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 353/1-a/6 maddesi gereğince kesin olmak üzere 02/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.