Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/2064 E. 2022/2071 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/2064
KARAR NO : 2022/2071

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/11/2018 (Dava) – 14/06/2022 (Karar)
NUMARASI : 2018/1264 Esas – 2022/585 Karar
DAVA : Menfi Tespit
BAM KARAR TARİHİ : 29/12/2022
KARARIYAZIM TARİHİ : 29/12/2022
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/06/2022 tarih ve 2018/1264 Esas – 2022/585 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 18/12/2014 tarihinde Uşak-Sivaslı karayolu Pamukkale Akaryakıt İstasyonu önünde meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracı sollayıp tekrar sinyal vererek yeniden sağ şeride otobüsün önüne geçtikten sonra sağ tarafta bulunan akaryakıt istasyonuna giriş yaptığı esnada arkasından gelen sevris otobüsünün yeteri takip mesafisini korumadan ani şekilde petrol istasyonuna giriş yapmasıyla servis minibüsünün önündeki …’ın sevk ve idaresindeki araca çarpmamak için fren ve sağ tarafa manevra yaparak kurtulmaya çalıştığı esnada müvekkilinin aracının yan tarafa devredildiği olayla ilgili olarak meydana gelen kazada …, … ve …’in maluliyetleri dolayısıyla davalı sigorta şirketinin müvekkiline karşı İzmir 20. İcra Müdürlüğü’nün 2017/15319 esas sayılı dosyası ile toplam 58.297,45-TL asıl alacak, 437,23-TL işlemiş faiz olak üzere toplam 58.734,68-TL üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığını, kaza dolayısı ile Uşak 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/987 esas sayılı dosyasında açılmış olan ceza davasının halen devam ettiğini, müvekkilinin bu kaza dolayısıyla davalı sigorta şirketi tarafından müvekkiline gönderilmiş ihtar üzerine 04/12/2017 tarihinde 3.459,00-TL ödemenin de yapıldığını, müvekkilinin sorumluluğunun kusur oranına göre belirlenerek ödenmiş olan tazminatın bu kusur oranına göre tekabül edecek kısmının müvekkilinden talep edilmesi gerekirken ödenmiş olan tüm tazminat miktarının müvekkilinden talep edecek şekilde 58.734,68-TL’lik miktarı üzerinden icra takibi yapılmış olması nedeniyle müvekkilinin kusur durumuna göre hesap edilecek miktarın üzerindeki 40.000,00-TL dolasıyla borçlu olmadığının tespiti için iş bu davanın açılması zorunluluğunun doğduğunu belirterek; davanın kabulü ile müvekkilinin sigorta şirketine 40.000,00-TL borçlu olmadığının tespitine, müvekkiline karşı başlatılmış olan İzmir 20. İcra Müdürlüğü’nün 2017/15319 esas sayılı icra dosyasının durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; mahkemenin yetkisiz olduğunu, davanın icra takibinin yapıldığı yer olan İzmir Ticaret Mahkemelerine gönderilmesini talep ettiklerini, davacı tarafın dava dilekçesinde kazanın meydana gelmesinde tüm kusurun kendilerinde olmadığını beyan edip kısmi olarak menfi tespit davası açtığını ancak bu iddianın mesnetsiz olduğunu, dava dilekçesinde davacı tarafın yaklaşık %25 kusurlu olduklarını kabul ettiğini ve kısmi olarak dava açtığını beyan ettiğini, müvekkili şirketçe … için %21 maluliyet ve %25 davacı kusuru doğrultusunda 20.989,42-TL, … için %73,2 maluliyet ve %25 davacı kusuru doğrultusunda 33.849,03-TL, … için %2,3 maluliyet ve %25 davacı kusuru doğrultusunda 3.459-TL olmak üzere toplam 58.297,45-TL ödendiğini, Uşak 1. Asliye Ceza Mahkemesi dosyasında davacı kusur oranın Adli Tıp Kurumu raporuna göre %75 olduğunun tespit edildiğini, açıkladığı nedenlerle öncelikle yetkisizlik kararı verilerek dosyanın yetkili İzmir Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, haksız davanın reddine, masrafların davacı taraf üzerinde bırakılmasına, masraf ve vekalet ücretinin davacı taraftan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “…Dosyanın, davacı tarafça takip edilmemesi nedeniyle ilk kez 25/02/2021 tarihinde işlemden kaldırıldığı, davacı vekilinin 02/11/2021 ve 03/03/2022 tarihlerinde mazeret dilekçesi sunduğu, duruşma gün ve saati usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği halde, davacı vekilinin 14/06/2022 tarihli duruşmaya 3. kez mazeret sunup katılmayarak davanın ikinci kez takipsiz bırakıldığı anlaşılmakla HMK. nun 320/4. fıkrası ve 150/6. fıkrası gereğince, davanın ilk yenilemeden sonra takipsiz bırakılması…” gerekçesiyle ” davacı tarafça ikinci kez takipsiz bırakılan davanın 6100 sayılı HMK’ nun 320/4 ve 150/6. Maddesi gereğince AÇILMAMIŞ SAYILMASINA…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, 14.06.2022 tarihli