Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/1884 E. 2022/1836 K. 30.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1884
KARAR NO : 2022/1836

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/09/2022 (Talep) – 22/09/2022 (Ara Karar)
NUMARASI : 2022/697 Esas
DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
TALEP : İhtiyati Tedbir
BAM KARAR TARİHİ : 30/11/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ: 30/11/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/697 Esas sayılı dosyasından verilen 22/09/2022 tarihli ara kararının incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA/TALEP:
İhtiyati tedbir talep eden/davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin Ödemiş İcra Müdürlüğünün 2020/2766 sayılı dosya kapsamında davalı … tarafından açılmış takip nedeniyle borçlu konumunda olduğunu, müvekkilinin tacir olup her işleminin Türk Ticaret Kanunu kapsamında kayıt altında olduğunu, müvekkili ile davalı … ve müvekkilinden ciro yoluyla çeki almış görünen … arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığını, bir borç ilişkisi doğmadığını, müvekkilinin, takip konusu çeki davalıya veya …’e cirolayıp vermediğini, işbu icra takibi ile süreçten haberdar olduğunu, müvekkili ile … arasında bir alacak borç ilişkisi de bulunmadığını, menfi tespit davasında ispat yükünün davalıya ait olduğunu, çekte yer alan imzanın müvekkiline ait olmadığının açık olduğunu, davalı tarafın kötüniyetle işbu takibi açtığını belirterek, öncelikle teminat aranmaksızın takip konusu çekin miktarı dikkate alınarak takibin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini, yargılama sonucunda da müvekkilinin davalı tarafa Ödemiş İcra Müdürlüğü’nün 2020/2766 sayılı dosyası kapsamında borçlu olmadığının tespitine ve davalının takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
YEREL MAHKEMENİN ARA KARARI:
Mahkemece, “…İİK72/3.maddesi gereğince icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yoluyla takibin durdurulmasına karar verilemeyeceği, ancak borçlunun gecikmeden doğan zararları karşılaması ve alacağın % 15’inden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebileceği, davacının sahtelik ve bedelsizlik iddiası ile işbu davayı ikame ettiği, davanın 13/09/2022 tarihinde açıldığı, davacı aleyhinde davaya konu çek nedeniyle Ödemiş İcra Müdürlüğünün 2020/2766 sayılı icra dosyasında 29/06/2020 tarihinde kambiyo senetlerine dayalı ilamsız takip başlatıldığı, 2004 Sayılı İcra İflas Kanununun 72. maddesine göre icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yoluyla takibin veya satış işleminin durdurulmasına karar verilemeyeceği, sadece icra veznesine giren paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde tedbir kararı verilebileceği anlaşılmakla; İİK’NUN 72/3. MADDESİ GEREĞİNCE DAVACININ TALEBİNİN KISMEN KABULÜ İLE, Ödemiş İcra Müdürlüğünün 2020/2766 sayılı takip dosyasında İCRA VEZNESİNE YATIRILACAK OLAN PARANIN ALACAKLIYA ÖDENMEMESİ YÖNÜNDE İHTİYATİ TEDBİR KARARI VERİLMESİNE, takip çıkış miktarı olan 141.550,66 TL üzerinden takdiren % 20 oranında 28.310,13 TL nakdi teminatın mahkeme veznesine yatırılması yahut kesin ve süresiz bir banka teminat mektubunun davacı tarafından mahkemeye ibrazı halinde kararın ifası için ilgili icra müdürlüğüne müzekkere yazılmasına, DAVACI VEKİLİNİN İCRA TAKİBİNİN DURDURULMASI TALEBİNİN REDDİNE….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
İhtiyati tedbir talep eden/davacı vekili tarafından, “….İşbu dava bakımından sahtecilik iddiasının mevcut olduğunu, çek metninin ve vekaletnamenin bu hususu açıkça ortaya koyduğunu, karşılaştırılması halinde görüleceği üzere senette yer alan imzalar ile vekaletnamede yer alan imzaların birbiri ile uyumlu olmadığını, bu kapsamda HMK 209.maddesi gereği takibin tedbiren durdurulması gerektiğinin açık olduğunu, müvekkili ile davalı taraf arasında hiçbir şekilde bir hukuki ilişki kurulmadığını ve borcun doğmadığını, çekte yer alan imzanın müvekkiline ait olmadığının açık olduğunu, açıklanan hukuki gerekçelerle İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/697 Esas sayılı dosyası kapsamında 22/09/2022 tarihli ara kararın 2 nolu bendi gereği icra takibinin durdurulması talebinin reddine dair ara karara ilişkin istinaf başvurusularının kabulü gerektiğini….” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep, çeke dayalı olarak yapılan icra takibi nedeniyle açılan menfi tespit davası içinde ihtiyati tedbir verilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece; yukarıda yazılı gerekçelerle ihtiyati tedbir isteminin kısmen kabulüne dair ara karar verildiği, 22.09.2022 tarihli bu ara karara karşı ihtiyati tedbir talep eden/davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
İİK’nın 72/3.maddesinde; “İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile tabin durdurulmasına karar verilemez. Ancak borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.” şeklinde düzenleme vardır.
