Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/226 E. 2022/271 K. 16.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/226
KARAR NO : 2022/271

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/02/2020 (Dava) – 18/11/2021 (Karar)
NUMARASI : 2020/113 Esas-2021/1025 Karar
DAVA : Şirketin İhyası
BİRLEŞEN 2021/36 E. SAYILI DOSYA:
TARİH : 15/01/2021 (Dava) – 18/11/2021 (Karar)
DAVA : Şirketin İhyası
BAM KARAR TARİHİ : 16/02/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 16/02/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/11/2021 tarihli 2020/113 Esas ve 2021/1025 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Asıl ve birleşen dava davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin tasfiye ve terkin edilen … Şti. isimli şirketin eski çalışanları olduğunu, müvekkilleriyle bu şirket arasındaki hizmet tespit davalarının derdest olduğunu, söz konusu şirketin asıl işverenleri olması nedeniyle dahili davalı sıfatı ile derdest hizmet tespit davalarında yer aldığını, dosyaların karar aşamasına geldiğini, ancak davalar devam ederken davalı şirket ticaret sicil kayıtlarından terkin edildiğinden davalarının sonuçlandırılamadığını, mahkemelerin davalı şirketin ihyası için dava açılmasına yönelik olarak kendilerine süre verdiğini, İzmir 12. İş Mahkemesinin 2017/246 Esas sayılı dosyası ile … ile ilgili bilirkişi raporu alındığını, dosyanın karar aşamasına geldiğini, İzmir 9. İş Mahkemesinin 2017/258 sayılı dosyasında bilirkişi raporunun alındığını, dosyanın karar aşamasına geldiğini, 01/10/2019 tarihli duruşmanın 5 nolu ara kararı ile …’ya şirketin ihyası için süre verildiğini, İzmir 9. İş Mahkemesinin 2017/257 sayılı dosyasında bilirkişi raporu alındığını ve dosyanın karar aşamasına geldiğini, 01/10/2019 tarihli duruşmanın 4 nolu ara kararı ile …’ a şirketin ihyası için süre verildiğini, İzmir 14. İş Mahkemesinin 2017/250 Esas sayılı dosyasının 04/02/2020 tarihli 2 nolu ara kararı ile …’e şirketin ihyası için süre verildiğini, … Şti isimli şirketin 31/01/2018 tarihinde re’sen terkin edilmiş olduğunu, terkinin 06/02/2018 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan olduğunu, tüzel kişiliğin sona ermesi için tasfiye işlemlerinin eksiksiz tamamlanması gerektiğini, bu davaların davalı şirket Ticaret Sicilinden terkin edilmeden açılmış olan davalar olduğunu, şirketin usulsüz tasfiye edildiğini belirterek, terkin olunan …. Şti’nin tüzel kişiliğinin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Asıl davada yasal hasım olan davalı … Müdürlüğü cevap dilekçesinde özetle; sicil kayıtlarının tetkikinde, Tasfiye Halinde … Şirketi’nin 20/01/1989 tarihinde kuruluş ile müdürlüğe tescil edildiğini, 05/06/2017 tarihli genel kurul kararı ile tasfiyeye girdiğini, tasfiye memuru olarak …’ ın seçildiğini, 18/01/2018 tarihli ortaklar kurulu kararı ile tasfiye işlemlerinin tamamlanması nedeniyle ünvan ve işletme kaydının ticaret sicil memurluğunca silinmesine karar verildiğini, 31/01/2018 tarihinde şirketin kapanışının sicile tescili yapılarak ünvan ve işletme kaydının sicilden silindiğinin tespit edildiğini, şirketin tasfiyesinin kanuna uygun olarak gerçekleştirilmesi ve sona erdirilmesinden tasfiye memurunun sorumlu olduğunu, sicil müdürlüğünün bu konuda herhangi bir tetkik mükellefiyeti bulunmadığını, dolayısıyla usulüne uygun tamamlanmamış bir tasfiyeden tasfiye memurunun sorumlu olduğunu, müdürlüğün davanın türü itibariyle yasal hasım konumunda olup dava açılmasına sebebiyet vermediğini, dava TTK’nın 32. maddesinde dayalı bir dava olmadığından müdürlük aleyhine harç, yargılama gideri ve vekalet ücreti hükmedilmemesini talep etmiştir.