duruşmaya, Uşak ilinde duruşmalarının bulunması nedeniyle mazeret dilekçesi gönderdiklerini, söz konusu mazeret dilekçesinde duruşmaların olduğu mahkemeler ve dosya numaralarının açıkça belirtildiğini, buna rağmen yerel mahkemece gerekçesiz olarak mazeretin reddine karar verilerek davanın açılmamış sayılmasına hükmedildiğini, dosyada bulunan mazeret dilekçelerinin tamamının gerekçeli olduğunu, tüm dilekçelerde duruşmaya katılamama sebeplerinin açık olarak belirtildiğini, mazeret dilekçelerinden bir tanesinin mahkeme hakiminin izinli olması sebebiyle, bir tanesi de İzmir ilinde meydana gelen deprem dolayısıyla adliyelerde duruşma yapılamayacak olmasından kaynaklı olarak gönderildiğini, gönderilen mazeret dilekçelerinin davanın sürüncemede kalmasına da sebebiyet vermediğini, mahkemece kusura ilişkin bilirkişi raporu aldırılmış, bilirkişi raporuna karşı gerekli beyanlarda bulunulmuş, mahkemece beyanlar noktasında dahi ek rapor alınıp alınmayacağı yönünde bir karar verilmeksizin davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, yargılamayı uzatmaya yönelik mazeret dilekçesi verme gibi bir durumun söz konusu olmadığını, yerel mahkemece bu durumun tam aksi düşünülerek hareket edilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, yerel mahkemece rapora karşı beyanları doğrultusunda bir ara karar dahi kurulmadan davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin de usulsüz olduğunu, yerel mahkemece 14.06.2022 tarihli duruşmaya ilişkin tarafların yapılmış olan herhangi bir tebligatın da bulunmadığını, her ne kadar duruşma gününü UYAP üzerinden öğrenilmesine karar verilmesi yönünde ara karar kurulmuş ise de bu durum da usulsüz olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; trafik kazasından kaynaklanan davalı sigorta şirketi tarafından ödenen tazminatların davalıdan rücuen tahsili amacıyla başlatılan icra takibinden sonra açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Somut olayda; dosyanın ilk kez 25/02/2021 tarihinden işlemden kaldırıldığı, davacı vekilinin 02/03/2021 tarihinde yenileme dilekçesi sunduğu ve duruşmanın 24/06/2021 tarihine bırakıldığı, daha sonra 03/03/2022 tarihli celsede davacı vekilinin mazeret dilekçesi sunması nedeniyle duruşmanın 14/06/2022 tarihine ertelenmesine ve davacı vekilinin duruşma gününü UYAP’ dan öğrenmesine karar verildiği, 14/06/2022 tarihli celseye davacı vekilinin mazeret dilekçesi göndermesi nedeniyle mazeretinin reddine karar verilerek, davalı taraf da davayı takip etmeyeceğini beyan ettiğinden davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) “hukuki dinlenilme” başlıklı 27. maddesi, T.C. Anayasası’nın hak arama hürriyetini düzenleyen 36. maddesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin adil yargılanma hakkına ilişkin 6. maddesi nazara alındığında davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını mahkemenin açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini içeren bu hakkın ve yargılamanın aleniliği ilkelerinin gerçekleşmesinin en önemli aracı duruşma yapılmasıdır. Duruşma günü celseye katılma imkânı olmayan taraf buna ilişkin mazeretini bildirip, belgeleyerek, bildirim giderlerini de yatırarak duruşmanın ertelenmesini isteme olanağına sahiptir. O hâlde duruşma tayin edilerek, usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflardan yalnız biri duruşmaya katılırsa gelmeyen tarafın geçerli mazeret gönderip göndermediği, gerekli masrafın karşılanıp karşılanmadığı incelenerek; gelen tarafın bu mazeret dilekçesine karşı beyanına göre, dosyanın işlemden kaldırılmasına ya da kaldırılmamasına karar verilecektir. Anılan hususların uygulanabilmesi için, her şeyden önce tarafların usulüne uygun davet edilmiş olmaları gerekmektedir. Bu bağlamda tebligat, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile güvence altına alınan iddia ve savunma hakkının tam olarak kullanılmasının zorunlu unsurudur. Savunma hakkının temelini teşkil eden hukuki dinlenilme hakkı, adil yargılanma ilkesinin ayaklarından biridir. Bu hakkın ihlal edilmemesi için yapılan bildirimin tebligat hukukuna uygun olması gerekir. Muhatap usulüne uygun olarak yapılacak tebligat ile açılan davadan zamanında ve tam olarak haberdar olur. Bu nedenle tebligat, yapıldığı tarihte yürürlükteki tebligat mevzuatına aykırı yapılmışsa, sadece tebligat hukukuna aykırı davranış söz konusu olmaz, aynı zamanda hukuki dinlenilme hakkı da ihlal edilmiş olur.
