Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/31 E. 2022/85 K. 19.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/31
KARAR NO : 2022/85

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MUĞLA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/11/2021
NUMARASI : 2021/1256 Esas – 2021/895 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
BAM KARAR TARİHİ : 19/01/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 19/01/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen Muğla Asliye Ticaret Mahkemesinin 15/11/2021 tarihli 2021/1256 Esas ve 2021/895 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; fazlaya ilişkin haklarını saklı kalmak kaydıyla davalılardan sigorta şirketinin destekten yoksun kalma ve işgücünden yoksun kalma tazminatlarından sigorta limitleri dahilinde sorumlu oldukları miktarla müştereken ve müteselsilen diğer tazminatlar yönünden davalı …’den fazlaya ilişkin talep ve dava hakkımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik, maktülün babası müvekkilim … için; 2.000,00-TL destekten yoksun kalma( maddi) tazminatının 24.08.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte , ülkemiz koşullarında emeklilik aylığı alınsa da alacağı aylık yetmeyeceğinden pasif dönemde çalışacağından fazlaya ilişkin talep ve dava hakkımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik maluliyet durumuna göre 2.000,00-TL iş gücü kaybı tazminatının 24.08.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, fazlaya ilişkin talep ve dava hakkımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik … plakalı aracının kaza nedeniyle 10.000,00-TL değer kaybı tazminatının 24.08.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, 27.08.2019 tarih ve 1078 nolu fatura ile … plakalı aracın kurtarma ve çekim için ödenen 885,00-TL ücretin 27.08.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, fazlaya ilişkin talep ve dava hakkımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik … plakalı aracının kazada kullanılmaz hale gelmesi nedeniyle araç kiralama nedeniyle 5.000,00-TL. kazanç kaybı tazminatının 24.08.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, fazlaya ilişkin talep ve dava hakkımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik kızı …’in okuluna gidememesi, okul derslerinin sınavını geçememesi ve okulun uzaması nedeniyle okul ve yurt masraflarını fazladan ödemek zorunda kaldığından 30.000,00-TL. kazanç kaybı tazminatının 24.08.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, fazlaya ilişkin talep ve dava hakkımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik kızı …’in okuluna gidememesi, okul derslerinin sınavını geçememesi ve okulun uzaması nedeniyle okul ve yurt masraflarını fazladan ödemek zorunda kaldığından 10.000,00-TL kazanç kaybı tazminatının 24.08.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, kızı …’in ölümü nedeniyle 100.000-TL manevi tazminatın 24.08.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, yaralanma nedeniyle yaşadığı acı ve ızdıraplar için 60.000,00-TL. Manevi Tazminatın 24.08.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, fazlaya ilişkin talep ve dava hakkımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik, maktülün annesi müvekkilem … için; 2.000,00-TL destekten yoksun kalma( maddi) tazminatının 24.08.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, ülkemiz koşullarında emeklilik aylığı alınsa da alacağı aylık yetmeyeceğinden pasif dönemde çalışacağından fazlaya ilişkin talep ve dava hakkımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik maluliyet durumuna göre 2.000,00-TL iş gücü kaybı tazminatının 24.08.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, kızı …’in ölümü nedeniyle 100.000,00-TL manevi tazminatın 24.08.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, yaralanma nedeniyle yaşadığı acı ve ızdıraplar için 60.000,00-TL manevi tazminatın 24.08.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, fazlaya ilişkin talep ve dava hakkımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik, müvekkilem … için; maluliyet durumuna göre 2.000,00-TL iş gücü kaybı tazminatının 24.08.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, fazlaya ilişkin talep ve dava hakkımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik okuluna gidememesi, okul derslerinin sınavını geçememesi ve okulun uzaması nedeniyle 10.000,00-TL ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıpların tazminatının 24.08.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, kardeşi …’in ölümü nedeniyle 80.000,00-TL manevi tazminatın 24.08.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, yaralanma nedeniyle yaşadığı acı ve ızdıraplar için 60.000,00-TL manevi tazminatın 24.08.