Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/2068 E. 2022/2017 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/2068
KARAR NO : 2022/2017

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MUĞLA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/06/2022 (Dava) – 14/09/2022 (Ara Karar)
NUMARASI : 2022/836 Esas (Derdest dosya)
DAVA : Limited Şirket Hisselerinin İptali ve Tescili
TALEP : İhtiyati Tedbire İtiraz
BAM KARAR TARİHİ : 22/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/12/2022
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/09/2022 ara karar tarihli ve 2022/836 Esas (derdest dosya) sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … Müdürlüğüne … sicil numarası ile kayıtlı olan … Şirketinin ortaklarından biri iken, sahip olduğu 2080 payın 1080 payını 01/11/2021 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi ile ekli Hisse Devir sözleşmesi ile …’ya devrettiğini, müvekkilinin şirkette kalan 1000 payını ise borçları, icra takip dosyaları, kredi işlemleri nedeni ile şirket hisselerinin bir haciz tehdidi ile karşılamaması, şirketinin kredi ve ticari itibarının herhangi bir haciz nedeni ile zarar görmemesi amacı ile “geçici” olarak, tekrar bedelsiz devralmak kaydı ile davalıya devrettiğini, müvekkili tarafından davalıya yapılan devir gerçek bir devir olmadığını, müvekkili tarafından yapılan devirle birlikte davalının şirkette sahip olduğu (o tarih itibari ile) %49’luk hissenin %25’lik kısmını dilediği zaman bedelsiz olarak geri alma kaydı ve inancı ile yapılmış bir devir söz konusu olduğunu, bu hususta taraflar arasında noterden yapılan devir sözleşmesinin yanı sıra şirketin tüm ortaklarının birlikte imzaladığı “Protokol” başlıklı belgenin kaleme alındığını, bu Protokolün ilk maddesinde davalı …’ın şirkette sahip olduğu %25 hissenin müvekkiline ait olduğunu, müvekkilinin dilediği zaman bu hisseyi davalıdan bedelsiz olarak devralabileceğinin açıkça yazıldığını, bu protokolün davalı tarafından da imzalandığını, müvekkilinin hissesinin iadesini davalıdan talep ettiğini, ancak davalı bunu kabul etmemiş olduğunu, dava sonuçlanıncaya kadar dava konusu hisselerin üçüncü kişilere devrinin engellenmesine dair ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ’NİN 30/06/2022 TARİHLİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “…davacı taraf, delil olarak, Marmaris 4. Noterliği’nin 16/11/2021 tarihli “Davacı ile davalı … arasında yapılan pay devir sözleşmesi, Marmaris 4. Noterliği’nin 13/06/2022 tarih ve 06116 yevmiye numaralı ihtarnamesi, Marmaris 4. Noterliği’nin 17/06/2022 tarih ve 06372 sayılı ihtarnamesi, Üsküdar 5. Noterliği’nin 15/06/2022 tarih ve 28150 ihtarnamesi, tarihsiz protokol, … Müdürlüğü kayıtları, … sicil numaralı …Şti.’ye ait şirket kayıtları, şirket defterleri ve eklerine dayanmıştır. 6100 sayılı HMK’nın 389/1 maddesi gereğince, meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkânsız hâle geleceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağına yönelik 6100 sayılı HMK’nın 390/3 maddesi gereğince davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat edecek nitelikte delil ibraz ettiği, uyuşmazlık konusu hissenin devri halinde, davacı yönünden 6100 sayılı HMK’nın 389/1 maddesi gereğince meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkânsız hâle geleceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağı…” gerekçesiyle “1)-6100 sayılı HMK’nın 389/1 maddesi delaletiyle 6100 sayılı HMK’nın 390/3 maddesi gereğince ihtiyati tedbir isteyen vekilinin TALEBİNİN KABULÜNE, 2)-a)-Marmaris 4. Noterliğinizin 16/11/2021 tarihli Davacı … – … T.C. Kimlik No ve davalı … – … T.C. Kimlik Nolu, arasında yapılan pay devir sözleşmesinde belirtilen değeri dikkate alınarak 1.000.000,00.TL(BirmilyonTürklirası)’nin % 15’i olan 150.000,00-TL tutarında, Mahkememiz veznesine nakdi teminat yatırıldığında veya bu meblağı karşılayan kesin ve süresiz banka teminat mektubu Mahkememize sunulduğu taktirde; b)-Uyuşmazlık konusu davalı … T. C. Kimlik nolu …’ın … Müdürlüğü’nün … sicil numarasında kayıtlı dava dışı …. ŞTİ’nde SAHİP OLDUĞU % 25’lik HİSSENİN 3. KİŞİLERE VEYA ŞİRKET ORTAKLARINA DEVİR VE TEMLİKİNİN ÖNLENMESİ İÇİN İHTİYATİ TEDBİR KONULMASINA,3)-Teminat yatırıldığında tedbir şerhinin işlenmesi için … Müdürlüğüne ve dava dışı … ŞTİ’ne MÜZEKKERE YAZILMASINA…” şeklinde karar verilmiştir.