6100 sayılı HMK’nın uygulama alanını, adli yargı ilk derece hukuk mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri hukuk dairelerinde tutulacak kayıtlar ile yazı işleri hizmetlerinin yürütülmesi ve bu işlemlerde UYAP’ın kullanılmasına dair usul ve esasları düzenlemek amacıyla çıkartılan Bölge Adliye Ve Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdarî Ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 212. maddesi gereğince tebligat işlemlerinin 7201 sayılı Tebligat Kanunu ile Tebligat Kanunu uyarınca çıkarılan yönetmeliklere göre fiziki ya da elektronik ortamda yapılacağı düzenlenmiştir.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun “tebligatın yapılması” başlıklı 1. maddesinde tüm tebligatların bu Kanun hükümlerine göre Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü veya memur vasıtasıyla yapılacağı; “tebligatın memur vasıtasıyla yapılması” başlıklı 2. maddesinde ise özel hüküm bulunması halinde tebligatın kendi memurları veya mahalli mülkiye amirinin emriyle zabıta vasıtasıyla yaptırılacağı kabul edilmiştir.
11.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren “Elektronik tebligat” başlıklı 7/a maddesi ise;“Tebligata elverişli bir elektronik adres vererek bu adrese tebligat yapılmasını isteyen kişiye, elektronik yolla tebligat yapılabilir. Anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlere elektronik yolla tebligat yapılması zorunludur. Birinci ve ikinci fıkra hükümlerine göre elektronik yolla tebligatın zorunlu bir sebeple yapılamaması hâlinde bu Kanunda belirtilen diğer usullerle tebligat yapılır. Elektronik yolla tebligat, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır.” hükmünü içermektedir. Bu düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere elektronik tebligat usulünün düzenlendiği Tebligat Kanunu’nun 7/a maddesindeki düzenleme ve Elektronik Tebligat Yönetmeliği hükümleri de dahil olmak üzere, Tebligat Kanunu ve çıkarılan Tebligat Yönetmeliği hükümleri incelendiğinde; duruşma gününün UYAP’tan öğrenilmesi usulünün uygulanabileceğine yönelik bir düzenlemeye yer verilmemiştir. (Yargıtay HGK, 17.01.2018 günlü ve 2017/14-1760 Esas, 2018/43 Karar)
Bu aşamada davanın açılmamış sayılmasına ilişkin yasal düzenlenmelerin incelenmesi gerekir.
6100 sayılı HMK’nın konu ile ilgili 150.maddesinde;
“(1) Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir.
(2) Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflardan biri duruşmaya gelir, diğeri gelmezse, gelen tarafın talebi üzerine, yargılamaya gelmeyen tarafın yokluğunda devam edilir veya dosya işlemden kaldırılır. Geçerli bir özrü olmaksızın duruşmaya gelmeyen taraf, yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemez.
(3) Duruşma gününün belli edilmesi için tarafların başvurması gereken hâllerde gün tespit ettirilmemişse, son işlem tarihinden başlayarak bir ay geçmekle dosya işlemden kaldırılır.
(4) Dosyası işlemden kaldırılmış olan dava, işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde taraflardan birinin dilekçe ile başvurusu üzerine yenilenebilir. Yenileme dilekçesi, duruşma gün, saat ve yeri ile birlikte taraflara tebliğ edilir. Dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak bir ay geçtikten sonra yenileme talebinde bulunulursa, yeniden harç alınır, bu harç yenileyen tarafça ödenir ve karşı tarafa yüklenemez. Bu şekilde harç verilerek yenilenen dava, eski davanın devamı sayılır.
(5) İşlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davalar, sürenin dolduğu gün itibarıyla açılmamış sayılır ve mahkemece kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır.
