Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/670 E. 2022/719 K. 28.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/670
KARAR NO : 2022/719

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/02/2017 (Dava) – 09/04/2019 (Karar)
NUMARASI : 2017/96 Esas – 2019/196 Karar
DAVA : Maddi -Manevi Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 28/04/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ :28/04/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/04/2019 tarihli 2017/96 Esas ve 2019/196 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 07.12.2016 tarihinde, Menemen’de, müvekkillerinin murisi …’ın içerisinde bulunduğu …’un sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile davalı … yönetimindeki … plakalı aracın çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında …’ın vefat ettiğini, sürücü …’in asli kusurlu olduğunu dava dışı diğer sürücünün kusurunun bulunmadığını, …’ın vefatıyla müvekkillerinin murisin desteğinden yoksun kaldığını, 19.01.2017 tarihinde yapılan başvuru üzerine davalı sigorta şirketi tarafından davacılara 30.01.2017 tarihinde yapılan 41.605,00-TL ödemenin yetersiz olduğunu, muris …’ın emekli olmasına rağmen ek işler yaptığını, çocuklarının bakımı ve eğitimi ile ilgilendiğini, ani ölümüyle müvekkillerinin baba ve eş gibi değerli bir varlığın desteğinden ömür boyu yoksun kaldıklarını ileri sürerek, her bir davacı için 500,00-TL’den 1.000,00-TL destekten yoksun kalma maddi tazminatının, davalı araç maliki işleten ile sürücüden 07.12.2016 kaza tarihinden itibaren, davalı sigorta şirketi yönünden 31.01.2017 kısmi ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen, davacı eş … için 20.000,00-TL, çocuk … için 15.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte araç maliki ile sürücüden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 04.07.2018 tarihli dilekçesi ile, dava dilekçesinde ….’un araç maliki olarak davalı olarak gösterilmesinin kaza tespit tutanağından kaynaklandığını, tescil kaydından araç malikinin … olduğunun anlaşıldığını ifade ederek HMK.’nun 125. md. uyarınca hasım değişikliği talebinde bulunmuş, mahkemece talebin kabulüne ilişkin 06.07.2018 tarihli karar verilmiştir.
Davacı vekili 08.10.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile; davacı … için 500,00-TL olan maddi tazminat talebini 79.917,49-TL, davacı … için 500,00-TL olan maddi tazminat talebini 21.346,43-TL artırmıştır.
Davalılardan …’e ve …’e dava dilekçesi ve duruşma günü usulüne uygun tebliğ edilmesine rağmen cevap dilekçesi sunulmamıştır.
Davalı sigorta şirketi cevap dilekçesi ile özetle; … plakalı aracın müvekkili sigorta nezdinde 17.02.2016 – 30.12.2016 tarihleri arasında ZMSS poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkili şirket tarafından 41.665,00-TL ödeme yapıldığını, müvekkilinin sorumluğunun sigortalının kusuru oranında olduğunu, kusurun tespiti için dosyanın Adli Tıp Kurumu’na gönderilmesi, davacıların ölen kişi ile ilişkileri, yaşları, medeni durumları ve vefat sebebiyle destekten yoksun kalıp kalmadıklarının araştırılması, destekten yoksun kalmış iseler uzman bilirkişilerce hesap edilmesi, müteveffanın kusur durumunun araştırılarak kaza anında emniyet kemerinin takılı olup olmadığının dikkate alınması gerektiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARAR:
Mahkemece; “….Davanın KISMEN KABULÜNE;
1-Davacı … için 110.041,09-TL, … için 22.647,33-TL toplamı 132.689,02-TL destekten yoksun kalma tazminatının, davalılar …. ile … (…)’dan 07.12.2016 kaza tarihinden itibaren müştereken ve müteselsilen, davalı sigorta şirketinden 30.01.2017 temerrüt tarihinden itibaren değişen oranlarda yürütülecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacılara verilmesine …
2-Davacı … için 15.000,00-TL, … için 7.500,00-TL toplamı 22.500,00-TL manevi tazminatın davalılar … ile … (…)’dan 07.12.2016 kaza tarihinden itibaren değişen oranlarda yürütülecek yasal faizi ile birlikte tahsil edilerek davacılara verilmesine, Davacıların fazlaya ilişkin 12.500,00-TL isteminin reddine,…….” karar verilmiştir.
