Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/452 E. 2022/524 K. 23.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/452
KARAR NO : 2022/524

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/08/2021 (Dava) – 24/12/2021 (Ara Karar)
NUMARASI : 2021/568 Esas
DAVA : Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali)
BAM KARAR TARİHİ : 23/03/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 23/03/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/12/2021 ara karar tarihli ve 2021/568 esas sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
İhtiyati tedbir talep eden/davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı birliğin üyesi olduğunu, birlik genel kurulunun 30/07/2021 tarihinde üyelerin genel kurula katılması engellenerek, toplantı yeter sayıları bulunmamasına rağmen yasaya aykırı şekilde toplandığını, bu toplantıda mutlak butlanla batıl nitelikte kararların alındığını ve yönetici seçiminin yapıldığını, müvekkilinin ve birçok üyenin bu toplantıya katılmasının engellendiğini, genel kurula girişte müvekkilinin ve üyelerin polis barikatı ile karşılaştıklarını ve genel kurula muhalefet şerhi koyma isteklerinin dahi engellendiğini, davalı birliğin kuruluşundan itibaren İzmir bölgesinde küçükbaş hayvancılığı yapan 8000 üyesinin bulunduğunu, ana sözleşmenin 23. maddesine göre birlik genel kuruluna birliğe asıl üye olan ve birliğe karşı yükümlülüklerini yerine getiren asıl üyelerin katılabileceğini, müvekkilinin davalı birliğin asıl üyesi olduğunu ve tüm edimlerini yerine getirdiğini, 30/07/2021 tarihli genel kurula kadar tüm hazirun listelerinde müvekkilinin yer aldığını, müvekkilinin ana sözleşme gereği asıl üye olduğunu ve 25 baş hayvanının bulunduğunu, müvekkilinin genel kurulun 30/07/2021 tarihinde yapılacağını haber aldığını ve o tarihte genel kurula katılmak amacıyla genel kurulun yapılacağı yer olan “… caddesi No:… … Stadyumu Kapalı Spor Salonu” adresine geldiğini, kendisi gibi asıl üye olan yüzlerce üyeyle birlikte genel kurula katılmak istediklerini ancak hazirun listesinde yer almadıkları gerekçesiyle polis barikatından içeriye alınmadıklarını, bakanlık temsilcileri ile görüşmelerine izin verilmediğini, toplantıya alınmama gerekçesi olarak “Soybis sistemine kayıtlı olunmamasının” gösterildiğini, soybis sistemine kayıtlı olmayan üyelerin hazirun listesine de kayıt edilmediklerini, oysa Tarım ve Orman Bakanlığı’nın bizzat davalı birliğe hitaben yazdığı yazılar ile “genel kurula katılmak için soybis sistemine kayıtlı olma şartı olmadığını” bildirdiğini, bakanlık tarafından yönetmelik değişikliği nedeniyle soybis sisteminin kurulduğunu, Soybis’in küçük baş hayvanlarda soy kütüğü ve ön soy kütüğü kayıtlarının tutulduğu kayıt sistemine verilen isim olduğunu, bakanlığın bu sistem dahilinde Soybis sistemine kayıt için belli bir hayvan sayısı belirlediğini, yönetimin de kendi belirlediği yetiştiricilerin hayvanları ile bu sayıyı tamamladığını, birliğin bu eylemleri ile ilgili bilgi alınması üzerine müvekkilinin birliğe başvurarak üye olup olmadığını sorduğunu ancak cevap alamadığını yine başkaca üyelerin de aynı soruyu sormasına rağmen olumlu ya da olumsuz bir cevap verilmediğini, bakanlığın yazılarının son derece açık ve net olduğunu, davaya konu genel kurulda bakanlık temsilcisi tarafından da muhalefet şerhi konduğunu ve bu şerhte “Bakanlığımız tarafından talimatlandırılan ve birliğe tebliğ edilen yazılarda birlik tarafından yapılacak olan genel kurul toplantılarına birliğe kayıtlı tüm asıl üyelerin katılma ve oy kullanma hakları olduğu bildirilmiştir. Bakanlığımızın bu kararını iptal etmek üzere birlik yönetim kurulu tarafından Danıştay’a dava açılmış, dava halen devam etmektedir. Genel kurul toplantısına hazirun listesinin hazırlanmasında sorumluluk yönetim kurulunundur” dendiğini, birliğin 8000 üyesi mevcutken üye sayısı Soybis sistemi gerekçe gösterilerek 123 kişiye düşürülmeye çalışıldığını, davalı birliğin üyelerin genel kurula katılımını hukuksuz bir şekilde engellerken aidat almaya devam ettiğini, davalı birliğin sadece Soybis sistemine kayıtlı üyeleri hazirun listesine kaydederek genel kurulu topladığını, toplantı yeter sayısının oluşmadığını, alınan kararların tümünün mutlak butlanla batıl olduğunu, bu davada ticaret mahkemelerinin görevli olduğunu belirterek, 30/07/2021 tarihli genel kurulda alınan tüm kararların butlanına, aksinin düşünülmesi halinde tüm kararların iptaline, davalı birliğe yeniden yönetim seçilinceye kadar mahkemece kayyım görevlendirilmesine veya bakanlıkça birliğe bir kayyım görevlendirilmesi için yazı yazılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP :
