Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/194 E. 2022/314 K. 23.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/194
KARAR NO : 2022/314

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/12/2021 ( Ara Karar)
NUMARASI : 2021/833 Esas (derdest dosya)
İHTİYATİ TEDBİR
DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
BAM KARAR TARİHİ : 23/02/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 23/02/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 01/12/2021 ara karar tarihli ve 2021/833 esas sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
İhtiyati tedbir talep eden/davacı vekili talep ve dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ortağı olduğu karşı taraf şirketin 08.10.2021 tarihinde yapılan 2020 yılı olağan genel kurul toplantısında müvekkilinin, olağan genel kurul toplantısına katıldığını ve toplantı maddelerine ilişkin muhalefet şerhi kullandırıldığını, muhaflefet şerhi kullandığı; “2020 yılına ait Bilanço ve Gelir Tablosu Hesaplarının incelenmesi ve uygun görüldüğü takdirde onaylanması, finansal durum hakkında karar verilmesi” başlığıyla düzenlenen 4. maddesi ile; Bilanço ve Gelir Tablolarının, gerekli düzeltme beyannamelerinden sonra yeniden düzenlenmesi gerektiği, şirketin ticari faaliyeti ile ilgili olmayan, şirketin hakim ortağı … adına iş ve işlemler yaptığını iddia eden (şirketler adına herhangi bir yetkisi olmayan) …’ın annesine ait … A.Ş firmasının karlarının … A.Ş’de maksimize edilerek Vergi Usul ve Ticaret Kanunu hükümlerine aykırı olarak … A.Ş adına tanzim edilen ve … A.Ş tarafından tanzim edilen faturaların Vergi Usul Kanunu madde 371’e göre kurum mali müşaviri tarafından tanzim edildikten sonra finansal tabloların yeniden tanzim edilerek düzenlenmesi gerektiğini, “Yeni Yönetim Kurulu üyelerinin seçilmesi ve görev sürelerinin belirlenmesi” başlığıyla düzenlenen 6. madde ile; şirketin ortağı olmayan …’ın yönetim kurulu üyesi olarak 3 yıllığına seçilmesi talep edilmiş ise de; …, şirketin hakim ortağı …’ın oğlu “Gerçek Faydalanıcı” olarak hakimiyetinde olan … A.Ş, … A.Ş ve … Şti. firmalarını yetkisiz olarak yönettiğini, bu konuda yönetim kurulu tarafından Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmuş ve hukuk davaları açıldığını, bunlar sonuçlandığında, …’ın bu görevi yapmasının TTK m. 363/2 hükmüne göre yasal olarak mümkün olmayacağını, hakkında savcılık soruşturmaları ve hukuk mahkemelerinde açılmış davalar ile Vergi Usul Kanunu 529 Seri Sıra No’lu Genel Tebliği’nin 2. maddesinde belirtilen yasal mevzuata göre, … A.Ş’de %80 hissesi olan, … A.Ş’nin tamamına sahip olan …’ın gerçek faydalanıcısı konumundaki …’ın kanuna dolanarak annesi üzerinden işlem tesis ettiği, bu şirketlerin gerçekte kendisinin olduğu hususları göz önüne alındığında, ortağı bulunduğu … A.Ş’de yönetici olması yasal olarak mümkün olmadığından bu maddenin iptal edilmesi ve şirketin iş ve işlemlerinin kayyım marifeti ile devam ettirilmesi gerektiğini, “Ana sözleşmeye ek madde olarak hisse devri kısıtlamasına ilişkin tadil metninin görüşülmesi, oylanarak karara bağlanması” başlığıyla düzenlenen 7. maddede “Ana Sözleşme için önerilen yeni eklenecek madde metni 16. Özel Hükümler ile şirketin %10 ve daha az oranda hissesine sahip pay sahipleri olan … ve … “Azınlık Pay Sahipleri”; Azınlık Pay Sahiplerinden hisse devralacak sonraki Azınlık Pay Sahipleri de dahil olmak üzere, paylarını şirketin %80 hissedarı … yahut …’dan hisse devralmak suretiyle pay sahibi olacak sonraki %80 hisse oranına sahip hissedarların yazılı onayı olmaksızın herhangi bir kişiye devretmemeyi taahhüt etmektedir” şeklinde maddenin eklenmesinin