Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/2046 E. 2022/2100 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/2046
KARAR NO : 2022/2100

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : AYDIN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/05/2022 (Dava) – 13/10/2022 (Ara Karar)
NUMARASI : 2022/468 Esas (Derdest Dosya)
DAVA : Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan Menfi Tespit
TALEP : İhtiyati tedbir
BAM KARAR TARİHİ : 29/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 29/12/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen Aydın Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/10/2022 tarihli ve 2022/468 Esas sayılı ara kararının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı/ihtiyati tedbir talep eden vekili talep ve dava dilekçesinde özetle; davacı aleyhine Aydın İcra Dairesinin 2021/31035 Esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi başlattığını, taraflar arasında 1995 yılına kadar adi ortaklık bulunduğunu ancak bu yıldan sonra davalı ile ticari ilişki bulunmadığını ve davalının icra takibine konu borca ilişkin senedi imzalamadığını, davacının görme engelli olduğunu, tarafların ticari ilişkileri devam ederken davacıya imzalatılan evraklar arasına senet konulup imzalatılıp imzalatılmadığını davacının bilmediğini, davacının mal varlığı ve gelir durumu müvekkilini 100.000,00 dolar borçlandıracak seviyede olmadığını, davacının davalıya böyle bir borcu bulunmadığını, davacı müvekkilinin bu borca ilişkin herhangi bir imza atmadığını, bunun haricinde senetteki bedel, vade tarihi çıkar sağlamak amacıyla sonradan doldurulduğunu, bu sebeple senedin sahte olduğunu, adi bir senetteki yazı veya imzanın sahteliği iddiası nedeniyle açılan davada 6100 sayılı HMK 209/1. maddesine gereğince icra takibinin durdurulmasına kara verileceğini bildirerek, teminatsız olarak Aydın İcra Dairesinin 2021/31035 Esas sayılı dosyasında takibin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARAR:
Mahkemece; 23/05/2022 tarihli tensip kararı ile, “…HMK’nun 209/1. “adi bir senetteki yazı veya imza inkar edildiğinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz.” hükmünü içerdiği, davacı vekilinin takibe konu bonodaki imzanın müvekkiline ait olmadığını, sahte olduğunu iddia ettiği, iş bu iddianın yargılamayı gerektirdiği, bu konuda karar verilinceye kadar bu senedin her hangi bir işleme esas alınmaması gerektiği…” gerekçesiyle “… Aydın İcra Müdürlüğünün 2021/31035 esas sayılı dosyasındaki icra takibinin durdurulmasına, bu hususta İcra Müdürlüğüne müzekkere yazılmasına … “şeklinde karar verilmiştir.
Karşı taraf(davalı) vekili ihtiyati tedbire itiraz dilekçesinde özetle; davacı tarafın dava dilekçesinde sanki davacı tarafça hiç borca itiraz edilmemiş ve dava açılmamış gibi bir algı yaratılarak hiçbir dava dosyasından ve savcılık dosyasından bahsedilmeyerek ilk kez eldeki dava açılıyor gibi beyanda bulunulduğunu, davacının iddialarının haksız, hukuki dayanaktan yoksun, kötü niyetli ve icra takibini sürüncemeye bırakmaya yönelik olup reddi gerektiğini, davacı tarafın ilk önce 07/09/2021 tarihinde davalı müvekkili hakkında “Açığa imzanın kötüye kullanılması, resmi belgede Sahtecilik” suçlarından şikayette bulunmuş olup Aydın CBS 2021/18410 soruşturma nolu dosyada takipsizlik kararı ile sonuçlandığını, savcılık tarafından yaptırılan kriminal incelemesi sonucu bilirkişi raporu ile dava konusu senetteki imzanın …’ın eli ürünü olduğunun tespit edildiğini, davacının aynı tarih olan 07/09/2021 tarihinde bir de imzaya ve borca itiraz davası açtığını, Aydın 2. İcra Mahkemesinin 2021/258 Esas sayılı dosyada imzanın davacının elinin ürünü olduğunun bilirkişi raporu ile tespit edilmesi sonucu 15/04/2022 tarihli karar ile davanın reddine karar verildiğini, davacı tarafın dava dilekçesinde davalı ile davacı arasında herhangi bir ticari ilişki olmadığını iddia ettiğini, bu iddianın hukuken herhangi bir değerinin olmadığını, kambiyo senetleri sebepten soyut olup tek başına borç yaratan hukuki evraklar olduğunu, bu sebeple taraflar arasında bir ticari ilişki mevcut olsun ya da olmasın bono tek başına borç yaratmaya yeten illetten mücerret bir hukuki evrak niteliğine haiz olduğunu, bonodaki imza bizzat davacı borçlunun elinden sadır olarak davalı müvekkiline teslim edildiğini belirterek, mahkemenin 24 numaralı ara kararından dönülerek durdurulan Aydın İcra Müdürlüğü’nün 2021/31035 sayılı dosyasında takibin devamına yönelik ara karar kurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN EK KARAR:
Mahkemece; “.. davalı vekilinin takibin durdurulmasına ilişkin verilen tedbir kararına cevap dilekçesi ile birlikte süresinde itiraz ettiği, dosyada ön inceleme celsesinin yeni yapıldığı, henüz tüm deliller toplanmamış ise de; dosyaya getirtilen Aydın Cumhuriyet Başsavcılığının 2021/18410 soruşturma sayılı dosyasında alınan 19/02/2022 tarihli bilirkişi raporunda, davaya ve takibe konu senetteki imzanın ve senetteki ” davacı isim ve adresi” ile “ödeyecek” ibarelerinin davacı eli ürünü olduğuna dair rapor düzenlendiği…” gerekçesiyle “Davalı tarafın tedbire yapmış olduğu itirazın kısmen kabulü ile tensip ara kararı ile takibin durdurulmasına ilişkin tedbirin kaldırılmasına, İİK 72/3 uyarınca dava değerinin %15’i tutarında teminat karşılığında icra veznesine yatan paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir konulmasına” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Karara karşı ihtiyati tedbir talep eden(davacı) vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ:
