Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/491 E. 2023/1358 K. 21.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/491
KARAR NO : 2023/1358

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/12/2021
NUMARASI : 2017/665 Esas – 2021/697 Karar
DAVA : Trafik Kazası Sonucu Uğranılan Bedensel Zarar Sebebiyle Açılan Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 12/10/2017

BİRLEŞEN KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
2017/671-684 ESAS -KARAR SAYILI DOSYA
DAVA : Trafik Kazası Sonucu Uğranılan Bedensel Zarar Sebebiyle Açılan Maddi Tazminat
DAVA TARİHİ : 06/12/2017
BAM KARAR TARİHİ : 21/09/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 21/09/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/12/2017 tarihli 2017/665 Esas ve 2021/697 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’ın 29/08/2017 tarihinde …/…’de bulunan … Tanker Dolum tesislerine giderek … plakalı tankere gerekli dolumu yaptığını, müvekkilinin park halindeki tankerine yönelirken aniden davalı …’e ait ve davalı … kontrolünde olan … plakalı tankerin müvekkiline çarparak sağ bacağının üzerinden geçmesi sonucu sağ bacağını kaybettiğini, kazanın oluşumunda müvekkilinin hiçbir kusurunun bulunmadığını, eşi ve kızının da bakıcılık yapmak durumunda kaldığı için iş gücü kaybının bulunduğunu, müvekkilinin uzun yol şoförü olduğunu, ortalama aylık 3.000,00 TL maaş aldığını, bacağının kopması nedeniyle bundan sonrasında bir daha çalışamayacağını belirterek; fazlaya ilişkin maddi tazminat hakları saklı kalmak ve bilirkişi incelemesi neticesinde ileride arttırmak kaydı ile şimdilik mahrum kalınan kazanç bakımından 1.000,00 TL, bakıcı masrafı olarak 1.000,00 TL, yol masrafı olarak 100,00 TL, müvekkilinin maluliyet ve sürekli iş gücü kaybı sebebiyle 1.000,00 TL, tedavi giderleri olarak 1.000,00 TL olmak üzere toplamda 4.100,00 TL maddi tazminatın davalılardan sigorta şirketi için 29/09/2017, … ve …’den ilişkin kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, … için manevi tazminat yönünden ise 150.000,00 TL’nin kaza tarihi itibariyle işleyecek ticari faizi ile davalılardan … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsiline, müvekkilinin eşi … için 20.000,00 TL, kızları … ve …’in her biri için 10.000,00 TL olmak üzere 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile davalılardan … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsiline ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
CEVAP:
Davalı … Aş (… A.Ş.) vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu kaza sebebiyle müvekkili Şirketin sorumluluğundan bahsedilemeyeceğini, eldeki davanın müvekkil Şirket açısından reddi gerektiğini, davaya konu kazanın 29.08.2017 tarihinde meydana geldiğini, bu nedenle reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karıştığı ifade edilen … plakalı aracın müvekkili tarafından 01.08.2017 – 2018 tarihleri arasında geçerli olmak üzere 504136017 numaralı Karayolu Zorunlu Mali Mesuliyet (Trafik) Sigorta Poliçesi ile teminat altına alındığını, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte, müvekkili şirketin sorumluluğunun trafik poliçesindeki limitler ve sigortalı araca atfedilebilecek kusur ile sınırlı olduğunu, müvekkili şirketin sağlık gideri teminatının bulunmadığını, davacıların Sosyal Güvenlik kuruluşlarından herhangi bir ödeme alıp almadıklarının tespitini istediklerini, dosyanın aktüerya bilirkişisine verilmesi gerektiğini, tüm bu nedenlerle öncelikle celp edilmesi gereken delillerinin toplanmasına, sigortalı araca atfı kabil bir kusur bulunmadığından davanın reddine, tarafların kusur oranı ile davacının müterafik kusurunun tespitine, yalnız kaza ile illiyeti bulunan fiziki ve sürekli maluliyet oranının tespiti için kazazede Adli Tıp’a sevkedilmek suretiyle Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas dairesi nezdinde bilirkişi incelemesi yapılmasına, dava tarihinden faiz talebinin reddine, aktüerya hesabı yapılırken belirtilen hususların dikkate alınarak hesap yapılmak üzere Aktüer Siciline kayıtlı aktüerya uzmanına hesap yaptırılmasına, dolaylı zararların ZMM teminatı dışında olduğundan bu taleplerin reddine, davayı ihbar isteklerinin …’ın MERNİS’ten tespit edilecek adreslerine tebliğ edilmesine, her halde haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı yana yüklenmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Diğer davalılara dava dilekçesi ve tensip tutanağı tebliğ edilmiş ancak herhangi bir cevap dilekçesi sunmadıkları görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARAR:
