Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/489 E. 2022/578 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/489
KARAR NO : 2022/578

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/08/2021 tarihli ara karar
NUMARASI : 2021/459 Esas (derdest dosya)
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
TALEP : İhtiyati Tedbir
BAM KARAR TARİHİ : 31/03/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ: 31/03/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/08/2021 ara karar tarihli ve 2021/459 esas sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava ve talep dilekçesinde özetle; müvekkili olan …’ın … İli, … İlçesi, … Köyü, … Parselde kayıtlı taşınmazın maliki olduğunu, müvekkili … ile davalı … arasında, müvekkilinin kiraya veren, davalının ise kiracısı olduğu bir kira ilişkisi bulunduğunu, müvekkiline ait arazinin kullanılmasına ilişkin olarak 20.04.2019 başlangıç tarihli kira sözleşmesi imzaladığını, müvekkilinin davalıya karşı herhangi bir borcu olmaması rağmen davalı alacaklı tarafından haksız olarak haciz işlemlerine girişildiğini, taşınmazlarına haciz konulduğunu, icra takibine devam edilmesi halinde müvekkilinin mağduriyetinin artacağını, davaya konu senet nedeniyle borçlu olmayan müvekkilinin mağduriyetine daha fazla sebep verilmemesi ve geri dönüşü olmayan zararların doğmaması adına yargılama sonuna dek icra öncelikle teminatsız olarak bu olmadığından teminat karşılığında takibin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece,”…davacı vekilinin İzmir 5. İcra Dairesinin 2021/782 Esas sayılı dosyasında yapılan icra takibine konu senetten dolayı davalı … ve borçlu olmadığının tespiti talebiyle menfi tespit davası açtığı, aynı zamanda dava dilekçesinde İzmir 5. İcra Dairesinin 2021/782 Esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibinin müvekkili açısından durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir talebinde bulunduğu, iş bu menfi tespit davasının icra takibinden sonra açıldığı ve 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 72/3. maddesi dikkate alındığında icra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında icra takibinin durdurulmasına karar verilemeyeceği anlaşılmakla, davacı vekilinin İzmir 5. İcra Dairesinin 2021/782 Esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibinin davacı borçlu … açısından durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir talebinin reddine karar vermek gerektiği…”gerekçesiyle; ”…Davacı vekilinin İzmir 5. İcra Dairesinin 2021/459 Esas sayılı dosyasında davacı … aleyhine başlatılan icra takibinin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir talebinin 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 72/3. maddesi uyarınca REDDİNE…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında, müvekkilinin kiraya veren, davalının ise kiracı olduğu, müvekkiline ait arazinin kullanılmasına ilişkin olarak kira ilişkisi mevcut olduğunu, müvekkilinin 1942 doğumlu (79 yaşında) olup yaşı gereği bazı belgeleri, evrakları ayırt etmekte zorlanmakta, algılayamamakta olduğunu, müvekkilinin davaya konu senetin varlığından dahi habersiz olup, senetteki imzanın kendisine ait olup olmadığını dahi bilemediğini, davalının, kira ilişkisi kapsamında çiftçilik belgesi gibi bir takım başvurular yapacağını, kiralayan malik olarak imzasının gerektiğini söyleyerek müvekkilini kandırdığını, hileli hareketler ile bir takım belgeler ve kağıtlar imzalattığını, senet metninin üstünü gizlemek, kapatmak gibi yanıltıcı ve hileli yollar ile, müvekkilinin yaşı gereği algılama zayıflığından faydalandığını, taraflar arasındaki ilişkide kiraya veren sıfatına haiz olan ve ekonomik durumu oldukça iyi olan müvekkilinin, kira bedeli yıllık 5.000 TL olan bir ilişkide 250.000,00-TL bedelle kiracı davalıya borçlanmasının hayatın olağan akışına uygun olamdığını, kiracı sıfatını haiz davalının da belirtilen tarihte bu kadar yüksek meblağlı parayı müvekkiline nakden verebilecek ekonomik gücü bulunmadığını, takibe konu senetteki imzanın müvekkiline ait olup olmadığı, müvekkiline ait olduğunun anlaşılması halinde senetin ön yüzünde yer alan diğer yazıların müvekkili tarafından yazılmadığı, davalının müvekkilinin zayıflığından faydalanarak haksız menfaat elde etme amacıyla boş olarak imzalatıldığı, senetin dolandırıcılık, sahtecilik ürün olduğuna ilişkin olarak davalı aleyhine İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2021/94810 soruşturma numaralı dosyası kapsamında soruşturma başlatıldığını, işbu senete dayalı icra takibine devam olunmasının geri dönülemez sonuçlara sebebiyet vereceğini, işbu soruşturmanın devam ediyor olmasının bile tek başına takibin durdurulması için yeterli olduğunu, 6100 sayılı kanunun 389. maddesinde “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elden edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” hükmü mevcut olup ihtiyati tedbir kararının verilebilmesi için aranan koşullar talepte bulunan müvekkilli tarafından yukarıda arz ve izah ettikleri üzere sağlandığını, mahkemenin vermiş olduğu karara dayanak gösterdiği gerekçelerin işbu davaya konu durumda uygulama alanı bulmadığını, söz konusu kararın verilmesinin hukuka aykırılık teşkil ettiğini, davaya konu senet nedeniyle borçlu olmayan müvekkilinin mağduriyetine daha fazla sebep verilmemesi ve geri dönüşü olmayan zararların doğmaması adına yargılama sonuna dek öncelikle teminatsız olarak bu olmadığından teminat karşılığında icra takibinin tedbiren durdurulmasına, bu olmadığında icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine karar verilmesi için istinaf yoluna başvurma zorunluluğu hasıl olduğunu belirterek yapılacak olan istinaf incelemesi neticesinde ivedilikle ihtiyati tedbire karar verilmesini, bu olmadığında icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; icra takibinden sonra açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Talep ise; icra takibinin tedbiren durdurulmasına ilişkindir.
