Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/2054 E. 2022/2035 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/2054
KARAR NO : 2022/2035

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/10/2016 (Dava) – 04/11/2022 (Ara Karar)
NUMARASI : 2016/1474 Esas (Derdest Dosya)
DAVA TARİHİ : 31/10/2016
ARA KARAR TARİHİ : 04/11/2022
DAVA : Tazminat
BİRLEŞEN İZMİR 4 ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
2017/1423 ESAS 2021/271 KARAR SAYILI DOSYASINDA
DAVA : Maddi ve Manevi Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
TALEP : İhtiyati Haczin Kaldırılması
DAVA TARİHİ : 20/12/2017
KARAR TARİHİ : 18/03/2021
BAM KARAR TARİHİ : 22/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/12/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 04/11/2022 ara karar tarihli ve 2016/1474 esas sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davalı birleşen dosyada davacı … vekili dava dilekçesinde özetle; 07/09/2016 tarihinde, saat 08:55 sıralarında … İli, … ilçesi … Mahallesinde …’ya ait sürücü … sevk ve idaresinde bulunan … plaka sayılı aracı ile Kemalpaşa ilçesi istikametine seyir halinde iken arkasından gelen ve plakası bilinmeyen bir aracın selektör yaparak sıkıştırarak yol istemesi üzerine aracıyla yol çizgilerinin izin verdiği esnada emniyet şeridine geçtiğini, bu esnada sol taraftan hızlı bir şekilde gelen …’a ait … sevk ve idaresinde bulunan … plaka sayılı dolmuş içerisinde bulunan yolcu …’in inmek istemesi üzerine direksiyonu sağa kırarak sağ emniyet şeridinde seyir halinde bulunan müvekkili … sevk ve idaresinde bulunan … plaka sayılı araca sol arka yan çamurluk ve arka kapı kısımlarından çarpması neticesinde müvekkilinin direksiyon hakimiyetini kaybederek karşı şeritten gelen …’ye ait kendi sevk ve idaresinde bulunan … plaka sayılı tır ile kafa kafaya çarpışması neticesinde yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, müvekkilinin ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılması nedeniyle kaza tespit tutanağının … plakalı dolmuş sürücüsü …’nin beyanı esas alınarak gerçeğe aykırı tutulduğunu, iş bu kazanın oluşumunda … plaka sayılı dolmuş sürücüsünün asli ve tam kusurlu olduğunu, müvekkili yoğun bakımda iken durumundan faydalanarak kazayı gerçeğe aykırı anlattığını ve kaza tespit tutanağının hatalı tutulmasına sebep olduğunu, İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesince 2016/1474 Esas sayılı dosyada keşif ve bilirkişi incelemesi yapıldığını ancak iş bu kusur değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, mahkemece yeniden kusur incelemesi yapılmasını talep ettiklerini, 02/05/1981 doğum tarihli müvekkilinin geçirmiş olduğu kaza nedeniyle uzun sürede komada kaldığını, mağdur olduğunu, davacının vücudunda 5 farklı yerde ameliyatla takılan 5 farklı platinin mevcut olduğunu, yine omurgasında, kalça kemiğinde, kaburgasında , el bileğinde çatlak ve kırıklar olduğunu, bacağında 3 cm kısalık oluştuğunu bu sebeple müvekkilinin aksayarak yürüdüğünü, günlük ihtiyaçlarını karşılarken, giyinirken, çorabını, ayakkabısını dahi giyerken yardım almak zorunda kaldığını, tüm bunlarla birlikte sosyal hayat içerisinde lavabo ihtiyacını dahi boyuna göre yapılmış klozet haricinde gideremediğini, yaşadığı tüm bu travmaların zaman zaman öfke patlamalarına, ağlama krizlerine neden olduğunu, travma sonrası stres bozukluğu, anksiyete ve depresyon tedavisi gördüğünü ve halen tedaviye devam ettiğini, 1 yıldır vücudundaki hasarlar sebebiyle sosyal hayatının yok olma safhasına geldiğini, kaza nedeniyle kalıcı maluliyet meydana geldiğini, kaza öncesi işinde yeni terfi etmiş olan müvekkilinin, tedavi süreci ve uzun süre raporlu olması nedeniyle terfisinin geri çekildiğini, kariyer kaybı meydana geldiğini, bankacı olan müvekkilinin … Bankası Kemalpaşa şubesinde girişimci müşteri ilişkiler asistanı iken şu anda İzmir Çamdibi Şubesine banka asistanı olarak atandığını, iyileşme sürecinde ise almakta olduğu hiçbir primi ve performans ödülünü almadığını, maddi anlamda da oldukça zorlandığını, önceki pozisyonunun müdürlükten sonraki ilk pozisyon olup, şu an ise hiyerarşik yapıda en alt seviyeden başladığını tüm bu nedenlerle ve davalıların ağır kusuru da gözetilerek 150.