Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/525 E. 2022/565 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/525
KARAR NO : 2022/565

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MANİSA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/01/2022 tarihli ek karar
NUMARASI : 2021/181 D.İş Esas – 2021/178 D.İş Karar
TALEP : İhtiyati Haciz
BAM KARAR TARİHİ : 31/03/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ: 31/03/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen Manisa Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/01/2022 ek karar tarihli 2021/181 D.İş Esas – 2021/178 D.İş Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
İhtiyati haciz isteyen alacaklı vekili talep dilekçesinde özetle; keşidecisinin …, borçlularının … Şirketi ve … olduğu, vade tarihinin 30/07/2021 ve bedelinin 350.000,00 TL olduğu bononun müvekkiline teslim edildiğini, borçluların vadesinde ödemesi gerekli miktarı ödemediklerini, alacağının rehin ile teminat altına alınmamış olduğunu, borçluların mal kaçırma ihtimali olduklarını tespit ettiklerini belirterek borçluların borca yetecek miktarda taşınır ve taşınmaz malları ile 3. kişilerdeki hak ve alacaklarının üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini istemiştir.
CEVAP :
Karşı taraf-borçlular vekili itiraz dilekçesinde özetle; davalı şirket ile müvekkil ve müvekkilinin yetkilisi olduğu şirket arasında söz konusu borca sebep olabilecek herhangi bir ticari ilişki bulunmadığını, ticari ilişkiye dair ihtiyati hacze konu senet dışında herhangi bir kayıt ve belge olmadığını, mahkemece de takdir olunacağı gibi sadece her zaman düzenlenebilen bir senedin varlığının ticari ilişkinin varlığına delalet edecek nitelikte olmadığını, alacağa- ihtiyati hacze konu edilen senet incelendiğinde alacaklı, borç miktarı ve vade tarihinin düzenlendiği kalem ile borçlu ve tanzim tarihinin yazıldığı kalemlerin kalınlıklarının farklı olduğunun gözle görülür derecede belli olduğunu, müvekkili şirketin tüm ticari işlerinde kullandığı kaşe ile senet üzerindeki kaşenin farklı olduğunu, senetteki kaşe üzerinde bulunan tek imzanın müvekkile ait olmadığını belirterek, ihtiyati haczin kaldırılmasını talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
İlk derece mahkemesince; “..İhtiyati hacze yapılan itirazın REDDİNE,…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Karşı taraf-borçlular vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; alacaklı olduğunu iddia eden şirket ile müvekkilleri arasında hiçbir ticari ilişki bulunmadığını, ihtiyati hacze konu olan senedin aslen boş olarak …’a teminat senedi olma saikiyle düzenlenerek teslim edildiğini, aynı şekilde de …’ın borçlu olduğu bir adet senette … tarafından boş olarak müvekkiline teminat senedi saikiyle düzenlenerek teslim edildiğini, senet düzenlendiğinde müvekkili … şirket kaşesini senet üzerinde kullanmadığını, senet üzerindeki kaşenin müvekkiline ait olmadığını, müvekkilinin kullandığı kaşenin yazı stili ve yazı puntosu ile senet üzerindeki kaşenin yazı stili ve puntosunun aynı olmadığını, bu hususun müvekkilinin çalışmakta olduğu kurumlar nezdinde yapılacak basit bir araştırmayla ortaya çıkacağını, bu kapsamda müvekkilinin halen çalışmakta olduğu … İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, … … Hastanesine müzekkere yazılarak müvekkili şirketin kaşesinin basılı olduğu evrakların istenilmesini talep ettiklerini, müvekkilinin kullandığı kaşenin ayrıca mahkemeye sunulacağını, yine senette kaşe üzerinde (sol tarafta) bulunan imzanın müvekkili …’a ait olmadığını, bu imzaya itiraz ettiklerini ve senet üzerindeki diğer imza ile aynı el ürünü olmadığının tespiti amacıyla inceleme yapılmasını talep ettiklerini, müvekkilinin … ile dava dışı …’ın aralarında bu şekilde teminat senedi düzenlemesinin sebebinin ise ortak bir benzinlik kurma konusunda anlaşmış olmaları olduğunu, bu anlaşmaya ilişkin olarak müvekkileri ile …’ın ve de şahit olarak …’ın imzasını içerir tutanak düzenlendiğini, aynı soruşturma dosyasında ifadesi alınan tutanakta şahit olarak imzası bulunan ve söz konusu senetleri dolduran …’ın ”… ile …’ın gayrı resmi ortak olduklarını.. Birbirlerine de karşılıklı teminat senet verdiler.” diyerek borca konu olduğu iddia edilen senedin teminat senedi olarak yalnızca borçlu kısmının doldurulmuş bir şekilde verildiğini beyan ettiğini, yine aynı soruşturma dosyasında yer alan Tanık … ifadesinde “alacaklı kısmının boş, borçlu kısmının … olduğu, ödeme tarih kısmı boş bir senet düzenlediler..” şeklinde beyanda bulunduğunu, yapılacak incelemeden de anlaşılacağı üzere iki senetteki borçlu kısımlarında yer alan yazının …’a ait olduğunun anlaşılacağını, bununla birlikte … Şirketinin kaşesinin de müvekkilinin bilgisi dışında sonradan vurulduğunu, İİK 265. Maddesinde” Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuriyle yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi halde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir.” diyerek ihtiyati haczin dayandığı sebeplere