Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/208 E. 2022/255 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/208
KARAR NO : 2022/255

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MANİSA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/11/2021
NUMARASI : 2021/163 Esas – 2021/73 Karar
DAVA : Tazminat (Maddi-Manevi Tazminat)
BAM KARAR TARİHİ : 10/02/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 10/02/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen Manisa Asliye Ticaret Mahkemesinin 02/11/2021 tarihli 2021/163 Esas-2021/73 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … Manisa Şubesinin müşterisi olduğunu, … İBAN nolu hesabın müvekkiline ait olduğunu, bu hesap bünyesinde döviz , yatırım fonu, vadeli vadesiz işlemlerle mevduatını değerlendirmekte iken banka hesaplarına internet yolu ile girilerek birden fazla hareket ile müvekkilinin hesabından rızası dışında toplam 52.900,00 TL başka hesaba aktarılarak çekildiğini, müvekkilinin rızası dışında internet yolu ile dolandırıcılık yaparak müvekkilinin parasının çalındığını, müvekkilinin … Manisa Şubesi … İBAN nolu ( Şube kodu:0093 Hesap no:…) hesabında 3.kişi tarafından hesapta bulunan 11.000 USD ve 723328 adet likit fon TL ye çevrilerek 52.900,00 TL’ sı İstanbul Gazi Osman Paşa Yıldız Tabya Şubesi müşterisi … hesabına internet bankacılığı yolu ve dolandırıcılığı ile usulsüz olarak havale edildiğini, mevduatın, paranın korunması ve muhafazası davalı bankanın sorumluluğunda olduğunu, müvekkilinin telefonuna ait SİM kartın geçerli bir talimat olmadan değiştirilmesi, müvekkilinin kullandığı kartın bloke edilerek kartı elde eden kişinin değişen kartı kullanarak telefona gönderilen bir kullanımlık şifrelerle müvekkili hesabına 12.12.2017 tarih 16.22 saatinden itibaren girilerek işlem yapılması ve hesabın bir saat içinde 52.900.00 TL’lik kısmının kredi kartı tahsilatı şeklinde boşaltılması tamamen bankanın yeterli güvenlik önlemlerini almamasından kaynaklandığını, müvekkilinin ertesi gün yeni SİM kartı alarak hesabını kontrol ettiğinde durumu öğrendiğini, banka hesabındaki paranın İstanbul Gazi Osman Paşa Yıldız Tabya Şubesi müşterisi … hesabına havale edildiğini bildirdiğini, müvekkilinin bu hesap sahibi hakkında Manisa Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde şikayette bulunduğunu, 2017/22879 soruşturma no ile soruşturma başlatıldığını, bankaların, yazılı ve sözlü duyurularla halktan faiz veya ivaz karşılığında topladıkları paraları değerlendiren, ekonomiye kazandıran ve aynı zamanda bundan para kazanan kuruluşlar olduğunu, bankaların bu şekilde yatırılan paraları istenildiğinde ayni veya nakdi olarak iade etmekle yükümlü olduklarını, davalı bankanın usulsüz işlemlerle müvekkilinin mevduatından çekilen paradan sorumlu olduğunu, müvekkiline getirisi ile iade etmek zorunda olduğunu, bankadan talep edilmesine karşın davalı bankanın müvekkilinin şifre gizliliğine uymadığından dava konusu işlemin gerçekleştiği iddiası ile hesabından çekilen paranın karşılanamayacağı cevabını verdiğini, bankaca günün teknolojisine uygun tedbirleri almamasının ve güvenliği sağlayamamasının sorumluluğunu hesap sahibine yıkmak ve zarardan sorumluktan kurtulmak istediğini, bankanın yaklaşımının hukuka uygun olmadığını, bankanın saklaması ve değerlendirmesi için kendisine verilen paranın aynen iadesinden sorumlu olduğunu, müvekkilinin internet dolandırıcılığı karşısında bankanın alması gereken güvenlik önlemlerini alması sistem güvenliği oluşturmasının beklenemeyeceğini, internet dolandırıcılıklarının ne şekilde yapıldığını, bunlara karşı alınacak önlemlerin teknolojik düzeyde alınmasından sorumlu olan bankanın tek kullanımlık şifre kullanılarak paranın hesaptan havale edildiğini tespit ile paranın iadesini reddetmesinin hukuka uygun olmadığını, müvekkilinin