Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/663 E. 2023/1884 K. 30.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/663
KARAR NO : 2023/1884

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/02/2019 (Dava) – 03/11/2021 (Karar)
NUMARASI : 2019/330 Esas – 2021/685 Karar
DAVA : Maddi-Manevi Tazminat (Ölüm Sebebiyle Açılan Tazminat)
BAM KARAR TARİHİ : 30/11/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 30/11/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/11/2021 tarihli 2019/330 Esas ve 2021/685 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 22/05/2017 tarihinde oluşan kazada müvekkilinin babası …’a çarparak ölümüne neden olduğunu iddia ettiği davalı sürücü …’un kusurlu olduğunu bu nedenle müvekkili adına toplam 150.000,00 TL manevi tazminatın ve murisin müvekkiline olan maddi desteğinden dolayı 5.000,00 TL maddi tazminatın müvekkiline ödenmesine karar verilerek davalı … Şti. Adına kayıtlı … plakazıl çekici ve bu çekiciye bağlı … plakalı yarı römorkun trafik kaydı üzerine şerh düşülerek dava kesinleşinceye kadar 3.kişilere devir ve temlikini önlemek için tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 02/11/2021 tarihli değer arttırım dilekçesiyle; maddi tazminat talebinin 133.417,53 TL ye arttırarak söz konusu talebini harçlandırmıştır.
CEVAP :
Davalı … A.Ş. (… A.Ş.) vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından makul sürede sigortaya başvuru yapılmadığından sigorta limitinin başvuru yapan diğer hak sahiplerine ödendiğini ve ödeme limitinin tükendiğini, zarar görenin birden fazla olması halinde teminatın proporsiyon uygulanması gerektiğini, davanın ödeme yapılan eş ve kardeşe ihbarını talep ettiklerini, müvekkilinin sorumluluğunun kusur oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, yapılan ödemelerin mahsubu gerektiğini, manevi tazminatın ZMMS teminatı dışında olduğunu beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece,”….Davacının davasının KISMEN KABULÜ İLE 133.417,53 TL destekten yoksun kalma tazminatının sigorta şirketinin poliçe limiti aşılmamak kaydıyla sigorta şirketine müracat tarihi olan 09/06/2017 tarihi itibariyle , diğer davalılar için kaza tarihi olan 22/05/2017 tarihi itibariyle yasal faiziyle davalılardan alınıp davacıya verilmesine, davacının Manevi Tazminat talebinin KISMEN KABULÜ İLE 60.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … Şti ve davalı …’dan kaza tarihi olan 22/05/2017 tarihinden itibaren yasal faiziyle alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kaza sırasında müvekkili … 16 yaşında olup tam yetişme ve büyüme çağında babasından mahrum kaldığını, müvekkilinin halen daha çok büyük bir acı ve elem içerisinde olduğunu, var olan acının ve ıstırabın izahı ve tamiri mümkün olmamakla birlikte elem ve ıstıraplarının bir nebze olsun hafiflemesi adına uğranılan manevi zarar için manevi tazminatın artırılmasını istediklerini, ilk derece mahkemesi gerekçeli kararında manevi tazminat yönünden lehlerine 8.600,00 TL vekalet ücretine hükmedildiğini ancak red edilen kısım için davalılar lehine 12.000,00 TL vekalet ücretine hükmedildiğini, davalı vekili yararına tarife uyarınca hükmedilecek nispi vekâlet ücreti, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemeyeceğinden iş bu karar da hukuka aykırı olup düzeltilmesi gerektiğini belirterek ilamın manevi tazminat yönünden bozularak; müvekkilinin ızdırabını bir nebze olsun hafifletmek amacıyla manevi zararlarına karşılık olarak 150.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile davalılar … ve …Şirketi’nden alınarak davacıya verilmesine, gerekçeli kararda manevi tazminat yönünden davalılar … ve … Şirketi lehine hükmedilen vekalet ücretinin düzeltilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş. (… A.