Mahkemece; “….Asıl dava bakımından; davacı tarafından … A.Ş ye karşı açılan davanın feragat nedeniyle reddine, davacının maddi tazminat talepleri bakımından 269.514,60 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 3.417,98 TL bakıcı gideri, 437,50 TL tedavi amaçlı yol gideri, 11.070,16 TL Sgk tarafından karşılanmayan tedavi gideri olmak üzere toplam 284.440,24 TL maddi tazminatın 29/08/2017 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’den alınarak davacıya verilmesine, 1.000,00 TL geçici iş göremezlik zararı bakımından davanın reddine, davacıların manevi tazminat davasının kabulü ile … için 30.000,00 TL … için 15.000,00 TL ,… için 5.000,00 TL … için 5.000,00 TL için manevi tazminatın davalılar … ve … ‘den alınarak davacılara verilmesine, Birleşen dosya mahkemenin 2017/671 E sayılı dosyası bakımından; davacının maddi tazminat talepleri bakımından 269.514,60 TL sürekli iş göremezlik, 3.417,98 TL bakıcı gideri, 437,50 TL tedavi amaçlı yol gideri, 11.070,16 TL Sgk tarafından karşılanmayan tedavi gideri olmak üzere toplam 284.440,24 TL maddi tazminatın davalı … Anonim şirketinden 06/12/2017 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine, 1.000,00 TL geçici iş göremezlik zararı bakımından davanın reddine…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı davacılar vekili, davalılar … ve … vekili ve birleşen davalı … A.Ş. vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kararın manevi tazminat yönünden müvekkilleri lehine hükmedilmiş olan manevi tazminatların olması gereken miktardan düşük olması nedeniyle kaldırılması ve davalıların istinaf taleplerinin reddi gerektiğini belirterek, istinaf isteminde bulunmuştur.
Davalılar … ve … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı …’ın somut olayda kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu olduğunu, mahkeme tarafından bu hususun yeterince değerlendirilmediğini, …’ın bilirkişi raporlarda tespit edilenin aksine %75 değil %100 kusurlu olduğunu, somut olay ile illiyet bağı bulunan ceza dosyası bekletici mesele yapılmadığını, hukuk hakiminin kesinleşen ceza mahkemesi kararındaki maddi olgu ile bağlı olduğunu, ilgili dosyanın bekletici mesele yapılmadan karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, …’ın meslekte kazanma gücündeki azalma oranına dair davalı tarafa bir raporun tebliğ edilmediğini, …’ın maluliyet durumunun tespiti için dosya kapsamında 2 maluliyet raporunun alındığını, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Sağlık Kurulu’nun 13.07.2018 tarihinde 1617 sayılı raporunda, meslekten kazanma gücü azalma oranı %63 ve tıbbi iyileşme süresi ay olarak belirlendiğini, 23.09.2020 tarihli 1666 sayılı Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Sağlık Kurulu raporunda ise sakatlık oranı %84 ve tıbbi iyileşme süresi (9) ay olarak belirlendiğini, davalı tarafa tebliğ edilen maluliyet raporlarının yalnızca bunlar olduğunu, bilirkişi raporlarında ve mahkemenin kararda bahsettiği Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Sağlık Kurulu’nun 23.09.2020 gün 1666 sayılı raporunda, Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre davacının meslekten kazanma gücündeki azalma oranı %100 olarak belirlenen rapor davalı tarafa tebliğ edilmediğini, rapora itiraz edilemediğini, iş bu raporu konu eden her belgenin geçersiz kabul edilmesi gerektiğini, Ege Üniversitesi Hastanesi Adli Sağlık Kurulu’nun 23.09.2020 tarih 1666 sayılı raporu incelenirse ruhsal davranışsal bozukluklarda engellilik oranı %70, kas iskelet sistemi arızalarında engelilik oranının %48 olduğunu, sonuç olarak uygulanan formül ile sakatlık oranının %84 bulunduğunu, ancak …’ın ruh halinin kazadan önce ne durumda olduğunun bilinmediğini, 04.05.2021 tarihli bilirkişi heyet ek raporu tebligatının usulsüz olduğunu, 04.05.2021 tarihli Bilirkişi Heyet Ek Raporu, tebligatların