Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/2102 E. 2022/2021 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/2102
KARAR NO : 2022/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/07/2022 (Dava) – 13/10/2022 (Ara Karar)
NUMARASI : 2022/547 Esas (Derdest Dosya)
TALEP : İhtiyati Tedbire İtiraz
BAM KARAR TARİHİ : 22/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/12/2022
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/10/2022 ara karar tarihli ve 2022/547 Esas sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
TALEP:
Davacı/ihtiyati tedbir talep eden vekili dava ve talep dilekçesinde özetle; müvekkili …’in … A.Ş.’nin pay sahibi konumunda olup mevcut durumda 200 adet pay ile şirketin 1/3 oranında hisse ortağı olduğunu, ancak taraflar arasında uzun zamandır iş konusunda sıkıntılar bulunduğunu, şirketin karını düşük gösterebilmek için gereksiz yatırımlar yapıldığını ve müvekkilinin denetiminden uzak bir çalışma ortamı oluşturulduğunu, müvekkilinin şirketten ihtiyaç duyduğu hiçbir bilgiyi alamadığını, denetim yapamadığını, müvekkilinin şirketle ilgili bilgileri ancak ihtarname yolu istediğinde alabildiğini, 2019 yılında yapılan genel kurulda şirketin karlı durumda olmasına rağmen kar payı ödenmediğini, müvekkili tarafından da genel kurul kararının iptali için İzmir 7. ATM’nin 2019/1205 Esası ile dava açılığını ancak davanın usuli eksiklik sebebiyle reddedildiğini ve İstinaf aşamasında olduğunu, dava açıldıktan sonra davalı şirketin kar payı dağıtılmasını engellemek amacıyla gereksiz harcamalar yaptığını ve şirketin zarara sürüklediğini, Karşıyaka 5. Noterliği’nin 26/05/2022 gün ve 16157 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile şirketin mali olarak zor durumda olduğu belirtilerek müvekkilinden 250.000 TL ödeme yapılması istendiğini, şirket kar ederken müvekkiline kar payı ödememek için yatırım adı altında yersiz harcamalar sebebiyle şirketin borçlandırılması ve müvekkilinden para talep edilmesi ayrıca müvekkili tarafından şirket ortaklığından ayrılmak istediğini bildirir ihtarname çekmesinden sonra haklı nedenler oluşturmak için ihtarname gönderilmesinin davalının kötüniyetli olarak davrandığını gösterdiğini, müvekkili tarafından da işbu ihtarnameye İzmir 30.Noterliğinin 03/06/2022 tarih ve 13087 yevmiye nolu ihtarnamesi ile cevap verildiğini, sundukları İzmir 30.Noterliğinin 08/12/2021 tarih ve 31970 yevmiye nolu internet sitesi tespit tutanaklarından görüleceği üzere … A.Ş firmasına ve … markasına iş yapıldığını ve bu şirketlerin çözüm ortağı olarak gösterildiğini ancak bu şirketlere faturalar kesilmediğini ve şirketin bilerek zararda gösterildiğini, mevcut durumda ortaklar arasındaki yönetimsel anlaşmazlıklar, huzursuzluklar, güven duygusunun yitirilmiş olması v.b. nedenlerle müvekkilinin ortaklıktan çıkmak istediğini, şirket kurulduğundan bu yana kar payının dağıtılmadığını, müvekkili tarafından bu hususların gönderilen ihtarnameler ile bildirildiğini, davalı tarafından dikkate alınmadığını, şirketin nasıl yönetildiği, nelere harcama yapıldığının davacı tarafından bilinmediğini, ortaklığın devamının müvekkili açısından çekilmez hal aldığını, TTK 531 maddesi gereğince haklı sebeplerin varlığı nedeniyle davalı şirketin feshine, bu talep kabul edilmediği taktirde müvekkili …’in … A.Ş ortaklığından çıkmasına izin verilmesine karar verilmesini talep etme zorunluluğu doğduğunu, ayrıca fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla payın şirkete devredilmesini sağlamak üzere şimdilik 1.000 TL esas sermaye payının gerçek değerine uyan ayrılma akçesinin hak kazanma tarihinden itibaren hesaplanacak ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkile verilmesine, yine kar payları ödenmediğinden fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000 TL kar payının hak kazanma tarihinden itibaren hesaplanacak ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini, müvekkilinin tüm alacaklarının güvence altına alınmasını ve borçlarının durdurulması için teminatsız olarak davalının mal varlıklarının üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin kuruluşta hissedar olarak bulunmakta olan …, … ve davacı …’in bir araya gelerek dava dışı …’in tek başına sahip olduğu … A.