Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/1936 E. 2022/1822 K. 30.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1936
KARAR NO : 2022/1822

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :17/10/2022 (Ek Karar)
NUMARASI : 2022/388 Esas – 2022/613 Karar
DAVA : Olağanüstü Genel Kurul Toplantısı Yapılması İstemli
BAM KARAR TARİHİ : 30/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 30/11/2022
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/10/2022 ek karar tarihli ve 2022/388 Esas – 2022/613 Karar sayılı dosyasının yapılan ön incelemesi sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin 2016 yılında, mali sıkıntıya girmesi üzerine, müvekkilinin sermaye ihtiyacı için yeni ortaklık arama sürecine girdiğini, müvekkilinin hisselerinin bir kısmını, eşinin ve oğlunun hisselerinin tamamını, 2016 ve 2017 yılında …’ya devrettiklerini, …’nın, …’nın kardeşi olup hali hazırda … Şirketinin 475 pay sahibi … Şirketinin yetkilisi ve tek ortağı olduğunu, ortaklık yapısının tespiti ile ilgili İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/911 esas sayılı dosyasında derdest davanın bulunduğunu, hisse devirlerinden sonra müvekkilinin şirketin yönetim kurulu başkanlığını bir süre daha devam ettirdiğini, …’nın yönetim kurulu başkan yardımcılığı görevini üstlendiğini, 3.06.2020 tarihinde …’nın tüm hisselerini abisinin şirketi olan … Şirketine devrettiğini, hali hazırda … Şirketinin 75 pay sahibi olduğunu, … ve …’nın ortak hareketleri ile … Şirketinin, … Şirketine 85.967.301,53 TL borçlandırıldığını, 07/08/2020 tarihli genel kurulda, şirketten olan alacaklarının sermayeye ilavesi yoluyla, müvekkilinin pay oranını düşürmek kastıyla şirketteki payını %95,32’ye yükseltmek için genel kurul kararı alındığını, bu kararın iptali için İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinde 2020/636 esas sayılı dava açtıklarını, davalıların davayı kabul ettiklerini, müvekkilinin 10/03/2021 tarihinde şirket hisselerinin %12,5’lık kısmını üçüncü kişye devrettiğini, ihtarname ile bildirmelerine rağmen pay defterine işlenmediğini, 8 gün sonra hisseler üzerine haciz uygulandığını, satışa hazırlık işlemlerinin yapıldığını, davalı şirketin İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/551 esas sayılı dosyasında müvekkilini ortaklıktan çıkarma davası açtığını, bu davada müvekkiline ait hisselerin %75 pay sahibi … Şirketi adına tescilinin talep edildiğini, bütün bunlarla … kardeşlerin müvekkiline ait hisseleri ele geçirerek davalı şirketin tek hissedarı olmayı amaçladıklarını, şirketi zarara uğrattıklarını ve uğratmaya devam ettiklerini, …’nın yönetim kurulu başkanı olduğu dönemde … ‘ta bulunan 3 adet taşınmaz ile 1 adet yumurta tasnif makinesinin satışından dolayı davalı şirketi 363.750,00 TL zarara uğrattığını, İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/957 esas sayılı dosyasında hükme bağlandığını, bu satışlar nedeniyle … ve … hakkında İzmir 48. Asliye Ceza Mahkemesi 2022/283 esas sayılı ceza dosyasında TCK 155/2 ve Ser P.K 110/1-b maddelerinde düzenlenen suçlardan dolayı yargılamalarının devam ettiğini, hali hazırda …’nın davalı şirketin yönetim kurulu başkanı, kardeşi …’nın ise başkan yardımcısı görevini yürüttüklerini, salt şirket aktiflerini azaltmak, müvekkiline ve diğer hissedarlara ait hisselerin düşük gösterilmesi kasdıyla şirket çalışanı … adlı kişiye hiç bir teminat alınmaksızın ticari hayatın olağan akışına aykırı bir şekilde yüksek miktarda nakden borç verildiğini, akabinde şirketten çıkarıldığını, hakkında göstermelik icra takibi başlatıldığını haricen öğrendiklerini, borç verilmesinin müvekkilini zarara uğratmak kastından başka bir nedene