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davanın kabulüne, davalı sürücü ve işletenin taşınır taşınmaz tüm mallarına ihtiyati haciz konulmasına, trafik kazasında yaralanarak beden gücü ve efor kaybına uğrayan davacı için 6100 sayılı Yasanın 107. maddesi gereğince, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100.00.-TL beden gücü ve efor kaybı, 100,00-TL bakıcı ve bakım gideri, 100,00.-TL tedaviye bağlı giderlerden oluşan maddi tazminat tutarının davalı sürücü ve işletenden 07/09/2016 kaza tarihinden, sigorta şirketi açısından ise 18/12/2017 hasarı ret tarihinden itibaren işletilecek avans faizleri, yargılama giderleri ve avukatlık ücretiyle birlikte müşterek ve müteselsil sorumlu davalılardan tahsiline, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik davacı adına 150.000,00-TL manevi tazminatın sadece davalı sürücü ve işletenden 07/09/2016 olay tarihinden işletilecek avans faizi, yargılama giderleri ve avukatlık ücreti ile birlikte müşterek ve müteselsil sorumlu sürücü ve işletenden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Birleşen dosyada davalılar … ve … vekili cevap dilekçesi ile özetle; dava dilekçelerinde belirtilen hususların gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin 07/09/2016 tarihinde saat 08:55 civarında İzmir İli …. İlçesine kendi şeridinde …’a ait … sevk ve idaresinde bulunan … plaka sayılı dolmuş ile seyir halinde iken …’ya ait sürücüsü … sevk ve idaresinde bulunan … plaka sayılı aracı ile müvekkilini sollamaya çalıştığı esnada direksiyon hakimiyetini kaybederek müvekkilinin kullanmış olduğu araca sürtmesi sonucunda karşıdan gelen araç ile kafa kafaya çarpıştığını, kazanın, kaza tarihinde polisler tarafından tutulmuş olan 07/09/2016 tarihli kaza tutanağında belirtildiği şekilde olduğunu, davacının dava dilekçesinde müvekkili seyir halinde iken arkasından gelen ve plakası bilinmeyen bir aracın selektör yaparak sıkıştırarak yol istemesi üzerine aracını emniyet şeridine çektiğini iddia ettiğini, kaza yapan bir kişinin plakasını bilemese dahi modelini, rengini çok rahatlıkla bilebileceğini, davacı kendisini sıkıştıran kişiden şikayetçi olmuş olsaydı bu aracın yol üzerinde bulunan kameralardan çok rahat bulunulabileceğini, plakası bilinmeyen bir araçtan şikayetçi olunmamasının da olayın davacıların iddia ettiği şekilde oluşmadığının bir ispatı olduğunu, ayrıca kazanın gerçekleşmiş olduğu yolun fiziki durumu da incelendiğinde davacının iddialarına uygun olmadığını, davacının kazadan sonra müvekkilinden şikayetçi olmaması üzerine, müvekkilinin de davacıdan şikayetçi olmadığını, davacının kendisinin hatalı olduğunu bildiği için şikayetçi olmadığını, davacının dava dilekçesinde 07/09/2016 tarihli kaza tutanağının müvekkilinin beyanları esas alınarak gerçeğe aykırı bir şekilde tutulduğunu iddia ettiğini, söz konusu kaza tutanağının dolmuşta bulunan, çevrede bulunan olayı gören kişilerin beyanları doğrultusunda düzenlendiğini, gerektiğinde tutanağı tutmuş olan polis memurlarının da mahkemede ve keşifte dinlendiğinde gerçeğin ortaya çıkacağını, bu kazanın oluşumunda … plakalı araç sürücüsünün 07/09/2016 tarihli kaza tutanağında da açıkça belirtildiği üzere kusursuz olduğunu, müvekkilinin haberi olmadan İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1474 esas sayılı dosyasında müvekkili aleyhine verilmiş olan kusuru kabul etmediklerini, ayrıca bu raporun müvekkilinin beyanı alınmadan hazırlandığını davayı kabul etmemekle birlikte yine davacının somut kaza nedeniyle sigorta şirketinden ve SGK’dan herhangi bir ödence alması halinde bu ödence miktarının hesaplanacak tazminat miktarından indirilmesi gerektiğini, davacının manevi tazminat taleplerinin afaki nitelikte olup, söz konusu taleplerin sebepsiz zenginleşme aracı olarak davalı müvekkiline yöneltildiğini, mahkemece manevi tazminat taleplerinin de reddini talep ettiklerini, öncelikle ; yerinde olmayan gerekçelerle verilmiş olan ihtiyati haciz