Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/605 E. 2023/1359 K. 21.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/605
KARAR NO : 2023/1359

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/11/2021
NUMARASI : 2019/118 Esas – 2021/1023 Karar
DAVA : Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan Tazminat
DAVA TARİHİ : 10/09/2019
BAM KARAR TARİHİ : 21/09/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 21/09/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/11/2021 tarihli 2019/118 Esas ve 2021/1023 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 23.07.2018 tarihinde saat 02:51 sıralarında … San. Ve Tic. A.Ş.’nin kiracı konumunda olduğu … ilçesi … Mahallesi …. Sok Daire … de bulunan binada elektrik kablolarının ısınma ve aşınması nedeniyle meydana gelen elektrik kısa devresi sonucu yangın çıkmış ve davaya konu iş yeri zarar gördüğünü, davalı şirket 266796269/0 no’lu poliçe ile davacı şirketi kapsamlı iş yeri poliçesi ile sigortalamış olup, yangın nedeniyle meydana gelen zararlardan sorumluluğu olduğunu, iş bu nedenle zararın giderilmesi için davacı tarafından poliçe gereğince davalıya başvuru yapılmış ve davalı tarafından 3/1381003 no’lu hasar dosyası açtığını, iş bu hasar dosyası çerçevesinde davalı ekspertiz çalışması yapmış olup rakamlar konusunda anlaşma sağlanmadığını, sigorta şirketi tarafından poliçe konusu, içeriği, eksik sigorta, muafiyet ile teminat dışı kalan hallere ilişkin hiçbir bilgilendirme yapılmadığını belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 1.000,00.-TL (KDV dahil) hasar bedeli, 100,00.-TL (KDV dahil) kira kaybı bedeli, 100,00.-TL (KDV dahil) kazanç kaybı bedeli, 100,00.-TL (KDV Dahil) mobilya bedelinin belirlenerek (poliçelerin limitleri dahilinde) temerrüt tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile yargılama giderleri ve avukatlık ücretiyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirkete sigortalı iş yerinde, 23.07.2018 tarihinde yangın hasarı meydana geldiğini, sigortalı, riziko adresinde kiracı olarak bulunduğunu, davacı tarafça talep edilen tavan hasar tazminatının taraflarınca kabulü mümkün olmadığını, sigortalının talepleri içinde en yüksek rakam tavan yapım iş kalemi olduğunu, yangının ahşap tavana zarar verdiği görüldüğünü, ancak tavanda bazı alanlarda yanma olmadığını, davacı tarafın peteklerin ve buna bağlı su tesisatlarının değişimi için talep ettiği tutar gerçeği yansıtmadığını, davacı taraf, elektrik tesisatı değişimi ve bu bölgede bulunan aydınlatma armatürlerinin değişimi için 72.500,00.-TL talep ettiğini, yangının meydana geldiği her iki binanın tüm elektrik tesisatlarının değişiminin yapılması durumu dikkate alınsa dahi bu bedel yine de piyasa koşullarının üstünde kaldığını, hasara konu iş yerinde ana binanın tek giriş kapısı bulunduğunu, bu kapı ahşap olduğunu, kısmi hasar söz konusu olduğunu, talep ettiği tutar gerçeği yansıtmadığını, yangının etkili olduğu alanda talep edilen tutar kadar o boyutta bir metraj olmadığını belirterek teminat kapsamında olmayan taleplerin reddi ile davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARAR:
Mahkemece;”.. Davanın kabulüne, 409.081,00 TL maddi tazminatın 01/09/2018 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacı taraf duruşmada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunun AAÜT tarifesine göre hesap ve takdir edilen 37.085,67 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin kararına itiraz ettiklerini, maddi tazminat miktarının arttırılmasını talep ettiklerini, okulunun faaliyet gösterdiği binanın tarihi eser olduğunu, anıtlar kurulundan izin alarak aslına uygun olarak tadilatını yaptığını ve okul olarak kullanılmaya başlandığını, müvekkilinin işyerini kiralayıp okula dönüştürmek için çok yüksek oranda tadilat ve dekorasyon masrafı yaptığını, müvekkilinin tüm servetini bu işyerine harcadığını, tadilata ilişkin faturalar muhasebe kayıtlarında ve dosyada mevcut olduğunu, iş yerin de yangın çıkana kadar iş yerinin çalıştığını, okulun açık olduğunu ve SGK kayıtlarında görüldüğü üzere öğretmenlerin çalıştığını, öğrenci kayıtlarının yapıldığını, yangın 23.07.2018 tarihi gece saatlerinde gerçekleştiğini, yangın nedeniyle okul faaliyetinin durduğunu, hasar tespiti hızlı bir şekilde yapıldığını ve sigorta şirketine başvurunun yapıldığını, ancak sigorta şirketi müvekkilininin zararını