Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/465 E. 2022/500 K. 23.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/465
KARAR NO : 2022/500

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/09/2021 tarihli ek karar
NUMARASI : 2021/266 D.iş Esas – 2021/266 D.İş Karar
DAVA : İhtiyati Hacze İtiraz
BAM KARAR TARİHİ : 23/03/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 23/03/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/09/2021 ek karar tarihli ve 2021/266 D.İş Esas – 2021/266 D.İş Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
İhtiyati haciz talep eden vekili talep dilekçesinde özetle; müvekkilinin 17.06.2021 tanzim, 10.07.2021 ödeme tarihli 150.000,00-TL bedelli senetle ilgili olarak alacaklı olduğunu, söz konusu senedin tüm girişimlere rağmen bugüne kadar ödenmediğini, rehinle teminat altına alınmamış alacaklarının tahsilinin sağlanmasını, şimdilik alacaklarının 100.000,00-TL’lik kısmı yönünden, alacaklarının tahsili için borçlunun taşınır, taşınmaz mallarıyla, üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarına ihtiyaten haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İhtiyati hacze itiraz edenler vekili itiraz dilekçesinde özetle; mahkemece verilen ihtiyati haciz kararının yetkisiz mahkemede verildiğini, yetkili mahkemenin müvekkili … ve … Şti’nin adreslerinin Antalya ilinde olması sebebiyle Antalya Mahkemeleri olduğunu, mahkemece verilen ihtiyati haciz kararında dayanak teşkil eden senet üzerindeki yazıların ve senet altındaki imzaların müvekkili …’e, yine müvekkili firma olan … Şirketi’nin tek yetkili temsilcisi olan …’e ait olmadığını ve kabul etmediklerini, bu nedenle senet üzerinde yer alan “İzmir İli ” yetki kaydının kabul edilmesinin mümkün olmadığını, senet üzerindeki yetki kaydının lehtar ve keşideci bakımından geçerli olduğunu, 3.kişiler ve müvekkiller arasında herhangi bir yetki sözleşmesi bulunmadığından işbu yetki kaydının geçerli olmadığını, bu nedenlerle müvekkillerin bilgi ve rızası dışında doldurulup imzalanan senet hakkında HMK 209. Maddesi hükmü uyarınca sahtelik iddiasında bulunduklarını, ihtiyati haciz talep eden tarafından keşideci ve aval veren sıfatıyla müvekkillere yasal süresi içerisinde ödememe protestosunun tebliğ edilmediğini, ihtiyati haciz kararına dayanak teşkil eden senet hakkında menfi tespit davası açılmak üzere zorunlu şart olan arabuluculuk yoluna başvurulduğunu belirterek, ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İhtiyati haciz kararı alan alacaklı vekili cevap dilekçesinde özetle; ihtiyati hacze itiraz sebepleri yetki, ihtiyati haciz sebepleri ve teminat ile sınırlı olduğu, genel mahkemede ileri sürülebilecek iddiaların ihtiyati hacze itiraz olarak ileri sürülmesi hukuken mümkün olmadığını, İcra ve İflas Kanunu’nun ilgili maddeleri ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 6. Maddesindeki düzenlemeye göre; yetkili mahkeme/icra dairesi; borçlunun/borçlulardan birinin ikametgah mahkemesi, senette yazılı ödeme yeri mahkemesi, düzenleme yeri mahkemesi, düzenleyenin adının yanında yazılı olan yer mahkemesi ya da senet metninde yetkili olduğu belirtilen yer mahkemesi olduğu, söz konusu senedin İzmir’de düzenlendiğini, senet metninde uyuşmazlık halinde İzmir mahkemelerinin yetkili olduğu belirtildiğini, bu ibarenin keşideciyi bağladığını, ayrıca diğer borçluların adresinin İzmir olduğunu, icra takibinin borçluların herhangi birinin ikametgahının bulunduğu yer icra dairesinde başlatılabileceğinden itiraz edenin yetkiye yönelik itirazlarının hukuki olmaktan yoksun olduğunu, itiraz edenin senet metninde yer alan imzanın kendi el ürünleri olmadığına dair iddiaların inceleme yerinin mahkememiz olmadığını belirterek, itirazın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
İlk derece mahkemesince ; “….İhtiyati hacze itiraz eden borçlular … ve … Ltd. Şirketi’nin Mahkememizin 11/08/2021 tarih ve 2021/266 D.iş sayılı ihtiyati haciz kararına vaki itirazın İİK 265 ve devamı maddelerindeki itiraz nedenleri nazara alınarak REDDİNE,….” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
İhtiyati hacze itiraz edenler/borçlular vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; senet üzerindeki imza ve yazıları asla kabul etmemek kaydıyla, ihtiyati haciz talep eden tarafından müvekkillerine keşideci ve aval veren sıfatıyla ödememe protestosu çekilmediğini, İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin ihtiyati haciz kararı vermeye yetkisiz olup, yetkili mahkemelerin Antalya Mahkemeleri olduğunu belirterek, ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına ve teminatın alacaklıya iade edilmemesine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; ihtiyati hacze itiraz istemine ilişkindir.