Karşı taraf/davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın dayanaksız olduğunu, davacının aktif husumet ehliyetinin ve hukuki yararının bulunmadığını, zira; davacının müvekkili birliğin asil üyelerinden olmadığını, bu nedenle de sözleşme gereğince genel kurula katılma ve oy kullanma hakkının ve yetkisinin bulunmadığını, 2018, 2019 ve 2020 yıllarında hayvanı olmadığından dolayı anaç koyun keçi desteklemeleri listelerinde de olmadığını, davacının, müvekkili birliğe hitaben yazdığı 12/08/2020 tarihli dilekçesinde “üyeliğinin asil üyelik mi aday üyelik mi olduğunu” sorduğunu, müvekkilinin 17/08/2020 tarihli cevabında ise “aday üye statüsünde olduğu” hususunun kendisine bildirildiğini, birlik ana sözleşmesinin 4. maddesinde üyelik şeklinin düzenlendiğini, buna göre asıl üyenin asgari 25 baş anaç koyun ve/veya keçiye sahip kendi türünün ıslah programına ve/veya soy kütüğü sistemlerine dahil olan gerçek veya tüzel kişi yetiştiricileri ifade ettiğini, davacı tarafın yedek üye statüsünde olduğunu ve bakanlığın 06/04/2018 tarihli yazısına atıfta bulunduğunu, müvekkilinin asıl üyelik şartının ana sözleşmede açıkça belirtildiğini ve mevzuata uygun hareket edildiğini, genel kurulun mevzuata uygun olarak yapıldığını, ayrıca davacının müvekkili birliğe ve birlik yöneticilerine karşı husumetinin bulunduğunu, çok sayıda savcılık şikayetinin ve ceza davalarının bulunduğunu, dava konusu genel kurul tutanağının 31. maddesinde son üç yıldır hiçbir işlem yapmamış üreticilerin üyeliklerinin sonlandırılması konusunda genel kurul tarafından oylama yapıldığını ve birlikte yer alan 2899 kişinin üyeliklerinin bu nedenle oy birliği ile sonlandırıldığını, davacının da bu listede yer aldığını, son üç seneden beri hiçbir işlem yapmadığından üyeliğinin sonlandırıldığını, bu nedenle aktif dava ehliyetinin bulunmadığını, genel kurulun da hukuka uygun olarak toplandığını ve karar aldığını belirterek, davanın öncelikle husumet yokluğu ve hukuki yarar yokluğu nedeniyle, bu olmadığı takdirde esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraftan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece; “…davacı vekilinin davalı birliğe tedbiren kayyım atanması yönündeki isteğinin REDDİNE…”şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Karşı taraf/davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı birliğin asıl üyesi olduğunu, müvekkilinin ana sözleşme gereği asil üye olup 25 baş hayvanı bulunduğunu ve birliğe karşı tüm edimlerini yerine getirdiğini, birliğin ana sözleşmesinin 23. maddesinde açıkça birlik genel kuruluna, birliğe asıl üye olan ve birliğe karşı yükümlülüklerini yerine getiren asıl üyelerin katılabileceğinin açıkça belirtildiğini, birliğe üye olduğu tarihten itibaren bu dava konusu edilen 30.07.2021 tarihli genel kurul yapılana kadar tüm hazirun listelerinde yer aldığını, birliğin genel kurulunun 30.07.2021 günü olduğunu haber alan müvekkilinin ve pek çok üyenin genel kurulun yapıldığı yere gitmelerine rağmen içeriye alınmadıklarını, polis barikatıyla karşılaştıklarını, Kanuna aykırı gerçekleşen bu genel kurulda, genel kurula katılımın engellenmesi nedeniyle müvekkili … ve yüzlerce asil üye tarafından genel kurulda alınan kararlara muhalefet şerhleri konulmak istenmiş ancak Bakanlık görevlilerinin bu muhalefet şerhlerinin yer aldığı dilekçeleri almaktan dahi imtina ettiklerini, müvekkilinin ve müvekkili gibi pek çok asil üyenin genel kurula alınmama gerekçesi olarak SOYBİS sistemine kayıtlı olunmamasının belirtildiğini, Soybis’in Küçükbaş hayvanlarda soy kütüğü ve ön soy kütüğü kayıtlarının tutulduğu kayıt sistemine verilen isim olduğunu, genel kurul toplantısı yapılmadan önce bakanlığa yazılı olarak başvuru yapılarak genel kurula kimlerin katılabileceği hususunda bilgi