Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/2107 E. 2022/2074 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/2107
KARAR NO : 2022/2074

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MUĞLA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/09/2022 (Ara Karar)
NUMARASI : 2022/1098 Esas (Derdest Dosya)
TALEP : İhtiyati Tedbir
BAM KARAR TARİHİ : 29/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 29/12/2022
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/09/2022 ara karar tarihli ve 2022/1098 Esas sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
TALEP:
Davacı/ihtiyati tedbir talep eden vekili talep ve dava dilekçesinde özetle; davalı … Şirketine yönetim kayyumu atanması gerektiğini, TTK m.636/4 hükmünde, fesih davası açıldığında mahkemenin, taraflardan birinin istemi üzerine gerekli tedbirleri alabileceği hükme bağlandığını, davalı şirket müdürü … ve … in çalışan personeli olan diğer ortak …, gerek pay gerekse sayı (% 67 ortaklık payı ve 2 ortak) olarak her türlü kararı alma yetkisine sahip olup şirketi keyfen yönetmekte olduğunu, müvekkilime mali konular hakkında hiç bir bilgi vermediklerini, şirket muhasebesini, tüm ticari defter ve belgeleri … Kocaeli Gebze deki fabrika binasından İstanbul ilinde bilmediğimiz bir adrese taşıdığını, bu bağlamda Sayın Mahkemenin, taraflar arasındaki anlaşmazlıkları ve davalı şirketin hâkim ortağı …’ in aynı zamanda müdürünün şirket müdürü olması dikkate alarak davalı şirket müdürünün kendi mülklerinde şirkete ait malları bulundurması sebebiyle yönetim kayyumu atanması ve şirket menkul mallarının acil olarak tespitinin yapılması açısından önem arz ettiğini, bu nedenlerle davalı şirket müdürü’ nün şirketten mal kaçırmasının önüne geçilebilmesi, şirketin gerçek mal varlığının ortaya çıkartılabilmesi amacıyla öncelikle şirket yönetimine yönetim kayyumu atanmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “…davalı şirkette organ boşluğu söz konusu olmadığı, halihazırda yönetimde bulunan davalı şirket müdürünün azlini gerektiren yaklaşık ispat koşullarının mevcut olmadığı ve şirketin temsile yetkili müdür azledilmeden şirkete, davalı şirket müdürünün şirket adına gerçekleştireceği tüm iş ve işlemlerin esas dava açılıp sonuçlanıncaya kadar kayyım onayına tabi tutulması mümkün değildir. Zira, her ne kadar TTK’nın 630/2. ve 3. Maddelerinde şirket müdürünün yetkisinin sınırlanabileceği belirtilmiş ise de, maddedeki sınırlamanın amacı müdürün yetkisi dahilinde yaptığı işlerin kayyım onayına tabi tutulması değildir. Böyle bir yorum, TMK’da düzenlenen kayyımlık müessesesi ile bağdaşmadığı gibi TTK’nın 629/1. Maddesinin atfıyla limited şirketlerde de uygulanması mümkün olan TTK’nın 371/3. Maddesi gereği, ancak temsil yetkisinin merkezin veya bir şubenin özgülendirilmesine veya birlikte kullanılmasına ilişkin sınırlandırmalar için geçerli olup, TTK’nın 630/2. ve 3. Fıkralarında belirtilen sınırlandırma da ancak kanunda belirtilen bu hallere ilişkin yapılabilir. Bu durumda, TTK’nın 630/2. Ve 3. Fıkralarına dayalı olarak müdürler azledilmeden 4721 Sayılı TMK’nın 426/1-3. Maddesinde belirtilen “3. Yasal temsilcinin görevini yerine getirmesine bir engel varsa.”, yasal koşulunun oluşmaması nedeniyle kayyım tayini ve müdürün yetkilerinin de kayyım tabi tutulması ve bu suretle sınırlandırıldığının kabul edilmesi doğru değildir…” gerekçesiyle “6102 Sayılı TTK’nın 636/3, 636/4 maddeleri delaletiyle , 6100 sayılı HMK’nın 389/1 ve 390/3 maddesi gereğince davacı vekilinin “…”ne yönetim kayyım atanmasına ilişkin TALEBİNİN REDDİNE…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