karşılamadığını, bilirkişi raporunun tarafsız bir şekilde hazırlanmadığını, kayıt dönemi ve SGK kayıtları görmezden gelinerek raporun hazırlandığını, resmi belge ve delilleri dahi göz önüne almadan ve okul işletmeciliğinin kendine has kazanç dönemini göz önüne almadan 2018 yılı için kazanç elde edilmediğini bu nedenle kazanç kaybı olmadığını iddia etmesinin hatalı olduğunu, okulun tüm defter ve belgeleri, muhasebe kayıtları yangın sırasında yok olduğunu, bu açıdan yapılan masraflar ve kazançlara ilişkin belgeleri sunamadıklarını, ancak 2017-2018 eğitim yılı kadar öğretmen kaydı olan okulun 2018-2019 yılında aynı sayıda öğretmen kadrosu çalıştırmışsa okulun gelirinini en az 2017-2018 eğitim yılı kadar kazanç kaybı tespiti yapılmasının gerektiğini, ayrıca kazanç kaybı sigorta şirketi ödeme yapacağı kadar devam edeceğinden ödeme tarihine kadar kazanç kaybının hesaplanmasının gerektiğini, 10.000.000-TL bedelle okul devir edilebilecekken, davalı sigorta şirketinin ödemesini yapmaması nedeniyle okulun kapandığını, kira kontratının sonlandırıldığını, şirketin faaliyetini sonlandırmasına sebep olmuş olması nedeniyle davalının ödemesi gerekli zararın bu husus göz önüne alınarak belirlenmesi gerektiğini, müvekkilinin bina hasarı, dekorasyon hasarı, demirbaş hasarı, enkaz kaldırma bedeli, kira bedeli, alternatif işyeri masrafı, işin durması nedeniyle kazanç kaybı, kaybedilen iş potansiyeli, okula kayıt yaptıracak öğrencilerin başka okula gitmesi ve tüm iş çevresinin kaybedilmesi nedeniyle doğan kazanç kaybı ve diğer tüm zararların tespit edilerek hesaplanması gerektiğini, müvekkilinin uğradığı zarar sigorta poliçesinin limitini aştığını, bu nedenle sigorta poliçesinde belirtilen tüm limit bedellerinin ödenmesi gerektiğini, sigorta poliçesi okulun binası, dekorasyon demirbaş, enkaz kaldırma ve yeniden eski hale getirme gideri, işletme hasarı, kazanç kaybı, iş durması nedeniyle doğan zarar, yapılacak tüm giderler ve alternatif yer temin etme ve taşınma gideri yangın nedeniyle doğan tüm zararların karşılanması gerektiğini, kira giderinin poliçede güvence altına alınmadığını iddia etmenin hatalı olduğunu, bilirkişi hesaplama yaparken eksik ve hatalı hesaplama yaptığını, müvekkilinin yangın sebebiyle yaşadığı maddi zararı tazmin etmekten çok uzak bir miktar belirlendiğini, müvekkilinin sadece mobilya zararlarını karşılayabilecek bir miktarı bütün zararlarını karşılaması için tazminat olarak hükmettiğini, verilen kararın hatalı olduğunu, mahkeme bilirkişinin yaptığı hesaplama hatası ile hesaplanan miktarı hükme esas almasının kanuna aykırı olduğunu, zarar gören zemin katın 325 m2 olduğu metre karesi 2.746-TL ile tadilat yapılacağının belirtildiğini, bu haliyle 892.450-TL olması gerekirken müteahhit karı %25 oranında indirim yapıldığının belirtildiğini ve 502.003-TL rakamının çıktığını, burada hesap hatasının yapıldığını ve 669.337-TL hesaplanması gerekirken 502.003-TL olduğunun tespit edildiğini, diğer yandan müteahhit kârının indirilmesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin tadilatı yaptırırken müteahhide yaptıracak ve müteahhit malzeme fiyatı, işçilik bedeline kârını eklemek suretiyle yapacağından zarar hesabı yapılırken müteahhit karının düşürülmesinin kanuna aykırı olduğunu, sigorta poliçesi sadece malzeme bedelini güvenceye almadığını, okulun eski hale getirmek için gerekli tüm bedeli karşılamayı teminat altına aldığını, yapım bedeli içinde işçilik ve müteahhitlik bedelinin olduğunu, diğer taraftan müteahhitlik karı %25 olmayıp normal koşullarda %15 oranında olduğunu, bilirkişinin işçilik ve müteahhitlik bedelini tazminata eklememesinin kanuna aykırı olduğunu, bilirkişi yangından sadece ince işlerin etkilendiği gerekçesiyle yukarıda hesaplanan alacağın %55 oranında alacak hesapladığını, sıhhi tesisat ve kanalizasyonun yangından etkilenmediği gerekçesiyle %17 oranında indirim yapılmasının hatalı olduğunu, sıhhi tesisat ve kanalizasyonun yangından etkilendiğini, aksi yöndeki bilirkişi tespitinin hatalı olduğunu, bilirkişi M2 si 2.746-TL olarak tespit edilen tadilat bedelinde kaba inşaat tadilat bedelini indirdiğini, sıhhi tesisat ve kanalizasyon bedelini de indirmesinin hatalı olduğunu, öncelikle anıtlar kurulundan izin alınarak yapılan restorasyonda kaba inşaat restorasyonunun olmadığını, tamamının ince işçilik restorasyonundan oluştuğunu, anıtlar kurulu binanın