kararın reddine, müvekkilleri aleyhine açılan hukuka aykırı davanın reddine, tüm yargılama giderleri ile ücret vekaletin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Birleşen dosyada davalı … Anonim Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; görülmekte olan davaya konu olayın 07/09/2016 tarihinde İzmir ili Kemalpaşa İlçesi İzmir- Kemalpaşa yolu üzerinde meydana geldiğini, davacıların davasını kabul etmediklerini, söz konusu kaza ile ilgili davadan önce müvekkili sigorta şirketine müracaat edildiğini ve 3356016-0 no’lu hasar dosyası açıldığını, müvekkili şirket nezdinde 19997480 no’lu Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile teminat verilen … plakalı aracın 07.09.2016 tarihinde meydana gelen kazası neticesi davacının başvurusu ile açılmış olan hasar dosyasının tamamlanabilmesi için davacı …’dan eksik evrakların istendiğini ancak evrakların tamamlanmaması sebebiyle hasar dosyasının incelemesinin sonuçlandırılamadığını, bu poliçeden dolayı müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun, sigortalının kusuru oranında olmak üzere, maddi zararlarla sınırlı olduğunu, mağdurun gerçek zararının alanında uzman bilirkişilerce tespit edilmesi gerektiğini, dosyaya sunulan İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1474 E. sayılı dosyasında bilirkişi raporunda davacının da 8/4 oranında asli kusurlu olduğunun tespit edildiğini, kaza tutanağında da asli kusurlu olduğunun belirtildiğini, bu sebeple davaya konu olayda davacının da kusur durumunun değerlendirilerek hakkaniyet çerçevesinde müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun tespit edilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçede yazılan limitle sınırlı olduğunu, 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe girmiş ZMMS Genel Şartları’nda hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat taleplerinin teminat dışı hallerden olduğunun açıkça belirtildiğini, manevi tazminatın müvekkili şirketin sorumluluğunda olmadığını, tüm bu nedenlerden dolayı davanın reddine, yargılama gideri ve ücreti vekaletin davacıya tahmiline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece 25/12/2017 tarihli, 2017/1423 esas sayılı ara karar ile,”…Maddi-Manevi tazminat alacakları ile ilgili olarak yapılan incelemede; İİK’nın 257/1 maddesinde rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcu nedeniyle ihtiyati haciz istenebileceği açıklanmış iken 2. bentte vadesi gelmemiş borçtan dolayı hangi hallerde ihtiyati haciz istenebileceği açıklanmıştır. Somut olayda zarar haksız eylemden kaynaklandığından tazminat haksız eylemin gerçekleştiği tarihte muaccel hale gelmektedir. Buradaki “muacceliyet” kavramı, alacaklı tarafından talep ve dava edilebilir hale gelmiş olma anlamındadır. Dava dilekçesi ekindeki belgeler de nazara alındığında davacının destekten yoksunluk ve manevi zararlarının olabileceği kuvvetle muhtemeldir. Haksız fiil (ölüm) tarihi itibarıyla davacının maddi (destek) ve manevi tazminat alacakları muaccel hale gelmiştir. İhtiyati haciz talep edildiği, davanın ilk açıldığı aşamada zararın miktarının net olarak belirlenmesini beklemek hakkaniyetle bağdaşmaz. Zaten davacı vekili de fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak dava açmıştır. Davacı vekili tarafından tazminat alacakları ile ilgili olarak ihtiyati haciz talebinin kabulüne, maddi-manevi tazminat miktarı üzerinden %3 oranında nakdi teminat yatırıldığında yada banka teminat mektubu sunulduğunda gerçek kişi davalılar … ve …’nin taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları için borca yetecek miktarının ihtiyaten haczine karar vermek gerekmiş,…” gerekçesiyle;”… Davacı vekilinin maddi-manevi tazminat alacaklarına ilişkin İhtiyati Haciz talebinin KABULÜNE; Davacı … için 300,00 TL maddi, 120.00,00 TL manevi tazminat alacağı ile ilgili olarak, Alacak miktarının %3 ‘ü oranında nakdi teminat yatırıldığında yada banka teminat mektubu sunulduğunda davalılar … ve …’nin taşınır ve taşınmaz mallarına yukarıdaki borca yetecek miktarının İHTİYATEN HACZİNE,…” şeklinde karar verilmiştir.
