Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/1878 E. 2022/1781 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1878
KARAR NO : 2022/1781

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/06/2021 (Dava ) – 04/07/2022 (Karar)
NUMARASI : 2021/384 Esas – 2022/586 Karar
DAVA : İtirazın İptali
BAM KARAR TARİHİ : 24/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 24/11/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 04/07/2022 tarihli 2021/384 Esas ve 2022/586 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile dava dışı … Şti. arasında … plakalı otomobilin sigortalanması amacıyla 02/04/2018 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli … Genişletilmiş Kasko Sigorta Poliçesi imzaladığını, 05/01/2019 tarihinde saat 19:20 sıralarında … ili … ilçesi … Bulvarı mevkiinde ruhsatı … Şti. adına kayıtlı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı aracına park halindeyken sağ arka bölümüne … plakalı motosikletin düşmesi sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, ilgili kaza sonrasında yapılan inceleme neticesinde … plakalı motosiklet sürücüsü söz konusu kazaya asli kusuru ile neden olduğunu, söz konusu trafik kazası neticesinde … plakalı sigortalanmış araçta meydana gelen hasarın tespiti amacıyla ekspertiz incelemesi yaptırılarak bu rapor doğrultusunda müvekkil şirket tarafından sigortalısına, 4.587,13-TL hasar tazminatının 30/01/2017 tarihinde ödendiğini, uyuşmazlık konusu trafik kazasına … plakalı araç sürücüsünün 2918 Sayılı KTK 57/1-c maddesini ihlal etmesi hasebiyle aynı kanunun 84/h maddesi gereğince kusurunun bulunduğundan müvekkil şirket tarafından düzenlenen 09/02/2017 tarihli rücu yazısı ile kusurlu aracın maliki ….’ya sigortalının zararını tazmin amacıyla ödenen hasar tazminatının kusuru oranınca müvekkili şirkete ödenmesi aksi halde yasal yollara başvurulacağının ihtaren bildirildiğini, ancak herhangi bir ödeme yapılmadığını, bu nedenle müvekkil şirket tarafından söz konusu alacağın tahsili amacıyla İzmir 1. İcra Müdürlüğü’nün 2019/10413 esas sayılı dosyası ile icra takibine girişildiğini, söz konusu icra takibine borçlunun hukuka aykırı ve mesnetsiz itirazları sonucunda durdurulduğunu, somut olayda davalının kusuru ile sebebiyet verdiği zararı gidermekle yükümlü olduğunu, TTK 1472. maddesi gereğince sigortacı müvekkili şirket tarafından dava dışı sigortalıya ödenen hasar tazminatının davalı tarafından davacı müvekkil şirkete ödenmesi gerektiğini, açıklanan nedenlerle ve fazlaya ilişkin tüm dava ve talep hakları saklı kalmak kaydı ile davalı/borçlunun haksız ve kötüniyetli yetkiye, borca ve faize itirazlarının iptaline, davalı/borçlu aleyhine %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İİK hükümleri gereğince, icra takibi sırasında borçlu tarafından, ödeme emrine yapılan itiraz ile icra takibi kendiliğinden durduğunu, alacaklının, icra takibine devam edebilmesi için, genel mahkemelerde itirazın iptali davası açması gerekeceğini, bu davanın borçlunun itirazının alacaklıya tebliğinden itibaren 1 yıl içinde açılması gerektiğini, bu bir yıllık sürenin, hak düşürücü süre olduğunu, mahkeme tarafından kendiliğinden gözetileceğini, davacı tarafından başlatılan İzmir 1. İcra Müdürlüğünün 2019/10413 esas sayılı icra dosyasında borca ve ferilerine 27.09.2019 tarihinde itiraz yapıldığını, yapılan itiraz 09.12.2019 tarihinde davacı yana tebliğ edildiğini, işbu davamız ise 22.06.2021 tarihinde açıldığını, bu sebeple işbu davanın bir yıllık hak düşürücü sürenin geçirilmiş olmasından kaynaklı reddedilmesi gerektiğini, müvekkilinin sorumluluğunun doğması için, motosikletin devrilmesi ile tespit edilen hasarlar arasında illiyet bağının ortaya konması gerektiğini, izah edilen tüm nedenlerle; dava dilekçesindeki iddiaların haksız, yersiz ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu, oluşan hasar ile iddia edilen kaza arasında illiyet bağı bulunmadığını, davacının davasının hak düşürücü süre yönünden davanın esasına girmeden önce ön inceleme aşamasında dava dilekçesinin usulden reddine karar verilmesine, tüm yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece, ”…itirazın iptali davası açmak için öngörülen bir yıllık hak düşürücü süre borçlunun itirazının alacaklıya tebliğ tarihinden itibaren başlar. Bunun dışında bir yol (harici öğrenme v.s) öngörülmemiştir. Nitekim, aynı Kanun’un 62/2. madde ve fıkra hükmünde de, itirazın alacaklıya tebliği zorunluluğu getirilmiştir. Somut olayda 27/09/2019 borca itiraz edildiği, borca itiraz talebinin alacaklıya 09/12/2019 tarihinde tebliğ edildiği halde davacının davasını yasal süre olan 1 yıl içinde açmadığı..” gerekçesiyle; ”…Davacının davasının zamanaşımı yönünden REDDİNE…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; işbu itirazın iptali davasına dayanak olan İzmir 1. İcra Müdürlüğü’nün 2019/10413 E. Sayılı dosyasına kayıtlı ilamsız icra takibi 25.07.2019’da başlatılmış olup davalı/borçlu adına ödeme