Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/2101 E. 2022/2053 K. 28.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/2101
KARAR NO : 2022/2053

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/02/2022 (Dava) – 17/10/2022 (Karar)
NUMARASI : 2022/113 Esas – 2022/719 Karar
DAVA : Maddi Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 28/12/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ : 28/12/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/10/2022 tarihli 2022/113 Esas ve 2022/719 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket adına kayıtlı … plakalı aracın, 26/02/2021 tarihinde sürücü … idaresinde iken tek taraflı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, aracın davalı … tarafından kasko poliçesi ile sigortalandığını, hasarın kasko poliçesi kapsamında giderilmesi gerektiğini, hasarın tespiti amacıyla İzmir 8. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2021/37 Değ. İş dosyası ile delil tespiti davası ikame edildiğini ve KDV dahil 95.865,00-TL hasar tespit edildiğini, davalı … şirketine 30/04/2021 tarihinde başvuru yapılmışsa da olumlu veya olumsuz bir dönüş yapılmadığını, bunun üzerine zorunlu dava şartı olan arabuluculuğa başvurulduğunu, anlaşamama ile sonuçlanması üzerine İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/400 Esas sayılı dosyası üzerinden hasar tazminatı talepli davanın açıldığını, ancak yargılama devam ederken; yargılamaya konu alacak hakkında yapılan zorunlu arabuluculuk görüşmesinin son tutanağında sehven bir hata yapıldığını ve uyuşmazlık konusunun son tutanağına “T-238753505-0-0 numaralı poliçeye istinaden araçta oluşan hasar tazminatı talebi” olarak yazıldığının fark edildiğini, oysa müvekkilinin talebinin; meydana gelen zararın trafik değil, kasko poliçesi kapsamında giderilmesi olduğunu, müvekkili şirketin aracında meydana gelen zararın 238738615 kasko poliçe numaralı kasko poliçesi kapsamında giderilmesini istediğini, arabuluculuk son tutanağında sehven yapılan işbu hatanın fark edilmesi üzerine, dava şartı olan arabuluculuk sürecini tamamlamak adına yeniden arabulucuya başvurulduğunu, 2021/7126 arabuluculuk numarası ile görüşmelere başlanmışsa da, tarafların yine anlaşamaması üzerine son tutanağın 14/01/2021’de imzalandığını, davalı … şirketine karşı açılan İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/400 E. sayılı dosyasında davalı … şirketinin arabulucunun son tutanakta sehven kasko yerine trafik poliçesi yazmasından kaynaklı itirazını yargılamanın başında ileri sürmek yerine tamamıyla kötüniyetli şekilde, müvekkilinin hakkına ulaşmasını engellemek maksadıyla, dosya gereken hesaplamaların yapılması amacıyla bilirkişiye tevdi edildikten sonra, bilirkişi rapora itiraz dilekçesinde yaptığını, yargılamanın daha fazla sürüncemede kalmasını ve oluşabilecek hak kayıplarını engellemek amacıyla işbu ek davayı açma ve HMK madde 166 gereği İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/400 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini talep etme zorunluluğunun hasıl olduğunu belirterek, ilk olarak huzurdaki dosyanın İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/400 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine, davanın kabülü ile, 95.765,00-TL hasar tazminatının sigorta şirketinin temerrüde düştüğü tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkisiz mahkemede ikame edildiğini, müvekkili şirket adresinin Ümraniye/İstanbul olduğunu, yetkili ve görevli mahkemenin İstanbul Anadolu Mahkemeleri olduğunu, işbu davaya konu hasara ilişkin olarak İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/400 E. sayılı dosyasında da dava açıldığını, derdestlik itirazında bulunduklarını, ilgili dosyanın işbu dosyaya celp edilerek davanın derdestlik nedeniyle reddine karar verilmesini, davacının dava öncesinde müvekkili şirkete usulüne uygun başvuru yapmadığı gibi, gerekli evrak ve bilgileri de iletmediğini, dava yoluna gitmeden önce sigorta şirketine başvuru yapma zorunluluğu getirildiğini, ancak huzurdaki davada işbu şartın yerine getirilmediğini, huzurdaki davanın zamanaşımına uğradığını, davacıya ait … plakalı aracın müvekkili şirket tarafından K-238738615-0-0 nolu genişletilmiş kasko sigorta poliçesi ile 08/02/2021 – 08/02/2022 tarihleri arasında