Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/42 E. 2022/165 K. 27.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/42
KARAR NO : 2022/165

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/11/2021 tarihli ara karar
NUMARASI : 2021/171 Esas (derdest dosya)
DAVA : Tazminat
TALEP : İhtiyati Hacze İtiraz
BAM KARAR TARİHİ : 27/01/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 27/01/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 09/11/2021 ara karar tarihli ve 2021/171 Esas sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı …’ın davalı … yönetimindeki ve adına kayıtlı, … SİGORTA A.Ş.’ye sigortalı … aracın kural ihlali yaparak çarpması neticesinde, hayati tehlike oluşturacak şekilde yaralandığını, davaya konu kazanın 31/10/2018 tarihinde saat 18:15 sıralarında meydana geldiğini, davacı …’ın sevk idaresindeki … plakalı araca, Torbalı Çevre Yolu üzeri, Shell Benzin İstasyonu yanında, davalı …’nın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın hatalı sola dönüşü neticesinde çarpması sonucunda davacının ağır şekilde yaralandığını, kaza sonucunda müvekkilinin vücudunun çeşitli hayati bölgelerindeki kemiklerinin kırıldığını, hayati tehlike oluşturacak şekilde yaralandığını ve bir dizi operasyon geçirmek zorunda kaldığını, tedavisinin devam ettiğini, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2018/4604 numaralı soruşturma dosyasında mevcut kaza tutanağında ve kollukça düzenlenen fezlekede ve Menderes 2. Asliye Ceza Mahkemesi 2020/164 E. 2021/101 K. Sayılı dosyada da yer aldığı ve karara çıktığı üzere; işbu kaza esnasında sürücü …, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun md.53/1-B, ve md. 53/1-C maddelerini ve 2918 Sayılı Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 102/C maddesini ihlal ederek kazanın oluşumunda asli kusurlu olduğunu, kazayla ilgili savcılık dosyasında soruşturmanın tamamlandığını, Menderes 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 2020/164 E. Sayılı dosyada davalı …’nın asli kusurlu olduğuna karar verildiğini, trafik kazası sonucu davacının uğramış olduğu bedensel zararlar ve tazminata esas yapılan masraflar nedeniyle şimdilik 10.000,00-TL maddi tazminatın araç maliki ve sürücüsü yönünden kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile ve müteselsil sorumlu sigorta yönünden ise kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsiline, kişilik hakları zarar gören müvekkili için 75.000,00 TL manevi tazminatın yine kaza tarihinden itibaren işleyecek faiziyle araç maliki ve sürücüden tahsiline, işleten ve sürücünün taşınır taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki ve bankalardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz kararı verilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılara yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Dahili davalılar … ve … vekili cevap ve itiraz dilekçesinde özetle; İİK’ nun 257. maddesi koşulları bulunmaması nedeniyle ihtiyati haciz kararının kaldırılması gerektiğini, muaccel olmamış bir alacak için ihtiyati haciz istenemeyeceğini, verilen kararın açıkça hukuka aykırı ve keyfi olarak verilmiş bir karar olduğunu, müvekkillerinin muayyen ikametgah yerlerinin mevcut olduğunu, muaccel olmayan bir alacak için ihtiyati haciz istenmesi için gereken şartların İİK da sayıldığını, bu şartların hiç birinin somut olayda gerçekleşmediğinden ve kanun hakimin takdiri ile bu şartların genişletilmesi gibi bir takdiri hakime vermediğinden ihtiyati haczin kesinlikle kaldırılması gerektiğini, ihtiyati haciz kararının müvekkillerinin hukuki dinlenilme hakları ihlal edilerek verildiğini, öncelikle hukuka ve kanuna aykırı olarak verilen ihtiyati haczin kaldırılmasını talep ettiklerini, mahkeme aksi kanaatte ise davacı tarafından mahkeme kararına aykırı olarak konulan 4 adet gayrimenkul, 1 adet araç ve ev haczi ile bankalardaki paralara konulan aşkın hacizlerin kaldırılmasına, yine sayın mahkemeniz aksi kanaatte ise; İhtiyati haciz kararın 85.000,00.