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, fazlaya ilişkin talep ve dava hakkımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik, müvekkilem … için; maluliyet durumuna göre 2.000,00-TL iş gücü kaybı tazminatının 24.08.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, fazlaya ilişkin talep ve dava hakkımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik okuluna gidememesi, okul derslerinin sınavını geçememesi ve okulun uzaması nedeniyle 10.000,00-TL ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıpların tazminatının 24.08.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, kardeşi …’in ölümü nedeniyle 80.000,00-TL. Manevi tazminatın 24.08.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, yaralanma nedeniyle yaşadığı acı ve ızdıraplar için 60.000,00-TL manevi tazminatın 24.08.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline, ileride tazmanat alacaklarının akamete uğraması ihtimaline karşı davalının malvarlığı azaltma ve kaçırma ihtimalini ortadan kaldırmak için davalı … adına kayıtlı araçlar, taşınmazlar ve üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarına üzerine ihtiyati haciz konmasına, yargılaması masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
İlk derece mahkemesince; “… 6100 sayılı HMK.nun 114/1-c maddesi gereğince görev hususunun dava şartı olduğu, 6100 sayılı HMK.nun 115/1 maddesi gereğince dava şartlarının yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden araştırılacağının belirtildiği anlaşıldığından, 6100 sayılı HMK.nun 114/1-c maddesi delaletiyle, 6100 sayılı HMK.nun 115/2 maddesi gereğince davanın dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine ve mahkemenin görevsizliğine, 6100 sayılı HMK’nun 20/1 maddesi gereğince görevli ve yetkili mahkemenin Fethiye 4. Asliye Hukuk (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesi olduğunun tespitine…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalarının cismani zarar ve ölüm nedeniyle tazminat davası olduğu halde bu davanın ticari dava olarak değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, cismani zarar davalarının ticari dava olarak kabul edilmediği için dava şartının zorunlu arabuluculuk yoluna bile gidilmeyeceğini, ayrıca, davalılar arasında sigorta şirketinin olması tek başına ticari dava olmasını gerektirmediğini, davalarında sigorta şirketinin olması, davacıların özel kişi olması nedeniyle tüketici durumunda olmalarından dolayı davaya Tüketici mahkemesi sıfatıyla yerel Fethiye Asliye Hukuk Mahkemelerinde bakılması gerektiğini, Muğla Asliye Ticaret Mahkemesinin tüm bu göreve ilişkin hususları görmezden gelerek, basma kalıp gerekçeyle, gerekçesiyle birlikte hüküm kısmı da hatalı olan kararın düzeltilmesi gerektiğini beyanla, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; trafik kazasından kaynaklanan ZMM sigortacısının da taraf olduğu maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece; mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş olup, hüküm davacılar vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebebleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
1-6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1483/1. maddesinde ise sigortacıların diğer kanunlardaki hükümler saklı kalmak üzere faaliyet gösterdikleri dalların kapsamında bulunan zorunlu sigortaları yapmaktan kaçınamayacakları belirtilmiş, aynı Kanunun 4/1-a. maddesinde de her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu Kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı açıkça düzenlenmiştir. Kanunun lafzı ve amacı nazara alındığında zorunlu mali mesuliyet sigortalarından doğan uyuşmazlıklarda Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda; davanın konusunun, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olduğu, davalılar arasında ZMM sigortacısının bulunduğu, davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun TTK’nın 1483/1. maddesinden kaynaklanmasına ve aynı Kanunun 4. maddesine göre TTK’dan kaynaklanan uyuşmazlıkların ticari dava sayılacağının açıkça belirtilmesine göre, uyuşmazlığın çözümünde Asliye Ticaret Mahkemesi nin görevli olduğu hususunda kuşku bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık ise; özel kanunlarına göre kurulmuş olan ihtisas mahkemelerinin yargı alanlarının yeniden belirlenmesi ile ihtisas mahkemesi kurulmayan yerlerde bu mahkemelerin görev alanına giren iş ve davalara hangi mahkemenin bakması gerektiği hususlarında HSK’nın 07.07.2021 tarihli ve 608 sayılı kararında dava tarihi itibariyle görevli olan mahkemenin davaya bakmaya devam edeceğine dair bir belirleme bulunmadığı ve eldeki davada görevli mahkemenin görevsizlik kararını veren Fethiye 4. Asliye Hukuk Mahkemesi mi, yoksa 01.09.2021 tarihinde faaliyete geçen Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’ mi olduğu noktasında toplanmaktadır.