dayanması halinde dahi, yönetim kurulu üyelerinin denetim ve gözetim sorumluluğunu ve görevlerini ihmallerinin gündeme geleceğini, borç para verilmesi ve İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi dosyası ile şirketin zarara uğratılması konularının görüşülmesi amacıyla ihtarname ile genel kurul toplantısı yapılmasını talep ettiklerini, davalı şirkete tebliğ edilmesine rağmen olumlu veya olumsuz bir cevap verilmediğini, TTK’nun 412.maddesi uyarınca mahkemenin iznine ihtiyaç olduğunu, davalı şirket yöneticilerinin vekalet ilişkisini açıkça kötüye kullanmaları nedeniyle atanacak bir kayyım vasıtasıyla çağrı ve gündemin hazırlanarak yapılmasının gerektiğini bildirmiş, öncelikle kayyım atanması, kabul edilmediği takdirde kendilerine yetki verilmesi suretiyle davalı şirketin ihtarnamede belirtilen gündem maddelerinin görüşülmesi amacıyla olağanüstü genel kurul toplantısı yapılmasına izin verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının ileri sürdüğü sebeplerin olağanüstü genel kurul toplantısı yapılmasını gerektirmediğini, toplantıların ne zaman ve hangi hususlarda yapılacağının şirketlerin ana sözleşmelerinde yer alıp, yetkili organın yönetim kurulu olduğunu, TTK’nun 411 ve 412. maddeleri uyarınca toplantının yapılması mahkemenin takdirinde olup toplantıların maliyetli olduğunu, şirketin iç işleyiş ve yapısının bozulmaması adına müzakere edilmesini gerektirmeyen konularda genel kurul toplantısı yapılmaması gerektiğini, olağanüstü toplantıların gerçek anlamda şirketlerin faaliyetlerini yürütmesini engelleyen hususların ortaya çıkması durumunda yapıldığını, …’nın, büyük emek ve özenle şirketin bozulan finansal yapısını düzeltmeye çalıştığını, bu durumu davacının hazmedemediğini, engellemek için her karara muhalif olduğunu, her türlü dava açarak maddi ve manevi anlamda zarar vermeye çalıştığını, borca batık haldeki şirketin üretim faaliyetlerine devam edebilmek adına tedarikçi firma olan … Şirketine yüklü miktarda borçlandığını, borç ödenemeyecek konuma gelince …’nın hisselerinin tamamını … Servis… Şirketine devrettiğini, yaşanılan mali sorunların davacının döneminden kaynaklandığını, davacının İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/615 esas sayılı dava dosyasında şirketin feshi ve tasfiyesini talep ettiğini, dava sürecinde şirkete kayyım atandığını, bu dava ile şirketin mali yüke sokulup prestij ve güvenilirliğinin zedelendiğini, bankaların kredilerinin ödenmek zorunda kalınması nedeniyle şirketin mevcudunun ciddi oranda azaldığını, davacının fesih davasından feragat ettiğini, bununla tek amacının şirketin maddi ve manevi varlıklarına zarar vermek olduğunu adeta kanıtladığını, yaşanan ekonomik krizler ve gelişmelerin maddi zararları çoğalttığını, davacının hırsları yüzünden finansal anlamda zor günler geçiren şirketin 3 adet taşınmaz mal ile 1 adet yumurta tasnif makinesini satarak bir nebze olsun ekonomik anlamda çıkış yolu aradığını, bu konuda yönetim kurulu kararı alındığını, satışın yapıldığı zamanda davacının yönetim kurulu başkanı olması nedeniyle bir muvazaa iddiasında bulunamayacağını, davacının …’ya zarar verebilmek adına İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/957 esas sayılı dosyası ile satışı yapılan mecurların düşük bedelle satışlarının gerçekleştirildiği iddiasıyla tazminat davası açtığını, anılan dosyanın 29/09/2021 tarih ve 2021/726 karar sayılı ilamı ile hukuka ve hakkaniyete aykırı şekilde kabul edildiğini, kararı istinaf ettiklerini, istinaf incelemesi sonucunda bozulması gerektiğini, tehiri icra kararı aldıklarını, bu konunun bu aşamada müzakere edilmesine gerek bulunmadığı, …’ın zimmetine geçirmiş olduğu paralar çerçevesinde