İhtiyati tedbir talep eden/davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesinin 13/10/2022 tarihli ara kararında davalının tedbire yapmış olduğu itirazın kısmen kabulü ile tensip ara kararı ile takibin durdurulmasına ilişkin tedbirin kaldırılmasına ve dava değerinin %15’i tutarında teminat karşılığında icra veznesine yatan paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir konulmasına karar verildiğini, davacının görme engelli olduğunu, tarafların ticari ilişkileri 1995 yılına kadar devam ettiğini, bu tarihten sonra aralarındaki ticari ilişkinin devam etmediğini ve taraflar arasındaki ticaret devam ederken davacıya imzalatılan evrakların arasında senet konularak imzalatılıp imzalatılmadığını davacının bilmediğini, bahse konu senetle ilgili daha önce imza araştırması yapılmış olsa da davacı bu borca ilişkin herhangi bir imza atmadığını, davalıya böyle bir borcunun bulunmadığını, senedin tanzim tarihi itibariyle taraflar arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığını, çıkar sağlamak amacıyla bedel kısmı ile vade tarihinin sonradan doldurulması sebebiyle işbu senedin sahte olduğunu, davacı tarafından adi bir senetteki yazıların sahteliği iddiası nedeniyle açılan davada HMK 209/1 maddesi uyarınca icra takibinin olduğu yerde durması gerekirken mahkemenin vermiş olduğu kararın yerinde olmadığını, Mahkemece icra takibi durdurulduktan sonra delillerin hepsinin toplanarak araştırma yapılarak buna uygun karar verilmesi gerektiğini, davacının geliri bulunmamakta olup üzerine kayıtlı araç, gayrimenkulün de olmadığını bu sebeple davacı tarafın davasının adli yardım talepli olarak açılmış olduğunu, Mahkeme tarafından adli yardım talebiyle ilgili bir karar verilmeden, davalının itirazını kabul ederek dava değerinin %15’i tutarında teminat karşılığında icra veznesine yatan paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmiş olmasının doğru olmadığını, davacı tarafın adli yardım talebinin kabulü halinde bahsi geçen teminatın davacı tarafa ödenmeyeceği için öncelikle mahkemece bu hususta karar verilerek ihtiyati tedbirle ilgili karar verilmesi gerekirken eksik inceleme neticesinde takibin durdurulmasına ilişkin tedbirin kaldırılmasına ve dava değerinin %15’i tutarında teminat karşılığında icra veznesine yatan paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir konulmasına karar vermiş olmasının yerinde olmadığını beyanla, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep, 2004 Sayılı İcra İflas Kanununun 72/3. maddesine göre icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.
Mahkemece; ihtiyati tedbirin kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm ihtiyati tedbir talep eden (davacı) vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Davacının istemi, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulması niteliğindedir.
İİK’nun 72/1-3. maddesinde; “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir.
İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.
İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.” düzenlemesi bulunmaktadır.
Dava konusu bonoya dayalı icra takibinden sonra eldeki menfi tespit açılmış, mahkemece İİK’nun 72/3. maddesi uyarınca teminat karşılığında icra veznesine girecek paranın alacaklıya ödenmesinin durdurulmasına dair ihtiyati tedbir kararı verilmiştir. Buna göre icra takibinin tümden durdurulması şartları somut olayda gerçekleşmemiştir. Bu gerekçeler ile davacının ihtiyati tedbir talebinin kabulüne davalı yanca süresi içinde itiraz üzerine davacının ihtiyati tedbir talebinin İİK’nın 72/3 maddesi gereğince kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya uygun görülmüştür.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, ihtiyati tedbir isteyen (davacı) vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmekle, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Aydın Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/10/2022 tarihli ve 2022/468 Esas sayılı(derdest) ara kararına karşı davacı/ihtiyati tedbir isteyen vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı tarafından başlangıçta yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcı yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvuru harcı olan 220,70 TL nin hazineye gelir olarak kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince nihai karar ile hüküm altına alınmasına,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Kararın 6100 sayılı HMK.’nun 359-(4) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
8-Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere 29.12.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.