Karara karşı davacılar vekili ile davalılardan … ve sigorta şirketi vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; manevi tazminat yönünden kısmen kabul kararının ortadan kaldırılarak dosya üzerinden esas hakkında yeniden hüküm tesis edilerek manevi tazminat yönünden tam kabul kararı verilmesi gerektiğini, müvekkillerinden murisleri …’ ın ölümünden ötürü yaşadıkları elem ve sıkıntılardan dolayı oluşan manevi zararlardan davalı araç maliki işleten ile davalı sürücünün KTK md. 90 ile BK md. 54, 56 gereğince sorumlu tutulmalarının isabetli olmakla birlikte davanın kısmen kabul edilmesinin hatalı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme kararının usul ve yasalara aykırı olduğunu, mahkemece destek paylarına ilişkin çelişki giderilmeden tanzim edilen hesap raporu üzerinden davanın kabulünün yerinde olmadığını, yargılamaya esas alınan kök raporun ve ek raporun hatalı ve eksik olmasına rağmen bu raporun hükme esas teşkil etmesinin hukuka ve yasaya aykırı olduğunu, bilirkişinin tazminat hesabı yaparken dosyada davacı kız çocuğu ve eş için destek pay dağılımı yaparken, müteveffanın anne – babasının yaşayıp yaşamadığının gözardı edilip hesap raporunu tanzim etmesi kabul edilebilir olmadığını, kusur oranındaki çelişkinin giderilmesi gerektiğini, temerrüt tarihinden itibaren faiz işletilmesinin haksız ve kabul edilemez nitelikte olduğunu, ıslah edilen miktara ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili katılma yolu ile istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda destekten yoksun kalma pay oranlarının yanlış belirlendiğini, buna bağlı kök rapor ve ek raporda hatalı hesaplama yapıldığını, bu hatalı hesaba dayanarak karar verilmesinin açıkça hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, davacıların murislerinin emniyet kemeri takıp takmadığı hususunun belirlenmediğini, müteveffanın seyir etiği aracın eski olması ve bakımsız olması, hava yastığının olmaması ve arada hiçbir güvenlik önleminin tam olmamasının da kazanın ölümle sonuçlanmasına neden olduğunu, bunlara bağlı dosyada alınan bilirkişi hesap raporunda müterafik kusur indirimi yapılması gerekirken yapılmadığını, müteveffanın kazadan yaralı olarak kurtulduğunu, sonrasında hastaneye kaldırılmış ve ilk kaldırıldığı hastaneden başka bir hastaneye nakledildiğini, tüm bu nakil sürecinde mütevvaffanın tedavisinin aksadığını ve yavaş ilerlediğini, bu durumların tamamı göz önünde bulundurulduğunda, meydana gelen ölümde müvekkilinin kusurunun çok az bir oranda olduğunu, manevi tazminatın, müvekkilimin kusur oranı göz önüne alındığında oldukça fazla miktarda hüküm altına alındığını, yerel mahkemece verilen kararın kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini bildirmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; trafik kazası sonucu desteğin vefatı nedeniyle maddi ve manevi zararlarının tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davacılar vekili ile davalılardan … ve sigorta şirketi vekilleri tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
1-Davaya konu trafik kazası, 07/12/2016 tarihinde, davalı sürücü …’un sevk ve idaresinde bulunan … plakalı aracın, dava dışı …’un sevk ve idaresinde bulunan … plakalı araca çarpması şeklinde gerçekleşmiş olup, kaza sonucu … plakalı araçta yolcu olarak bulunan davacıların yakını … vefat etmiştir.
Davacılar, trafik kazası sonucu yakınlarını kaybetmeleri nedeniyle destekten yoksun kalmaya ilişkin bakiye zararlarının, kazaya sebebiyet verdiği iddia olunan aracın işleteni, sürücüsü ve zorunlu trafik sigortasını tanzim eden davalı sigorta şirketinden tahsilini istemektedirler.
Davalı sigortalı …’a ait … plaka sayılı araç, davalı sigorta şirketi tarafından, kaza tarihini kapsar biçimde 17/02/2016-17/02/2017 tarihleri arasında zorunlu trafik sigorta poliçesi ile teminat kapsamına alınmıştır. Teminat limiti ölüm halinde 310.000,00 TL olarak belirlenmiştir.
Kaza tespit tutanağına göre, kazanın oluşumunda … plaka sayılı araç sürücünün ve davacıların murisinin yolcu olarak bulunduğu … plakalı araç sürücüsü dava dışı …’un kusurlu oldukları, hükme esas alınan ATK Trafik İhtisas Dairesinin 21/05/2018 tarihli raporunda … plaka sayılı araç sürücüsü davalı …’in %50, … plakalı araç sürücüsü dava dışı …’un %50 oranında kusurlu oldukları bildirilmiştir.
Davacılar vekili tarafından, davalı sigorta şirketine, davadan önce yapılan başvuruya istinaden, 30/01/2017 tarihinde davacılardan …’ye 37.372,25 TL ve kızı …’a 4.292,26 TL toplam 41.605,00 TL ödeme yapıldığı anlaşılmıştır.
Eldeki davada, Hükme esas alınan ATK Trafik İhtisas Dairesinin raporuna, aktüer kök ve ek raporuna davalılarca itiraz edilmediği, böylelikle davacı yararına usulü kazanılmış hak oluştuğu görüldüğünden, HMK nın 357/1 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen hususların istinaf kanun yolu aşamasında dinlenemeyeceği anlaşıldığından davalılardan …. ve sigorta şirketi vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazlarının esastan reddi gerekmiştir.