emrinin 26.07.2019’da düzenlendiğini, borçlunun ise borca itiraz dilekçesini 27.09.2019 tarihinde sunduğunu, borca itiraz dilekçesi, ödeme emrinin düzenlenmesinden iki ay sonra dosyaya sunulmuş olup Mahkeme tarafından itirazın 7 günlük yasal süresi içerisinde yapılıp yapılmadığının araştırılmadığını, davalı tarafın, ödeme emrine itirazında, icra takibinden e-devlet aracılığıyla haberdar olduğu beyanında bulunarak borca itiraz dilekçesini dosyaya sunduğunu ancak bu iddiasının Mahkeme tarafından hiçbir şekilde araştırılmadığını, hakkında yapılan takibi e-devlet üzerinden öğrendiği iddiasında bulunan kişinin gerçek öğrenme tarihinin Mahkeme tarafından sorulması ve şüpheye yer bırakmayacak şekilde öğrenilmesi gerektiğini, durumun tespiti yapılmadan kurulan hükmün eksik ve hatalı olduğunu, işbu davanın süresi içerisinde açıldığını, Mahkemece davanın zamanaşımı yönünden reddedilmesi usule ve hukuka aykırı olup kararın kaldırılmasını gerektirdiğini, arabuluculuk başvurusu, alacaklının bir fiili olup dava zaman aşımı süresini kestiğini, keza TBK’nın ilgili hükmü gereği alacaklının alacağını takibe yönelik yaptığı her işlemin, başvurduğu her yolun zaman aşımı süresini kestiğini, davanın yasal süresi içerisinde açılmadığının kabulü anlamına gelmemekle birlikte, davaya konu icra takibinde, davalının süresi içerisinde yapılıp yapılmadığı araştırılmayan borca itiraz dilekçesinin taraflarına 09.12.2019 tarihinde tebliğ edildiğini, Mart 2020’de başlayan pandemi sürecinde ise 13.03.2020 tarihinden 15.06.2020 tarihine kadar takip ve yargılamaya ilişkin yasal sürelerin durduğunu Mahkemenin, işbu davanın yasal süresi içerisinde açılmadığı yönünde hüküm kurarken, dava açma süresi içerisinde kalan pandemi sürecinde sürelerin durduğu zaman dilimini dikkate alınmadan yanlış hesaplama ile hatalı hüküm kurduğunu belirterek tehir-i icra talepleri kabul edilerek istinaf incelemesi sonuçlanıncaya kadar İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 04.07.2022 tarih 2021/384 E. 2022/586 K. sayılı Sayılı kararın icrasının geriye bırakılmasına, kararın kaldırılmasına ve yeniden yapılacak yargılama neticesinde davanın kabulü yönünde hüküm kurulmasına, Yargılama giderleri ile vekalet ücretlerinin karşı taraf üzerine yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; İİK nun 67. maddesi uyarınca itirazın iptali ve takibin devamı ile icra inkar tazminatı istemli itirazın iptali davasıdır.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş olup, karar davacı vekilince istinaf edilmiştir.
6100 sayılı HMK.’nun 341-(2) maddesinde; “miktar veya değeri Üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir” hükmü mevcuttur. Ayrıca, 6100 sayılı HMK.’nun Ek 1. maddesi 1. fıkrasında; HMK.’nun “341. maddesindeki parasal sınırın her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298. maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların On Türk Lirasını aşmayan kısımları dikkate alınmaz” hükmünün yanı sıra, aynı maddenin 2. fıkrasında; HMK.’nun “341. maddesindeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktarın esas alınacağı” düzenlenmiş bulunmaktadır.
Yeniden değerleme oranındaki artış sonucu yerel mahkeme hükmünün verildiği 2022 yılı için HMK.’nun 341-(2) maddesindeki kesinlik sınırı 8.000,00 TL olmuştur.
Mahkemece reddedilen ve istinaf incelemesine konu edilen 4.736,43-TL karar tarihi itibarı ile HMK.’nun 341-(2) maddesinde düzenlenen kesinlik sınırının altında olup, ilk derece mahkemesince verilen karar kesin niteliktedir.
Miktar olarak kesin nitelikteki karar ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince, karara karşı kanun yolunun açık olduğunun belirtilmesi sonuca etkili değildir.

Buna göre; mahkemece verilen karar kesin nitelikte olup, kesin olan kararlara karşı HMK’nın 346. maddesi hükmü uyarınca ilk derece mahkemesince istinaf dilekçesinin reddine karar verilebileceği gibi, HMK’nın 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince de bu yönde karar verilebilir. Bu karar usule ilişkin nihai karardır. Bölge Adliye Mahkemesince verilen bu usulden ret kararına karşı temyiz yolu da kapalıdır. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 05/01/2018 tarih, 2017/5397 esas ve 2018/5 karar sayılı ilamı bu yöndedir.)
Açıklanan nedenlerle; karar tarihi itibariyle miktar olarak kesin olan mahkeme kararlarına karşı istinaf kanun yoluna başvurulamayacağından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 04/07/2022 tarihli 2021/384 Esas ve 2022/586 Karar sayılı kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK.’nun 341-(2) ve 346-(1) maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE,
2-Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının istek halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve yargılama giderlerinin iadelerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352/1-b ve 362/1-a maddeleri uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 24/11/2022