Karara, karşı taraf/davalı vekili tarafından itiraz edildiği, yerel mahkemece itirazın duruşması olarak değerlendirildiği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ’NİN 14/09/2022 TARİHLİ ARA KARARI:
İlk derece mahkemesince; “…6100 sayılı HMK’nın 390/3 maddesi gereğince davacı tarafından, davalı yönünden davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat edecek nitelikte delillerin dosyaya sunulduğu…” gerekçesiyle “1)-6100 sayılı HMK’nın 394/4 maddesi gereğince İtiraz eden/davalı … vekili Av. …’ın itirazının REDDİNE…” şeklinde karar verilmiştir.
Kararın, karşı taraf/davalı vekili tarafından istinaf edildiği anlaşılmıştır.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Karşı taraf/davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme ara kararının hukuka ve mevzuata aykırı olduğunu, davacının iddia ve taleplerinin tamamen haksız ve mesnetsiz olduğunu, müvekkilin maliki olduğu hisseleri halihazırda emaneten elinde bulundurduğu ve iade etmediği yönündeki iddiaların tamamen gerçek dışı olduğunu, müvekkilinin, dava dilekçesinde iddia edilenin aksine “şirketle hiçbir ilgisi bulunmayan bir emanetçi olmadığını, müvekkilinin henüz şirkette hissedar olmadığı dönemde dahi, şirketin işlettiği 2b Grup Mermer sahasının %20 pay sahibi olmasının bu durumu ispatladığını, davacının, uzun süren şahsi ekonomik sorunları nedeniyle müvekkilden büyük miktarlara ulaşan borçlar aldığını, davacının ailesine ait okul taksitler vb. ödemeler, vergi borçları ve hatta davacının ödemekle yükümlü olduğu dönemdeki personel maaşları, şirket adına yapılması gereken ödemeler, şirkete alınacak malzeme ve ekipman bedelleri, davacının taahhüt ettiği sermaye borçları vs gerek müvekkilinin şahsi hesabından gerek kredi kartından gerekse de müvekkilinin başka şirketinde çalışan kendi personelinin hesap veya kredi kartlarından ilgili kişi ve kurumlara müvekkili tarafından borç olarak ödendiğini, tarafların ilk başta, davacının müvekkiline olan borçlarını ödeyeceği inancıyla dava ve cevaba cevap dilekçesinde bahsi geçen protokolü tanzim ederek müvekkili adına kayıtlı hisselerin %25’inin davacıya ait olduğunu ve davacının dilediği zaman %25’lik bölümü devralabileceğini kararlaştırdıklarını, ancak davacının borçlarını müvekkiline ödeyememesi nedeniyle tarafların bir araya gelerek, müvekkilinin söz konusu hisselerin tamamının gerçek sahibi olması konusunda mutabık kaldıklarını ve protokolü ortadan kaldırdıklarını, protokolü baştan itibaren hükümsüz kıldıklarını, yapılan görüşmede davacı, elinde bulunan protokol aslını davalı müvekkile teslim ettiğini ve söz konusu protokol aslının müvekkili tarafından yırtılarak ortadan kaldırıldığını, davacının da huzurdaki davasını açarken mezkur “tarihsiz protokolün” aslını sunamadığını bunun yerine bahsi geçen protokolün bir fotoğrafının çıktısını delil olarak sunduğunu, davacının, ne dava dilekçesinin ekinde ne ihtiyati tedbir duruşması sırasında ne cevaba cevap dilekçesi ekinde söz konusu belge aslını İlk Derece Mahkemesi dosyasına sunamadığını, yargılamanın mezkur aşamalarının hiçbirinde borçlu olduğu yönündeki iddiaları inkar etmediğini, huzurdaki davanın temelini oluşturmasına rağmen davacının söz konusu protokol aslını işbu dava dosyasına sunamamış olması davacının işbu davasında ne denli haksız ve kötü niyetli olduğunun da bir göstergesi olduğunu, tarafların ortak mutabakatları