HMK’nın 209.maddesinde ise; “1)Adi bir senetteki yazı veya imza inkâr edildiğinde, bu konuda bir (karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz. (2)Resmî senetlerdeki yazı veya imza inkâr edildiğinde, senetteki yazı veya imzanın sahteliği, ancak mahkeme kararıyla sabit olursa, bu senet herhangi bir işleme esas alınamaz.(3) Senede dayanılarak verilmiş olan ihtiyati tedbir, o senet hakkındaki sahtelik iddiasından etkilenmez ve gerektiğinde senet sahibi haklarının korunması için yeni tedbirler talep edebilir.” şeklinde düzenleme vardır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, İcra ve İflas Kanunu’nda bir hüküm olmayan hallerde, ancak İcra ve İflas Kanunu’nda açıkça gönderme olması (İİK 50, 68/a-4 gibi) veya bu kanunun özel veya genel hükümlerine aykırı olmaması (zorunlu dava arkadaşlığı) hallerinde uygulanabilir. Bu ilkeler ışığında HMK’nun 209/1. maddesinin ilamsız icra takiplerine etkisi değerlendirilmelidir. Bu maddeye göre “adi bir senetteki yazı veya imza inkar edildiğinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz.” Bu maddenin icra takiplerinde uygulanması gerektiğine ilişkin olarak İcra ve İflas Kanununda bir hüküm ise bulunmamaktadır.
Ayrıca, kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile yapılan takipte, takibe konu kambiyo senedi altındaki imzaya itiraz, İİK’nun 170. maddesinde özel olarak düzenlendiğinden, imza inkarı nedenine dayalı sahtelik iddiası hakkında, sonraki genel kanun olan HMK’nun 209. maddesi uygulanamaz. Ancak icra mahkemesi itirazla ilgili kararına kadar takibin geçici olarak durdurulmasına karar verebilir (İİK. M. 170/2).
Somut uyuşmazlıkta borçlunun imza sahteliği nedenine dayalı olarak açtığı menfi tespit davası, İİK’nun 72. maddesi kapsamında bir dava olup, anılan maddeye göre, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez (Bu hususlarda bknz. Yargıtay HGK 2014/12-1128 E.- 2016/774 K.sayılı kararı).
Açıklanan nedenlerle, İİK’nın 72/3. maddesi gereğince icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yoluyla icra takibinin durdurulması imkanı bulunmadığından, yerel mahkemece icra takibinin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir isteminin reddi ile, teminat karşılığında icra veznesine ödenen paranın alacaklıya ödenmemesi konusunda ihtiyati tedbir kararı verilmiş olmasında usul ve esas yönünden hukuka aykırı bir yön bulunmadığı anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; ihtiyati tedbir talep eden/davacı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1- İhtiyati tedbir talep eden/davacı vekilinin İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/697 Esas sayılı dosyasından verilen 22/09/2022 tarihli ara kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-İhtiyati tedbir talep eden/davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 30/11/2022