yıkılıp yeniden yapılması iznini vermediğini, hazır olan kaba inşaat üstünde aslına uygun olarak ince işçilik restorasyonu izni verdiğini, onun için belirlenen m2 si 2.746-TL olarak belirlenen restorasyon içinde kaba inşaat yapımının olmadığını, bilirkişi raporunun bu yönüyle hatalı olduğunu, diğer taraftan sıhhi tesisat ve kanalizasyon kaba inşaat içinde olup bilirkişi hem kaba inşaat nedeniyle %45 oranında indirim yapmış hemde kanalizasyon ve sıhhi tesisatın hasar görmediği gerekçesiyle %17 oranında indirim yaptığını, mükerrer indirimin yapıldığını, tespit edilen bedelle okulun eski haline getirilmesinin mümkün olmadığını, diğer taraftan, bina teminatı, demirbaşlar teminatı, enkaz kaldırma teminatı, kiracılık teminatı, alternatif işyeri teminatı iş durması teminatı nedeniyle hiç bir tespitin yapılmadığını, bilirkişi heyeti sigorta eksperinin hazırladığı rapor etkisinde ve eksper seviyesinde bir rapor hazırladıklarını, tarafsız şekilde bir raporun hazırlanmadığını, buna rağmen mahkemenin eksik ve hatalı hazırlanan bilirkişi raporuna dayanarak hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın istinaf mahkemesinde yeniden görülmesine, sigorta poliçesinde güvence altına alınan ve faturalarla sabit olan müvekkilinin uğradığı tüm zararın davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmesine, istinaf incelemesinin duruşmalı yapılmasına karar verilmesini, kararının kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin şirket tarafından verilen işbu haksız ve hukuka aykırı kararın kabulünün mümkün olmadığını, söz konusu karar eksik ve hatalı inceleme neticesinde kurulduğunu, sigortalı tarafından her ne kadar binanın eski eser olması nedeniyle onarım yapılırken zorlanıldığını ve epey maliyet söz konusu olduğu ifade edilmişse de; binanın dış cephe doğramalarının pvc olduğunu, zemine laminant parke döşendiğini ve hatta bina içinde pvc kapının kullanıldığını, tavanlarda olması gereken ahşap kaplama yerine suntalam malzemenin kullanıldığını, dolayısı ile binanın dekorasyon anlamında zorlanılmadan basit iyileştirmeler yapılarak onarıldığını, sigortalı tarafından geçen yıl okulda kaç öğrenci ve hangi sınıfların bulunduğu sorularının cevapsız bırakıldığını, sigortalıya klimanın neden söküldüğü hususu sorulmuşsa da yanıt alınamadığını, sigortalı tarafça klimaya ilişkin olarak klimanın eski tarihli olduğunu, faturasının olmadığının belirtildiğini, ancak daha sonra iletilen faturalarda klimanın 2017 yılında … firmasından satın alındığının belirlendiğini, bina için bina sahibi tarafından yaptırılmış bir poliçe bulunup bulunmadığı hususunda sigortalıdan yanıt alınamadığını, sigortalı kendi yaptırdığını beyan ettiği dekorasyon için 2.000.000,00-TL harcadığını bildirmişse de, yapılan incelemede binada yeni yapılan dekorasyon masrafının beyan ile uyumlu olmadığı tespit ve kanaatlerine varıldığını, Ekspertiz Raporu’nda “Bina Hasarı” talebi ayrıntılı olarak incelenmiş olup, bu hususta bazı çelişki ve şüphelerin doğduğunu, talepte bulunulan petek ve su tesisatları bakımından talepte bulunulmuşsa da bu değerlerin yangında zarar görmediğini, binada yangının yaşandığı bölümün ana binanın orta noktası olduğunu, dolayısı ile diğer kısımlar için haksız bir şekilde talepte bulunulduğunu, elektrik ve aydınlatma tesisatı için fahiş talepte bulunulduğunu, zira binada kısmi hasarın söz konusu olduğunu, ana giriş kapılarına ilişkin talep mevcutsa da, aslında tek bir kapı olduğunu ve bu kapının ahşap kapı olduğunu ve kapıda kısmi hasar söz konusu olduğunu, dolayısı ile talebin fahiş olduğunu, yangının alanı düşünüldüğünde duvar kazıma ve sıva işi için fahiş talepte bulunulduğu hususlarının tespit edildiğini, buradan açıkça anlaşılacağı üzere, yangının alanı ve etkisi gözetilmeksizin, yangından zarar görmeyen değerler hakkında da davacı tarafça oldukça fahiş taleplerde bulunulduğunu, yerel mahkeme nezdinde tanzim edilen kök Bilirkişi Raporu’nda yeterli teknik inceleme ve araştırma yapılamamış olup, bu kapsamda yeniden Uzman Bilirkişi Heyeti görevlendirilmesi gerektiği hususunun belirtildiğini, ancak işbu itiraz dilekçesine konu Bilirkişi Raporu’nda belirtilen hususlar ve ilgili itirazların hiçbir şekilde dikkate alınmadığını, müvekkili şirketin tanzim edilen sigorta poliçesi uyarınca hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla sorumluluğu yalnızca gerçek zararlar açısından