Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/401 E. 2022/437 K. 09.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/401
KARAR NO : 2022/437

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MUĞLA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/10/2021 tarihli ara karar
NUMARASI : 2021/879 Esas (derdest dosya)
DAVA : Ticari Şirket (Pay Defteri Kaydına İlişkin)
TALEP : İhtiyati Tedbir
BAM KARAR TARİHİ : 09/03/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 09/03/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/10/2021 ara karar tarihli ve 2021/879 esas sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil …, davalı şirketin %70’lik pay oranına denk gelen 280 payını, 70.000 TL bedelle devir almıştır. Bu hususa ilişkin “Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesi” Marmaris 2. Noterliği huzurunda 27.05.2021 tarihinde imzalanmıştır (EK-1: 27.05.2021 tarihli Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesi). Müvekkil bu paylarını, devirden önce davalı şirketin tek ortağı olan …’ten devraldığını, davacının , yakın zamanda davalı şirketin Muğla ili Marmaris ilçesinde işlettiği restaurant işletmesini devredeceğinden, şu anda ise restaurant içerisindeki masa, sandalye vs. malların satıldığından haberdar olmuştur. 6100 sayılı HMK’nın 389. Maddesine göre; Müvekkilin payını devraldığı kişi olan ve davalı şirkette yetkili müdür gözüken … halihazırda Ticaret Sicil’de tek ortak gözüktüğünden daha sonra müvekkilin hak kaybına uğramaması bakımından davalı şirketin işletmeleri ve malvarlığını satmaması/devretmemesi için teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesine, müvekkilin şirket ortağı ve pay sahibi olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
İlk derece mahkemesince; “…davacı vekilinin talebinin, davalı şirket nezdindeki hisselerinin devir alındığının tespitine ilişkin olduğu, şirketin mal varlığı üzerine tedbir konulabilmesi için, “uyuşmazlık konusunun” şirketin mallarına ilişkin olması gerektiği, davacının davalı hisselerinin devir aldığının tespiti hususunun yargılamayı gerektirdiği, davacının ihtiyati tedbir talebi yönünden davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat edecek nitelikte deliller sunmadığı, ayrıca somut olayda, 6100 sayılı HMK’nın 389/1. maddesi gereğince mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle bir hakkkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması ya da tamamen imkansız hale gelmesi veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğmasından endişe edilmesi durumunun mevcut olmadığı anlaşıldığından ihtiyati tedbir isteyen vekillerinin taleplerinin reddine…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; bilindiği üzere davaların uzaması ile müddeabihin devri, elden çıkarılması gibi nedenlerle dava konusunun elde edilememesi gibi olumsuz sonuçlar doğabildiğini, aynı şekilde, davalının mal varlığında gelebilecek bir değişim nedeni veya 3. Kişilere devri ile dava sonunda belirlenecek müvekkillerin zararlarının elde edilmesinin zorlaşabileceği gibi tamamen imkansız hale gelebileceğini, kaldı ki ihtiyati tedbirin, ihtiyati hacze göre daha hafif sonuçları olan bir koruma tedbiri olduğunu, ihtiyati tedbirde borçlu yönünden sadece kayden tedbir konulmakta ve borçlu tedbire konu mal üzerinde sınırlı da olsa tasarrufuna devam edebildiğini, o halde yerel mahkemece halihazırda görülen davada, hakkın bulunması ve sebebin ortaya çıkması halinde davalının taşınır veya taşınmaz malları ve işletmeleri üzerine ihtiyati tedbir konulmasında ve karar verilmesinde yasal bir engel bulunmadığını beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davacının, davalı şirket ortağı ve pay sahibi olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Talep ise; davalı şirkete ait işletmeler ve mal varlığı üzerine satılmaması ve dava sonuna kadar 3. kişilere devredilmemesi yönünde ihtiyati tedbir talebine ilişkindir.
Mahkemece; 28/10/2021 tarihli ara kararı ile ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş olup, karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebebleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
İhtiyati tedbir, 6100 sayılı HMK.’nun 389. vd. maddelerinde düzenlenmiştir.
HMK.’nun 389-(1) maddesinde; ”Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.
6100 sayılı HMK.’nun 390-(3) maddesinde; “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek” zorunda olduğu hüküm altına alınmıştır.
Geçiçi hukuki koruma yargılamasını, asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. HMK ‘nın ihtiyati tedbirle ilgili 390. maddesinin gerekçesinde, geçici hukuki korumalarda ispat hususu üzerinde durulmuştur. Kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada, normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü, hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez.
Bu açıklamalara göre; davacı vekili, davalı şirkete ait işletmeler ve mal varlığı üzerine satılmaması ve dava sonuna kadar 3. kişilere devredilmemesi yönünde ihtiyati tedbir talep etmiştir. Ne var ki yukarıda belirtildiği üzere, ihtiyati tedbir kararı ancak uyuşmazlık konusu hakkında verilebilir. İhtiyati tedbir konulması talep edilen davalının işletmelerinin ve mal varlığının mülkiyeti doğrudan uyuşmazlığın konusu olmadığından, mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi doğru olmuştur.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.’nun 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davacının istinaf sebebleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Muğla Asliye Ticaret Mahkemesinin 28/10/2021 ara karar tarihli ve 2021/879 Esas sayılı ara kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; davacıdan alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL istinaf karar harcının mahsubu ile kalan 21,40 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK.nun 302/5 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine ,
3-İstinaf eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın 6100 sayılı HMK.”nun 359-(3) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
7-Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 09/03/2022