Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/578 E. 2022/634 K. 20.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/578
KARAR NO : 2022/634

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/11/2021
NUMARASI : 2021/520 Esas-2021/856 Karar
DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak)
BAM KARAR TARİHİ : 20/04/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 20/04/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/11/2021 tarihli 2021/520 Esas-2021/856 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı borçlu şirket … Şti.’ nin davacı banka ile genel kredi sözleşmesi yaptığını, genel kredi sözleşmesi kapsamında kredilerin kullanılması sebebiyle banka alacağının oluştuğunu, diğer davalıların kredi sözleşmesinin müteselsil kefili olduğu ayrıca borçlu …’ ın kredi kartı sözleşmeleri ve bireysel kredi kartı sözleşmesi gereğince davacı bankaya borçlu olduğunu, davalıların konkordato ilan ettiğini, mahkemece geçici mühlet ve kesin mühlet verilerek alacaklıları davet ettiğini, müvekkilinin alacağının bir kısmının konkordato projesine dahil edildiğini, davalı şirket ve kefiller yönünden 13.510,16-TL alacaklarının konkordato projesine dahil edilmediğini, çekişmeli alacak olduğunun belirtildiğini, davalı …’ ın bireysel borcundan 3.827,25-TL’ den konkordato projesine kabul edilmediği, bu kısım yönünden de çekilmeli alacak oluşturulduğu, müvekkili banka alacaklarının tespitinin yapılarak bu kısım alacakların konkordato projesine dahil edilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; arabuluculuk başvuru şartının yerine getirilmediğini, bu sebeple davanın reddinin gerektiğini, esasa ilişkin olarak dilekçesinde belirttiği şekilde davacı banka ile asıl alacaklar yönünden mutabık kalındığını ancak faiz uygulaması yönünden bankanın konkordato başvurusundan sonra faiz hesabı yaparak alacak talebinde bulunduğunu, faiz isteminin yerinde olmadığını belirtmiş, davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
İlk derece mahkemesince; “…davalı borçlu şirket … Şti’ nin davacı banka ile genel kredi sözleşmesi yaptığını, genel kredi sözleşmesi kapsamında kredilerin kullanılması sebebiyle banka alacağının oluştuğunu, diğer davalıların kredi sözleşmesinin müteselsil kefili olduğu ayrıca borçlu …’ ın kredi kartı sözleşmeleri ve bireysel kredi kartı sözleşmesi gereğince davacı bankaya borçlu olduğunu, davalıların konkordato ilan ettiğini, mahkemece geçici mühlet ve kesin mühlet verilerek alacaklıları davet ettiğini, müvekkilinin alacağının bir kısmının konkordato projesine dahil edildiğini, davalı şirket ve kefiller yönünden 13.510,16-TL alacaklarının konkordato projesine dahil edilmediğini, çekişmeli alacak olduğunun belirtildiğini, davalı …’ ın bireysel borcundan 3.827,25-TL’ den konkordato projesine kabul edilmediği, bu kısım yönünden de çekilmeli alacak oluşturulduğu, müvekkili banka alacaklarının tespitinin yapılarak bu kısım alacakların konkordato projesine dahil edilmesini talep ettiği, dava dilekçesi kapsamında ve eklerinde davacının arabuluculuğa başvurduğuna dair kayıt ve belgenin mevcut olmadığı, tensibin 18.bendi gereğince de arabuluculuğa başvurulmuş olması halinde arabuluculuk sonuç tutanağının dosyamıza ibrazı istenmiş ancak dosyamıza arabuluculuk son tutanağı ibraz edilmemiştir. Dosya kapsamında davacı vekili davalıların kullanmış olduğu kredi sebebiyle ödenmeyen alacaklarının konkordato projesine kısmen kabul edilip kısmen reddedildiği, reddedilen kısım yönünden çekişmeli alacağın konkordato projesi kapsamında davacı bankaya ödenmesini talep ettiği, talep mahiyeti itibariyle ticari nitelikli alacak davası olduğu ve ticari dava niteliğinde bulunduğu, 6102 sayılı yasanın 5/A mdsine göre davadan önce arabuluculuğa başvurulmasının zorunlu olduğu ve bu şart yerine getirilmeden dava açılması mümkün görülmediğinden dava şartı yokluğundan usulden reddine…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; konkordato hukuku bakımından konkordatonun tasdiki ile konkordatoya bağlı tüm alacaklılar için konkordatonun kesinleşmiş olacağını, çekişmeli alacağın varlığı halinde ise açılan işbu dava için arabuluculuk başvurusu ile ilgili süreç sonuçlandığında; farklı koşullarda anlaşma sağlanabileceği ve konkordato hükümlerinin bütün alacaklar için kesin olması ve alacaklar arasında eşitliği bozabileceği gerekçesiyle arabuluculuk süreci kabul edilemeyeceğini, çekişmeli alacağın kabulünü konu edinen davalarının müspet sonuçlandığında konkordato