Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/389 E. 2022/539 K. 24.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/389
KARAR NO : 2022/539

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/05/2021 (Dava) – 18/11/2021 (Karar)
NUMARASI : 2021/301 Esas – 2021/747 Karar
DAVA : Şirketin İhyası
BAM KARAR TARİHİ : 24/03/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ: 24/03/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/11/2021 tarihli 2021/301 Esas ve 2021/747 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; …. Sk. No:… … …/ İzmir adresinde olmak üzere kurucu ortak … ve … tarafından kurulan davalı şirketin 11.04.2000 tarih ve 3158 yevmiye numarası ile tasdik edilen ve … Şirketi unvanı ile 17.04.2000 tarihinde 92523 sicil numarası ile Türk Ticaret Kanunu Hükümlerine göre tescil edildiğini, daha sonra 25.04.2000 tarihinde Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan olunduğunu, daha sonra 18/08/2014 tarihinde Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde … Müdürlüğü Merkez- 92523 sicil numaralı … Şirketi’nin ticaret sicilinden silindiğinin 18/08/2014 tarihinde ilan olunduğunu, söz konusu şirketin 6335 sayılı kanun ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen geçici madde 7 hükmü uyarınca yapılan ihtar ve sicil gazetesinde 15/04/2014 tarihinde yapılan ilana rağmen süresi içinde bildirimde bulunulmadığı için Tİcaret Sİcil Müdürlüğü’nce son 5 yıl içinde olağan genel kurul yapılmaması nedeniyle 18/08/2014 tarihinde ilan olunarak münfesih olup resen terkin edildiğini, şirketin tüzel kişiliğinin ticaret sicilinden terkin ile sona ereceğini, tüzel kişiliğin sona ermesi için de tasfiye işlemlerinin eksiksiz tamamlanması gerektiğini, tasfiye işlemleri gerektiği gibi tamamlanmamış ve tasfiyesi gereken hususlar eksik bırakılmış ise tüzel kişiliğin ticaret sicilinden silinse bile, şirketin tüzel kişiliğinin sona ermediğini, şirketin tasfiye işlemlerinin gerektiği gibi tamamlanmadığını, tasfiyesi gereken hususların eksik bırakıldığını, davacının müvekkilinin yediemin olarak görev ifa ettiğini, davalı şirkete ait … plaka sayılı aracın, müvekkilinin yediemin deposunda muhafaza altına alınmasından kaynaklanan yediemin ücretinin tahsili amacıyla İzmir 24. İcra Müdürlüğü’nün 2020/2918 Esas numarası ile 05.03.2020 tarihinde takip başlatıldığını, şirketin terkin edilmesi sebebiyle yukarıda bahsi geçen alacağın tahsiline ilişkin icra işlemlerine devam edilemediğini, ihyası istenen şirketin ticaret sicilinden terkin ediliğinden husumeti, ticaret sicil müdürlüğüne ve şirket tasfiye memurlarına bulunmadığından şirket müdürüne yönelttiklerini, terkin işlemi gerçekleşen … Şirketi’nin ihya sebebi olan İzmir 24. İcra Müdürlüğü’nün 2020/2918 esas numarasına kayıtlı alacağa özgü olarak ihya edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; … Şirketi’nin 17/04/2000 tarihinde Müdürlüklerince tescil edildiğini, sermayesinin 0,50 TL olduğunu, 6103 sayılı kanunun 20. Maddesinin 1. fıkrası uyarınca sermayesini zorunlu miktara yükseltmemesi sebebiyle 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun geçici 7. maddesi uyarınca Çıkarılan Münfesih Olmasına veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim Ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ’in 5. maddesinin a bendi uyarınca 04/04/2014 tarihinde münfesih sayılarak tescilli adresine ihtarda bulunulduğunu ancak firmanın tescilli adresinde tanımaması sebebiyle ihtarnamenin iade edildiğini, aynı zamanda bu hususun 15/04/2014 tarih 8550 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlandığını, yasal süresi içerisinde ihtara yanıt verilmemesi nedeniyle 12/08/2014 tarihinde sicil kaydının resen silindiğini, bu hususun da 18/08/2014 tarih 8633 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlandığını, 6102 Sayılı TTK geçici 7/(15) fıkrasında, ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir hükmünün yer aldığını, dava konusu ihyası talep edilen şirketin sicil kaydının 12/08/2014 tarihinde silindiğinden yasal süresinde açılmayan bu davanın öncelikle süre yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, müdürlükleri tarafından gerçekleştirilen resen terkin işlemlerinin 6102 Sayılı TTK’nun geçici 7.Maddesi ve Münfesih Olmasına veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ’de belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde uygulandığını, münfesih durumda olduğu tespit edilen şirketlerin müdürlüklerince tescilli adreslerine ihtarnamelerin keşide edildiği fakat TTK gereği basiretli tacir olarak davranması gereken ilgiler tarafından yasal süresinde herhangi bir bildirimde/başvuruda bulunulmaması üzerine resen terkin işlemi süreci işletildiğini, 6102 Sayılı TTK’nun 31. Maddesi gereği tescil edilmiş hususlarda meydana gelen her türlü değişikliğin tescil ettirilmesi ve dolayısıyla şirketlerin adres değişikliğinin de tescil edilmesi gerektiğini, münfesih durumda olan şirketlerin müdürlüklerince tescilli adreslerine gönderilen ihtarnamelerin adreste tanınmama/adresten taşınma nedeniyle – tebliğ edilememiş olmasının tamamen ilgili