avukatlara elektronik tebligat yoluyla yapılması zorunluluğu kuralına rağmen, davalı … ve … vekili Av. …’in … Bulvarı No:… D:… … … …/… adresine yapıldığını, Av. …’in UETS(…) hesabının bulunduğunu, yapılan tebligat Elektronik Tebligat Yönetmeliği’ne aykırı olup usulsüz olduğunu, ancak dosyada mevcut olduğu üzere Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından davacı …’ın SGK Hizmet Dökümü dosyaya gönderildiğini, hesaplamaların SGK Hizmet Dökümüne göre yapılmasının gerektiğini, dosyaya sunulan yalnızca 3 aya ait ücret hesap pusulası üzerinden hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, yalnızca 3 ay hesaba katılarak bunun üzerine ücret hesap pusulalarına göre bu şekilde bir hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, dolayısıyla söz konusu hesaplamaların tekrar yapılması gerektiği yönündeki davalı taleplerinin dikkate alınmadığını, maluliyet raporlarındaki çelişkilerin giderilmediğini, ayrıca sürecin başından beri aynı hastane tarafından farklı oranlarda maluliyet raporlarının düzenlendiğini, raporlar arası çelişkinin olduğunu, yeterli gerekçeler sunulmadan TRH 2010 yaşam tablosunun kullanılmasını kabul etmediklerini, zamanaşımı itirazlarının dikkate alınmadığını, manevi tazminatın fahiş hesaplandığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte, olayda davacının yüksek kusuru göz önüne alınarak hükmedilmesi gereken manevi tazminat miktarının çok yüksek hesaplandığını, mahkeme kararına karşı istinaf başvurularının kabulünü, kararın kaldırılmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini, kararının kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf isteminde bulunmuştur.
Davalı … A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava 29.08.2017 tarihinde … plakalı sigortalı aracın karıştığı iddia edilen kaza neticesinde davacının yaralanması sonucu maddi tazminat talepleriyle ikame edildiğini, yerel mahkemece Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınmaksızın aynı kurum tarafından verilen 3 farklı rapor arasındaki çelişki giderilmeden %100 maluliyet oranı üzerinden hüküm kurulduğunu, adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini, davacı yanın 13.07.2018 tarihli maluliyet oranına ilişkin bilirkişi raporuna itirazının bulunmadığını, dolayısıyla bu raporun artık davacı için kesinleştiğini, kullanılan hesap yönteminin hatalı olduğunu, sürekli sakatlık tazminat hesaplamasında TRH 2010 hayat tablosunun ve %1,8 teknik faizin esas alınmasının Türk Borçlar Kanunu’nun gerçek zararın tespiti ilkelerine aykırı olmadığını, bilakis karara mesnet teşkil eden gerekçeye en uygun yöntem olduğunun değerlendirildiğini, huzurdaki davanın konusu davacı yanın gelecekte uğradığı müstakbel zarar olduğunu, gelecekteki bir zarar için bugün faize hükmedilmesinin faizin ruhuna aykırı olduğunu, kararın kaldırılması gerektiğini belirterek, istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Asıl dava, trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminatın kazaya sebebiyet veren aracın sürücüsü, işleteninden, birleşen dava ise maddi tazminatın aynı nedenlere dayalı zorunlu mali mesuliyet sigortacısından, tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, yazılı şekilde karar verilmiş; hüküm davacılar vekili, davalılar … ve … vekili ile davalı … A.Ş. vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
1- Davalılar … ve … kusur raporuna ve ceza dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiğine yönelik istinaf itirazlarının incelenmesinde:
Davaya konu trafik kazası ile ilgili Aliağa Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturma sonucunda davalı … hakkında taksirle bir kişinin yaralanması suçundan Aliağa Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı, anılan mahkemece verilen 2020/724 Esas, 2021/808 Karar sayılı ilam ile sanığın adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın istinaf edilmesi sonucu İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesinin 2022/475 Esas, 2022/487 Karar sayılı ilamı ile istinaf başvurusunun esastan reddine 02/03/2022 tarihinde kesin olarak karar verildiği, ceza mahkemesince sanığın kazanın oluşumunda tali, katılan-davacının asi kusurlu olarak kabul edildiği anlaşılmıştır.