geçerli olacak şekilde teminat altına alındığını, müvekkili şirket nezdinde arabuluculuk başvurusu üzerine 16023181-2 nolu hasar dosyasının açıldığını, ancak yeterli evrak bulunmadığından dosya kapsamında değerlendirme yapılamadığını, iddia edilen hasar bedelinin son derece fahiş olduğunu, piyasa şartları ile örtüşmediğini, değişik iş tespit raporu doğrultusunda farazi değerlendirmeler yapıldığını, sigortalı aracın ilgili kaza öncesinde yüksek tutarlı kazasının mevcut olduğunu, hasar bedeli belirlenirken bunun göz önünde bulundurulması gerektiğini, sektör uygulamaları gereği parça fiyatlarında %40 iskonto yapılması gerektiğini, davacının faiz talebini de kabul etmediklerini, müvekkili şirketin temerrüde düşmediğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “….İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/400 Esas-2022/84 Karar
sayılı dosyasının incelenmesinde; davacısının …, davalısının … olduğu, dava konusunun 26/02/2021 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davacı şirket adına kayıtlı … plakalı araçta meydana gelen hasarın kasko sigorta poliçesi kapsamında tahsili istemine ilişkin olduğu, 07.02.2022 tarihli karar ile davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verildiği, mahkemenin işbu dosyası ile İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bahse konu 2021/400 Esas-2022/84 Karar sayılı dosyasının tarafları ile dava konusunun aynı olduğu, dava tarihi itibariyle İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/400 Esas-2022/84 Karar sayılı kararının henüz kesinleşmediği, dosyanın derdest olduğu anlaşılmakla, davanın HMK 114/1-ı maddesi uyarınca DERDESTLİK dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davacı vekili tarafından, “….Dava şartı olan arabuluculuğa başvurduklarını, görüşmeler anlaşmama ile sonuçlandığından İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/400 E. sayılı dosyasının kısmi dava olarak 100,00-TL üzerinden ikame edildiğini, mahkemece yürütülen yargılama sırasında 04.11.2021 tarihli bilirkişi raporu ile müvekkili şirket adına kayıtlı araçtaki hasarın 93.365,00-TL olduğu kanaatine varıldığını, ne var ki davalı tarafın arabuluculuk tutanağında kasko poliçesi ibaresi ve bilgileri yerine trafik poliçesi ibaresi ve bilgileri yazıldığından dava şartı yokluğu sebebiyle davanın reddini talep ettiğini, yaptıkları kontrolde arabuluculuk tutanağında kasko poliçe bilgileri yerine, trafik poliçesine dair bilgilerin sehven yazıldığının tespit edildiğini, ancak alınan bilirkişi raporunda tespit edilen hasar bedelinin, Sulh Hukuk Mahkemesince tespit edilen bedele uygun olması sebebiyle yok sayılamayacağından bu bedel üzerinden ek dava olarak istinaf başvurusuna konu İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/113 E. sayılı dosyasının ikame edildiğini, bu ikinci davanın, kısmi olarak açılan İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/400 E. sayılı dosyasına konu edilen 100,00 TL’nin mahsubuyla kalan tutar üzerinden ikame edildiğini, kısmi dava olarak ikame edilen ilk davanın arabuluculuk dava şartı noksanlığı sebebiyle usulden reddedildiğini, fakat karar taraflara tebliğ edilmediğinden henüz kesinleştirilmediğini, ek dava olarak ikame edilen İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/113 E. sayılı dosyasının ise derdestlik dava şartı sebebiyle usulden reddedildiğini, bu nedenle işbu başvuruyu yapma zorunluluğunun doğduğunu, söz konusu davanın ek dava olduğunun dava dilekçesinin ilk sayfasından ve tüm içeriğinden açıkça anlaşıldığını, derdestlik dava şartı sebebiyle davanın usulden reddinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, bilindiği üzere kısmi davada alacaklının, talep konusu yaptığı alacağın bir kısmının hüküm altına alınmasını istediğini, dolayısıyla kısmi davada sadece dava konusu yapılan miktar için davanın sonuçlarının doğduğunu, bu sebeple alacağın geri kalan kısmı için ikinci bir dava açılması durumunda derdestlik oluşmayacağını, çünkü ek davada ilk davada konu yapılmayan alacağın geriye kalan kısmının dava edildiğini, bu durumda, alacak aynı hukuki ilişkiden doğsa bile, her iki davanın konusu ayrı olduğundan ilk açılan davada verilen kararın kesinleşmesinin ya da kesinleşmemesinin ikinci açılan davaya herhangi bir etkisinin bulunmayacağını, nitekim bu hususun doktrinde de; ‘Kısmî dava ile bakiye alacağa ilişkin ek davanın, dava konularının ayrı olması açısından bir tereddüt söz konusu değildir. Kısmî dava açısından derdestlik, sadece dava konusu yapılan kısım bakımından, aynı vakıa, aynı taraflar ve aynı talebe binaen bir dava açılacak olursa söz konusu olur. Bakiye kısım bakımından açılacak olan davanın tarafları ve dava sebebi aynı olmakla birlikte, dava konusu farklı olduğundan bir derdestlik durumu da doğmayacaktır.’ şeklinde ifade edildiğini, para borçlarının bölünebilir olduğunu, alacaklı tarafından tamamı talep edilebileceği gibi kısmi dava vesilesiyle bir bölümünün de talep edilebileceğini, diğer bir anlatımla kısmî dava açan alacaklının, yargılama sırasında isterse kısmen ıslah yolu ile dava konusunu artırabileceğini, isterse de (zamanaşımını ve hak düşürücü süreyi göze alarak) ek dava açarak bakiye alacağını talep edebileceğini, hem uygulamada hem de doktrinde bu konuda bir ayrılık olmadığını, bu halde mahkemece ek davanın derdestlik veya kesin hüküm sebebiyle reddedilmesinin mümkün olmadığını, öncelikle ilk dava ile ikinci davanın birleştirilmesi yönünde inceleme yapılması, davaların birleştirilmesi mümkün değil ise ilk davanın sonucunun ek dava yönünden bekletici mesele yapılması gerektiğini, Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 2014/13268 E.- 2014/18814 K.- 14.10.2014 tarihli ilamının da bu yönde olduğunu, kararın usule, yasaya ve Yargıtay’ın müstakar içtihatlarına aykırı olması sebebiyle istinaf incelemesi neticesinde ortadan kaldırılması gerektiğini….” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, tek taraflı maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle kasko sigortacısından maddi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın usulden reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; mahkemece, işbu dava dosyası ile İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/400 Esas sayılı dosyasının derdest olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verildiği, dosya içerisinde bulunan bahse konu diğer dava dosyasında; arabuluculuk tutanağında kasko poliçesine ilişkin değil, trafik sigorta poliçesine ilişkin hususlar yazılı olduğundan zorunlu arabuluculuk dava şartının usulünce gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiş (2022/84 Karar sayılı karar) olduğu, sözkonusu karar tarihinin 07.02.2022 olduğu ve işbu davanın açıldığı tarihin de 07.02.2022 olduğu, dosya ekindeki bilgi ve belgelere göre henüz diğer dosya bakımından verilen karar kesinleşmeden eldeki davanın açılmış olduğu, yerel mahkemece de buna dayanılarak aynı konuda, aynı taraflar arasında derdest dosya bulunduğu gerekçesiyle eldeki davanın usulden reddine karar verildiği anlaşılmakta ise de, bu kabul doğru olmamıştır.
Davacı vekilinin İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/400 Esas sayılı dava dosyasındaki dava dilekçesinde, açıkça “kısmi dava” açtığını belirterek ve fazlaya dair haklarını saklı tutarak 100-TL üzerinden dava açmış olduğu, eldeki davada ise bakiye tutar olan 95.765-TL bakımından “ek dava” açtıklarını açıkça belirterek davayı açmış olduğu görülmektedir. Bilindiği gibi, kısmi dava olarak açılan bir dava bakımından, ek davanın kısmi dava devam ederken de açılması mümkündür. Önceki davada verilen hükmün, eldeki dava tarihi itibariyle kesinleşmemiş olduğu gibi, verilen red kararının da esasa ilişkin bir nedenle verilmemiş olduğu açıktır. Bu durumda, davacının ek davayı açmakta hukuki yararı bulunduğu, arabuluculuk dava şartına ilişkin hususu ek dava ile talep ettiği miktar bakımından sağlamış olduğu da gözetilerek, mahkemece işin esasına girilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın usulden reddine karar verilmesi isabetli olmamış, davacı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK 353/1-a-6. madde uyarınca kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜNE; İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/113 Esas – 2022/719 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA; davacı tarafından yatırılan 80,70-TL istinaf karar harcının istek halinde davacı tarafa iadesine,
4-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda ele alınmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 28/12/2022