2-Öncelikle belirtilmelidir ki genel anlamda bir mahkemenin görevi belirli bir davaya, dava konusunun niteliği veya değerine göre o yerdeki aynı yargı koluna ait ilk derece mahkemelerinden hangisi tarafından bakılabileceğini belirtir.
Bilindiği üzere, medeni yargılamada ilk derece mahkemeleri genel mahkemeler ve özel mahkemeler olarak ikiye ayrılmışlardır. Hangi davalara özel mahkemelerde, hangi davalara genel mahkemelerde bakılacağı ve genel mahkemelerde bakılacak davalardan hangilerine asliye hukuk mahkemesinde, hangilerine sulh hukuk mahkemesinde bakılacağı hususuna görev, bunu düzenleyen kurallara da görev kuralları denir. Genel mahkeme ile özel mahkeme arasındaki ilişkinin bir görev ilişkisi olduğu ve görevle ilgili kuralların kamu düzenine ilişkin bulunduğu konusunda öğretide ve uygulamada duraksama bulunmamaktadır.
Genel mahkemelerin bakacakları davalar belirli kişi ve iş gruplarına göre sınırlandırılmamış olup, aksi belirtilmedikçe medeni yargılama hukukuna giren her türlü işe bakmakla görevlidirler. Açık kanun hükmü ile özel mahkemelerde görüleceği belirtilmemiş olan bütün davalar genel mahkemelerin görevine girer (Kuru, B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, Cilt 1, s.164).
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 136. ve 142’nci maddelerinde mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişleri ve yargılama usullerinin kanunla düzenleneceği hükme bağlanmıştır. Mahkemelerin görevi kıyas veya yorum ile genişletilemez ya da değiştirilemez. Kanunda açıklık bulunmayan durumlarda görev genel mahkemelere aittir ( 5.12.1977 tarihli, 1977/4 E., 1977/4 K. sayılı İçtihatları Birleştirme Kararı).
Usul hukukumuzda mahkemelerin görevi ancak kanunla düzenlenir ve göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir (HMK m.1). Mahkemenin görevli olması aynı zamanda dava şartıdır (HMK m.11/1-c). Bu nedenle taraflarca yargılamanın her aşamasında görev itirazında bulunulabileceği gibi taraflarca ileri sürülmese dahi mahkemenin de yargılamanın her aşamasında görevli olup olmadığını resen gözetmesi ve görevsiz olduğu kanısına varırsa kendiliğinden görevsizlik kararı vermesi gerekir (HMK m.115). Davaya bakan hüküm mahkemesi gibi kanun yolu incelemesini yapan üst mahkemelerin de görev hususunu resen gözetip, hükmü veren mahkemenin görevli olup olmadığını incelemesi gerekir. Hatta bunun için tarafların hükme karşı görevsizlik nedeniyle kanun yoluna başvurmuş olmalarına dahi gerek yoktur.
Bu nedenle, dava açılırken dayanılan hukuki ve maddi olguların göreve etkili olduğu durumda öncelikle hukuki niteleme yapılmalı ve sonucuna göre mahkemenin görevsiz olduğu kanısına varılırsa dava dilekçesinin görev nedeniyle reddine karar verilmelidir. Davanın görev nedeniyle reddi kararında görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğu belirtilmeli ve dava dosyasının bu görevli mahkemeye gönderilmesine karar verilmelidir (HMK m.20).
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanunî hâkim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesi; “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” hükmünü öngörmektedir.