İş bu istinaf incelemesine tabi dosya da mahkemece hükme esas alınan üçlü bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan raporda davacının kazanın oluşumunda asli %75 oranında, davalı …’in tali %25 oranında kusurlu olduklarının bildirildiği, kesinleşen ceza dosyasında alınan rapor ile arasında çelişki bulunmadığı görüldüğünden davalı …’in tali %25 kusurlu olarak kabul edilmesinde bir isabetsizlik olmadığından bu yöne ilişen istinaf itirazlarının esastan reddi gerekmiştir. Yine ceza mahkemesinin ilgili kararı kesinleştiğinden artık bekletici mesele yapılmasına gerek bulunmadığından bu yöne ilişen istinaf itirazlarının esastan reddi gerekmektedir.
2-Davalılardan sigorta şirketi vekili ile davalılar … ve … vekilinin maluliyet raporuna ilişen istinaf itirazlarının incelenmesinde;
Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013-01.06.2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015-20.02.2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 22/06/2021 tarih ve 2021/3089 E, 2021/3441 K sayılı ilamı aynı doğrultudadır.)
Somut olayda, kaza tarihi 29/08/2017 olup, hükme esas alınan Ege Üniversitesince düzenlenen tarihli rapor ile davacının sürekli iş göremezlik oranı ile geçici iş göremezlik süresinin 01.06.2015-20.02.2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre belirlenmediği, raporun Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre tanzim olunduğu, tazminat hesabında anılan raporun esas alındığı, bu yönüyle hükme esas alınan maluliyet raporunun yeterli bir rapor olmadığı anlaşılmıştır.
Bu itibarla, davacının ATK 3. İhtisas Kuruluna sevki sağlanarak, davacının kaza nedeniyle uğramış olduğu sürekli iş göremezlik oranının, geçici iş göremezlik süresinin bakıcı süresinin tespiti ile dosyada raporu bulunan …’den ek aktüer raporu alınıp( TRH 2010 Tablosu’na göre muhtemel bakiye ömrün belirlenmesi ve %1,8 teknik faiz uygulanmadan tazminatın hesaplanması, bilinmeyen/işleyecek devre hesabı yapılırken, bilinen son gelirin her yıl için %10 artırılıp %10 iskonto edilmesi yönteminin kullanılması, bilinen ve bilinmeyen dönem hesabının hangi tarihlerden başlayıp hangi tarihte bittiği açık ve denetime elverişli bir şekilde belirtilerek), usuli kazanılmış haklarda dikkate alınmak suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olmuştur. Davalılar vekillerinin anılan yöne ilişen istinaf itirazlarının kabulü, kararın anılan yönden kaldırılması gerekmiştir.
3-Asıl dava davalılar … ve … vekili ile birleşen davalı sigorta şirketi vekilinin aktüer raporu hesaplama yöntemine ilişen istinaf itirazlarının incelenmesinde ;
Hak sahiplerinin bakiye ömür süreleri daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF 1931” cetvellerine göre saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmıştır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda; Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği göz önüne alındığında, Yargıtay 4. Hukuk Dairesince de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir.
Somut olayda; 04/05/2021 tarihli ek aktüerya raporunda, davacı için muhtemel bakiye ömür süresinin, TRH 2010 Tablosu’na göre belirlenmek ve gelir %10 artış, %10 iskonto uygulanmak suretiyle tazminat hesabı yapıldığı görülmüştür.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları 14 Mayıs 2015 gün 29355 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak 01 Haziran 2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Olay tarihinde yürürlükte bulunan 2918 sayılı KTK.nın 90.maddesinde “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklindeki düzenleme ve zorunlu mali sorumluluk sigortası teminatı kapsamı dışında bulunan hallerin düzenlendiği 92/i maddesindeki “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.” şeklindeki düzenleme Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ile zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatların zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarına göre belirleneceğine dair ve sigorta tazminatı dışında kalan hallerin poliçe şartları ile düzenleneceğine dair düzenleme iptal edilmiştir.