-TL’nin çok üzerinden olan gayrimenkullerden sadece biri üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece , “… İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesinin 24/06/2021 tarih 2021/680 esas, 2021/596 karar sayılı kararı ile dahili davalıların murisi … hakkında ihtiyati haciz kararı verildiği, …’nın vefatı üzerine davaya dahili davalı olarak dahil edilen davalılara ihtiyati haciz kararının sirayet etmesi nedeniyle mahkemesince verilen ihtiyati haciz kararında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla dahili davalılar vekilinin ihtiyati hacze itirazının reddine,…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalılar … ve … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle, davacının ihtiyati haciz kararının reddine ilişkin yapmış olduğu istinaf başvuru dilekçesinin ne müteveffa …’ya ne de dahili davalılara hiçbir zaman tebliğ edilmediğini, bu nedenle savunma haklarının kısıtlanarak hukuki dinlenilme hakları ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini, İcra İflas Kanunu’nun 257.Maddesi koşulları bulunmaması nedeniyle ihtiyati haciz kararının kaldırılması gerektiğini, muaccel olmayan alacak için koral olarak ihtiyati haciz istenemeyeceğini, muaccel olmayan bir alacak için ihtiyati haciz istenmesi için gereken şartların İcra İflas Kanununda sayıldığını, muaccel olmamış bir alacak için ihtiyati haciz istenebilmesi için, alacaklının alacağını vadesinde alabilmesi için ciddi bir şekilde tehlikeye düştüğünü veya düşmekte olduğuna delalet edecek hallerin varlığının gerektiğini, bu haller ise İİK’nun 257/2. maddesinde sayıldığını, 1. borçlunun muayyen ikametgahı yoksa, 2. borçlunun taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye ,kaçırmaya veyahut kendisi kaçamaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa bu nedenlerin bulunması halinde ihtiyati haciz istenebileceğini oysa alacaklının talebinde yukarıda belirtilen hallerden birinin varlığına ilişkin somut herhangi bir delil sunulmadığını, verilen kararın açıkça hukuka aykırı ve keyfi olarak verilmiş bir karar olduğunu, müvekkillerinin muayyen ikametgahları olduğunu, mallarına kaçırma, gizleme, kendilerinin kaçması ve hileli işlem yapmasının mümkün olmadığını, müvekkili …nın diş hekimi olduğunu, kendine ait muayene işletmekte olup, kanun maddesinde sayılan hallerin hiçbirini gerçekleştirmesinin asla ve asla mümkün olmadığını, diğer müvekkili … ise emekli olup, eşini yeni kaybetmiş acılı yaşlı kendihalinde bir kadın olduğunu, ayrıca, davada sigorta şirketi de yer almakta olup davacının davasını kazandığı takdirde alacağı sigorta şirketi tarafından ödeneceği de müteveffanın yapmış olduğu sigorta sözleşmesi ile de garanti altına alındığını, kusur oranı ve zararın yargılmayı gerektirdiğini, ayrıca sigorta şirketi tarafından davacıya 34.000,00.-TL de ödeme yapıldığını, İİK. 257/2 şartların hiçbirinin somut olayda gerçekleşmediğinden ve kanun hakimin takdiri ile bu şartların genişletilmesi gibi bir takdiri hakime vermediğinden; mahkemenin ihtiyati haciz kararına karşı yapılan itirazın kaldırılmasına ilişkin talebin reddine ilişkin verilen 09/11/2021 tarihli ara kararın kaldırılması, müvekkillerin malvarlığı üzerine konulan ihtiyati haczin kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle ZMMS poliçesi kapsamında maddi ve manevi tazminat talebine ilişkin derdest dosyada verilen ihtiyati haciz kararına yapılan itirazın reddine ilişkin kararın kaldırılması istemlidir.
Mahkemece; dosyada verilen ihtiyati haciz kararının kaldırılması talebinin reddine karar verilmiş olup, hüküm dahili davalılar vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Somut olayda, davalıların murisi ve sigorta şirketi aleyhine açılan davada, 31/10/2018 tarihinde … Sigorta A.Ş.’ye sigortalı, kaza anındaki maliki ve sürücüsü davalı … olduğu halde … plakalı araç ile kural ihlali yaparak davacıya çarpması neticesinde davacı …’ın hayati tehlike oluşturacak şekilde yaralandığını, davaya konu trafik kazası sonucu davacının uğramış olduğu bedensel zararlar ve tazminata esas yapılan masraflar nedeniyle şimdilik 10.000,00-TL maddi tazminatın araç maliki ve sürücüsü yönünden kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile ve müteselsil sorumlu sigorta yönünden ise kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsiline, kişilik hakları zarar gören müvekkili için 75.000,00 TL manevi tazminatın yine kaza tarihinden itibaren işleyecek faiziyle araç maliki ve sürücüden tahsiline, işleten ve sürücünün taşınır taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki ve bankalardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz kararı verilmesi talep edildiği; yine davacı vekilinin 19/08/2021 tarihli talebine istinaden mahkemece 06/09/2021 tarihli ara karar ile talep kabul edilerek 85.000,00 TL üzerinden %10 teminatla ihtiyati haciz kararı verildiği, dahili davalılar vekilinin 15/09/2021 tarihli dilekçesi ile verilen ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına talep ettiği, mahkemece 09/11/2021 tarihli arar karar ile davalılar vekilinin itirazı reddedilmiştir.