Ş.) vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kaza neticesinde vefat eden …’ın eşi …, kızı … ve annesi … tarafından müvekkili şirkete 09.06.2017 tarihinde destekten yoksun kalma tazminatı için başvuruda bulunulduğunu, tazminat hesaplama yapıldığında limitin iki katı rakamlara ulaşıldığının görüldüğünü ve adı geçen hak sahiplerine 03.08.2017 tarihinde teminat limitinin tamamının ödendiğini, davacı …’in makul sürede başvuruda bulunmadığından dolayı yer almadığını, kötüniyetli olarak müvekkili şirketten çok süre sonra talepte bulunduğundan davanın reddi gerektiğini, mahkeme kararında; poliçe limitinin tükendiği noktasına hiç değinilmediğini, teminatın tek zarar görenlerin birden fazla olması durumunda karayolları trafik kanunu 96.madde gereğince teminatın paylaştırılması/proporsiyon uygulaması gerekirken bilirkişinin normal hesaplama yaptığını, yerel mahkemenin eksik inceleme yaptığını, bilirkişi raporuna karşı itirazları doğrultusunda yeniden inceleme kararı verilmediğini, davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesini kabul etmediklerini, müvekkili sigortanın limiti kalmamış olmasına rağmen aleyhe hüküm kurulduğunu, hükümde müvekkili sigorta şirketinin ne kadar miktardan sorumlu olacağının açıklığa kavuşmadığını belirterek kararın kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; …’un sevk ve idaresindeki … plakalı … marka, beyaz renkli çekicinin arkasında … plakalı yarı romörk takılı iken dönel kavşağa geldiğini, çift şeritli bu yolun sağ şeridinden solunda bulunan dönel kavşaktan dönmek için tırın da uzunluğu ve dönel kavşağın genişliğini de göz önüne alarak yolun sağ şeridinde durduğunu, sinyalini verdiğini, 3-4 aracın geçmesini beklediğini ve sonrasında tırın kupasını dönel kavşağa soktuğunu, kurallara tamamen riayet ettiğini, ancak motosiklet sürücüsü …’ın dönel kavşağa yaklaşırken gerekli dikkat ve özen yükümlülüğün yerine getirmediğini ve motosikletinin hızını azaltmadığını, bu sebeple büyük bir hızla kupanın orta kısmına çarparak yaşamını yitirdiğini, ceza dosyasındaki görgü tanıklarının beyanları ve tutanaklar ile de bu durumun sabit olduğunu, açıklanan sebeplerle davalı şirket çalışanı ve diğer davalı …’a yönelik herhangi bir kusur izafesinde bulunulamayacakken mahkemece tüm bunların gözardı edilmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu, yine mahkemece davaya konu kaza nedeniyle SGK tarafından davacılara tazminat ödemesi yapılıp yapılmadığının veya gelir bağlanıp bağlanmadığının tespit edilmesi ve akabinde SGK tarafından yapılmış olan tüm ödemelerin ve bağlanan gelirlerin faizi ile birlikte hesaplanarak tespit edilecek tazminat miktarından mahsup edilmesi gerekmekte iken bu konulardaki itirazları dikkate alınmayarak ve yeterince inceleme yapılmayarak verilen kararı kabul etmenin mümkün olmadığını, hakimin manevi tazminat yönünden takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve bunları kararında açıkça belirtmesi gerektiğini ancak gerekçeli kararda genel ifadeler dışında neye dayanılarak 60.000,00 TL’lik manevi tazminata hükmedildiği ile ilgili bir açıklama bulunmadığını, söz konusu miktarın manevi huzuru gerçekleştirme amacını aştığını ve adeta bir cezaya dönüştüğünü belirterek istinaf başvurularının kabulü ile öncelikle müvekkil şirket aleyhine yapılan İzmir 7.İcra Müdürlüğünün 2021/13661.sayılı icra takibinin istinaf incelemesi sonucuna kadar beklenmesi için tehiri icra kararı verilmesini ve duruşma taleplerinin de kabul edilmesini, yerel mahkemenin 2019/330 E. 2021/685 K. ve 03/11/2021 tarih sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde ‘kaldırılmasını’ ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda ‘davanın reddine’ karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; 22/05/2017 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu davacının murisi …’ın vefatı nedeniyle davacının uğramış olduğu maddi ve manevi zararlarının kazaya sebebiyet veren aracın sürücüsü ve işleteni ile ZMMS sigortacısından (sadece maddi tazminat) tahsili istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, karar davacı vekili, davalı … Şirketi vekili ile davalı … A.Ş. vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Somut olayda; 22/05/2017 tarihinde saat 17:30 sıralarında davalı sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı çekici ve bağlı yarı römork ile sağ şeritte seyir halinde iken kaza mahalli olan kavşağa geldiği esnada çekicinin sol yan kısmına; seyir istikametine göre aynı istikamette gerisinden gelen müteveffa sürücü … sevk ve idaresindeki motosikletin ön kısmıyla çarpması sonucu ölümü ile neticelenen dava konusu trafik kazası meydana gelmiştir.
