Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/1939 E. 2022/1897 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1939
KARAR NO : 2022/1897

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/09/2022 (Ara Karar Tarihli)
NUMARASI : 2022/138 Esas (derdest dosya)
TALEP : İhtiyati tedbirin kaldırılması
BAM KARAR TARİHİ : 08/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 08/12/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/09/2022 ara karar tarihli ve 2022/138 Esas sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
TALEP:
İhtiyati tedbir talep eden (davacı) vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … ‘in 7843 Sayılı 23.06.2011 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlanan ortaklık kararı uyarınca davalı … Şirketinde pay sahibi olduğunu, müvekkili …’in şirkette pay sahibi olmasıyla birlikte şirketin mevcutta iki ortağı bulunduğunu, diğer paya sahip olan ortağın müvekkilinin kardeşi davalı … olduğunu, Urla Noterliği’nin 21.06.2011 tarihli 06106 Yevmiye No’lu İmza Sirkülerinden de görüleceği üzere şirket ortakları tarafından müştereken imza esası benimsendiğini, ‘’10 yıl süre ile şirket müdürlüğüne seçilen … ve …’in şirket ünvanı altına atacağı müşterek imzaları ile her sahada ve işlemde tüm resmi ve özel müesseselerde, kurumlarda, bankalarda, hükmi ve hakiki şahıslar ve diğer üçüncü şahıslar karşısında temsil ve ilzam etemeyei akitler yapamaya, almaya, taahhütlerde bulunmaya, her türlü tahsil ve tediye sulh ve ibraya, ahzu kabza tam yetki ile şirketimizi temsil ve ilzam etmesine……’’ hükmünün yer aldığını, şirket müdürü olarak şirket ortaklarının beraber tayin edildiğini ve münferiden imza esası ile değil müştereken imza ile 14.05.2011 tarihinden itibaren 10 yıl süre şirketi temsil ve ilzam etmeye yetkili kılındıklarını, buna istinaden 14.05.2021 tarihinde tarafların yetkilerinin süresinin dolduğunu, şirketin mevcutta temsil yetkisi son bulmuşsa da taraflar arasında husumet olduğundan genel kurul toplanamadığını şirketin yönetilememeye başlandığını, müvekkili … tarafından davalı …’in davalı şirket üzerinden haksız menfaat sağlamaya çalıştığının anlaşıldığını, mevcutta faal olmayan şirkette davalının çocuklarını, SGK’lı çalışan olarak gösterdiği ve şirketi usulsüz şekilde borçlandırıldığının tespit edildiğini, bu işlemin müvekkilinin bilgisi dışında yapıldığını ve şirketin bu şekilde yalnızca davalı …’in menfaatine olacak şekilde borçlandırılmaya başlandığını, nitekim 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 613’üncü maddesinde ortağın bağlılık yükümlülüğünün hükme bağlandığını maddede ‘’ ortaklar, şirketin çıkarlarını zedeleyebilecek davranışlarda bulunamazlar. özellikle, kendilerine özel bir menfaat sağlayan ve şirketin amacına zarar veren işlemler yapamazlar’’ düzenlemesinin bulunduğunu ancak davalı … tarafından kendine özel menfaat sağlayan ve şirkete zarar verecek şekilde, şirketi usulsüz şekilde borçlandıracak şekilde işlem yapıldığını, bunun haricinde davalı …’in şirketi usulsüz şekilde borçlandırdığının da müvekkili tarafından tespit edildiğini, müşterek imza ile temsil ve ilzam olunması gerekirken davalı … tarafından münferit imza ile şirketi borçlandırıcı senetler verildiğini, senede istinaden alacağını alamayan borçlular tarafından hem dolandırıcılık sebebiyle suç duyurusunda bulunulduğunu hem de icra takibine başlandığını, şirketin itibarını zedeleyici ve müvekkilinin hiçbir bilgisi olmadan yapılan işlemler dolayısıyla da şirketin ticari amacını gerçekleştirme gayesinin son bulduğunu, şirkete ve tahminlerince usulsüz şekilde işlem yapan davalı …’e karşı İzmir 19. İcra Müdürlüğü’nün 2022/1942 Esas sayılı dosyasında yasal takibe başlandığını ve İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2022/978 Muhabere No’lu dosyasında dolandırıcılık suçundan suç duyurusunda bulunduklarını, müvekkilinin yapılan dolandırıcılık ve borçlandırma işleminden haberdar olmadığı için işin son kısmında yasal sürece intikal ettiğinde bu durumlardan haberdar olduklarını, bu konuda şirketi zarara uğratan davalı ortak hakkında taraflarınca da suç duyurusunda bulunulacağını, bu durumların ortaya çıkması sonucunda taraflar arasında şirketin tasfiye edilmesi için çalışmalar yapılmış olsa da davalının mevzu bahis hareketleri son bulmadığından bir sonuç alınamadığını, şirketin mevcutta müdür ve imza yetkilisi olmadığını, şirket ortaklarının arasında ortak oldukları diğer şirketlerden kaynaklı birçok dava ve husumet bulunduğunu, tarafların bir araya gelme ve genel kurul oluşturma ihtimalleri bulunmadığını, bu sebeple öncelikle şirketin yönetilmediği gözetilerek tedbiren şirkete yönetim kayyımı atanmasına, şirketin haklı nedenlerle feshine ve tasfiyesine karar verilmesi gerektiğini, nitekim TTK.md. 636’da Limited şirketin sona erme halleri düzenlenerek ‘’Uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli organlarından biri mevcut değilse veya genel kurul toplanamıyorsa, ortaklardan veya şirket alacaklılarından birinin şirketin feshini istemesi üzerine şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi, müdürleri dinleyerek şirketin, durumunu Kanuna uygun hâle getirmesi için bir süre belirler, buna rağmen durum düzeltilmezse, şirketin feshine karar verir.’’ şeklinde belirttiğini, mevcut durumda şirket ortaklarının bir araya gelme ihtimalinin olmadığını aralarında husumet bulunduğunu ve Mahkemeye esasları bildirilen ortak oldukları şirketlerden kaynaklı karşılıklı davalarının mevcut olduğunu, davalı ortak …’in şirketin aleyhine işlemler yaptığını, şirketi usulsüz şekilde kendine menfaat sağlayacak şekilde borçlandırdığını, şirketin tek imza ile temsil edilemeyeceğini bildiği halde münferiden yetkiliymiş gibi hareket ederek gene şirket aleyhine işlemler yaptığını tüm bu sebeplerle tarafların bir araya gelme ihtimalinin hem bu şirket nezdinde yapılan usulsüzlükler hem de aralarında başkaca davalar bulunması sebebiyle mümkün olmadığı gözetilerek şirketin amacının gerçekleştirilmesi ve devamlılığının sağlanmasının mümkün olmayıp, davalı … Limited Şirketinde haklı nedenle feshini ve tasfiyesinin sağlanmasını talep ettiklerini belirtmiş, … Şirketi’nin mevcutta müdürü ve imza yetkilisi bulunmadığından açıklanan sebeplerle şirket ortaklarının bir araya gelerek genel kurul oluşturma ihtimali de olmadığı için, öncelikle ve ivedi olarak tedbiren şirkete dışarıdan bir yönetim kayyımının tayin edilmesine, … Şirketi’nin haklı nedenlerle feshi ve tasfiyesi ile tasfiye sonucunda ortaya çıkacak tasfiye payının ticari faiziyle birlikte müvekkile ödenmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece 17/03/2022 tarihli ara kararı ile ; “…Davacının ihtiyati tedbir talebinin KABULÜ ile davalı … Şirketi’ne SMMM … ‘ın yönetim kayyımı olarak ATANMASINA, Kayyım için aylık 3.000,00 TL ücret takdirine, Kayyımın 6 aylık ücretinin davacı tarafça depo edilmesine,…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Davalı … vekili 15/09/2022 tarihli duruşmadaki beyanında, atanan yönetim kayyumunun görevinin kaldırılmasını talep etmiştir.
Talep üzerine mahkemece 23/09/2022 tarihli ara kararı ile, 17.03.2022 tarihli kararın usul ve yasaya uygun olduğu, bu aşamada kararın kaldırılmasını ya da değiştirilmesini gerektirir bir durumun söz konusu olmadığı gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı aleyhine ihtiyati tedbir verilen (davalı) … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Aleyhine ihtiyati tedbir kararı verilen (davalı …) vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkemece yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmeden verilen tedbir kararının hukuka aykırı olduğunu, Yerel Mahkemece 17/03/2022 tarihli ara kararında ayrıca kayyım için aylık 3.000,00 TL ücret takdirine ve kayyımın 6 aylık ücretinin davacı tarafça depo edilmesine karar verilmiş ise de davacı tarafından dosyaya herhangi bir ücret depo edilmediğini, ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için davacı haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğunu, ancak işbu davada davacının dava dilekçesindeki iddialarının yargılamayı gerektirdiğini, ihtiyati tedbirin şartlarından olan yaklaşık ispat koşulu mevcut aşamada tamamlanmadığının sabit olduğunu, davacı tarafın, müvekkilinin davalı şirket üzerinden haksız menfaat sağlamaya çalıştığını, şirkette müvekkilinin çocuklarını SGK’lı çalışan olarak gösterdiğini ve şirketi usulsüz şekilde borçlandırıldığını, münferit imza ile şirketi borçlandırıcı senetler verildiğine ilişkin beyanlarının gerçeğe aykırı olduğunu, davacı tarafın dosyaya bu iddialarını doğrulayacak delil, belge ibraz etmediğini, yalnızca şirket müdürlerinin görev süresinin sona ermesinin yönetim kayyımı atanması için yeterli bir sebep olmadığını, tedbiren kayyım atanmasına karar verilen şirketin iki ortaklı olduğunu, ortakların ikisinin de müdür olarak seçildiğini, şirketin organsız kalması halinde ortakların olağan genel kurul toplantısı yaparak şirket organlarını seçebildiklerini, müdür veya müdürler kurulunun, süresi dolmuş olsa dahi genel kurulu olağan toplantıya çağırabileceklerini, ancak, müdürler kurulunun devamlı olarak toplanamaması veya toplantı nisabının oluşmasına imkân bulunmaması yahut şirketin müdürünün olmaması durumlarında, şirket ortaklarından birinin mahkemeye müracaat edip izin almak suretiyle genel kurulu toplantıya çağırabileceğini, davaya konu olayda davacının işbu davayı açmadan evvel genel kurulu toplantıya çağırmadığı halde ortakların bir araya gelemediğini iddia ettiğini, davacının bu iddiasının soyut ve gerçeğe aykırı olduğunu, yerel mahkemenin 17/03/2022 tarihli ara kararının kaldırılması gerektiğini belirterek, istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; limited şirketin fesih ve tasfiyesi istemine ilişkindir.