şirketlerin basiretli bir tacir olarak davranmaması ve yasal yükümlülüklerini yerine getirmemesinden kaynaklandığını, şirketlerin tescilli adreslerine gönderilen ihtarnamelerin 6102 Sayılı Yasa’nın geçici 7. Maddesinin yukarıda bahsedilen (4 ) kısmının a) bendi gereği tebliğ edilmiş sayılacağını, Müdürlükleri tarafından yapılan işlemlerde herhangi bir hukuka aykırı husus veya kusurun bulunmadığını, müdürlüklerinin davanın açılmasına sebebiyet vermediğinden aleyhlerine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Mahkemece, kararda yazılı gerekçe ile ; ”…Davanın kısmen kabulü ile; … Müdürlüğünün merkez 92523 sicil numarasında kayıtlı iken 12.08.2014 tarihinde resen silinen … Şirketi ‘nin İzmir 24. İcra Müdürlüğü’nün 2020/2918 Sayılı dosyasıyla sınırlı olmak kaydıyla ihyasına, Tasfiye memuru olarak … ‘in atanmasına, Tasfiye memuru için ücret takdirine yer olmadığına, Keyfiyetin ticaret siciline tescil ve ilanına, karar kesinleştikten sonra bir suretin … Müdürlüğü’ne gönderilmesine, davalılar … ve … Şirketi hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine …” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalı … müdürlüğünün ihya davalarında yasal hasım olup, davanın görülmesi için ilgili ticaret Müdürlüğünün davalı yan olarak gösterilmesinin zorunluluğu olduğunu, davada ihyasını istedikleri şirket ticaret sicilinde terkin edildiğinden; husumetin, …Müdürlüğüne ve şirket yetkili müdürüne yönelttiklerini, … Şirketi’nin 17/04/2000 tarihinde … Müdürlüğü’ne tescil edildiğini, sermayesinin 0,50 TL olduğunu, 6103 sayılı kanunun 20. Maddesinin 1. fıkrası uyarınca sermayesini zorunlu miktara yükseltmemesi sebebiyle 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun geçici 7. Maddesi uyarınca … Şirketinin 12.08.2014 tarihinde resen silindiğinden dolayı tüzel kişiliğinin kalktığını, şirketin hukuki varlığını ve hak ehliyetini kaybettiğini, ihya davalarında mutlaka tasfiye memurları ile şirketin bağlı olduğu … Müdürlüğü ‘nün taraf olarak gösterildiğini, … Şirketi tasfiye edilmediğinden tasfiye memuru bulunmadığından şirket yetkili müdürü …’in davalı taraf olarak gösterildiğini, kaldı ki, gerekçeli kararda da görüleceği üzere mahkemenin, şirketin ihyasını kabul kararı verdiğini ve daha sonra tasfiye memuru olarak … ‘in atanmasına karar verildiğini, açıklanan sebeplerden dolayı davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine kararının hukuka aykırı olduğunu belirterek, istinaf taleplerinin kabulü ile kararda gösterilen ”Davalılar … ve … Şirketi hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine” kararının bütünüyle kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca sicilden resen terkin edilen şirketin ihyası istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkeme, davanın kısmen kabulüne karar vermiş, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Somut olayda, ihyası istenen dava dışı şirketin ticaret sicilden temin edilen kayıtlarına göre, 17/04/2000 tarihinde sicile tescil edildiği, 12/08/2014 tarihinde 6102 sayılı kanunun geçici 7. maddesi uyarınca sicilden resen terkin edildiği; İzmir 24. İcra Müdürlüğünün 2020/2918 esas sayılı dosyasında, davacı tarafından, münfesih şirkete ait … plakalı aracın davacının yediemin deposunda muhafazasından kaynaklı yediemin ücreti alacağının tahsili amacıyla başlatılan takip sırasında, ödeme emrinin takip borçlusuna tebliğ edilememesi nedeniyle yapılan araştırmada takip borçlusu şirketin sicil kaydının terkin olarak görülmesi nedeniyle, ilgili icra müdürlüğünce davacı vekiline dosya borçlusu aleyhine ihya davası açılabilmesi için dava tarihinden sonra 17/09/2021 tarihinde yetkisi verildiği anlaşılmıştır.
6102 sayılı TTK’nın geçici 7/15. maddesi uyarınca ticaret sicilden kaydı resen silinen şirket alacaklıları ve hukuki menfaati bulunanlar haklı sebeplere dayalı olarak silinme tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak şirketin ihyasını isteyebilirler.
Her ne kadar davacı vekilince, mahkemece davanın kısmen kabul edilerek ”Davalılar … ve … Şirketi hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine” dair kararına itiraz edilmiş ise de; ihyası talep edilen şirketin …. nden re’sen terkin edilmiş olması nedeniyle dava tarihinden önce 12/08/2014 tarihinde terkin edilmekle tüzel kişiliği sona ereceğinden, dava konusu şirketin ve şirket müdürü davalının resen terkin öncesinde tasfiye memurluğu görevini ifa etmediği, bu nedenle adı geçen davalıların taraf ehliyetlerinin bulunmadığı anlaşıldığından; mahkemece davada yasal hasım olarak gösterilmesi zorunlu olan … dışındaki davalıların davada taraf olarak gösterilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olması nedeniyle, davanın davalılar yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine ilişkin karara karşı yapılan itirazın reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/11/2021 tarihli 2021/301 Esas ve 2021/747 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 21,40 TL’nin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın, temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 24/03/2022