Bilimsel çevrelerde ve uygulamada, kanunî hâkim güvencesi, uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkemenin o uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olması olarak kabul edilmektedir. 1982 tarihli Anayasa’yı kabul eden Danışma Meclisi’nin Anayasa Komisyonu’nun gerekçesinde “…bu suretle davanın olaydan sonra çıkarılacak bir kanunla yaratılan bir mahkeme önüne getirilmesi yasaklanmakta, yani kişiye yahut olaya göre kişiyi yahut olayı göz önünde tutarak mahkeme kurma imkânı ortadan kaldırılmaktadır. Bu ise tarafsız yargı merciinin ilk gereğidir.” denilmektedir (Özbudun, E.: Türk Anayasa Hukuku, Ankara 2005, 8. Baskı, s: 118-119).
Dikkat edilecek olursa Anayasa’daki bu düzenleme hukuk ya da ceza davaları yönünden herhangi bir ayrım gözetmemiş ve uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren yasal bir düzenleme yapılmadığı takdirde davanın, mutlaka bu mahkeme tarafından çözüme kavuşturulması öngörülmüştür.
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olay, meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözümlenmelidir.
O hâlde; yeni bir mahkeme kurulurken o mahkemenin kuruluş yasasında zaman bakımından faaliyete geçme gününden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı taktirde her uyuşmazlık, meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenecektir. Başka bir anlatımla her dava açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılacaktır.
Dava konusu edilen hukuki uyuşmazlığın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan yasalara göre kurulmuş bulunan mahkemelerin uyuşmazlığı çözmesi ana kural olmakla birlikte bazen yasal düzenlemelerle böyle bir uyuşmazlığın çözümü yeni kurulan mahkemelere de verilebilmektedir.
Nitekim; 4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun geçici 1. maddesi; “Aile Mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemeler faaliyete geçtiğinde, yargı çevresinde ve görev alanına giren sonuçlanmamış dava ve işler, yetkili ve görevli aile mahkemelerine devredilir.” hükmünü içerdiğinden, bu yasal düzenlemeye istinaden diğer mahkemeler, Aile Mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işleri bu mahkemelere devretmiştir. Aynı hususlar, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.05.2011 tarihli ve 2011/11-233 E., 2011/330 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
Somut olayımızda ise; Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun 07.07.2021 tarihli ve 608 sayılı kararında; kurulmasına karar verilen Asliye Ticaret Mahkemeleri’ nin yargı çevrelerinin kuruldukları illerin ” mülki sınırlarını ” kapsayacak şekilde belirlenmesine ve kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verilmiş olup, halihazırda açılmış davaların il merkezlerinde yeni kurulan Asliye Ticaret Mahkemelerine devredileceğine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir.
O hâlde, yeni bir mahkemenin faaliyete geçirildiği tarihten önce derdest bulunan davaların, istek üzerine veya doğrudan doğruya görevsizlik ya da gönderme kararı ile yeni kurulan mahkemeye gönderilmesine olanak bulunmamaktadır.
Açıklanan bu hukuki ve maddi olgular karşısında somut olay irdelendiğinde; dava tarihi 12/06/2020 tarihi olup, davanın 01/09/2021 tarihinden önce açıldığı, yukarıda da ifade edildiği üzere, taraflar arasındaki uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkeme, uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olan Fethiye 4. Asliye Hukuk Mahkemesi olup, dava tarihinden sonra kurulan ve faaliyete geçirilen Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’ nce davanın görülmesi ve sonuçlandırılması mümkün olmadığından, istinafa konu görevsizlik kararında usul ve yasaya aykırı bir husus bulunmamaktadır. (. (Aynı yönde Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04/04/2019 tarihli 2017/11-10 esas – 2019/401 karar sayılı ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 17/05/2011 tarihli 2009/13600 esas – 2011/6019 karar sayılı ilamları).
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak davacılar vekilinin istinaf sebebleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar vekilinin Muğla Asliye Ticaret Mahkemesinin 15/11/2021 tarihli, 2021/1256 Esas ve 2021/895 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; davacılardan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 21,40-TL’nin davacılardan alınarak Hazineye gelir kaydına (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362/1-c maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 19/01/2022