(6) İşlemden kaldırılmasına karar verilmiş ve sonradan yenilenmiş olan dava, ilk yenilenmeden sonra bir defadan fazla takipsiz bırakılamaz. Aksi hâlde dava açılmamış sayılır.
(7) Hangi sebeple olursa olsun açılmamış sayılan davadaki talep dahi vaki olmamış sayılır.” şeklinde düzenlenme yer almaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Tarafların Duruşmaya Gelmemesi, Sonuçları ve Davanın Açılmamış Sayılması” başlığını taşıyan 150. maddesinin 2. fıkrasında “Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflardan biri duruşmaya gelir, diğeri gelmezse, gelen tarafın talebi üzerine, yargılamaya gelmeyen tarafın yokluğunda devam edilir veya dosya işlemden kaldırılır. Geçerli bir özrü olmaksızın duruşmaya gelmeyen taraf, yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemez.” hükmüne, 320. maddesinin 4. fıkrasında; “Basit yargılama usulüne tabi davalarda, işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olan dosya, yenilenmesinden sonra takipsiz bırakılırsa, dava açılmamış sayılır” hükmüne yer verilmiştir.
6100 sayılı Kanun’un “hukuki dinlenilme” başlıklı 27. maddesi, Anayasa’nın hak arama hürriyetini düzenleyen 36. maddesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin adil yargılanma hakkına ilişkin 6. maddesi nazara alındığında davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını mahkemenin açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini içeren bu hakkın ve yargılamanın aleniliği ilkelerinin gerçekleşmesinin en önemli aracı duruşma yapılmasıdır. Duruşma günü celseye katılma imkanı olmayan taraf buna ilişkin mazeretini bildirip, duruşmanın ertelenmesini isteme olanağına sahiptir. O halde, 6100 sayılı Kanun’un 150. maddesi kapsamında duruşma tayin edilerek, usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflardan yalnız biri duruşmaya katılırsa gelmeyen tarafın geçerli mazeret gönderip göndermediği incelenerek; gelen tarafın bu mazeret dilekçesine karşı beyanına göre, dosyanın işlemden kaldırılmasına ya da kaldırılmamasına karar verilecektir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay irdelendiğinde; 14/06/2022 tarihli celse gününün davacı tarafa tebliğ edilmediği, elektronik tebligat usulünün düzenlendiği Tebligat Kanunu’nun 7/a maddesindeki düzenleme ve Elektronik Tebligat Yönetmeliği hükümleri de dahil olmak üzere, Tebligat Kanunu ve çıkarılan Tebligat Yönetmeliği hükümleri incelendiğinde; duruşma gününün UYAP’tan öğrenilmesi usulünün uygulanabileceğine yönelik bir düzenlemeye yer verilmediği, dolayısıyla usulüne uygun bir tebligatın bulunmadığı, davacı vekilinin mazeret dilekçesinde mazeretine esas mahkeme ve dosya numaralarını açık ve somut olarak bildirdiği, kaldı ki mahkemece 07/01/2022 havale tarihli kusur bilirkişi raporu alındığı, raporun taraflara tebliğ edildiği, tarafların bilirkişi raporuna karşı yazılı beyan ve itiraz dilekçesi sundukları, davacı vekilinin ek rapor alınması talebinin bulunduğu, mahkemece 03/03/2022 tarihli celsede davacı vekilinin bilirkişi raporuna itirazları ve ek rapor talebi konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmediği ve değerlendirme yapılmadığı, sadece mazeretin kabulü ile yetinilerek, başkaca bir işlem yapılmaksızın duruşmanın 14/06/2022 tarihine ertelendiği, dolayısıyla davacı tarafın duruşmayı uzatma amacından da söz edilemeyeceği sabit olmakla, davacı tarafın hukuki dinlenilme ve savunma hakkını ihlal edecek nitelikte yazılı olduğu şekilde uygulama yapılması usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Açıklanan tüm bu gerekçelerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan kabulüne; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353-(1)-a)-5) maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin ilk derece mahkemesinin kararına ilişkin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-5) maddesi gereğince ESASTAN KABULÜNE,
2-6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-5) maddesi gereğince; İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/06/2022 tarih ve 2018/1264 Esas – 2022/585 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın yargılamanın yapılması amacıyla 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a-)-5) maddesi gereğince mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf eden davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talebi halinde ve ilk derece mahkemesi tarafından istinaf edene iadesine,
5-İstinaf eden davacı tarafından istinaf başvurusu için yapılan giderlerin, esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesi tarafından yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
6-Kararın 6100 sayılı HMK’nın 359-(4) maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
7-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-5) maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 29/12/2022