Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/682 E. 2022/1101 K. 29.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/682
KARAR NO : 2022/1101

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/11/2021
NUMARASI : 2015/1471 Esas – 2021/927 Karar
DAVA : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ : 15/12/2015
BİRLEŞEN İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
2017/575 ESAS, 2017/695 KARAR SAYILI DAVADA
DAVA : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
BAM KARAR TARİHİ : 29/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 29/06/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/11/2021 tarihli 2015/1471 Esas ve 2021/927 Karar sayılı dosyasının yapılan incelemesi sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından sigortalanan … plakalı aracın davalıya ait olduğunu ve 25.02.2015 günü alkollü sürücü … sevk ve idaresinde bulunduğu sırada meydana gelen kazada, … plakalı motosiklet sürücüsü …’ün vefat ettiğini, bu yüzden eşine ve çocuklarına 09.06.2015 tarihinde toplam 108.070,00.-TL DYK tazminatı ödediklerini; kazanın meydana gelmesinde sürücünün alkollü olmasının münhasıran etkili bulunduğunu, bu nedenle KTK ve Poliçe Genel Şartları’nın B.4/d maddesi gereğince rücu haklarının doğduğunu belirterek, bu bedelin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle ; müvekkili şirkete ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunan davalı şirket adına kayıtlı, … plaka sayılı aracın 20/02/2015 tarihinde dava dışı sürücü …’in sevk ve idaresinde iken yapmış olduğu kazadan dolayı vefat eden … desteğinden yoksun kalanlar tarafından müvekkil şirkete müracaat üzerine poliçe kapsamında 108.070,14-TL ödemede bulunulduğu, kazanın oluşumunda dava dışı araç sürücüsünün alkollü araç kullanmak ve güvenli sürüş yeteneğini kaybetmesi nedeniyle % 100 ve tam kusurlu olduğu bu sebeple dava dışı …’ün desteğinden yoksun kalanlara yapılan iş bu ödemenin tazmini hususunda İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1471 esas sayılı dava dosyasında araç maliki davalı şirket aleyhine rücuen tazminat davası açıldığı, iş bu davanın derdest olduğunu, yine yapılan kısmi ödemeye rağmen vefat eden …’ün desteğinden yoksun kalanların İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/268 esas sayılı dosyası ile müvekkil şirket aleyhine bakiye tazminat talebi ile dava açıldığını, mahkemenin verdiği karara istinaden yapılan takip sonucu …’ün desteğinden yoksun kalanlara 151.487,69 TL tazminat ödendiğini, icra takibi sonucu yapılan iş bu ödemenin de rücuen davalı şirketten tazminini, dava dosyasının derdest olan İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1471 esas sayılı dava dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
CEVAP:
Asıl davada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın işleteni olmakla beraber, olayın dava dışı sürücünün işini ifa ettiği sırada meydana gelmediğini, ayrıca ölen kişinin de kusurlu bulunduğunu ve davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
İlk derece mahkemesince; “..1-Asıl davanın KABULÜ ile, 108.070,14 TL tazminatın 09/06/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 2-Birleşen davanın KABULÜ ile, 151.487,69-TL tazminatın 25/11/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,. …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kaza sonucu oluşan zararın, müvekkili tarafından çalışana verilen işin görülmesi sırasında meydana gelmemiş olup müvekkilinin sorumluluğundan bahsedilemeyeceğini, dava konusu tazminatın sebebini oluşturan kazanın, dava dışı sürücü …’in müvekkili işyerinde çalıştığı mesai saatlerinin dışında, müvekkili şirketin iradesi dışında sürücü …’ in kendisinin aracı şahsi kullanımı sebebi ile oluştuğunu, bu sebeple müvekkili şirketin kaza nedeni ile tazminat sorumluluğunun söz konusu olamayacağını, kazanın oluşmasının sebebinin; …’ in yargılandığı Torbalı 3. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki ceza dosyasında tespit edildiği gibi dava dışı sürücü … ile müteveffa sürücü …’ ün kusurları olduğunu, her ne kadar müvekkili şirket …, araç sahibi olması sebebiyle işleten sıfatında haiz olsa da 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’ nun 86. maddesinde düzenenlenen hükme göre müvekkili şirketin sorumluluktan kurtulduğunu, KTK m.86’ daki şartlar gerçekleştiğinden müvekkili şirketin, meydana gelen zarardan hukuken sorumlu tutulamayacağını, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu m.86’ya göre işletenin, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulacağını, bu madde uyarınca araç sürücüsü …’in kazaya şirket tarafından sevk edilen bir iş vesilesi ile sebep olmadığını, işbu nedenle iş saatleri dışında müvekkili şirketin istihdam ettiği kişilerin eylemlerinden sorumlu tutulmasının beklenmesi ağır bir yükümlülük oluşturacak olup hakkaniyete de aykırı olduğunu, nitekim müvekkili şirketin aracı fiilen kullanan sürücünün aracı hukuka uygun kullanıp kullanmadığını takip etmesi hayatın olağan akışına göre imkansız olduğundan müvekkilinden istihdam ettiği kişilerin iş saatleri dışındaki eylemlerini de denetlemesinin beklenemeyeceğini, kabul anlamına gelmemek kaydı ile ve işbu dilekçede yer alan hem asıl hemde birleşen davanın reddi taleplerine yönelik itirazları saklı kalmak kaydı ile tazminat tutarı hesaplanırken vefat eden müteveffa sürücünün kusur oranının değerlendirilmesi ve yerel mahkeme tarafından müvekkili aleyhine hem asıl hemde birleşen davada karar verilen tazminat tutarında indirim yapılması gerektiğini, dosyada mevcut olan 15.06.2017 tarihli bilirkişi raporunun sonuç bölümünde, müteveffa sürücü …’ün kendi can güvenliği için takmak zorunda olduğu kask, dizlik ve kolluk gibi güvenli ekipmanlarını kullanmaması dolayısıyla, kendisinin kaza sonucunda vücut bütünlüğü üzerinde meydana gelen hasarlara sebebiyet verdiği, bu ihmalinin ölümünde etken olduğu ve kendisinin de % 15 oranında müterafik kusurlu olduğunun belirtildiğini, yerel mahkeme tarafından sürücünün kasksız motorsiklet kullanmış olması sebebiyle müterafik kusurunun bulunduğu ve tazminattan %20 oranında indirim yapılması gerektiğine göre bir karar verilmesi gerektiğinin ifade edildiğini, Yargıtay içtihatlarında göre bu türden bir müterafik kusur durumunda tazminattan % 20 oranında indirim yapılması gerektiği sonucunun ortaya çıktığını, ancak davacının talebini kabul anlamına gelmemek ve itirazları saklı kalmak kaydı ile yerel mahkemenin müteveffa sürücünün bilirkişi raporundaki %15 oranındaki kusur oranını dikkate almaksızın müvekkili aleyhine olarak asıl davanın ve birleşen davanın kabulüne karar karar verdiğini, söz konusu yerel mahkeme kararının bu açıdan açıkça Yargıtay içtihatlarına aykırılık taşıdığını, 2015/1471 E. numaralı asıl dava dosyasındaki itiraz ve savunmaları saklı kalmak ve kabul anlamına gelmemek kaydı ile vefat eden sürücünün mirasçıları tarafından düzenlenmiş olan ibraname çerçevesinde müvekkili şirketten bakiye tazminat talep edilmesinin söz konusu olamayacağını, 26.05.2015 tarihli ibraname örneğinde … varislerinin …’ den 108.070,14 TL tutarlı ödemeyi almış olmakla … Sigorta ve müvekkili şirketi ibra etmiş olduklarının ifade edildiğini, kazaya dayalı olarak oluşan tazminat ile ilgili sorumluluğun müvekkili şirkete ait değil, dava dışı …’ e ait olduğu açık ve net olmak ile birlikte söz konusu ibraname çerçevesinde müvekkilinin ne davacı … şirketine ne de dava dışı müteveffa sürücünün mirasçılarına herhangi bir ödeme yapmasının hukuken söz konusu olamayacağını, davacı … tarafından müvekkili şirket aleyhine açılmış olan işbu bakiye tazminat bedeline dayalı rücuen tazminat davasının (birleşen davanın) hukuki bir dayanağı bulunmamakta olup, 151.487,69 TL tutarlı tazminat talebinin müvekkili yönünden reddini talep ettiklerini, dosyadaki bilirkişi raporları arasında çelişki bulunduğunu, zira 20.09.2016 tarihli ATK raporunda müteveffa sürücünün kusur oranının % 10 olduğu belirtilmekte iken 15.06.2017 tarihli bilirkişi raporunda müteveffa sürücünün % 15 oranında tali kusuru bulunduğunun