Mahkemenin 04/11/2022 tarihli 2016/1474 Esas sayılı ara kararı ile,”…Her ne kadar talep eden tarafından sunulan dilekçenin içeriğinde ihtiyati haciz kararı neticesinde yapılan işlemlerden kaynaklı ticari hayatların durma noktasına geldiği belirtilmiş ise de bu talep bakımından yapılan incelemede talebin İİK’nın 261/3 gereği icra dairesinin bağlı olduğu yer icra mahkemesi aracılığı ile ileri sürülebileceği ve bu talebin tetkik mercince değerlendirilmesi gerektiği anlaşılarak bu hususlara yönelik talep bakımından karar verilmesine yer olmadığı kararı vermek gerekmiştir.
Talep eden tarafından sunulan dilekçe içeriğinde diğer belirtilen hususlar yönünden ihtiyati haczin teminata kaydırılmasına yönelik talebi bakımından yapılan değerlendirmede ise dosya kapsamı ve İİK’nın 264/1 ve 266. Maddeleri gereği ihtiyati haciz kararına konu 120.300,00 TL tutarın yukarıda belirtildiği üzere İzmir 23. İcra Müdürlüğü dosyasından takibe girişildiği görülmekte ise de davanın konusu talebin mahiyeti ve talep dilekçesi ekine sunulan bilgi ve belgeler göz önüne alındığında talep edenlerin ihtiyati haczin teminat üzerine kaydırılmasına dair talebin kabul edilebilir bir talep olduğu anlaşılmakla ihtiyati haciz kararına konu 120.300,00 TL karşılığında bahse konu icra müdürlüğüne talep edenler … ve … tarafından bu tutarı karşılayacak şekilde kesin ve süresiz ve İİK 266. Maddedeki belirtilen geçerli bir banka teminat mektubunu ibraz etmeleri halinde birleşen dosya üzerinden 25/12/2017 tarihinde taşınır ve taşınmaz mallara yönelik borca yetecek miktardaki ihtiyati hacze ilişkin kararın kaldırılarak verilen ihtiyati haczin söz konusu teminat üzerine kaydırılmasına ve ibraz edilecek teminat mektubu üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar vermek gerekmiş ve ayrıca her ne kadar talep edenler tarafından teminat mektubunun nakde çevrilmesinin engellenmesi yönünde tedbir kararı talep edilmiş ise de ihtiyati haciz kararı mahiyeti gereği infaz edilebilir bir karar yani paranın tahsili yönünde bir kararı kesin hacze dönüşmeden barındırmayacağından bu husustaki talebin de reddi gerektiği,…” gerekçesiyle,”…Talebin KISMEN KABULÜ ile; Birleşen dosya üzerinden verilen 25/12/2017 tarihli ihtiyati haciz kararının talep edenler … ve … tarafından İzmir 23. İcra Müdürlüğü’nün 2018/177 Esas sayılı dosyasına karara konu tutar olan 120.300,00 TL karşılığı İİK 266 ‘da belirtilen şekilde geçerli, süresiz ve kesin teminat mektubunun sunulması halinde talep edenler … ve …’nin taşınır ve taşınmaz malları üzerine borca yetecek miktarda konulan ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına ve verilen ihtiyati haciz kararının sunulacak teminat mektubu üzerine kaydırılmasına ve teminat mektubu üzerine ihtiyati haciz konulmasına, aşkın talepler yönünden ileri sürülen hususların tetkik mercince değerlendirilmesi gerektiğinden bu hususlara ilişkin talep bakımından karar verilmesine yer olmadığına,…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı/birleşen dava davacısı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1423 E. (işbu dosya ile birleştirilmesine ve yargılamanın bu dosya üzerinden yürütülmesine karar verilmiştir.) sayılı dosyası üzerinden müvekkilinin mağduriyetinin de göz önünde bulundurulması ile ihtiyati haciz talep edildiğini, Mahkemesince 25.12.2017 tarihli ara karar ile taleplerinin kabul gördüğünü ve ” davalılar … ve …’nin taşınır ve taşınmaz mallarına yukarıdaki borca yetecek miktarının İhtiyaten Haczine” şeklinde karar verilerek akabinde yasal süresi içerisinde yine taraflarınca İzmir 23.