1-Davalı sigorta vekili istinaf itirazında, vefat eden …’ın eşi …, kızı … ve annesi … tarafından müvekkili şirkete 09/06/2017 tarihinde destekten yoksun kalma tazminatı için başvuruda bulunulduğunu, tazminat hesaplama yapıldığında limitin iki katı rakamlara ulaşıldığını ve adı geçen hak sahiplerine 03/08/2017 tarihinde teminat limitinin tamamının ödendiğini, davacı …’in talepte bulunmadığından bu ödemede payının ayrılmadığını, mahkeme kararında poliçe limitinin tükendiği noktasına hiç değinilmediğini, teminatın tek zarar görenlerin birden fazla olması durumunda karayolları trafik kanunu 96.madde gereğince teminatın paylaştırılması/proporsiyon uygulaması gerekirken bilirkişinin normal hesaplama yaptığını, yerel mahkemenin eksik inceleme yaptığını, bilirkişi raporuna karşı itirazlarının karşılanmadığını belirtmiş; davalı sigorta vekili cevap dilekçesinde ve aktüer rapora itiraz dilekçesinde, yine davalı … Şirketi vekili aktüer rapora itiraz dilekçesinde ve duruşmada garame hesabı yapılmasını talep etmiş ise de, mahkemece taleplerin karşılanmadığı ve kararda bu konuda değerlendirme yapılmadığı; adı geçen davalıların karara bu yönden itiraz ettikleri anlaşılmıştır.
Destekten yoksun kalma tazminatına esas zararın tespitinde, destekten yoksun kalanlara, ölenin sağlığında sağlamış olduğu/olacağı yardımın miktarı doğru şekilde belirlenmelidir.
Yargıtay 4. H.D yerleşik uygulamasına göre; desteğin çocuğu yok ise gelirini eşi ile eşit paylaşacağı kabul edilerek gelirden destek ile eşin %50’şer pay alacağı; desteğin çocuğu var ise destek ile eşin 2’şer, her bir çocuğun 1’er pay alacağı; desteğin eşi, çocuğu, ana ve babası var ise destek ile eşin 2’şer, çocuklar ile ana ve babanın 1’er pay alacağı kabul edilmektedir. Türk aile yapısıyla da uyumlu olan bu sistemde desteğin geliri aile bireyleri tarafından birlikte paylaşılmakta, aile bireyleri (özellikle çocuklar) arttıkça gelirden alınacak pay düşmekte, azaldıkça gelirden alınacak pay artmaktadır. Yine çocukların pay dağılımından çıkması durumunda, bu çocuğun payı destek, eş ve diğer çocuklara dağıtılmakta, ana ve babaya verilmemektedir. Ana ve babadan birinin pay dağılımından çıkması hâlinde ise payı diğerine aktarılmakta, ana ve baba ile çocukların tamamının pay dağılımından çıkması durumunda ise desteğin gelirini eşi ile eşit paylaşacağı varsayımı ile gelirden destek ile eşin %50’şer pay alacağı kabul edilerek tazminat hesaplanmaktadır.
Mahkemece hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda, destek tazminatı hesabı yapılırken; kaza tarihi olan 22/05/2017 tarihi itibarı ile desteğin anne ve babasına kaza tarihinde hayatta olup olmama durumuna göre pay ayrılmadığı, raporda desteğin eşi ve 2 çocuğunun bulunduğunun belirtildiği, desteğin dava dışı eşi … ve kızı …’e davalı sigorta tarafından 03/08/2017 tarihinde 358.000,00 TL ödeme yapıldığının belirtilmekle yetinildiği onlar yönünden hesaplama yapılmadığı görülmektedir. Destek paylarını belirlerken desteğin gelirinin bir kısmını kendisine bir kısmını da eş, çocukları ile sağ olan ana ve babasına ayıracağı varsayıldığından destekten yoksun kalanlardan bir kısmının destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunmadığı durumda, talepte bulunmayan kişilerin paylarının da hesaplamada göz önünde tutulması gerekmektedir. Davalı sigorta şirketinin kaza tarihindeki poliçe limiti 310.000,00 TL ile destek tazminatından sorumlu olduğu gözetilerek, dosya kapsamında alınan aktüer raporda destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunmayan hak sahiplerinin de hesaplamaya dahil edilmesi gerekirken, sadece davacı yönünden hesaplama yapılarak diğer hak sahibi mirasçılara yapılan ödeme ve poliçe limiti gözetilmeden davacı için hesap edilen 133.417,53 TL destek zararına hükmedilmiştir.