Birleşen dava davalısı olan tasfiye memurunun davaya cevap vermediği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “… ASIL DAVA VE BİRLEŞEN İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2021/36 esas sayılı dosyası ile açılan DAVANIN KABULÜ ile, …Müdürlüğü’ nün … – … sicil numarasında kayıtlı iken 31/01/2018 tarihinde tasfiye sonu terkin edilen Tasfiye Halinde … Şirketi’ nin İzmir 9. İş Mahkemesi’ nin 2017/257 Esas ve 2017/258 Esas sayılı dosyaları, İzmir 12. İş Mahkemesi’ nin 2017/246 esas sayılı dosyası ile İzmir 14. İş Mahkemesi’ nin 2017/250 Esas sayılı dosyaları ile sınırlı olmak kaydı ile İHYASINA, tasfiye memuru olarak …’ ın atanmasına, tasfiye memuru için ücret takdirine yer olmadığına, keyfiyetin ticaret siciline tescil ve ilanına….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Birleşen dava davalısı tasfiye memuru vekili tarafından, “…Öncelikle ilk derece mahkemesi kararında her ne kadar müvekkilinin şirket hakkında devam eden davaları bilmesine rağmen tasfiyenin tamamlandığına dair karar verilmişse de, söz konusu davaların tam olarak şirketin tasfiye sürecinde derdest edildiği ve müvekkilinin herhangi bir şekilde bu davalardan haberinin olmadığı, şirkete karşı yöneltilen diğer davalar hakkında tasfiye sürecinin şeffaf ve usulüne uygun yönetildiğinin de görüleceği, mahkemenin, şirketin ihyasına ve tasfiye memuru olarak da müvekkilinin atanmasına karar verdiği, ancak söz konusu atamayı re’sen yapmış olup müvekkiline tasfiye memurluğu görevine muvafakati olup olmadığının sorulmadığı, müvekkilinin birtakım sağlık sorunları bulunduğundan, yeniden tasfiye memuru görevini yürütmek istemediği, bu durumda tarafsız bir kayyum/tasfiye memuru atanarak bu işlemlerin yürütülmesine karar verilmesi gerekirken müvekkilinin muvafakati aranmaksızın yapılan atamanın usule ve yasaya aykırı olduğu, ayrıca her ne kadar davalı … Müdürlüğü tarafından yapılan işlemlerde usul ve yasaya aykırılığın söz konusu olmadığı, yasal hasım olduğu bu sebeple sicil memurluğu aleyhine vekalet ücreti ve yargılama gideri yükletilmeyeceğine dair karar verilmişse de bu hususun da hukuka aykırı olduğu, davalı … Müdürlüğünün davaya cevap verdiği, ancak davayı kabul beyanı sunmadığı, bu hususta Yargıtay 11. HD. 12/09/2017 Tarih, 2017/2543 E., 2017/4266 K. sayılı kararında: ‘…davalı tarafından davanın ilk oturumda kabulünün söz konusu olmadığı, davaya cevap verilmeyerek davanın reddinin savunulduğu nazara alındığında davalının yasal hasım olduğundan bahisle yargılama giderinden sorumlu tutulmaması doğru görülmemiş ve yerel mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.’ denildiği, dolayısıyla mahkemenin … Müdürlüğü aleyhine dava vekalet ücreti ile yargılama giderine de hükmetmesi gerekirken yalnızca müvekkili aleyhine hükmetmesi yönüyle de kararın usule ve yasaya aykırı olduğu, hatta yapılan yargılamaya müvekkili sebebiyet vermediğinden müvekkili aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuk ve hakkaniyete aykırı olduğu….” gerekçeleriyle mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; tasfiye sonucu sicilden terkin edilen şirketin, davacıların açmış olduğu davalarla sınırlı olmak üzere TTK’ nın 547/ 2. maddesi uyarınca ihyası istemine ilişkindir.
Mahkemece; yapılan yargılama sonucunda yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verildiği, karara karşı birleşen dava davalısı tasfiye memuru vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.
Davacıların, ihyası istenen şirketin eski çalışanları olduğu iddiası ile SGK’ya karşı açtıkları hizmet tespiti davalarında ihyası istenen şirketin de dahili davalı olduğu, şirket vekilinin bazı duruşmalara katılmış olduğu ve davaların tarihlerinin şirketin terkininden önce olduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
İhyası istenen şirketin 05.06.2017 tarihli ortaklar kurulu kararı ile bu tarihten itibaren tasfiye sürecine girilmesine, şirket ünvanının başına “tasfiye” ibaresinin eklenmesine ve tasfiye memuru olarak …’ın atanmasına karar verilmiş olduğu, 31.01.2018’de terkin edildiği, 06.02.2018’de de Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edildiği anlaşılmıştır. Buna göre, davacıların İş Mahkemelerindeki davaları şirketin terkininden önceye dayalı olup dava açılmasında hukuki yararları bulunduğu görülmekle, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.
İş Mahkemelerinde açılan sözkonusu davaların; ihyası istenen şirketin, davacı işçilerin çalışma gününü usulüne uygun olarak SGK’ya bildirmediği iddiasıyla hizmet tespiti davaları olduğu, eldeki ihya davasının açılmasında … müdürlüğüne izafe edilebilecek bir sorumluluğun bulunmadığı anlaşılmakla, mahkemece davalı tasfiye memurunun vekalet ücreti ile yargılama giderlerinden sorumlu tutulması da usul ve yasaya uygun görülmüş, bu yöndeki istinaf itirazlarının da reddi gerekmiştir (Aynı yönde bknz. Yargıtay 11. HD 2020/258 E.-2020/2123 K).
Yine tasfiye memurunun, kendisine bu görevi yeniden isteyip istemediğinin sorulmadığı, sağlık sorunları olduğundan tasfiye memurluğu yapmak istemediğine dair istinaf itirazları bakımından yapılan değerlendirmede; sağlık sorunları nedeniyle bu görevi yürütmesinin mümkün olmadığı yönündeki mazeretine dair hiçbir belge sunulmamış olduğu, kaldı ki bu konuda mahkemesince her zaman yeniden değerlendirme yapılması ve değişen şartlara göre haklı görülmesi halinde ek karar alınması mümkün bulunduğundan ve bu yöndeki istinaf itirazının da reddi gerekmiştir.
Kabule göre, mahkeme karar başlığında 6100 sayılı HMK’ nın 297. maddesine aykırı olacak şekilde asıl ve birleşen davaların usulünce gösterilmemiş olması doğru görülmemiş, ancak bu husus esasa etkili görülmediğinden kaldırma nedeni yapılmamış ve yalnızca burada eleştirilmekle yetinilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; birleşen dava davalısı tasfiye memuru vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Birleşen dava davalısı tasfiye memuru vekilinin İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/113 Esas – 2021/1025 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı başlangıçta alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Birleşen dava davalısı tasfiye memuru tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın, Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 16/02/2022