şirketin büyük zarara uğradığını, davacının borç para verildiği iddiasının gerçek olmadığını, …’ın tahsilat ve depo sorumlusu olarak çalışmaktayken kayıtlarda usulsüzlükler yaptığını, müşterilerden elden para aldığını, şirketin bilgisi ve talimatı olmadan mal satışı yaparak haksız menfaat temin ettiğinin ortaya çıktığını, bu konuda yaptıkları şikayet üzerine Foça Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2021/1834 soruşturma numaralı dosyası ile soruşturmanın yapıldığını, …’ın haklı ve tazminatsız olarak işten çıkarıldığını, şirketin alacağının bir kısmının yıllık izin ve fazla çalışmalarından mahsup edildiğini, soruşturma dosyasında alınan bilirkişi raporunda suçun tespit edildiğini, …’dan teminat senedi alındığını, HMK’nun 190. maddesi uyarınca davacının iddiasını kanıtlamakla yükümlü olduğunu, ortaklar arası kişisel husumetlerin kayyım atanmasını gerektirir bir durum oluşturmadığını, müvekkili şirketin davacının zararına yönelik şekilde davrandığı iddiasının olayların oluş ve tarihsel süreçlerine göre gerçek olmadığını, haciz işleminin pay devrinden önceki tarihte yapıldığını, davacı ile … arasında gerçekleştiği iddia edilen devir işleminin geçerli ve gerçek bir devir olmaması sebebiyle hüküm ifade etmeyeceğini, ön alım hakkı bulunduğunu bildirmiş, yargılamanın duruşmalı olarak yapılmasını, İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/957 esas sayılı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nin 2021/2024 esas sayılı dosyalarının, Foça Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2021/1834 sayılı soruşturma dosyası ve akabinde açılacak ceza davasının bekletici mesele yapılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN 19/07/2022 TARİHLİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “…davacının, olağanüstü genel kurul toplantısı yapılması konusunda, bu aşamada bir gerekliliğin doğmadığı ve yasal koşulların oluşmadığı anlaşılmakla…” gerekçesiyle ” Davanın REDDİNE…” şeklinde karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN 17/10/2022 TARİHLİ EK KARARI:
İlk derece mahkemesince; “…İstinaf başvurusuna konu mahkememizin 19/07/2022 tarih, 2022/388 Esas ve 2022/613 karar sayılı ilamının, TTK’nun 412(1/son) cümlesi hükmü uyarınca kesin nitelikli kararlardan olup, gerekçeli kararda da kararın kesin olmak üzere verildiğinin belirtildiği, HMK’nun 346(1) maddesinde kesin kararlara karşı istinaf yoluna başvurulması halinde kararı veren mahkemece istinaf dilekçesinin reddine karar verileceğinin düzenlendiği birlikte değerlendirildiğinde kararın, istinaf edilmesinin kanun hükmü uyarınca mümkün bulunmadığı anlaşılmakla; HMK’nun 346(1) maddesi uyarınca davacının istinaf dilekçesinin REDDİNE, Kararın bir örneğinin HMK’nun 346(1) maddesi gereğince istinaf başvurusunda bulunan davacı vekiline tebliğine, Ek kararın kesinleşmesi ve talep edilmesi halinde 23/08/2022 tarihinde AB2022 Seri ve 202442 Sıra numaralı sayman mutemedi alındısından anlaşılacağı üzere, yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının talep halinde davacı tarafa iadesine, 2022/258 numaralı istinaf kaydının bu şekilde kapatılmasına,