Davalı sigortanın sorumluluğu poliçedeki vefat başına limitin ölenin destek alacaklılarına garameten paylaştırma ilkesine göre bulunacak miktar ile sınırlıdır. Poliçe limiti gözetilerek, proporsiyon hesabı yapılması suretiyle poliçe limiti olan 310.000 TL üzerinden garameten paylaştırılıp dağıtılarak, hak sahiplerinin talep edebilecekleri tutarların ayrı ayrı belirtilerek poliçe limitinin hak sahipleri arasında ne şekilde paylaştırılması gerektiğinin tespiti gerekir. Bu durumda, zorunlu mali sorumluluk sigortacısı … A.Ş. bakımından KTK’nun 96 ncı maddesi hükümleri tartışılarak poliçe hükümlerine göre kişi başı limit aşılmadan tüm hak sahipleri yönünden oranlama (garame) yapılarak limitin paylaştırılması sonucuna göre karar verilmesi gerekirken KTK’nun 96 ncı maddesi göz ardı edilerek yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir. Başka bir bilirkişiden davacının talep edebileceği tazminat miktarının garame hesabı yapılarak belirlenmesi (usuli kazanılmış haklar da dikkate alınarak) bakımından yeni bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi için, davalıların bu yöne ilişkin itirazlarının kabulü ile kararın kaldırılması gerekmiştir.
2-Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; dosya kapsamında kusur raporu alınmamış olduğu,davalı … Şirketi vekilinin 14/02//2020 tarihli dilekçesi ile dosya kapsamında mahallinde keşif yapılarak kusur raporu alınmasını talep ettiği, talebini duruşma sırasında talebini tekrarladığı ancak mahkemece Menderes 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 13/11/2018 Tarih ve 2017/305E., 2018/488K. Sayılı dosyası kapsamında alınan 01/10/2018 tarihli Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nin kusur raporuna dayanarak talebi reddettiği, adı geçen davalı vekilinin bu yönden karara itiraz ettiği; dosyada mevcut kaza tutanağında davalı sürücünün asli kusurlu olduğu, müteveffa ise tali kusurlu olduğunun belirtildiği; Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/490E. – 2018/503K. Sayılı dosyası ile eş …, kızı …, annesi …, kardeşi … ve … tarafından açılan manevi tazminat davasında trafik bilirkişisinden alınan 28/02/2018 tarihli kusur raporunda müteveffa %20 kusurlu davalı sürücü %80 kusurlu kabul edildiği; Menderes 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 13/11/2018 tarih ve 2017/305E.- 2018/488K. Sayılı dosyası kapsamında, keşif sonrası alınan 09/01/2018 tarihli trafik bilirkişi raporunda davalı sürücünün asli kusurlu müteveffanın ise tali kusurlu kabul edildiği,
01/10/2018 tarihli Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nin kusur raporuna göre davacı murisinin kusursuz olduğu, sigortalı araç sürücüsü davalı …’un asli kusurlu olduğunun belirtildiği; Mahkemece Adli Tıp raporundaki kusur oranı hükme esas alınarak yazılı şekilde karar verilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 74. md. gereğince; hukuk hakimi, ceza mahkemesince belirlenmiş ve kesinleşmiş olan maddi olgu ile bağlı ise de; kusurun bulunup bulunmadığı ve oranına ilişkin ceza mahkemesi kararı ile bağlı olmadığı gibi, kusura ilişkin saptamaya dayanan beraat kararı ile de bağlı değildir.
Somut olaya bakıldığında; ATK kusur raporu ile kaza tutanağı ve diğer kusur tespit raporlarında taraflara izafe edilen kusur oranlarının farklı olduğu, dosyada kusur bakımından çelişki oluştuğu anlaşılmaktadır. Mahkemece kusur tespit raporu alınması gerektiği halde kusur raporu alınmadığı gibi, dosyada suretleri bulunan kusur raporları arasında kusur saptaması yönünden çelişki bulunduğu gözetilerek, davalı vekilinin kusur tespiti yönünden rapor alınması talebinin karşılanmaksızın yetersiz gerekçe ile yeni rapor alınması yönündeki talepleri reddedilerek raporlar arasındaki çelişki giderilmeksizin eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmiştir. Bu durumda mahkemece öncelikle, kusur yönünden oluşan çelişkinin giderilebilmesi ve kusurun belirlenmesi amacıyla İTÜ makina mühendisi öğretim görevlilerinden oluşan 3 kişilik bilirkişi heyetinden dosya kapsamındaki tüm bilgi ve belgeler ile dosya kapsamındaki kusur raporlarının da incelenerek, … Şirketi vekili vekilinin itirazlarının da karşılanacağı, hüküm kurmaya yeterli değerlendirme içeren, taraf ve yargı denetimine açık olacak şekilde kusur raporunun alınması için kararın kaldırılması gerekmiştir.