belirtildiğini, 15.06.2017 tarihli bilirkişi raporunda alkolün kazanın oluşunda salt etken olduğu belirtilerek kaza günü havanın yağmurlu ve zeminin ıslak olduğu belirtilmiş olmakla birlikte yol ve hava durumunun kazaya olan etkisine değinilmediğini ve bu durumun kazaya olan etkisi üzerinde durulmadığını belirterek yerel mahkeme kararı ile davanın müvekkili şirket açısından reddi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesi hukuken hatalı olup istinaf incelemesi neticesinde (hem asıl dava hem de birleşen dava açısından) davanın müvekkili açısından kabulü kararının kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda hem asıl dava hem de birleşen davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava ve Birleşen Dava; davacı … şirketi tarafından ZMMS poliçesi kapsamında oluşan zarar nedeniyle ödenen tazminatın sigortalısından rücuen tahsili davasıdır.
Mahkemece; asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebebleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Davaya son veren taraf işlerinden olan sulh, HMK’nın 313-315 maddeleri arasında düzenlenmiş olup, 313/1. Maddesi “Sulh, görülmekte olan bir davada, tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla, mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşmedir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Davalı vekili tarafından, istinaf aşamasında taraflar arasında düzenlenmiş olan 17/06/2022 tarihli sulh protokolü sunulduğu görülmektedir. Sulh Protokolüne göre tarafların birbirlerinden yargılama gideri ve vekalet ücreti talepleri olmadığı anlaşılmaktadır.
Söz konusu protokol, niteliği itibariyle HMK’nın 313. maddesinde düzenlenen sulh niteliğindedir. Sulh anlaşması mahkeme dışında yapılmış ise de, sulh sözleşmesini tarafların mahkeme huzurunda kabul etmeleri de aynı sonucu doğurur.
Bu nedenlerle, sulh nedeniyle davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
Bu itibarla, davalının istinaf itirazlarının kabulü ile kararın kaldırılarak, yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca yeniden esas hakkında aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A-Davalının istinaf itirazlarının kamu düzeni açısından KABULÜ ile; İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/11/2021 tarihli 2015/1471 Esas ve 2021/927 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
1-Taraflar arasında akdedilip, dosyaya sunulan 17/06/2022 tarihli sulh protokolünün onaylanmasına ve sulh nedeniyle asıl ve birleşen dava konusuz kaldığından, ASIL VE BİRLEŞEN DAVANIN ESASI HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-a-Asıl dava yönünden Harçlar Kanununun 22. maddesi uyarınca alınması gereken 1/3 karar harcı olan 26,90 TL’nin, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 1.845,57 TL’den mahsup edilerek bakiye 1.818,67 TL harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacı yana iadesine,
b-Birleşen dava yönünden Harçlar Kanununun 22. maddesi uyarınca alınması gereken 1/3 karar harcı olan 26,90 TL’nin, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 2.587,04 TL’den mahsup edilerek bakiye 2.560,14 TL harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacı yana iadesine,
3-Tarafların sulh protokolü uyarınca birbirlerinden karşılıklı vekalet ücreti ve yargılama gideri talebi bulunmadığından, taraflar lehine yargılama gideri ve vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa resen iadesine,
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
B-İSTİNAF AŞAMASINDA;
1-İstinaf başvurusu sırasında, davalıdan alınan istinaf karar harcının talep halinde ve karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
2-İstinaf incelemesi esnasında davalı tarafça yapılan istinaf başvuru harcının, hazineye gelir olarak kaydına,
3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
4-İstinaf eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-Kararın, temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesine TEMYİZ yasa yolu açık olmak üzere 29/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.