talep edildiğini, TTK’ya göre şirket ana sözleşmesine, taahhüt şeklinde bir hüküm konulması yasal olarak mümkün olmadığını, TTK’da, anonim şirketlerde, şirket paylarının devri konusunda bir sınırlama düzenlenmediğini, “Yönetim Kuruluna 6102 Sayılı TTK’nun 395 ve 396 maddesindeki iznin verilip verilmeyeceği hususunun görüşülmesi” başlığıyla düzenlenen 8. madde de verilen önerge ile, halen derdest olan davalara delil toplamak amacıyla önerilmiş olup, … ve … ile birlikte hareket eden, …’ın emir ve talimatları ile iş gören kişi ve kurumları aklamak amacı ile teklif edilmiş bir öneri olduğunu, TTK 395. madde ile şirketin ortaklarının ya da onlar adına hareket edenlerin şirkete borçlanma yasağı olduğu gibi şirketi borçlandırıcı işlemler de yapamayacakları yasanın amir hükmünde olduğunu, … ve onunla birlikte hareket edenlerin, şirket tarafından hiçbir yetki verilmemiş olmasına rağmen şirket hesaplarından … tarafından 30.294,81 EURO ve 198.000,00 TL’nin, …’ın annesine ait …’e yetkisiz ve hukuksuz olarak gönderildiğini, transfer edilen paraların, iade edilmesi için çekilen ihtara da olumlu cevap verilmediğini, … ve onun emir ve talimatları ile iş ve işlemler yapanlara ilişkin davalar halen derdest olduğunu, TTK 395. Maddeye göre …’ın hangi sıfat ile şirket adına iş ve işlemler yaparak para transferi yaptığı hususunu açıklaması gerektiğini, …’a şirketlere para transferi yapma konusunda yetki verilmediğini, YMM … tarafından düzenlenen 18.08.2021 tarihli bağımsız denetim raporunda da, Vergi Usul Kanununun 359/B (sahte, muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleme / kullanma) hükümlerine muhalefet edildiklerini, TTK m. 446/1(a) uyarınca genel kurul kararlarına karşı iptal davası açılabilmesi için toplantı tutanağına mutlaka muhalefet şerhinin geçirilmesi gerektiğini, aksi takdirde açılan dava usulen, dava şartı eksikliğinden reddedileceğini (Yargıtay 11. HD, T. 06.10.2015, E. 2014/13357, K.2015/9986) belirterek 08.10.2021 tarihinde yapılan 2020 yılı olağan genel kurul toplantısında müvekkil tarafından muhalefet şerhi konulan ve yukarıda açıklamaları yapılan 08.10.2021 tarihli 2020 yılı olağan genel kurul toplantı tutanağının 4-6-7-8 maddelerinin iptaline, şirketin iş ve işlemlerinin kayyım marifeti ile devam ettirilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı/karşı taraf vekili cevap dilekçesinde özetle; TTK 451. Maddesinin verdiği hak kapsamında, uğranılması muhtemel zararlar bakımından ihtiyati tedbir talep eden yana karşı tazmin talep hakları saklı tutulmak üzere, ihtiyati tedbir talep eden işbu davayı tamamen şahsi menfaat elde etme ve kişisel hırsları temelinde ikame etmiş olup kötüniyetli olduğunu, bu nedenle TTK 448 hükmü çerçevesinde muhakkak ihtiyati tedbir talep eden tarafça teminat gösterilmesine karar verilmesi gerektiğini, Genel Kurul çerçevesinde alınan (4) nolu kararda ihtiyati tedbir talep eden yanca ortaya konulmus bir muhalefet serhi bulunmadıgı gibi, iptali gerektirir bir hususun da mevcut olmadığını, talep eden şirket kuruluşundan bu yana münferıt imza yetkisi ıle şirket temsil ve idaresini bilfiil üstlendiğini, (4) no’lu gündem maddesinde bizzat kendi hazırladığı Yıllık Faaliyet Raporunu hissedarlara tebliğ ettiğini ve yine bizzat kendisinin yönetim ve idaresinde geçmis bir yıla ait finansal tabloları onaylamadığını beyan ettiğini, ihtiyati tedbir talep eden isbu dava yolu ile söz konusu kararın iptalini istemesinde herhangi bir hukuki yarar bulunmadığını, talep eden bizzat kendi yönetiminde ve tek başına münferit imza yetkisi ile tek yönetim kurulu üyesi ve başkanı olduğu şirkete ait defter ve kayıtların