itiraz edilebileceğinin belirtildiğini, ayrıca verilen ihtiyati haciz kararı Selendi İcra Müdürlüğünün 2021/283 E. Sayılı dosyası ile uygulandığını, Selendi İcra Müdürlüğünün 2021/283 E. Sayılı dosyasına da Selendi İcra Hukuk Mahkemesinin 2021/12 E. Sayılı dosyası ile itiraz ettiklerini, Selendi İcra Hukuk Mahkemesinin 2021/12 E.sayılı dosyasının 23.12.2021 tarihli tensip zaptı ile itirazlarını ciddi bularak takibin durdurulmasına karar verildiğini, başkası adına düzenlenen teminat senedinin müvekkilleri aleyhine kullanılarak borçlandırılmaya çalışıldığını, alacağın yalnızca senede bağlandığında ihtiyati haciz talebinin kabul edilebileceği kabul edilirse herkes sahte senetlerle birbirinin tüm malvarlığını haczedebileeğini, tüm ticari hayatını sonlandırabileceğini, bu kabulün hukuk mantığıyla açıklanmasının mümkün olmadığını, beyan ederek istinaf taleplerinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep, ihtiyati haciz kararına yapılan itirazın reddi kararının kaldırılmasına ilişkindir.
Mahkemece; 20/12/2021 tarih ve 2021/181 D.İş. Sayılı karar ile ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmiş, karşı taraf … ve … Şti. vekilinin 22/12/2021 tarihli itirazı üzerine, mahkemenin 25/01/2022 tarihli ek kararı ile itirazın reddine karar verilmiş, hüküm karşı taraflar vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Somut olayda; karşı taraf aleyhine Manisa Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/12/2021 tarihli ve 2021/181 D.İş Esas – 2021/178 D.İş karar sayılı kararı ile ; ihtiyati haciz isteyen tarafından sunulan kambiyo senedi sureti ve dosya kapsamına göre kambiyo senedine dayalı 350.000,00 TL alacak için %20 teminat karşılığı ihtiyati haciz kararı verildiği anlaşılmaktadır.
Geçiçi hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. HMK.’nın ihtiyati tedbirle ilgili 390. maddesinin gerekçesinde geçici hukuki korumalarda ispat hususu üzerinde durulmuştur. Kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada (normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü, hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez.
Ancak, kanun koyucu bazen ya doğrudan kendisi düzenleme yaparak ya da işin niteliği ve olayın özelliği gereği hakime, bu durumu belirterek, ispat olgusunu düşürme imkanı vermiştir. Bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Doktrinde bu yön karar verilmesi için tam ispat ölçüsü yerine yaklaşık ispat ölçüsü olarak ifade edilmektedir. Ancak, yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez.
Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir.
Tam ispatın arandığı durumlarda bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumunda ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Bu sebepledir ki, genelde geçici hukuki korumalara, özel de ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacze karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür.
Geçici hukuki korumalarda, bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine yeterli zamanın olmaması gibi sebeplerle yaklaşık ispat yeterli görülmüştür; bu çerçevede, aslında ispat ölçüsü bakımından HMK.’nda bir yenilik getirilmemekle birlikte, “yaklaşık ispat” kavramı kullanılarak doktrinde kabul gören ifade tasarıya alınmış, ayrıca burada hem tam ispatın aranmadığı belirtilmiş hem de basit bir iddianın yeterli olmadığı vurgulanmak istenmiştir.
Somut olayda, incelenen dosya kapsamına göre; ihtiyati haciz isteyenin talebinin kambiyo senedine dayandığı, karşı taraflar vekilinin istinaf dilekçesinde belirttiği hususlar yargılamayı gerektirir nitelikte olup, teminat senedi, imza inkarı ve kaşenin borçlu şirkete ait olmadığı yönündeki itirazların ancak açılacak bir menfi tespit davasında incelenebileceği, dolayısıyla ihtiyati haciz kararı verilmesi için yaklaşık ispatın gerçekleştiği; ayrıca, karşı taraf borçlunun ileri sürdüğü istinaf nedenlerinin İİK.’nun 265-(1) maddesinde sınırlı bir şekilde sayılan ihtiyati hacze itiraz nedenleri arasında bulunmadığı anlaşılmakla; ihtiyati haciz kararına yönelik itirazın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir husus bulunmamaktadır.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.’nun 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, karşı taraf-borçlular vekilinin istinaf sebebleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Manisa Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/01/2022 tarihli ve 2021/181 D.İş Esas – 2021/178 D.İş Karar sayılı ek kararına karşı itiraz eden karşı taraf-borçlular vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Alınması gereken harç bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
4-İstinaf edenler tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-İstinaf edenler tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edenlere iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Kararın 6100 sayılı HMK.”nun 359-(3) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
8-Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 31/03/2022