Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/1952 E. 2022/1950 K. 14.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1952
KARAR NO : 2022/1950

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/01/2022 (Dava) – 29/09/2022 (Karar)
NUMARASI : 2022/67 Esas – 2022/708 Karar
DAVA : Zayi Belgesi Verilmesi
BAM KARAR TARİHİ : 14/12/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ : 14/12/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/09/2022 tarihli 2022/67 Esas ve 2022/708 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Türk Ticaret Kanunu m. 82/7′ nin; “Bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu defterler ve belgeler; yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde zıyaa uğrarsa tacir zıyaı öğrendiği tarihten itibaren onbeş gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yer yetkili mahkemesinden kendisine bir belge verilmesini isteyebilir. Bu dava hasımsız açılır. Mahkeme gerekli gördüğü delillerin toplanmasını da emredebilir.” şeklinde olduğunu, … Başkanlığı tarafından müvekkili şirkete gönderilen 09.12.2021 tarihli yazı ile 2017 dönemine ait defter ve belgeler istenmiş olup, Vergi Usul Kanunu 139. maddesi uyarınca denetlemenin müvekkili şirkette 05.01.2022 tarihinde başlayıp 13.01.2022 tarihinde sona erdiğini, inceleme sonucu 13.01.2022 tarihli tutanakta da görüleceği üzere 2017 yılı yevmiye-kebir defterleri ve 2017 yılı 04-05-06-07. aylara ait fatura dosyalarının bulunamadığını, zira iş yerinde 2021 yılında gerçekleşen su baskını sonrası bahse konu defter ve evrakların zayi olduğunu, bu hususta gerekli görülmesi durumunda tanık dinletileceğini, müvekkilinin defterlerin zayi olduğunu 13.01.2022 tarihinde öğrendiğini belirterek, müvekkili şirketin 2017 yılı yevmiye-kebir defterleri ve 2017 yılı 04-05-06-07 aylarına ait faturalarının zayii olduğuna ilişkin zayi belgesinin verilmesini talep ve dava etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “…6102 sayılı TTK’nın 82/7. maddesi uyarınca; ‘Bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu defter ve belgeler yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde ziyaa uğrarsa tacir ziyaı öğrendiği tarihten itibaren 15 gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yer yetkili mahkemesinden kendisine bir belge verilmesini isteyebilir.’ denildiği, 6102 sayılı TTK’nın 82/7. maddesinde düzenlenen 15 günlük sürenin hak düşürücü süre olduğu ve mahkemece re’sen dikkate alınması gerektiği, dosyanın incelenmesinde; davacı şirketin 2017 yılı yevmiye defteri ve defteri kebirin ve 2017 yılı 04-05-06-07 aylarına ait fatura dosyalarının … Başkanlığı tarafından 09.12.20221 tarihli yazı ile istenildiği ve inceleme başlatıldığı, inceleme sonucuna göre 2017 yılı 04-05-06-07 aylarına ait fatura dosyaları ile defteri kebir ve yevmiye defterinin bulunamadığının tespit edildiği, ticari defterlerin ve faturaların bulunamama nedeninin davacı iş yerinde 2021 yılında gerçekleşen su baskını olduğu belirtilerek zayi belgesi verilmesi talepli işbu davanın açıldığı, davacı tarafa delillerini bildirmesi için süre verildiği, davanın çekişmesiz yargı işlerinden ve resen araştırma ilkesine tabi davalardan olduğu, davacı tarafça şirketin ön muhasebesinde çalışan …ün tanık olarak bildirildiği, tanığın beyanında; 2017 yılı yevmiye ve kebir defterinin ve 4 aylık faturaların 30.04.2020 tarihinde meydana gelen yağmur ve su baskını nedeni ile tamamen ıslandığını ve bu nedenle evrakların birbirine karıştıklarını, 30.04.2020 tarihinden sonraki 1 ay içerisinde bu belgeleri attıklarını, belgelerin atıldığından şirket yetkilisinin de haberdar olduğunu beyan ettiği, tanık beyanına göre 2017 yılı yevmiye ve kebir defteri ile faturaların 30.04.2020 tarihinde meydana gelen su baskını nedeni ile ıslanmaları sebebiyle atıldığı, dava konusu ticari defterlerin atıldığından davacı şirket yetkilisinin haberdar olduğu, buna göre dava konusu ticari defter ve faturaların en geç 30.05.2020 tarihinde zayi olduğunun anlaşıldığı, TTK’nun 87/2. maddesi uyarınca zayi nedeni ile zayi belgesi verilmesi talebinin tacirin ziyaı öğrendiği tarihten itibaren 15 gün içerisinde yapılması gerektiği, davacı tarafın ziyaı öğrendiği tarihten itibaren 15 gün içerisinde davasını açmadığı, davanın süresinde açılmadığı anlaşıldığından; HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE YÖNÜNDEN DAVANIN REDDİNE….