Ş’ne (…) ve bir dönem …’da çalışan davacı ile …’in %50 ortak olduğu … Şti’ne (… Makine) ve piyasaya hizmet veren bir otomasyon yazılımı konusunda faaliyet gösteren bir şirket kurma amacı ile yola çıkıldığını, müvekkili şirketin sermayesi güçlü olan ve şirketi finanse eden ortağının dava dışı eski ortak … olduğunu, şirketin davacının dava dışı … ile olan ticari ilişkisi bozulana dek …’in desteği ile ayakta kaldığını, müvekkili şirket ile dava dışı … Makine şirketlerinin Karsan tarafından yürütülen projelerde ek istihdam sağlamak ve …’ın faaliyet alanına girmeyen konularda yeni müşteri ağlarına erişim vasıtasıyal yeni ticari imkanlar yaratmak için kurulduğunu, belirtilen şirketlerin … Makine’ye ait İzmir/ Torbalı adresinde bulunan fabrika taşınmazda kurulduklarını, davacının 17/03/2005 tarihinde dava dışı …’in sahibi olduğu … A.Ş bünyesinde mühendis olarak çalışmaya başladığını, çalışmasını 31.01.2007 tarihine kadar sürdürdüğünü ve daha sonra işten ayrıldığını, 29.05.2007 tarihinde tekrar … AŞ’de mühendis olarak çalışmaya başladığını, … bünyesinde çalışmakta iken 30.09.2014 tarihi itibari ile dava dışı … Şti ortağı …’in öncü olması ve yine … Makine’nin müvekkili şirketin tüm maddi ve üretim ihtiyaçlarını finanse etmesi ile kurulduğunu, … Makine şirketinin kuruluşundan itibaren her ne kadar müdürü … olarak görünsede şirketin tüm faaliyetlerinin genel koordinatör sıfatı ile davacı tarafından bizzat yerine getirildiğini, davacının fiilen … Makine şirketini yönetirken kendi talebi ile … bünyesinde ve sonrasında da bağlı şirketlerden … Makine bünyesinde 21/06/2019 tarihine kadar sürdürdüğünü, davacının dava dışı … Makine bünyesindeki üstlendiği görevlerde başarısız olduğunu, bu durumun dava dışı … ile arasındaki ilişkinin bozulmasına sebebiyet verdiğini, devamında … Makine bünyesindeki görevlerini aksatarak veya yapmayarak birçok operasyonel problemi … Makine ve dava dışı … üzerinde bıraktığını, davacının daha önceden gizli olarak kurmuş olduğu …. Şti üzerinden de ticari faaliyet göstermeye başladığını, davacının ortağı ve fiilen yöneticisi olduğu dava dışı … Makine’den ayrılmak ve ortaklık payının tahsili için İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/781E. Sayılı dosyası üzerinden dava açtığını, davacı ile dava dışı … ve … şirketi arasındaki ticari ilişkinin bozulması sonucu müvekkili şirketin etkilendiğini ve … Makine’den uzun süre iş alamaz duruma geldiğini, dava dışı …’in müvekkili şirkete olan desteğini keserek şirketteki 200 payını dava dışı hissedar …’a devrettiğini, davacının müvekkili şirkete ve fiilen tek yöneticisi olduğu … Makine şirketine karşı görev ve sorumluluklarını tam manası ile yerinde getirmediğini, kuruluşunda ödemeyi taahhüt ettiği sermaye borcunu dahi vaktinde ödemediğini, sermaye borcunun ödenmesi ihtarının kendisine tebliğ neticesinde kuruluşundan beri kalan bakiye sermaye borcunu ödediğini, dava dilekçesindeki iddiaların gerçek dışı olduğunu, şirketin genel kurullarının zamanında yapıldığını ve davacının bizzat yahut vekili aracılığı ile katılım sağladığını, şirketin 2017 ve 2018 yıllarına ait genel kurullarının yapıldığını, davacının bu genel kurullarda gelir-gider tablolarını kabul ettiğini bu kapsamda yönetim kurulunu olumlu oyu ile ibra ettiğini, davacının dava hakkını kaybetmemek için huzurdaki davayı açtığını, işbu dava ile sermaye artışının iptaline ilişkin İzmir 4. A.T.M’nin 2022/682 Esas sayılı dosyası arasında fiili ve hukuki bağlantı bulunduğundan her iki dosyanın birleştirilmesi gerektiğini, davacının kendi kusuruna dayanarak huzurdaki davayı ikame etmesinin mümkün olmadığını, müvekkili şirketin mal varlıkları üzerine ihtiyati tedbir konulmasına ilişkin gerekli şartlar bulunmadığını, HMK’nun 389.baddesi uyarınca ihtiyati tedbir şartlarının oluşmadığı gibi şirketler hakkında verilecek kararların şirketlerin ticari hayatlarını yürütemeyecek hale geldiğinden ihtiyati tedbir talebinin ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ’NİN 07/09/2022 TARİHLİ ARA KARARI:
İlk derece mahkemesince; “…Dosyaya gelen Türkiye Noterler Birliği Sicil ve Tescil Hizmetleri Müdürlüğünün 20/08/2022 tarihli cevabi yazı ekinde davalı şirkete ait … plaka sayılı araç kaydının bildirildiği, UYAP sistemi üzerinden yapılan Takbis sorgusundan davalı şirket adına Takbis’te kayıtlı taşınmazın bulunmadığı, davanın davalı şirketin feshi, bu talep kabul edilmediği takdirde davacının muhip sebeplere dayalı olarak ortaklıktan çıkmasına izin verilmesi, esas sermaye payının gerçek değerine uyan ayrılma akçesi ve kar payı alacağının ödenmesine yönelik açıldığı, davanın mahiyeti ve HMK’nun 389.maddesi kapsamı nazara alındığında şirket malvarlığının korunması yönünden…” gerekçesiyle “1-Davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulü ile davalı şirket adına kayıtlı … plakalı aracın trafik kaydı üzerine 3.kişilere devir ve temlikin önlenmesi için ihtiyati tedbir konulmasına, 2-Kararın mahiyetine göre teminat alınmasına yer olmadığına…” şeklinde karar verilmiştir.