Mahkemece; davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş olup, karar davacı tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebebleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Somut olayda; davalı tarafından davacı aleyhine İzmir 5. İcra Müdürlüğü’ nün 2021/782 sayılı dosyası ile 22/01/2021 tarihinde davacı aleyhine 250.000,00 TL asıl alacak, 500,00 TL bono komisyonu, 5.410,96 TL yıllık %10 ve 3.785,96 TL yıllık %16.75 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 259.696,92 TL alacak için kambiyo senedine özgü cebri icra takibi başlatıldığı; davacının ise borçlu olmadığı gerekçesiyle eldeki davayı açtığı, dava değerinin takip çıkışı tutarı olarak belirlendiği ve ihtiyati tedbir kararı talep ettiği anlaşılmaktadır.
2004 sayılı İİK’nın, ” Menfi tesbit ve istirdat davaları” başlıklı 72. maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarında;
“Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.
İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.
İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir, …” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Dosyanın incelenmesinde, her ne kadar davacı vekili tarafından müvekkili aleyhine başlatılan icra takibinin tedbiren durdurulması talep edilmiş ise de; eldeki davanın icra takibinden sonra açılmış olduğu, İİK 72/2 maddesi uyarınca ancak icra takibinden önce açılan menfi tespit davasında talep üzerine koşulları mevcut ise alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde icra takibinin durdurulmasına karar verilebileceği; anılan maddenin üçüncü fıkrası uyarınca, icra takibine başlandıktan sonra açılan menfi tespit davalarında ise tedbiren takibin durdurulmasına karar verilemeyeceği, ancak borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebileceği belirtilmiştir.
Bu durumda; icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında, ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez ise de; somut olayda mahkemece İİK’nın m.72/3 hükmü gözetilerek tedbir şartlarının oluşup oluşmadığı değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekir.
Bu açıklamalara göre; ilk derece mahkemesince takibin durdurulması talebinin reddine karar verilmesi isabetli olmakla birlikte, ancak çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince davacının talebinin İİK’ nın 72/3 maddesi uyarınca değerlendirilmesi neticesinde ihtiyati tedbir şartları oluştuğundan, belirtilen yasal düzenleme ve dosya kapsamına göre takdir edilecek teminat karşılığında ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı vermek gerekirken, bu hususta değerlendirme yapılmaması hatalı olmuştur.
Bu nedenlerle; yerel mahkemenin kararının davacı-ihtiyati tedbir isteyen lehine kaldırılmasına, dosyada toplanacak başkaca delil bulunmadığı anlaşıldığından ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir hususta bulunmadığından dairemizce ihtiyati tedbir talebi hakkında HMK’nun 353/1-b-2 madde gereğince hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece Mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen karara karşı davacı vekilinin istinaf talebinin 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b-2 maddesi gereğince ESASTAN KABULÜNE,
2-İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/08/2021 ara karar tarihli ve 2021/459 esas sayılı ara kararının KALDIRILMASINA, HMK’ nın 353. maddesi gereğince YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
a-Davacı asilin takibin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir talebinin reddine, ancak davacının İİKnun 72-(3) maddesine dayalı İHTİYATİ TEDBİR TALEBİNİN KABULÜ İLE; takip konusu alacağın (259.696,92TL) %15 ‘i olan 38.954,53 TL nakit ya da kesin ve süresiz teminat mektubu davacı/borçlu tarafından mahkeme veznesine depo edildiğinde; İzmir 5. İcra Dairesinin 2021/782 Esas sayılı takip dosyasında İİKnun 72-(3) maddesi gereğince icra veznesine giren paranın alacaklıya ödenmesinin dava sonuna kadar TEDBİREN DURDURULMASINA,
b-Takdir edilen teminat tutarı yatırıldığında mahkemesince tedbir kararının infazı için ilgili İcra Müdürlüklerine yazı yazılmasına,
3-İstinaf kanun yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına;
4-İstinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
5-Davacı tarafından yapılan istinaf kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
6-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine ve ihtiyati tedbire ilişkin işlemlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
7-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
8-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
9-Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 31/03/2022