İİK.’nun 257-(1) maddesi hükmü uyarınca, kural olarak rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcu için ihtiyati haciz talebinde bulunabilir. Ancak, aynı maddenin 2. fıkrasında yer alan koşullardan birinin varlığı halinde henüz vadesi gelmemiş bir para alacağı içinde ihtiyati haciz talebinde bulunmak mümkündür. Bu koşullar ise şu şekilde düzenlenmiştir;
“ 1-Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa,
2-Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa.”
Anılan Yasa’nın 258. maddenin 1. fıkrası uyarınca; “…Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur…” Bu hükme göre, alacaklı alacağının varlığı ile birlikte alacağın vadesinin geldiğini veya alacağının vadesi gelmemişse, İİK.’nın 257-(2) hükmündeki sebeplerin varlığı hakkında mahkemeye kanaat verecek delilleri göstermek zorundadır.
Geçiçi hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. Kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü; hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez.
Ancak, kanun koyucu bazen ya doğrudan kendisi düzenleme yaparak ya da işin niteliği ve olayın özelliği gereği hakime, bu durumu belirterek, ispat olgusunu düşürme imkanı vermiştir. Bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Doktrinde bu yön karar verilmesi için tam ispat ölçüsü yerine yaklaşık ispat ölçüsü olarak ifade edilmektedir. Ancak, yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez.
Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir.
Tam ispatın arandığı durumlarda bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumunda ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Bu sebepledir ki, genelde geçici hukuki korumalara, özel de ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacze karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür.
Davalılar vekili, her ne kadar muacceliyetin oluşmadığını, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için İİK.257/2 maddesindeki koşulların oluşmadığını beyan ederek verilen kararı istinaf etmiş ise de, haksız fiile ilişkin alacaklarda haksız fiil tarihinde muacceliyetin oluştuğunun kabulü gerektiği, diğer yandan mahkemece verilen ihtiyati haciz kararının İİK.257/2 maddesi uyarınca verilmediği, kararın İİK.257/1 maddesi uyarınca verildiği; öte yandan İİK’nın 258.maddesi kapsamına göre yapılan değerlendirmede; dosyada mevcut Adli Tıp Kurumu raporu, keşif sırasında refakate alınan trafik bilirkişisinin düzenlediği 30/10/2020 tarihli raporu, Adli Tıp Kurumu Ankara Trafik İhtisas Dairesinin 31/12/2020 tarihli ve 6496 sayılı raporu, Menderes 2. Asliye Ceza mahkemesinin 10/02/2021 tarih ve 2020/164 Esas-2021/101 Karar sayılı kararında belirlenen kusur durumu, davacı hakkında düzenlenen tedavi evrakı nazara alındığında dosya kapsamına göre yaklaşık ispat koşullarının oluştuğu, dosya kapsamına göre her hangi bir teminat da verilmediği anlaşıldığından, mahkemece verilen kararda usul ve yasaya aykırı bir husus bulunmadığından davalılar vekilinin istinaf itirazının reddi gerektiği anlaşılmıştır.
Yukarıda yapılan açıklamalara göre, davalılar vekilinin dilekçesinde yer verdiği itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince davalılar vekili tarafından yapılan istinaf kanun yolu başvurusunun esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 09/11/2021 tarihli ve 2021/171 Esas sayılı ara kararına karşı davalılar … ve … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı taraftan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 21,40 TL’nin davalılar … ve …’ dan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-İstinaf eden tarafın yatırmış olduğu istinaf kanun yoluna başvuru harcı olan 162,10 TL’nin hazineye gelir yazılmasına,
3-İstinaf yoluna başvuran tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
5-Kullanılmayan istinaf gider avansının resen HMK’nun 333. maddesi gereğince yatıran tarafa İADESİNE,
6-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve yargılama giderlerinin iadelerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 27/01/2022