sonucu yırtılıp atılarak ortadan kaldırılan protokolün aslı ibraz edilmeden hak iddia edilmesini hukukun korumasını beklemenin mümkün olmadığını belirterek, yerel mahkemece verilen 14.09.2022 tarihli “ihtiyati tedbir kararına itirazın reddine” dair ara kararın ortadan kaldırılmasına, aksi kanaate ulaşması halinde Müvekkilin … Şti’nde sahip olduğu %25’lik hissesinin mevcut itibari değerinin (halihazırdaki aktifleri, demirbaşları ve halen aylık asgari 400.000-USD ihracatı-satışı ve yürüttüğü madencilik operasyonları) asgari 1.000.000-USD olduğu ve hisselerimizin değerine karşılık teminat olarak hükmedilen tutarın da muhtemel zararlarımızın telafisine yetmeyeceği dikkate alınarak, teminat tutarının ve oranının bu çerçevede artırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davalı adına tescil edilen limited şirket hisselerinin inançlı işlem iddiasıyla davacı adına tescili ve iadesi istemine ilişkindir.
Talep ise; ilk derece mahkemesince konulan ihtiyati tedbirin kaldırılması istemine ilişkindir.
Mahkemece; ihtiyati tedbire itirazın reddine karar verilmiş olup, karar tedbire itiraz eden/davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355 maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır.
İhtiyati tedbir, 6100 sayılı HMK.’nun 389. vd. maddelerinde düzenlenmiştir.
HMK.’nun 389-(1) maddesinde; ”Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.
6100 sayılı HMK.’nun 390-(3) maddesinde; “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek” zorunda olduğu hüküm altına alınmıştır.
Geçiçi hukuki koruma yargılamasını, asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. HMK.’nun ihtiyati tedbirle ilgili 390. maddesinin gerekçesinde, geçici hukuki korumalarda ispat hususu üzerinde durulmuştur. Kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada, normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü, hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez.
Bu açıklamalara, dosya kapsamına, sunulan protokol içeriğine göre; davacı vekilinin, davalı adına kayıtlı % 25 oranında hisse üzerine ihtiyati tedbir talep ettiği, mahkemenin de % 15 teminat karşılığı talebin kabulüne karar verildiği, ihtiyati tedbir konulan hisselerin mülkiyetinin doğrudan uyuşmazlık konusu olduğu ve ihtiyati tedbir kararı verilmesi için yaklaşık ispatın bu aşamada oluştuğu anlaşılmakla, mahkemece itirazın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir husus bulunmamaktadır.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.’nun 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, tedbire itiraz eden karşı taraf/davalı vekilinin istinaf sebebleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İhtiyati tedbire itiraz eden karşı taraf/davalı vekilinin Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/09/2022 tarihli ve 2022/836 Esas sayılı ara kararına karşı istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken harç bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-İhtiyati tedbire itiraz eden karşı taraf/davalının yatırmış olduğu 220,70 TL istinaf başvuru harcı ve 80,70 TL istinaf karar harcı olmak üzere toplam 304,40 TL harcın hazineye gelir yazılmasına,
4-İstinaf eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Kararın 6100 sayılı HMK.”nun 359-(3) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
8-Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.22/12/2022