İcra Müdürlüğü’nün 2018/177 E. Sayılı dosyası ile gerekli işlemlerin yapıldığını, birleşen dosya davalıları tarafından ihtiyati haciz kararı veren mahkemeye itirazda bulunulduğunu ve yine Mahkemesince 09.03.2018 tarihinde itirazlarının reddine karar verildiğini, iş bu dosya üzerinden yeniden ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını haksız ve kötü niyetli şekilde talep ettikleri gibi 17.10.2022 tarihli dilekçeleri ile ise sırf kendilerine çıkar sağlamak ve müvekkilini zor durumda bırakmak adına ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını talep ettiklerini, Mahkemesince ihtiyati haciz kararının gerekçesi incelendiğinde de görüleceği üzere birleşen dosya üzerinden verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğunu, ayrıca birleşen dosya davalılarının ihtiyati hacze halihazırda birleşen dosya üzerine itiraz ettiğini ve itirazlarının kabul görmediğini, ayrıca araçları üzerine konulan yakalama neticesinde iş yapamayacak duruma geldiklerinden bahisle ihtiyati haczin kaldırılması talep etmelerinin de Mahkemeyi yanıltma çabasında olduklarının kanıtı olduğunu, yine ihtiyati haczin kaldırılmasını teminat karşılılığında talep etmişlerse de söz konusu teminatın bozulmaması adına ihtiyati tedbir de talep edildiğini, kötü niyetli olduklarının ve müvekkilini zarara uğratma çabasında olduklarının bir kanıtının da bu talepleri olduğunu ancak Mahkemece taşınır ve taşınmaz malları üzerine borca yetecek miktarda konulan ihtiyati haciz kararı verildiğini, teminat mektubu için belirlenen miktarın oldukça düşük olduğunu, müvekkilinin zararının bu bedelden çok daha fazla olduğunu, hal böyle iken müvekkilinin mağduriyetinin söz konusu olacağını belirterek, Mahkemenin 04/11/2022 tarihli ara kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Talep, ihtiyati haczin kaldırılması kararının istinafı istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece 04/11/2022 tarihli ara karar ile talebin kısmen kabulüne karar verilmiş olup, karar davalı-birleşen davada davacı … vekilince istinaf edilmiştir.
İİK’nın 257/1.maddesinde Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun
borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. Bu hükme göre, bir para alacağının vadesinin gelmesi halinde alacaklı ihtiyati haciz talebinde bulunabilecektir.
İİK’nın 257/2. Maddesinde ise; vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir 1-Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa; 2- Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa. hükmü bulunmaktadır.
İİK’nın 258/1.maddesine göre ise; …Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur…
Anılan hükümlere göre, alacaklı alacağının varlığı ile birlikte alacağın vadesinin geldiği veya alacağının vadesi gelmemişse, İİK’nın 257/2.maddesi hükmündeki sebeplerin varlığı hakkında mahkemeye kanaat verecek delilleri göstermek zorundadır. Sadece alacağın varlığı, ihtiyati haciz karan verilmesi için yeterli veya tek şart değildir. İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için kesin bir ispat aranmamakta ise de, alacağın varlığının ve muaccel olduğunun yazılı bir belgeye veya belgeler zincirine dayanması gerekir.

Birleşen dosya davalıları … ve … vekili tarafından sunulan 17/10/2022 tarihli dilekçe ile; davacı yan lehine verilen ihtiyati haciz kararının İzmir 23. İcra Müdürlüğü’nün 2018/177 Esas sayılı dosyası üzerinden takibe konu edildiği, bu dosya üzerinden menkul ve gayri menkul mallar üzerine banka hesaplarına ve araçlar üzerine haciz konulduğu, araçlara dair yakalama kararı çıkarıldığı, müvekkillerinin Kemalpaşa ile İzmir arasında yolcu taşıma işi ile uğraştıkları, işlerini yapamaz hale geldikleri belirtilerek İİK 266 gereği mahkemece tespit edilecek miktarda teminat mektubunun dosyaya sunulacağı ve bu nedenle hacizlerin kaldırılması talebinin yanı sıra teminat üzerine kaydırılmasının ve teminat mektubunun paraya çevrilmemesi yönünde de ihtiyati tedbir kararı verilmesi talep edilmiştir.