Ara karara, karşı taraf/davalı vekili tarafından itiraz edildiği, ilk derece mahkemesince itirazın duruşmalı olarak değerlendirildiği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ’NİN 13/10/2022 TARİHLİ ARA KARARI:
İlk derece mahkemesince; “…davacı tarafça açılan iş bu dava ile TTK 531. Madde gereğince haklı sebeplerin varlığı nedeniyle davalı şirketin feshi, bu talep kabul edilmediği taktirde davacının ortaklıktan çıkmasına izin verilmesi, esas sermaye payının gerçek değerine uyan ayrılma akçesi ve kar payı alacağının ödenmesine yönelik olarak açıldığı, davada asıl talebin davalı şirketin TTK 531. Madde gereğince feshine yönelik olduğu, davanın mahiyetine göre şirket mal varlığının korunması yönünden HMK 389 Maddesi uyarınca 07.09.2022 tarihli ara karar ile verilen ihtiyati tedbir kararının usul ve yasaya uygun olduğu sonucuna ulaşılarak…” gerekçesiyle “Davanın konusuna göre davalı tarafın ihtiyati tedbir kararına itirazının reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
Ara karar, karşı taraf/davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Karşı taraf/davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davanın şirketin feshi ile ortaklıktan çıkma ve ortaklık payının tahsili istemini içerdiğini, davanın konusunun, tedbir konulan şirkete ait araç olmadığını, sadece uyuşmazlık konusu mal varlığı hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceğini, somut olayda araç üzerinde bir uyuşmazlığın bulunmadığını, dava konusu şirket aracına HMK 389. Madde uyarınca tedbir uygulanmasının tamamen usulsüz olduğunu, ortaklıktan çıkma istemli ve istemin dayanağının tamamen soyut ve kişisel husumet iddialarına dayalı olan bir davada tasarruf hakkını kısıtlayıcı bir tedbir kararın uygulanmasının kabul edilemeyeceğini belirterek, yerel mahkemece 07/09/2022 tarihli ara karar ile müvekkili şirkete ait … plakalı aracın trafik kaydına HMK 389 kapsamında konulan ihtiyati tedbir karanına itirazın reddine dair ara kararın kaldırılmasına, HMK 389. maddesinin sadece dava konusu malvarlığı hakkında uygulanabileceğinden ve diğer ihtiyati tedbir şartlarının da oluşmadığından, ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep; ihtiyati tedbir kararının kaldırılması istemine ilişkindir.
Mahkemece; itirazın reddine karar verilmiş olup, ara kararı karşı taraf/davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355 maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır.
İhtiyati tedbir, 6100 sayılı HMK.’nun 389. vd. maddelerinde düzenlenmiştir.
HMK.’nun 389-(1) maddesinde; ”Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.
6100 sayılı HMK.’nun 390-(3) maddesinde; “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek” zorunda olduğu hüküm altına alınmıştır.
Geçiçi hukuki koruma yargılamasını, asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. HMK.’nun ihtiyati tedbirle ilgili 390. maddesinin gerekçesinde, geçici hukuki korumalarda ispat hususu üzerinde durulmuştur. Kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada, normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü, hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez.
Bu açıklamalara göre; davanın konusunun anonim şirketin feshi, kabul edilmediği takdirde takdirde ortaklıktan çıkmaya izin verilmesi ile kar payı ve çıkma payı alacağının tahsili istemine ilişkin bulunduğu, mahkemece davalı şirket adına kayıtlı … plakalı aracın trafik kaydı üzerine 3.kişilere devir ve temlikin önlenmesi için ihtiyati tedbir konulmasına ilişkin bulunduğu, davanın konusuna, davadaki taleplere ve tüm dosya kapsamına göre ihtiyati tedbir kararı verilmesi için yaklaşık ispatın bu aşamada gerçekleştiği anlaşılmakla, mahkemece itirazın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir husus bulunmamaktadır.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.’nun 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, karşı taraf/davalı vekilinin istinaf sebebleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İhtiyati tedbir kararına itiraz eden/davalı vekilinin İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/10/2022 tarihli ve 2022/547 Esas sayılı ara kararına karşı istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken harç bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-İhtiyati tedbir kararına itiraz eden/davalının yatırmış olduğu 220,70 TL istinaf başvuru harcı ve 80,70 TL istinaf karar harcı olmak üzere toplam 301,40 TL harcın hazineye gelir yazılmasına,
4-İstinaf eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Kararın 6100 sayılı HMK.”nun 359-(3) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
8-Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.22/12/2022