3-Dosya kapsamında kazaya karışan taraflara ilişkin kusur durumu kesinleşmediğinden davacı ve davalı … Şirketi vekili manevi tazminat tutarına ilişkin itirazlarının bu aşamada değerlendirilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
4-Dava konusu kazanın 22/05/2017 tarihinde meydana geldiği, davanın ise 19/02/2019 tarihinde açıldığı, kaza tarihi ve dava tarihi itibarı ile zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmakla davalı sigorta vekilinin bu yöne ilişkin itirazının reddine karar verilmesi gerekmiştir.
5-SGK tarafından davacılara tazminat ödemesi yapılıp yapılmadığının veya gelir bağlanıp bağlanmadığının tespit edilmesi ve akabinde SGK tarafından yapılmış olan tüm ödemelerin ve bağlanan gelirlerin faizi ile birlikte hesaplanarak tespit edilecek tazminat miktarından mahsup edilmesi gerektiği yönünde itiraz edilmiş ise de, mahkemece bu yönde yazışma yapıldığı SGK’nın 12/03/2019 tarihli cevabi yazısında hak sahiplerine ödenen pesin sermaye değerinin bulunmadığı belirtilmiş olduğundan, davalı … Şirketi vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.
6-Kabule göre de,
** karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’nin ” Manevi tazminat davalarında ücret” başlıklı 10. Maddesinde;
“(1) Manevi tazminat davalarında avukatlık ücreti, hüküm altına alınan miktar üzerinden bu Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir.
(2) Davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez.
(3) Bu davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur.
(4) Manevi tazminat davasının, maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle birlikte açılması durumunda; manevi tazminat açısından avukatlık ücreti ayrı bir kalem olarak hükmedilir.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
Davacı vekilinin davalı lehine hükmedilen vekalet ücretine yönelik yapmış olduğu temyiz itirazlarına gelince; karar tarihi itibariyle geçerli olan AAÜT 10/2 maddesine göre” Davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez.” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda; “Davacının Manevi Tazminat talebinin KISMEN KABULÜ İLE 60.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … Şti ve davalı …’dan kaza tarihi olan 22/05/2017 tarihinden itibaren yasal faiziyle alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine…” karar verilmiştir. Mahkemece, her ne kadar davacı yönünden “Manevi Tazminat yönünden takdir ve tayin edilen 8.600,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve … Şirketi’nden müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,” davalılar yönünden ise,” Manevi Tazminat yönünden red edilen kısım için tayin ve takdir edilen 12.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar … ve … Şirketi’ne verilmesine,” şeklinde hüküm kurulmuş ise de, karar tarihinde yürürlükte bulunan, 2020 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 10. maddesinin 2. fıkrasına göre; manevi tazminat istemli davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücretin, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemeyeceği ve davacı lehine 8.600,00 TL vekalet ücretine hükmedildiği gözönüne alındığında, davalı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 10.maddesinin 2. fıkrası gereğince 8.600,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu 12.000,00 TL vekalet ücretine hükmedilmiş olması doğru görülmemiştir.
**Davacı …’in doğum tarihi 24/05/2001 olup, karar tarihi olan 03/11/2021 tarihi itibarı ile davacı reşit olduğu halde UYAP ortamında inceleme tarihi itibarı ile de davacı olarak kaydının yapılmadığı, reşit olduğu tarih itibarı ile vekaletnamesinin dosyaya sunulması için davacı tarafa süre verilmediği ve karar başlığında davacı yerine annesi …’nin adının yer aldığı, belirtilen hususun HMK’nın 297/1 maddesine aykırılık teşkil ettiği anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekili, davalı … A.Ş.vekili ile davalı … Şti. vekilinin istinaf itirazlarının kısmen kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK 353/1-a-6. madde uyarınca kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekili, davalı … A.Ş.vekili ile davalı … Şti. vekilinin istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜ ile, İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/11/2021 tarihli, 2019/330 Esas ve 2021/685 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-Kararın kaldırılması sebep ve şekline göre davacı vekili, davalı … A.Ş.vekili ile davalı … Şti. vekilinin sair istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
4-İSTİNAF AŞAMASINDA; davacı, davalı … A.Ş. ile davalı … Şti. tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendilerine iadesine (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
5-İstinaf aşamasında davacı, davalı … A.Ş. ile davalı … Şti. tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek nihai kararda ele alınmasına,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Kararın 6100 sayılı HMK’nın 359-(3) maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 30/11/2023