Birleşen İzmir 4. ATM’nin 2017/1423 Esas sayılı dosyasında talep üzerine Mahkemece 25/12/2017 tarihinde davalılar … ve … aleyhine 300,00 TL maddi, 120.000,00 TL manevi tazminat alacağı ile ilgili olarak ihtiyati haciz kararı verildiği, bu karara karşı birleşen dosya davalıları tarafından yapılan itiraz üzerine Mahkemece 09/03/2018 tarihli ara karar ile ihtiyati hacze itirazın reddine karar verildiği, talep eden tarafından kararın İzmir 23. İcra Müdürlüğü’nün 2018/177 Esas sayılı dosyası üzerinden talebe konu edilmekle toplam 123.948,55 TL yönünden ihtiyati haczin uygulandığı ve çıkarılan icra emrinin muhatabına tebliğ edildiği, dosyanın halen derdest olduğu anlaşılmıştır.
İİK’nın 264. maddesi uyarınca; dava açılmadan veya icra takibine başlanmadan evvel ihtiyati haciz yaptırmış olan alacaklı; haczin tatbikinden, haciz gıyabında yapılmışsa haciz tutanağının kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde ya takip talebinde (haciz veya iflas) bulunmaya veya dava açmaya mecburdur.
İcra takibinde, borçlu ödeme emrine itiraz ederse bu itiraz hemen alacaklıya tebliğ olunur. Alacaklı, tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını istemeye veya mahkemede dava açmaya mecburdur. İcra mahkemesi, itirazın kaldırılması talebini reddederse alacaklının kararın tefhim veya tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dava açması lazımdır.
İhtiyatî haciz, alacak davasının mahkemede görüldüğü sırada konulmuş veya alacaklı birinci fıkraya göre mahkemede dava açmış ise, esas hakkında verilecek hükmün mahkemece tebliğinden itibaren bir ay içinde alacaklı takip talebinde bulunmaya mecburdur.
Alacaklı bu müddetleri geçirir veya davasından yahut takip talebinden vazgeçerse veya takip talebi kanuni müddetlerin geçmesiyle düşerse veya dava dosyası muameleden kaldırılıp da bir ay içinde dava yenilenmezse veya davasında haksız çıkarsa ihtiyati haciz hükümsüz kalır ve alakadarlar isterse lazım gelenlere bildirilir.
Borçlu müddeti içinde ödeme emrine itiraz etmez veya itirazı icra mahkemesince kesin olarak kaldırılır veya mahkemece iptal edilirse, ihtiyati haciz kendiliğinden icrai hacze dönüşür.
Yine İİK’nın 266. maddesine göre; borçlu, para veya mahkemece kabul edilecek rehin veya esham yahut tahvilat depo etmek veya taşınmaz rehin yahut muteber bir banka kefaleti göstermek şartı ile ihtiyati haczin kaldırılmasını mahkemeden istiyebilir. Takibe başlandıktan sonra bu yetki, icra mahkemesine geçer.
Birleşen dosya kapsamında verilen ihtiyati haciz kararının İzmir 23. İcra Müdürlüğü’nün 2018/177 Esas sayılı dosyası ile uygulandığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda İİK’nın 264. uyarınca ihtiyati haczin akıbetinin belirlenmesi gerektiği, ihtiyati haciz kararı icra olunduğu anlaşılmakla teminat karşılığında haczin kaldırılmasına karar verilmesi yetkisinin İİK’nın 266. uyarınca İcra Mahkemesine geçtiği, mahkemenin yetkisiz olduğu gözetilmeden talebe ilişkin kabul kararı verilmesi doğru olmamıştır.
Yukarıda izah edilen nedenlerden ötürü; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-3 maddesi uyarınca, davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun görev yönünden kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının münhasıran görev hususundan kaldırılmasına ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı- birleşen dava davacısı … vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun ESASTAN KABULÜNE; İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 04/11/2022 tarihli ve 2016/1474 Esas sayılı ara kararının HMK’nın 355. ve 353/(1).a.3 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA,
2-HMK 353/(1)-a maddesi gereğince yeniden yargılama yapılmak ve davanın esası hakkında bir karar verilmek üzere dosyanın MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurusunun kabulü nedeniyle başvuru sırasında peşin alınan karar harcının talep halinde başvuru sahibi davalıya iadesine, (harç iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine)
4-İstinaf başvurusu aşamasında başvuru sahibi davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince verilecek nihai hükümde değerlendirilmesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf kanun yoluna başvuran davalılar yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın kaldırılması sebep ve şekline göre davalı vekilinin sair istinaf taleplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
7-Kararın 6100 sayılı HMK’ nın 359-(3) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
8-Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde 6100 sayılı HMK’nın 353/1-f. bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 22/12/2022