sorulduğunu, Bakanlığın verdiği yazılı cevapta; ” SOYBİS sisteminin henüz aktifleşmediği, soybis sitemine kayıt zorunluluğunun olmadığını, ilgili uygulamanın türkiye genelinde yayılmamış olması nedeniyle uygulamasının mümkün olmadığını, hazirun listesinin belirlenmesinde soybis temelli bir değerlendirme yapılamayacağı bu nedenle üyelik şartlarına haiz (müktesep hakları bulunan) tüm asil üyelerle ile genel kurulun yapılması” yönünde yazılı bildirimde bulunduğunu, 11.09.2020 tarih ve E-98096904-215.03-2548831 Sayılı cevabı yazı ile verilen cevapta;”06.04.2018 tarih ve 72825645-045.99-E.1010274 sayılı cevabi yazıda belirtilen talimatların halen geçerli olduğu, Yönetmeliğin 5. Maddesinin 5. Fıkrasına istinaden koyun keçi türünde müştereken 25 baş anaç koyun ve/veya keçiye sahip olan ve asıl üyelik şartlarına haciz bütün yetiştiricilerin Birliğe karşı yükümlülüklerini yerine getirmek şartıyla, genel kurul toplantılarına katılma ve oy kullanma hakkına haiz olduğunun bildirildiğini, birliğe kayıtlı binlerce üye bulunduğunun ve üyelerin seçime girmesinin bakanlık görüşüne rağmen engellendiğinin ve çok az sayıdaki üye ile yapılan seçim neticesinde yönetimin ele geçirilmek suretiyle işlemlere devam edildiği hususunun göz önüne alınarak kayyım tayini taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep; mahkemece verilen ihtiyati tedbir talebinin reddi kararının kaldırılması istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
İhtiyati tedbir; 6100 Sayılı HMK’nın 389 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Davanın açılmasıyla hüküm arasında geçen zaman içinde müddeabihin çeşitli şekillerde istenmeyen değişikliklere maruz kalması veya maruz bırakılması mümkündür. Bu değişiklikler sonucu davanın sonunda elde edilecek hükmün icrası, mümkün olmayabilir veya çok güçleşebilir. İşte ortaya çıkan bu tehlikeyi bertaraf etmek amacıyla ihtiyati tedbir kurumu kabul edilmiştir.
HMK’nın 389. maddesinde, ihtiyati tedbirin şartları düzenlenmiş olup, söz konusu maddede; meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale gelebileceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağı endişesi bulunan haller, genel bir ihtiyati tedbir sebebi veya şartı olarak kabul edilmiştir. Bu şartlardan birisinin mevcudiyeti halinde, mahkemece, uyuşmazlık konusu taşınmaz hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilecektir.
İhtiyati tedbirde asıl olan ihtiyati tedbire esas olan bir hakkın bulunması ve bir ihtiyati tedbir sebebinin ortaya çıkmasıdır. Bunlar ihtiyati tedbirin temel şartlarını oluştururlar. Maddede bu iki hususa yer verilmiş, ihtiyati tedbire ilişkin hak ve özellikle ihtiyati tedbir sebebi genel olarak belirtilmiştir. Tedbir talebinin kabulü veya reddi bir kısım genel ilkeler konularak hakime bırakılmış, ancak ihtiyati tedbirin uyuşmazlık konusu hakkında verileceğini düzenlemiştir.
Bir tüzel kişiliğe kayyım atanması için kural olarak kurumun yasal organlarının mevcut olmaması gerekmektedir. Bu kural 4721 sayılı TMK’nın 427/1-4. maddesinde ifade edilmiştir. Bu maddeye göre: Bir tüzel kişi gerekli organlardan yoksun kalmış ve yönetimi başka yoldan sağlanamamışsa, yönetim kayyımı atanmak zorundadır. Yönetim kayyımı atanabilmesi için şirketin yönetim kurulunun bir şekilde oluşturulmasının mümkün olmaması ve bu boşluğun başkaca hukuki yollarla giderilmemiş olması şarttır. Şirketin seçilmiş yönetim kurulu bulunduğu takdirde organ yokluğundan sözetmek mümkün olmadığı gibi, mevcut yönetim kurulunun, çalışamaz halde olması da TTK’nin sistematiği içinde giderilmesi her zaman mümkün bir durumdur.
Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle davalı tüzel kişilikte dava tarihi itibariyle temsil sorunu ve organ boşluğunun bulunmamasına göre; kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi görüşündeyim.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Karşı taraf/davacı vekilinin İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/12/2021 tarihli ve 2021/568 Esas sayılı ara kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı başlangıçta peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,,
3-Karşı taraf/davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 23/03/2022