Talep ise; ihtiyati tedbir kararına itiraz istemine ilişkindir.
Mahkemece, ihtiyati tedbir kararına itirazın reddine karar verilmiş olup; karar aleyhine ihtiyati tedbir talep edilen (davalı) … vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Türk Medeni Kanununun 427. Maddesine göre; Vesayet makamı, bir tüzel kişi gerekli organlardan yoksun kalmış ve yönetimi başka yoldan sağlanamamışsa bir yönetim kayyımı atar.
HMK’nın 389/(1). maddesinde, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle bir hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacak ya da tamamen imkansız hale gelecek ise veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği hükme bağlanmıştır.
İhtiyati tedbir talep eden, HMK’nın 390/(3). maddesi uyarınca, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.
HMK’nın 389. maddesi gereğince, ancak uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceğine ilişkin hükmü ile dosya içerisindeki bilgi ve belgeler göz önünde tutulduğunda davalı şirkete yönetim kayyımı atanması hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmesi konusunda yaklaşık ispatın sağlanmadığı ve şirkette organ boşluğu bulunmadığı ayrıca yeni yönetim kurulunun seçilmemesi halinde eski yönetim kurulunun görevine devam edeceği TTK gereği olduğundan, mahkemece yazılı şekilde karar verilmesi isabetli görülmemiştir.
Bu itibarla; aleyhine ihtiyati tedbir istenilen-ihtiyati tedbire itiraz eden (davalı …) vekilinin istinaf başvurusunun esastan kabulüne, yerel mahkemenin kararının kaldırılmasına, dosyada toplanacak başkaca delil bulunmadığı ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus olmadığı anlaşıldığından, dairemizce davanın esası hakkında HMK’nun 353/1-b-2 madde gereğince hüküm kurularak, ihtiyati tedbire itirazın kabulü ile ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İhtiyati tedbire itiraz eden/davalı … vekilinin ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜNE; İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/09/2022 tarihli ve 2022/138 Esas sayılı (derdest) ara kararının HMK’nun 353-(b)-2) maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
YENİDEN YARGILAMA YAPILMASI GEREKMEDİĞİNDEN AŞAĞIDAKİ ŞEKİLDE HÜKÜM KURULMASINA,
a)İhtiyati tedbire İTİRAZIN KABULÜNE; mahkemenin 17/03/2022 tarihli ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına
b)Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
c)İhtiyati tedbir talep eden tarafından yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte değerlendirilmesine,
d)İhtiyati tedbir görülmekte olan dava içinde verildiğinden, aleyhine ihtiyati tedbir istenilen-ihtiyati tedbire itiraz eden … yararına(davalı) vekalet ücretine takdir edilmesine yer olmadığına,
2-İstinaf incelemesi yönünden harç ve yargılama masrafları ;
a)İstinaf eden tarafından yatırılan maktu istinaf karar harcının istek halinde istinaf edene İADESİNE,
b)İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye gelir olarak kaydına,
c)İstinaf eden tarafından, istinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte değerlendirilmesine,
d)6100 Sayılı HMK.’nun 333. maddesi gereğince peşin alınan ve harcanmayan istinaf gider avansının İlk Derece Mahkemesince istinaf edene İADESİNE,
e)İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
f)Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair; 6100 sayılı HMK’nun 362-(1)-f) maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda kesin olmak üzere 08/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.