HMK’nun 346(2) maddesi uyarınca iş bu kararın tebliğinden itibaren 1 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının kendi içinde çelişkili olduğunu, müvekkilinin mülkiyet hakkını gözetmeyen mevcut yönetim kurulu üyeleri ile davalı şirket arasında bir çok dava konusu olayın mevcut olduğunu, müvekkilinin hakkının gasp eden yönetim kurumu üyelerine karşı hep hukuk mücadelesi verdiğini, müvekkilinin bilgi alma inceleme hakkı kullanılması gibi bir yükümlülük altına sokulmasının açıkça hukuka aykırı olduğunu, Türk Ticaret Kanunu’nda olağan üstü genel kurula çağrı öncesi bilgi alma ve inceleme hakkının kullanılması gerektiğine dair bir hüküm bulunmadığını, yerel mahkeme kararının yönetim kurulu üyelerinin sorumluğunu ortadan kaldırmaya yönelik olduğunu, anonim şirketlerde yönetim kurulu üyelerinin vekil gibi pay sahiplerine karşı sorumlu olduklarını, şirket ortağının açtığı sorumluluk davalarında, verilen hüküm neticesinde bir zarar varsa bunun şirkete ödenmesi gerektiğini, ancak somut olayda, davalı şirketin 363.000 TL alacağını bilmesine rağmen mevcut yönetim kurulu üyesi …’dan tahsile yönelik bir işlem yapmadığını, bu hususta mahkeme kararının gerekçesinde hukuki isabet bulunmadığını, şirket ortağı olan müvekkilinin genel kurul yerine geçerek, genel kurul iradesini kullanmak suretiyle bir karar alabilmesinin mümkün olmadığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, yargılama giderleri vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; TTK’nun 411 ve 412. maddelerinden kaynaklanan olağanüstü genel kurul toplantı yapılması istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebebleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
İlk Derece Mahkemesince 19/07/2022 tarihli ve 2022/388 esas – 2022/613 karar sayılı ilamı ile davanın reddine karar verildiği, bu kararın davacı tarafça istinaf edilmesi üzerine mahkemece 17/10/2022 tarihli ek karar ile kararın kesin olması ve istinafı kabil olmadığından bahisle istinaf başvurusunun usulden reddine karar verildiği ve davacı tarafça bu ek kararın istinaf edildiği anlaşılmaktadır.
TTK’nın 410. maddesinde; “Genel kurul, süresi dolmuş olsa bile yönetim kurulu tarafından toplantıya çağrılabilir. Tasfiye memurları da, görevleriyle ilgili konular için, genel kurulu toplantıya çağırabilir.
Yönetim kurulunun, devamlı olarak toplanamaması, toplantı nisabının oluşmasına imkan bulunmaması veya mevcut olmaması durumlarında, mahkemenin izniyle tek bir pay sahibi genel kurulu toplantıya çağırabilir. Mahkemenin kararı kesindir.”,
TTK’nın “Mahkememin İzni” başlıklı 412. maddesinde; “Pay sahiplerinin çağrı ve gündeme madde konulmasına ilişkin istemleri yönetim kurulu tarafından reddedildiği veya istemin 7 iş günü içinde olumlu cevap verilmediği takdirde aynı pay sahiplerinin başvurusu üzerine, genel kurulun toplantıya çağrılmasına şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi karar veribilir. Mahkeme toplantıya gerek görürse, gündemi düzenlemek ve kanun hükümleri uyarınca çağrıyı yapmak üzere bir kayyım atar. Kararında, kayyımın, görevlerini ve toplantı için gerekli belgeleri hazırlamaya ilişkin yetkilerini gösterir. Zorunluluk olmadıkça mahkeme dosya üzerinde inceleme yaparak karar verir, karar kesindir.” düzenlemeleri mevcuttur.
Hal böyle olunca, 6102 sayılı TTK’nın 412. maddesi uyarınca genel kurulun toplantıya çağrılmasına yönelik izin istemine ilişkin verilecek kabule yahut reddine ilişkin mahkeme kararları kesin niteliktedir (Emsal mahiyette Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 16/10/2017 tarih ve 2016/3287 esas 2017/5383 karar sayılı içtihatı).
Açıklanan nedenlerle; iş bu karara yönelik istinaf başvurusunun ortada istinafı kabil bir karar bulunmadığından ve istinaf kanun yoluna başvurulamayacağından, mahkemesince HMK’ nın 346(1) maddesi uyarınca reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir husus bulunmamaktadır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/10/2022 tarih ve 2022/388 Esas – 2022/613 Karar sayılı ek kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gerekli 80,70 TL istinaf karar harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-ç maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 30/11/2022