bağlayıcılık taşımakta olduğunu, bu kapsamda müvekkili şirket nezdinde tanzim edilen ekspertiz raporu da dikkate alınmak suretiyle davacı tarafın gerçek zararının incelenmesi ve ortaya çıkarılmasının gerektiğini, müvekkilinin şirket sigortalısı söz konusu binada kiracı olarak yer aldığını, dolayısı ile malik tarafından binaya ilişkin sigorta tanzim ettirilmiş olmasının muhtemel olduğunu, bu takdirde öncelikli sorumluluk bina maliki tarafından yaptırılan sigorta poliçesine ait olacağını, bu kapsamda mahkemece; bina malikine müzekkere yazılarak ilgili hususun sorulması gerektiğini, söz konusu binaya ilişkin düzenlenen bir poliçe olup olmadığı husus TSB’ye müzekkere yazılmak suretiyle sorulması gerektiğini, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, iş yeri sigorta poliçesinden kaynaklanan sigorta tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak yapılmıştır.
1-Türkiye Cumhuriyeti Anayasası yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiştir. 6100 Sayılı HMK’nın 294. ve devamı maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca hükme bağlanmıştır. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması ve tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi ilke olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle hükmün açık, anlaşılır ve şüpheye yer vermeyecek şekilde infazı kabil olarak kurulması ve de en önemlisi sonradan yazılacak gerekçeli kararın kısa karara uygun bulunması gerekir. Aksi halde, yargılamanın açıklığı ilkesi dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş ve mahkeme kararlarına duyulan güven sarsılmış olacaktır. Kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki olmaması gerektiği gibi gerekçe ile hüküm fıkrası arasında da çelişki bulunmaması yasal bir zorunluluk olup, HMK’nın 298/2. maddesinde gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı düzenlenmiştir. HMK’ nın 297. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde; hükmün, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri içermesi gerektiği; aynı maddenin 2. fıkrasında ise; hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu ifade edilmiştir. Kararların bu hususlara aykırı oluşturulması mahkeme kararlarına duyulan güveni sarsacağı gibi verilen kararların hukuki denetiminin yapılmasını da olanaksız kılmaktadır. Anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir.
Somut olayda; ilk derece mahkemesinin istinaf denetimine konu olan dosyasında, davacı vekilince dava dilekçesinde poliçeden kaynaklı kira kaybı bedeli de istenilmesine rağmen mahkemece bu talep, gerekçede kabul edilmediği halde hüküm kısmında davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bu durumda, temlik alan davacı tarafın, poliçeye ilişkin kira kaybı talebi hakkında HMK’nun 297. maddesinin emredici hükmüne aykırı olarak, olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeksizin ve hükmün infazında sorun yaratacak şekilde sonuca gidilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
2-Kabule göre ise, bina maliki tarafından riziko tarihini kapsar bina hasarıyla ilgili bir poliçe bulunup bulunmadığının, bulunuyor ise bina malikinin dava konusu yangından ötürü bir bedel alıp almadığı hususunun araştırılmaması doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekili ve davalı vekili istinaf itirazının belirtilen yönden kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK 353/1-a-6. madde uyarınca kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine, kararın kaldırılması sebep ve şekline göre taraf vekillerinin esasa dair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekili ve davalı vekili istinaf itirazlarının ESASTAN KABULÜNE; İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/11/2021 tarihli 2019/118 Esas ve 2021/1023 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-Kararın kaldırılma sebep ve şekline göre taraf vekillerinin sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
4-İSTİNAF AŞAMASINDA;
a)Taraflarca yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendilerine iadesine (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
b)İstinaf aşamasında taraflarca yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek nihai kararda ele alınmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a/6 maddesi gereğince kesin olmak üzere 21/09/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.