Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/1877 E. 2023/22 K. 11.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1877
KARAR NO : 2023/22

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/04/2022 (Dava) – 04/07/2022 ( Karar)
NUMARASI : 2022/333 Esas – 2022/591 Karar
DAVA : Ticaret Sicil Memurunun Kararına İtiraz
BAM KARAR TARİHİ : 11/01/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 11/01/2023

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/07/2022 tarihli 2022/333 Esas ve 2022/591 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 10890 sicil kaydıyla … Şirketi’nde müvekkili …’ün ortak olduğunu, İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce atanan kayyım …, Ticaret Sicili Yönetmeliği m. 27’ye tamamen aykırı bir şekilde “pay devri” adı altında müvekkiline babası …’nun vefatı sonrasında diğer mirasçı … ile birlikte sahibi olduğu 87.000 adet şirket payını ikiye bölerek devir ettiğini, söz konusu pay devri de … kayıtlarına işlenerek Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilan ettirildiğini, oysa ki, söz konusu paylardaki ortaklığın giderilmesi tümüyle ya mirasçıların hepsinin birlikte taksim iradesine, ya da bu konuda açılmış bir dava var ise, o davanın sonucuna bağlı olduğunu, müvekkilinin, sulhen söz konusu paylardaki ortaklık giderilemediğinden, ortaklığın giderilmesi için İzmir 6. Sulh Hukuk Mahkemesi 2021/1590 E. sayısıyla 12.11.2021’de dava açıldığını ve payların kendisine satılmasını, bunun mümkün olmaması halinde ihale ile satılmasını talep ettiğini, söz konusu davadan hemen 3 gün sonra kanuna aykırı bir şekilde yapılan pay taksimi ise 15.11.2021’de gerçekleştiğini, bu paylaştırmada hemen sonra ise 18.11.2021’de, henüz ortaklığın giderilmesi davasında bu payların temsiline dair bir ara karar tesis edilmeden önce usulsüz bir genel kurul çağrısı yapıldığını ve bunun da Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilan edildiğini, oysa ki, bu payların temsili için henüz İzmir 6. Sulh Hukuk Mahkemesi 2021/1590 E. Sayılı davada atanan bir temsilci bulunmadığı, bu nedenle İzmir 6. Sulh Hukuk Mahkemesi, hem de Urla Sulh Hukuk Mahkemesi’nin tedbirleri bulunan müteveffa …’ndan müvekkili ve …’na kalan 87.000 adet … A.Ş. payının taksimine dair devir işleminin terkinine ilişkin başvurumuzu reddeden 7.4.2022 tarih ve B-19/9792 sayılı …’nün kararına karşı itirazlarının kabulüyle söz konusu kararın kaldırılmasına, bu doğrultuda dayanak pay devri işleminin silinmesine, önceki ilanın sehven yapıldığı belirtilerek bu hususun Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde düzeltme ilanıyla yayınlanmasına ve pay devri yapılmadan önceki son genel kurulda düzenlenen hazirun cetvelinin Ticaret Bakanlığı İzmir İl Müdürlüğü ile İzmir 6. Sulh Hukuk Mahkemesi’ne bildirilmesine, müvekkili lehine vekalet ücretine hükmedilerek, yargılama masraflarının ise karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkili Müdürlük …-10890 ticaret sicil numarasında işlem gören … Şirketi’nin dilekçesinde şirket ortağının vefatı sonucu yapılan veraseten intikal ilanının usulüne uygun olmadığını belirttiğini, Ticaret Sicili Müdürlüklerinin Bakanlık gözetim ve denetiminde, Türk Ticaret Kanunu ve ilgili yasal ve mevzuat gereğince işlem yapabilen resmi sicil olduğunu, Türk Ticaret Kanununda anonim şirketlerin hisse senetleri ve payın devri konusunda tescil, ilan ve bildirim zorunluluğu bulunmadığını, yönetim kurulunun talebi üzerine ilanı yapılabildiğini, bununla birlikte ortaklık yapısı tespit edilememesi sebebiyle de Anonim şirketlerde payın üzerine haciz şerhi işlenmesi ve devrin engellenmesinin de mümkün olduğunu, TTK’ nın 375. maddesinde yönetim kurulunun devredilemez görev ve yetkilerinde de belirtildiği üzere Anonim şirketlerde hisse devrinin, yönetim kurulunun yetkisinde olduğunu, şirketin sicil kayıtlarının tetkikinde, şirketin