2-6098 sayılı Borçlar Yasasının, “Tazminatın belirlenmesi” üst başlıklı 51/1 maddesi ile (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 43.maddesi); Hâkimin, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirleyeceği hükme bağlanmıştır.
Tazminattan indirim sebeplerini düzenleyen, Türk Borçlar Kanununun 52.maddesinde (Borçlar Kanunu 44. madde) öngörülen sebepler, daha çok zarar görenle ilgilidir. “Hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı” yönündeki genel hukuk ilkesinin etkisiyle, maddede sayılan belirli hal ve durumlarda tazminattan indirim yapılması mümkün bulunmaktadır.
Davacıların murisinin yaralanmasının niteliği, trafik kazasının görüntülerini içeren fotoğraflar ve çarpma noktası (sağ ön kapı ve sağ yan) gözetildiğinde, müteveffanın emniyet kemeri takmamasının zararın artmasına sebebiyet verdiği veya müterafık kusur oluşturduğu söylenemeyeceğinden, davalılardan …. vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazları da yerinde görülmemiştir.
3-6098 sayılı TBK’nın 56. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Somut olayda; olay tarihi, olayın gelişimi, davacıların murislerinin ölüm şekli, davalı …’un meydana gelen olaydaki kusur durumu ve yukarıdaki ilkeler göz önüne alındığında davacılar yararına hükmedilen manevi tazminatın yerinde olduğu anlaşılmış, davacılar vekilinin ve davalılardan … vekilinin bu yöndeki istinaf itirazlarının esastan reddi gerekmiştir.
4-2918 sayılı KTK.nun 98/1, 99/1. maddeleri ile Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi Genel Şartları`nın B.2-b.maddesi uyarınca rizikonun, bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortacının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüdün gerçekleştiği ve davalının temerrüt faizinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Sigortaya başvurulmadan dava açılması veya icra takibi başlatılması halinde ise bu tarihlerde temerrüt gerçekleşir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/15277 Esas, 2022/4707 Karar Sayılı ilamı da aynı doğrultudadır.)
Somut olayda; davalının poliçe kapsamında ödeme yapılmasını sağlamak için, davacılar tarafından, davalı sigorta şirketine davadan önce başvuru yapıldığı, davalı sigorta şirketince 30/01/2017 tarihinde davacılardan … için 37.372,25 TL, … için ise 4.292,26 TL ödemede bulunduğu ve eldeki davanın 20/02/2017 tarihinde açıldığı görülmektedir.
Bu durumda davalı sigorta şirketinin, usulüne uygun şekilde temerrüte düşürüldüğü anlaşıldığından davacılar yönünden, sigorta şirketinin ödeme tarihinde temerrüde düştüğü gözetilerek faiz başlangıç tarihinin 30/01/2017 tarihi olarak belirlenmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından ve ayrıca değer arttırım dilekçesi ile arttırılan miktara temerrüt tarihinden itibaren faiz yürütülmesinde bir isabetsizlik olmadığından, davalılardan sigorta şirketi vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazının da esastan reddi gerekmiştir.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacılar vekili ile davalılardan sigorta şirketi ve … vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ayrı ayrı esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/04/2019 tarihli 2017/96 Esas ve 2019/196 Karar sayılı kararına karşı, davacılar vekili ve davalılardan sigorta ve … vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-a)İstinaf kanun yoluna başvuran davacılardan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar ve ilamı harcından, istinafa gelirken peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacılardan alınarak hazineye gelir olarak kaydına,
b)İstinaf başvuru harcı olarak davacılardan alınan 121,30 TL nin hazineye gelir olarak kaydına,
3-a)İstinaf kanun yoluna başvuran davalı …’dan alınması gereken 10.600,96 TL istinaf karar ve ilamı harcından, istinafa gelirken peşin alınan 3.034,48 TL harcın mahsubu ile bakiye 7.566,48- TL harcın anılan bu davalıdan alınarak hazineye gelir olarak kaydına,
b)İstinaf başvuru harcı olarak davalı …’dan alınan 220,70 TL nin hazineye gelir olarak kaydına,
4-a)İstinaf kanun yoluna başvuran davalı sigorta şirketinden alınması gereken 9.063,98 TL istinaf karar ve ilam harcından, istinafa gelirken peşin alınan 2.650,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 6.413,98 TL harcın anılan davalıdan alınarak hazineye gelir olarak kaydına,
b)İstinaf başvuru harcı olarak davalı sigorta şirketinden alınan 121,30 TL nin hazineye gelir olarak kaydına,
5-Davacı ile davalılardan sigorta şirketi ve … tarafından istinaf yargılaması sırasında yapılan giderlerin uhdelerinde bırakılmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
7-İstinaf edenler tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf eden ilgilisine iadesine,
8-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin kararın temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemiz tarafından yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay ilgili Hukuk Dairesi nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere 28/04/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.