Mahkemece; itirazın reddine karar verilmiş olup, karar borçlular vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebebleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Somut olayda; itiraz eden/borçlular aleyhine İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/08/2021 tarihli ve 2021/266 D.İş Esas – 2021/266 D.İş karar sayılı kararı ile ; ihtiyati haciz isteyen tarafından sunulan 17/06/2021 tanzim tarihli, 10/07/2021 vadeli 150.000,00 TL bedelli bonoya dayalı 100.000,00 TL alacak için %15 teminat karşılığı ihtiyati haciz kararı verildiği, itiraz edenler vekilinin 12/08/2021 tarihli itiraz dilekçesi ile yasal süresi içerisinde karara itiraz ettiği anlaşılmaktadır.
Geçiçi hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. HMK.’nın ihtiyati tedbirle ilgili 390. maddesinin gerekçesinde geçici hukuki korumalarda ispat hususu üzerinde durulmuştur. Kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada (normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü, hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez.
Ancak, kanun koyucu bazen ya doğrudan kendisi düzenleme yaparak ya da işin niteliği ve olayın özelliği gereği hakime, bu durumu belirterek, ispat olgusunu düşürme imkanı vermiştir. Bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Doktrinde bu yön karar verilmesi için tam ispat ölçüsü yerine yaklaşık ispat ölçüsü olarak ifade edilmektedir. Ancak, yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez.
Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir.
Tam ispatın arandığı durumlarda bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumunda ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Bu sebepledir ki, genelde geçici hukuki korumalara, özel de ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacze karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür.
Geçici hukuki korumalarda, bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine yeterli zamanın olmaması gibi sebeplerle yaklaşık ispat yeterli görülmüştür; bu çerçevede, aslında ispat ölçüsü bakımından HMK.’nda bir yenilik getirilmemekle birlikte, “yaklaşık ispat” kavramı kullanılarak doktrinde kabul gören ifade tasarıya alınmış, ayrıca burada hem tam ispatın aranmadığı belirtilmiş hem de basit bir iddianın yeterli olmadığı vurgulanmak istenmiştir.
Somut olayda, incelenen dosya kapsamına göre; ihtiyati haciz isteyenin talebinin kambiyo senedine dayandığı, karşı taraflar vekilinin ileri sürdüğü imza inkarı ve sahtecilik iddialarının İİK’ nın 265/1 maddesindeki itiraz nedenlerinden olmadığı ve menfi tespit davasının konusu olduğu, keşideci ve aval veren için protesto çekilmesinin gerekli olmadığı, senedin tanzim yerinin ” İzmir ” ili olmasına göre tanzim yeri mahkemelerinin de ihtiyati hacizde yetkili olduğu, dolayısıyla ihtiyati haciz kararı verilmesi için yaklaşık ispatın gerçekleştiği anlaşılmakla; ihtiyati haciz kararına yönelik itirazın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir husus bulunmamaktadır.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.’nun 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, karşı taraf-borçlular vekilinin istinaf sebebleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İhtiyati haciz kararına itiraz eden/borçlular vekilinin İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 21/09/2021 tarihli ve 2021/266 D.iş Esas – 2021/266 D.İş karar sayılı ek kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 21,40-TL’nin itiraz eden/borçlulardan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-İstinaf edenler tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 23/03/2022