usule aykırı olarak tutulduğu, diğer bir ifade ile bizzat kendisi tarafından usulsüzlük yapıldığı iddiasında ise, aynı zamanda azınlık hissedar sıfatı ile elinde birden fazla enstrüman var iken Genel Kurulda bunları kullanmamış olması ve eldeki davayı ikame ederek ne amaçladığı anlasılamayan bir şekilde herhangi bir muhalefet serhi mevcut olmayan bir kararın iptalini istemesinin hukuken ve teknik olarak mümkün olmadığını, işbu iptal talebine konu finansal tablolar ve bilançonun, müvekkili şirket çogunluk hissedarı … ve … tarafından da kabul edilmediğini, bu hususa gerekçe olarak ise, bizzat ihtiyati tedbir talep eden tarafça şirketin hatalı yönetilerek zarara uğratılmasının gösterildiğini, nitekim, dava dışı … ve … tarafından söz konusu iddiaların, işbu dilekçeye ekli ihtarnameler aracılığıyla çok daha önceden ihtar edilerek yönetimin (talep eden) uyarılmaya çalışıldığını, ayrıca, YMM … tarafından düzenlenen 18.08.2021 tarihli bağımsız denetim raporunda da, Vergi Usul Kanununun 359/B (sahte, muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleme / kullanma) hükümlerine muhalefet ettiklerinin açık olduğunu, ihtiyati tedbir talep eden gerçek niyetinin şirketin bekası değil, ne pahasına olursa olsun ortadan kaldırılması olduğunu,, talep eden 24.08.2021 tarih ve 07890 yevmiye numaralı ihtarnamesine konu edilen ve bilgi ve onayı haricinde olduğu iddia edilen 30.294,81 EUR ve 198.000 TL’lik … firmasına yapılan ödemeler ile ilgili iddiaların da tamamen hayal ürünü olup, talep eden delil yaratma çabasından öteye gidemediğini, Türk Ticaret Kanunu hükümleri çerçevesinde, bir tüzel kisi için kayyum tayinini gerektiren hallerin sınırlı olarak sayıldığını, iradi temsil yetkisini tamamen ortadan kaldıran ve istisnai olarak uygulanması gerektiği kaçınılmaz olan kayyumluk kurumunun ancak ve ancak önemli ve gerekli durumlar için gündeme gelebileceğini, somut yargılamada bahse konu sartlar gerçeklesmis olmadıgından şirkete kayyum tayinini gerektiren hukuki bir sebep de bulunmadığını belirtilerek hukuka, yasaya, ahlaka ve hissedar ezici çoğunluğu iradesine uygun Genel Kurul kararlarının iptali istemi ile Şirketin iş ve işlemlerini kayyum marifeti ile devam ettirmesine yönelik talep eden taleplerinin tümden ile talep eden tarafından müvekkili şirketin uğrayabileceği muhtemel zararların teminatını oluşturmak üzere uygun görülecek teminatın mahkeme veznesine depo edilmesine karar verilmesi ile yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
İlk derece mahkemesinin 01.12.2021 tarihli ara kararı ile “…Şirketin kayyım tarafından yönetilmesi talebinin şartları gerçekleşmediği tespit edildiğinden bu yöndeki şirketin iş ve işlemlerine kayyım tarafından devam ettirilmesi talebinin reddine…” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
İhtiyati tedbir talep eden vekili istinaf talep dilekçesinde özetle; karşı taraf şirketin kanunen gerekli olan organları her ne kadar şekli olarak var gözükse de esasen bu organların, bu organlardaki üyeler ve şirketin ortaklarıın kanunun aradığı vasıfları taşımadığını, organlarda yer alan üyelerin ve şirket ortaklarının birbirleri hakkında dava açmaları ile şirketin kuruluş amacını yitirmeleri sonucunda ortaklar arasında güven ilişkisinin kalmaması, bu kişilerin herhangi bir yasal yetkileri olmamasına rağmen şirketle ilgisi olmayan sahte, muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleme, kullanma, bankalara talimat verme eylemlerini gerçekleştirerek karşı taraf şirketi telafisi güç zarara uğratmaları, başka bir değişle şirketin aktifinde geri dönüşü olmayacak azalmalara sebep olmaları nedeniyle organların varlığının aslında fiilen mevcut olmadığı açık olup şirketin iş ve işlemlerinin kayyım marifeti ile devam ettirilmesine karar verilmesi gerektiğini, denetim raporunda tadadi olarak sayılan faturaların müvekkilinin tek yetkili kanuni temsilci olduğu dönemlerde, yetkisi olmayan … ve onun emir ve talimatı ile iş görenler tarafından tanzim edildiğini, sadece bu nedenin bile şirkete kayyum atanması için yeterli gerekçe olduğunu, …’ın … A.