hesabından internet dolandırıcılığı yolu ile çekilen 52.900.00 TL nin havalenin yapıldığı tarihten itibaren bankaların yıllık vadeli mevduatlara uyguladığı en yüksek faiz, bundan yüksek olması durumunda ticari avass faiz oranı ile ödemesi, tazmin etmesi için dava gereği doğduğunu beyanla Manisa … Şubesi … İBAN nolu hesaptan usulsüz internet dolandırıcılığı yolu ile çekilen 52.900.00 TL’nin paranın çekildiği tarihten itibaren vadeli mevduata uygulanan en yüksek banka faizi yada bundan yüksek olması durumunda avans faiz oranı ile maddi tazminat alacağı olarak tahsiline karar verilmesini, bankanın talebe rağmen ödememesi ve bu ödememe gerekçesi olarak ileri sürdüğü hususların müvekkilinde yarattığı olumsuzluk ve üzüntü nedeniyle 20.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davada müvekkili bankanın davalı olarak gösterilmiş olmakla birlikte açılan davanın, yetki kuralı çerçevesinde, bankanın Genel Müdürlüğünün bulunduğu, İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesi gerektiğini, dava dilekçesinde de müvekkili bankanın adresinin “…. Center – … Şişli İSTANBUL” olarak gösterildiğini, davanın, müvekkili bankanın genel müdürlüğünün bulunduğu, görevli ve yetkili İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep ettiklerini, huzurda bulunan davada, davacı yanın, Manisa Cumhuriyet Başsavcılığına, şikayette bulunduğunu ve 2017/22879 numaralı soruşturmanın halihazırda devam etmekte olduğunu beyan ettiğini, ceza soruşturması sonucunda düzenlenecek fezlekenin, huzurdaki davaya da etki edeceği göz önünü alınarak, 818 sayılı BK’nun 53.(TBK74) maddesi uyarınca, ceza mahkemesince saptanacak maddi vakıalar hukuk hakimini de bağlayacağından, davaya konu olayla ilgili ceza soruşturmasının sonucunun bekletici mesele yapılmasını talep ettiklerini, Manisa Cumhuriyet Başsavcılığı 2017/22879 soruşturma numaralı soruşturma sürecinin henüz sonuçlanmamış olduğundan davaya konu olayda her türlü savunma haklarını saklı tuttuklarını, müvekkili banka tarafından, davacı-müşteriye, sözleşmesine istinaden, müvekkili banka nezdinde hesap tahsis edildiğini, işbu hesabın internet bankacılığına da açık olarak kullanılmakta olduğunu, 12/12/2017 tarihinde davacı yanın bankalarına bildirmiş olduğu ve kendisinin de kullandığını kabul ettiği O … nolu hattına SMS ile saat 14.02 de “sizi arayan kişilere şifrenizi söylemeyin/tuşlamayın” uyarı metni ile birlikte Cep şifresi gönderildiğini aynı anda ayrıca “… e yeni bir bilgisayar yada tarayıcıdan giriyorsunuz. Bu işlem size ait değilse … … telefon şubesini arayarak bilgi veriniz” şeklinde internet farklı cihaz girişi uyarı mesajı gönderildiğini, saat 16.18 den itibaren de davacının hesabından “ 6194 ile biten başkasına ait kredi kartı ödemesi” “sizi arayan kişilere şifrenizi söylemeyin/tuşlamayın” uyarısı ile birlikte cep şifreleri gönderildiğini, aynı telefon numarasına gönderilmekte ve SMS metni içeriğinde, şifrenin başarılı olarak girildiği mesajının davacı-müşteriye iletildiğini, akabinde, yine SMS kayıtları dökümünden de anlaşılacağı üzere, diğer cep şifreleri ve havale bilgilerinin de müşteri cep telefonuna başarılı olarak iletildiğini, davacı tarafın müvekkili davalı bankaya başvuru dilekçesinde cep telefonunun 12/12/2017 tarihinde saat 16.00 da devre dışı kaldığını beyan ettiğini, oysa ki saat 14.02 de davacının telefonuna internet bankacılığına farktı cihaz girişi yapıldığı ve bu işlem kendisine ait değil ise bankayı araması uyarı mesajı gönderildiğini, tüm bunların davacı yanın, üzerine düşen objektif sorumluluğa riayet etmeden hareket ettiğini, uğranıldığı iddia edilen zararın ise davacı yanın kusuru nedeniyle vuku bulduğunu, ezcümle, banka sisteminde kayıtlı olan, davacıya ait olduğu ikrar da edilen cep telefonuna 12/12/2017 tarihinde saat 14.02 den itibaren cep şifresi kodu