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davacı vekili tarafından, “….Verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, … Başkanlığı tarafından denetlemenin müvekkili şirketin işyerinde 05.01.2022 tarihinde başladığını ve 13.01.2022 tarihinde incelemenin sona erdiğini, inceleme sonucu 13.01.2022 tarihli tutanakta da görüleceği üzere 2017 yılı yevmiye-kebir defterleri ve 2017 yılı 04-05-06-07 aylarına ait fatura dosyalarının bulunamadığını, zira işyerinde 2021 yılında gerçekleşen su baskını sonrası bahse konu defter ve evrakların zayi olduğunu, müvekkilinin defterlerin zayi olduğunu 13.01.2022 tarihinde öğrendiğini, TTK’nın 82. maddesinin yedinci fıkrasına göre, zayi belgesi verilmesine dair 15 günlük dava açma süresinin, tabii afet veya hırsızlığın meydana geldiğini (defter ve belgelerin zayi olduğu tarihten değil), tacirin zıyaı öğrendiği tarihten itibaren başladığını (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 26.09.2017 tarihli ve 2016/246 E., 2017/4755 K. sayılı kararı-Yargıtay 11.Hukuk Dairesi 12.04.2017 tarihli 2015/14682E., 2017/2103K. sayılı kararı), tanık …’ün beyanında, 30.04.2020 tarihinde aşırı yağmur nedeniyle işyerinin olduğu yeri su bastığını, ticari defterlerin ıslandığını ve evrakların birbirine karıştığını, dolayısıyla da bir ay içerisinde tüm defter ve kayıtların atıldığını beyan ettiğini, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 14.2.1991 tarihli 1989/9310E.-996K. sayılı kararında, tacirin, defterler yanında TTK 66/son’da belirtilen belgeler için de zayi belgesi alabileceğinin belirtildiğini, müvekkilinin ticari belgelere ilişkin zayi vesikası isteminin de tanık beyanlarına dayanılarak kabulü gerekirken, aksine düşüncelerle reddinin isabetsiz olduğunu, bozmayı gerektirdiğini, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 15.01.2018 tarihli 2016/6391 E.-2018/263 K. sayılı kararında; defterlerin zarar gördüğü hususunun maddi bir olgu olduğu, bu durumun tanıkla ispat edilebilecek olmasına göre mahkemece davacı tarafından bildirilen tanıkların dinlenilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçelerle karar verilmesinin doğru görülmediği yönünde karar verildiğini, nitekim müvekkilinin de, defterlerinin zayi olduğunu işyerinde yapılan inceleme sonucunda hazırlanan 13.01.2022 tarihli raporla evrakların istenmesi ile öğrendiğini, 21.01.2022 tarihinde de bu davayı açtığını, Yargıtay kararlarından da görüleceği üzere zayi olma durumunun nasıl meydana geldiği ile ilgili mevcut delillerin yanında, tanık delilinin bu iddianın ispatlanmasında rol aldığını, müvekkili şirketin evraklarını koliler içerisinde sakladığını, kolileri üst üste saklamasının sonucunda en alttaki kolilerin içerisinde kalan evrakların birbirine yapıştığını, hamur haline geldiğini, bu belgelerin şirket yetkilisinin bilgisiyle atıldığını, ancak içeriğinde hangi evrakların olduğunun tespit edilemediğini, müfettişin talebi üzerine gerekli araştırmalar yapıldığında durumun öğrenildiğini, davanın kabulüne karar verilmesini….” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, su baskını nedeniyle TTK 82/7. maddesi uyarınca zayi belgesi verilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın hakdüşürücü süreden dolayı reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; davacı vekili tarafından 2021 yılında gerçekleşen su baskını sonucunda ziyaa uğrayan defter ve belgelerinin müvekkilince 13.01.2022 tarihindeki vergi denetimi sırasında öğrenildiği ileri sürülerek talepte bulunulduğu anlaşılmışsa da, davacı tarafça tanık olarak gösterilen şirket muhasebecisinin beyanında, 30.04.2020 tarihli sel nedeniyle bu belgelerin zayi olduğunu ve yaklaşık bir ay içinde de birbirine karışmış bu evrakları şirket yetkilisinin bilgisi dahilinde attıklarını belirttiği, davacı vekilinin de sunmuş olduğu 08.06.2022 havale tarihli beyan dilekçesinde; evrakların koliler halinde durduğunu, yağmurdan ıslanarak hamur olduğunu, şirket yetkilisinin bilgisi dahilinde atıldığını, ancak hangi belgelerin zayi olduğu tam olarak bilinmeden bu sürecin geçtiğini belirtmiş olduğu anlaşılmaktadır. Davacı bir limited şirket olup, basiretli tacir gibi davranma mükellefiyeti altındadır.
Buna göre, su baskını tarihi bakımından dosya kapsamındaki davacı ve tanık beyanlarındaki uyumsuzluk bir yana, böyle bir su baskını sonrasında basiretli bir tacir olarak davacının, saklamakla yükümlü olduğu tüm defter ve belgeler bakımından gerekli kontrolleri yaparak zayi olanların tespiti ile yasal hakdüşürücü süre içerisinde gerekli başvuruları yapması gerekirken, bu yönde bir araştırma yapmaksızın sürecin geçirilmiş olduğu, su baskınına dair yetkili mercilere bildirilen herhangi bir ihbar ve tutulan tutanak, tespit raporu vs.belge de sunulmamış olduğu gözetildiğinde, tüm dosya kapsamı ve tanık beyanına göre mahkemece davanın hakdüşürücü süreden dolayı reddinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmış, davacı vekilinin istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davacı vekilinin İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/67 Esas-2022/708 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa yatırılan avanstan kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak davacıya iadesine,
5-Kararın davacıya tebliği, kesinleştirme, harç ve avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-ç maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 14/12/2022