İhtiyati tedbir talep eden/davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; TTK 636/4 maddesi hükmü; “Fesih davası açıldığında mahkeme taraflardan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alabilir.” şeklinde yasa koyucu tarafından düzenlendiğini, fesih davası açılmakla; ortaklık çıkma payı alacağının tespitinin mahkemece yapılacağını, bu sebeple de, davalı şirketin mal varlığının azaltılamaması ve muhasebesel kayıtlarda gerçek dışı işlemler, şirketi borçlandırıcı muvazaalı işlemler yapılmaması için yönetim kayyumu olmadığı takdirde en azından denetim kayyumu atanması gerektiğini, bu tür davalarda genelde, şirket mal varlığının eksiltilmemesi muvazaalı borçlandırıcı işlemler yapılmaması için denetim kayyumu atandığını, şirket müdürünün bankadan kredi kullanmasını engelleyen yada şirketi borçlandırıcı muameleler de bulunmasını engeller tedbirlerin mahkemece alınması gerektiğini, kayyum atanması ile şirket mal varlığının azaltılmasının önüne geçileceğini, müvekkili şirket ortağının sahip olduğu … Şti. – … şirketi ile, şirketin hakim ortağı ve müdürü olan …’in sahibi olduğu diğer iki şirketler (… A.Ş. -…, ….şti.-…) arasında ki, hukuki ihtilaflar, icra takipleri ihtarnameler, d.işler dosyaları v.s. diğer açılacak davalar ile sabit olduğunu, davalı şirketi temsile yetkili müdürü, davacı müvekkilim ortağı tabiri caizse köşeye sıkıştırmak için, davalı şirketi zarara uğratan ve mal varlığını azaltır şekilde hareket ettiğini, Muğla 3. Noterliği 23.09.2022 tarih 15952 yevmiye numaralı ihtarname davalı şirket tarafından müvekkilinin eşine keşide edildiğini, ihtarname içeriği beyanların gerçek dışı olduğunu, kira sözleşmesinde müvekkilinin eşi tarafından imzalanmadığını, davalı şirketin, Kocaeli Gebze’de fabrikası olduğunu, yirmiye yakın çalışan işçisi ile, Aquapark imalatı yaptığını, davalı şirketin fabrikasında yurt dışından gelen makina parkuru, özel tasarım aquapark imalatı kalıpları, ile ihracaata ve iç piyasaya anahtar teslim aquapark imalatı yaptığını, davalı şirkete yönetim kayyumu atanması gerektiğini belirterek, yerel mahkemenin 23.09.2022 tarihli ara kararı kaldırılmasına ve tedbir kararı verilerek yönetim kayyumu atanmasına, bu taleplerinin kabul görmemezi halinde davalı şirkete denetim kayyumu atanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davalı şirketin haklı nedenle feshi, mümkün olmadığı takdirde ortaklıktan çıkmaya izin verilmesi ile ayrılma payının tespit ve tahsili istemine ilişkindir.
Talep ise; şirkete yönetim kayyumu, olmadığı takdirde denetim kayyumu atanması yönünde ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.
Mahkemece; ihtiyati tedbir taleplerinin reddine karar verilmiş olup, karar davacı/ihtiyati tedbir isteyen vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince; davalı şirkette organ boşluğu söz konusu olmadığı, halihazırda yönetimde bulunan davalı şirket müdürünün azlini gerektiren yaklaşık ispat koşullarının mevcut olmadığı ve şirketin temsile yetkili müdür azledilmeden şirkete, davalı şirket müdürünün şirket adına gerçekleştireceği tüm iş ve işlemlerin esas dava açılıp sonuçlanıncaya kadar kayyım onayına tabi tutulmasının mümkün bulunmadığı gerekçesiyle ihtiyati tedbir taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak davacı/ihtiyati tedbir talep eden vekilinin istinaf sebebleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İhtiyati tedbir talep eden/davacı vekilinin Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/09/2022 ara karar tarihli ve 2022/1098 Esas sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gerekli 80,70 TL istinaf karar harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-İhtiyati tedbir talep eden/davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 29/12/2022