gönderildiğini, zarara yol açan eylemlerin bizzat davacının cep telefonundan elde olunan ve saklamakla yükümlü olduğu kişisel bilgileri kullanmak suretiyle gerçekleştirildiği, davacın kişisel bilgilerinin bankanın sisteminden ele geçirilmiş olmadığının anlaşıldığını, taraflar arasındaki sözleşmede, davacının kişisel bilgilerini korumak, üçüncü kişilerin ele geçmesini engellemek konusunda taahhütte bulunduğunun açık olduğunu, keza davacının, opsiyonel olarak sunulmuş olan ek güvenlik önlemlerine itibar etmediğinin de sabit olduğunu, bu durumda, davacının kişisel bilgilerinin başkalarınca öğrenilmesinde ve ortaya çıkan zararlı sonuçta kusurlu olduğunun kabulü gerektiğini, söz konusu kişisel bilgilerin suç teşkil eden bir eylemle elde edilmiş olmasının sonucu etkili olmayıp ortay çıkan zararlı sonuçta davacı kişisel bilgilerini saklamakla yeterli özeni göstermemesi nedeniyle kusurlu sayılması gerektiğini, dolayısıyla bankaca gönderilen mobil onay kodunun 3. Şahısların eline geçtiği ve 3. Şahısların eline geçmesi soncunda oluşan mağduriyetlerde bankanın taraf olamayacağı gibi kişisel sanal saldırılara karşı korunmak için önlem alma veya almama eyleminin tamamen müşterinin insiyatif ve sorumlulağunda olduğunu, davacının oluşan zararı kendi kusuruyla sebebiyet verdiğinin aşikar olduğunu, nitekim davacı yanın bankaya şikayet dilekçesinde verilen yanıtta da “itiraza konu işlemlerin, … üzerinden tarafınıza ait şifrenin doğru olarak girilmesi sureti ile gerçekleştirildiği tespit edilmiş olup bu durumun şifre gizliliğinin sağlanamamasından kaynaklandığı bu nedenle itiraza konu tutarın Bankamızca karşılanamayacağı” bilgisinin verildiğini, kabul anlamına gelmemek kaydı ile ilgili tutarların bir üçüncü kişi hesabına havale edilmiş olduğu veya davacının iddia ettiği 3. Kişi kredi kartının ödendiği düşünülse bile, gerek kanun, gerekse Yargıtay kararları, bu tip durumlarda banka kartı kullanıcısı müşteriyi sorumlu bulduğunu, sorumlu olduğu şifre bilgilerini saklayamadığı gerekçesiyle ortaya çıkan zararın müşteri üzerinde bırakılması gerektiğine karar verdiğini, davacı yanın bankacılık şifrelerini bilerek verdiği ve/’veya kusuru sebebiyle karşı yanın eline geçmesine neden olduğu göz önüne alındığında davanın reddi gerektiğini, dolayısıyla müvekkili bankanın, iş bu davada taraf sıfatı dahi bulunmadığını, davanın, hesabına havale geçilen kişilere yöneltilmesi gerektiğini, bu aşamada işbu davanın hesabına tutarların geçirildiği iddia edilen şahıslara ihbarını talep ettiklerini, davacı yanın manevi tazminat talebinin de yerinde olmadığını, meydana gelen zararın davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğunun kabul edilemeyeceğini, kaldı ki kendi kusurlu davranışları ile zarara uğrayan davacının manevi lazminat talep hakkı bulunmadığını, davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile davacı tarafından talep edilen mevduata uygulanan en yüksek faiz oranının da kabulünün mümkün olmadığını beyanla öncelikle yetki itirazlarının kabulü ile esasa girilmeksizin yetkisiz mahkemede açılan davanın reddine, mahkemenin yetkili görülmesi halinde ise esasa ilişkin savunmaları doğrultusunda haksız davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
İlk derece mahkemesince; “… tüm dosya kapsamına göre, davacının hesabının bireysel nitelikte olduğu, ticari bir hesap olmadığı, uyuşmazlığın tüketici ilişkisi kapsamında kaldığı, davacı ile davalı banka arasında 6502 sayılı yasada tanımlanan şekilde bankacılık hizmetleri konusunda tüketici ilişkisi bulunduğu, uyuşmazlığın 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında kaldığı, bu durumda eldeki davanın Tüketici Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmekte olduğu anlaşıldığından; mahkememizin görevsizliğine…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının hesabından