Ş.’nin yönetim kurulu üyeliği ve şirketi temsil yetkileri 2020 yılı Kasım ayında sona erdikten sonra da yönetim kurulu yetkisi kendisinde olmamasına rağmen; müvekkilinin bilgisi ve rızası dışında işlemler yapılmaya devam edildiğini, … ve …’un şirketin aktifinde bulunan nakit ve menkul mallarını, şirketin ticari faaliyeti ile ilişkisi olmayan kişi / kurumlara aktararak şirketin aktifinde önemli ölçüde eksilme meydana getirdiğini, bununla birlikte sahte, muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgeler düzenlemek ve kullanmak marifetiyle şirketi zarara uğrattıklarını, … ile şirketin diğer küçük ortağı …’ eylem birlikteliği içerisinde TTK md. 395 ve VUK md. 359’a muhalefet ettiklerini belirterek istinaf başvurularının kabulü ile İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 01.12.2021 tarihli 2021/833 esas sayılı ara kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda şirketin iş ve işlemlerinin kayyım marifeti ile devam ettirilmesine karar verilmesini; yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep; şirket genel kurul karar iptali davasında mahkemece verilen ihtiyati tedbir talebinin reddine dair ara kararın kaldırılması istemine ilişkindir.
Mahkemece; ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş olup, hüküm ihtiyati tedbir talep eden talep eden davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
HMK’nun 389/1. maddesi uyarınca mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. HMK’nın 390/3. maddesi uyarınca tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.
Somut olayda; ihtiyati tedbir talep eden/davacı genel kurul kararlarının iptali istemli açtığı davasında, şirket ortağı olmayan …’ın şirketin hakim ortağı …’ın oğlu olduğunu, gerçek faydalanıcı olarak hakimiyetinde olan şirketleri …’ın yönettiğini belirterek …’ın bu görevi yapamayacağını ileri sürüp şirketin iş ve işlemlerinin kayyım marifeti ile devam ettirilmesine dair tedbir kararı verilmesini talep etmiş olup, mahkemece yukarıda yazılı gerekçe ile talep reddedilmiştir.
Dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmamasına ve özellikle karşı taraf şirkette organ boşluğunun bulunmamasına göre ihtiyati tedbir talep edenin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 01/12/2021 tarihli ve 2021/833 Esas sayılı ara kararına karşı ihtiyati tedbir talep eden/davacı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran ihtiyati tedbir talep eden taraftan alınması gereken 80,70 TL istinaf nispi karar ve ilam harcından 59,30 TL olarak peşin alınan harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın talep eden davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İhtiyati tedbir talep eden tarafın yatırmış olduğu istinaf kanun yoluna başvuru harcının hazineye gelir yazılmasına,
4-İstinaf yoluna başvuran ihtiyati tedbir talep eden tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
6-Kullanılmayan istinaf gider avansının HMK 333. mad. gereğince yatıran tarafa İADESİNE,
7-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve yargılama giderlerinin iadelerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, HMK’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 23/02/2022