hükümlerine göre alacak tahsil edileceğini, öte yandan dava şartının arabuluculuğa tabi olduğu düşünülecek olursa, alacaklı ile borçlu arabuluculuk yoluyla anlaşabiliceklerini ancak alacağın ödenmesi konusunda konkordato hükümlerinden farklı bir çözüm üzerinde anlaşamayacaklarını, zira konkordato hükümlerinden farklı bir ödeme yöntemi, konkordato hukukuna aykırı olacağı gibi diğer alacaklılara da İİK 308/f maddesi uyarınca konkordatonun feshi imkanını tanıdığını, önceki maddede de bahsedildiği üzere konkordatonun feshine sebep olabilecek arabuluculuk çözüm yolu masraf ve zaman kaybına sebep olacağını, konkordatodaki alacak kaydına itiraz eden borçlu/borçluların anlaşma imkanı mevcutken anlaşmama yolunu seçtiği için zaman kaybı ve masraf söz konusu olacağını, aynı zamanda kokordatonun feshi ihtimalini de barındırdığı için mahkeme huzurunda çözüme gerek kalmadan arabuluculuk ile çözüm amaçlanırken tüm alacaklıların bu durumdan etkilenmesi kuvvetle muhtemel olduğunu, dolayısıyla konkordatonun doğurduğu sonucun zedeleneceğini, diğer yandan çekişmeli alacağa ilişkin açılan davanın, tasdik kararının ilanından itibaren başlayacak 1 aylık başvuru süresinin öncesinde arabuluculuk yolunun da katedilmesi için oldukça kısa bir süre olduğunu, nitekim hem çekişmeli alacağın kabulü davası hem de arabuluculuk başvurusu süreçlerinin birlikte yürütülmesinin mevcut hukuk sisteminde olanaksız olduğunu beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; İİK 308/b maddesi uyarınca çekişmeli alacak tespit ve tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın arabuluculuk dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebebleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
İİK 308/b maddesine göre açılacak dava, genel hükümlere tabi bir dava olduğundan yargılama usulünün davanın niteliğine göre belirlenmesi gerekir. ( Yeni Konkordato Hukuku, Öztek, Budak, Yücel, Kale, Yeşilova sayfa 414)
7155 sayılı Yasanın 20’nci maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen 5/A maddesi ticari davalarda dava şartı olarak zorunlu arabuluculuğu öngörmüştür.
Anılan maddenin 1 numaralı fıkrası şu şekildedir:
“Bu Kanunun 4’üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır”.
Öncelikle yasayla Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114’üncü maddesinde gösterilen genel dava şartlarına ek olarak bir özel dava şartı getirildiğinden, bu dava şartının ne şekilde anlaşılıp uygulanacağı üzerinde durmak gerekir.
Dava şartları mahkemece bir davanın esasına girilebilmesi için varlığı ya da yokluğu zorunlu şartlardır. Dava şartları taraflarca ileri sürülmese dahi hakim tarafından re’sen dikkate alınır. Dava şartı tamamlanmıyor ya da tamamlanamıyor ise mahkemece davanın usulden reddine karar verilir (HMK m.115).
Bu bakımdan dava şartlarının yanlış uygulanması bir dava engeli ve mahkemeye erişim hakkı ile bu kapsamda adil yargılanma hakkına saldırı sayılır (AİHS m.6).
Özel dava şartlarının bu niteliği gereği dar biçimde yorumlanmaları gerekir.
Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A maddesi zorunlu arabuluculuk dava şartını “…konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri…” ile sınırlı tutmuştur.
7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun ile TTK’nin 5. maddesine eklenen 5/A maddesiyle, TTK’nın 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı haline getirilmiş olup, aynı yasal düzenlemenin 23. maddesinde 6325 sayılı Kanuna eklenen 18/A maddesiyle, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edildiğinden, davacının arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorunda olduğu, bu zorunluluğa uyulmaması halinde davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden ilk derece mahkemesince eda davası niteliğindeki ve genel hükümlere tabi İİK’nın 308/b maddesi uyarınca açılan işbu davada davanın usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak davacı vekilinin istinaf sebebleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 23/11/2021 tarihli 2021/520 Esas – 2021/856 Karar sayılı kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından başlangıçta peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir olarak kaydına,
4-İstinaf eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Kararın 6100 sayılı HMK’ nın 359-(3) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
8-Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK 353/1-a-4 maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 20/04/2022