internet dolandırıcılığı yolu ile para çekilmesinden kaynaklanan davanın TTK. 4. maddesi uyarınca mutlak ticari dava niteliğinde bulunması karşısında Ticaret Mahkemesinin görevli olduğunun kuşkusuz olduğunu, Yargıtay 19. HD 24/03/2011 tarih ve 2010/14942 E-2011/3874 K sayılı ilamı ve Yargıtay 11. HD 20/06/2011 tarih ve 2009/15158 E-2011/7472 K sayılı ilamında da belirtildiği gibi davacının bilgisi ve izni dışında internet bankacılığı ile yapılan işlemler sonucu çekilmesi suretiyle uğranılan zararın tazmini davası mutlak ticari dava olduğundan davanın mahiyetine göre Tüketici Mahkemesinde görülemeyeceğini, Ticaret Mahkemesinin görevli olduğunun kuşkusuz olduğunu, buna rağmen ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın tüketici uyuşmazlığı olduğu ve 6502 sayılı TKHK kapsamında kaldığı gerekçesi ile görevli mahkemenin Ticaret Mahkemesi değil Manisa 4.Asliye Hukuk (Tüketici) mahkemesinin olduğu yönünde karar vermiş olmasının usul ve yasaya , Yargıtay Yerleşik Kararlarına aykırı olduğunu beyanla, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davacıya ait banka hesabından davacının bilgisi ve rızası bulunmaksızın internet bankacılığı yoluyla yapılan havale işlemleri sebebiyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece; mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş olup, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebebleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Somut olayda; Mahkemece, davada görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğu kabul edilerek görevsizlik kararı verilmiş olup, uyuşmazlık, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin “tüketici” işlemi olup olmadığı, iş bu davanın 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kalıp kalmadığı ve buradan varılacak sonuca göre de mahkemece verilen görevsizlik kararının isabetli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 3/1 maddesi ile, “Sağlayıcı, kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, satıcı, kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan ya da mal sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi ise, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.” şeklinde tanımlanmıştır. Bir hukuki işlemin sadece 6502 sayılı yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilebilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir.
Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup HMK’nın 114. maddesine göre dava şartıdır ve taraflarca ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak da söz konusu olmaz.
Dava konusu somut uyuşmazlıkta; davacının hesabının bireysel hesap olduğu, davacının tacir sıfatıyla eldeki davayı açmadığı, ihtilafın bireysel nitelikteki banka hesabına ilişkin olduğu, taraflar arasında ticari bir anlaşmazlık bulunmadığı, davacının 6502 sayılı TKHK’nın 3. maddesinde tanımlanan tüketici sıfatını taşıması ve taraflar arasındaki işlemin de tüketici işlemi niteliğinde olması nedeniyle, TKHK’nın 73. maddesi gereğince davaya bakma görevi Tüketici Mahkemesine aittir.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak davalının istinaf sebebleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Manisa Asliye Ticaret Mahkemesinin 02/11/2021 tarihli 2021/163 Esas-2021/73 Karar sayılı kararına karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından, istinafa gelirken peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 21,40 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302/5. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
3-İstinaf eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın 6100 sayılı HMK.”nun 359-(3) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
7-Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK 362/1-c maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 10/02/2022