T.C. Anayasası’nın 153/6. maddesinde, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” düzenlemesi mevcut olup, bu düzenlemenin doğal sonucu olarak Anayasa Mahkemesi’nce bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tümünün ya da bunların belirli hükümlerinin Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edildiğinin bilindiği halde görülmekte olan davaların Anayasa’ya aykırılığı saptanan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi, Anayasa’nın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği için uygun görülmeyeceği kabul edilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK’nın ve 6098 sayılı TBK’nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir.
Bu nedenle; işgücü kaybı tazminatı hesabında, yeni ZMSS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz uygulaması da anılan cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Tazminat hesaplamasının, %1,8 teknik faiz uygulanmadan yapılması gereklidir ki, İDM tarafından hükme esas alınan ek rapor hesaplama tekniği bakımından yeterli bir rapordur. Anılan yöne ilişen davalılar vekillerinin istinaf itirazlarının esastan reddi gerekmiştir.
4-Birleşen davalı sigorta şirketi vekilinin davacının gelirinin asgari ücretinin 2,48 katı değil 1,472 katı olduğuna yönelik istinaf itirazlarının incelenmesinde ;
Hükme esas alınan ek aktüer raporunda davacının geliri asgari ücretin 2.48 katı olarak hesaplanmış olup, davacının 2017 yılı Mayıs Haziren ve Temmuz aylarında ortalama gelirinin 3.594,00 TL olduğu, 2017 yılı asgari ücretin 1450,72 TL olduğu, anılan gelirin, asgari ücretin 2.48 katı bulunduğu anlaşıldığından bu yöne ilişen istinaf itirazlarının da esastan reddi gerekmiştir.
5-Davalı … ve … vekilinin ıslahın zamanaşımına uğradığı konusundaki istinaf itirazlarının incelenmesinde;
Dava belirsiz alacak davası niteliğinde ceza zaman aşımı süresi içerisinde açıldığından, davalıların bu yöne ilişen istinaf itirazlarının esastan reddi gerekmiştir.
6-Davalı sigorta şirketi vekilinin hükmolunan tazminat tutarına faiz hükmedilmemesi gerektiğine yönelik istinaf itirazlarının incelenmesinde;
Dava konusu olayda uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir. O halde, araç maliki ve sürücü yönünden faiz başlangıcının kaza tarihi olarak kabulü gerekir. Sigorta şirketi ise kazaya neden olan aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısıdır. Haksız fiil faili olan sürücünün eylemi sonucu oluşan zararla ilgili, araç işleteninin sorumluluğunu teminat altına alan trafik sigortacısına davadan önce başvuru yapılmadığından, yargılama sırasında taraf değişikliği sonucu davalıya davadan önce 20/10/2017 tarihinde başvuru yapılmış olduğundan, temerrüt tarihinin bu tarihe göre hesaplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde dava tarihinden itibaren faiz uygulanmasına karar verilmiş olması doğru görülmemiş ise de anılan yöne davacılar vekilinin istinaf itirazlarının bulunmadığı istinafa gelenin sıfatı ve aleyhe hüküm verme yasağı gözetilerek bu husus kaldırma nedeni yapılmamış davalı sigorta şirketi vekilinin faize yönelik isitnaf itirazlarının esastan reddi gerekmiştir.
7-Asıl davada işleten ve sürücü ile birleşen davada davalı sigorta şirketinin davaya konu trafik kazasının sonuçlarından tahsilde tekerrür kaydı düşülmeden karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerden ötürü, asıl dava davalıları Mustafa ve … vekili, birleşen davada davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf itirazlarının yukarıda sayılan 2. ve 7.Bentlerde belirtilen hususlardan ötürü kabulü ile kararın HMK nın 353/1-a/6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, kararın kaldırılma sebep ve şekline göre davacılar vekilinin manevi tazminata yönelen istinaf itirazları ile davalılar vekillerinin sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalılar … ve … vekili ve birleşen davalı … A.Ş. vekili istinaf itirazlarının ESASTAN KABULÜNE; Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/12/2017 tarihli, 2017/665 Esas ve 2021/697 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-Kararın kaldırılma sebep ve şekline göre, davacılar vekilinin manevi tazminata yönelen istinaf itirazları ile davalılar vekillerinin sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına
4-İSTİNAF AŞAMASINDA;
a)Taraflarca yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendilerine iadesine (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
b)İstinaf aşamasında istinaf edenlerce yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek nihai kararda ele alınmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a/6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile 21/09/2023 tarihinde karar verildi.