yönetim kayyımı’ nun bulunduğu ve veraseten intikal bildiriminin de yönetim kayyımı tarafından yapıldığının, pay defterlerinin de mirasçılık belgesi ve yönetim kurulu kararı ile müvekkili Müdürlüğe ibraz edildiği tespit edilmiş olup bu şirketip pay devri işlemlerinde sorumluluğun yönetim kayyımında olduğunu, şirketin ayrıca, veraseten hissedevrinin ilanı sonrası yönetim organı oluşturmak üzere 15.12.2021 tarihinde çağrılı olağanüstü bir genel kurul gerçekleştirildiği, ancak yönetim kurulunun oluşturulamadığı, tescil edilecek bir cihet bulunmaması sebebiyle de genel kurula ilişkin evrakların bilgi olarak sicil dosyasına eklendiğinin tespit edildiğini, Anonim şirketlerde hissedevri işlemi bildirici nitelikte olup, sorumluluğu yönetim kayyımında olan veraseten intikal bildiriminin Müdürlüklerince ilan edilmek suretiyle sadece 3. kişilere duyurusu gerçekleştirildiğini, işlemin başvurusu 12.11.2021 tarihinde yapılmış olup işlem tarihinde sicil dosyasına konuyla ilgili ulaşmış bir dava bilgisi de bulunmadığını, Müdürlüklerince bildirici nitelikte olan veraseten intikal bildiriminin ilanında herhangi bir hukuka aykırı husus bulunmadığını, ilgili kanun ve mevzuata aykırı bir işlem tesisinin hukuken mümkün olmadığını, davacının aksi yöndeki iddia ve istemlerinin kabulünün mümkün olmadığını belirterek yasal dayanaktan yoksun olarak açılan işbu davanın reddi ile müvekkili Müdürlük aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
İlk derece mahkemesince; “…Davacının davasının KABULÜYLE; Urla Sulh Hukuk Mahkemesinin tedbir kararı içerisinde ilanı yapıldığı anlaşılmakla …nün 07/04/2022 tarihli sayı B-19/9792 sayılı kararının Kaldırılmasına, Ticaret sicil memurluğunun tedbir kararından bilgisi olduğu halde ilan yapmasından dolayı yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmasına, Davacının dava dilekçesinde belirtmediği ancak TTK 38 uygulanması yönündeki talebinin alınan nüfus kayıt örneğinin müteveffa …’nun altsoy olarak kızı …. ve … bulunduğundan gerçeğe aykırı beyan söz konusu olmadığından TTK 38 uygulanmasının yeri olmadığına…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; sicil kayıtlarının tetkikinde, İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/02/2020 tarihli 2019/232 Esas sayılı dosyasından dava konusu şirkete 17/03/2020 tarihinden itibaren göreve başlamak üzere …’in tedbiren yönetim kayyımı olarak atandığı, söz konusu kararın 17/03/2020 tarihinde tescil ve ilan edildiğinin tespit edildiğini, yönetim kayyımı olarak atanan …’in ise şirketin yönetim kurulu karar defterine yapıştırılmış olan 2021/01 sayılı 09/11/2021 tarihli İzmir 27. Noterliği’nin 11/11/2021 tarih 22466 sayı ile tasdikli yönetim kurulu kararı ve ekinde yer alan İzmir 27. Noterliği’nin 02/09/2021 tarih 17729 sayılı mirasçılı belgesi ve veraseten intikallerin işlendiği pay defterleri ile söz konusu intikallerin ilanı için başvurduğunun tespit edildiğini, müvekkili Müdürlük tarafından da yasal mevzuata uygun olarak ilan işlemi gerçekleştirildiğini, 6102 Sayılı TTK’nun 375/f fıkrasının “pay, yönetim kurulu karar ve genel kurul toplantı ve müzakere defterinin tutulması “ hükmü gereği pay defterlerinin tutulmasının yönetim kurulunun devredilemez yetkilerinden olduğunu, yine 6102 Sayılı TTK’nın 491/1 fıkrasında ” Bedeli tamamen ödenmemiş nama yazılı paylar, ancak şirketin onayı ile devrolunabilir; meğerki devir, miras, mirasın paylaşımı, eşler arasındaki mal rejimi hükümleri veya cebri icra yoluyla gerçekleşsin” ve 494/14 fıkrasında “ (2) Payların miras, mirasın paylaşımı, eşler arasındaki mal rejimi hükümleri veya cebri icra gereği iktisap edilmeleri hâlinde, bunların mülkiyeti ve bunlardan kaynaklanan malvarlığına ilişkin haklar derhâl; genel kurula katılma haklarıyla oy hakları ise ancak şirketin onayı ile birlikte devralana geçer. (3) Şirket, onaylamaya ilişkin istemi, aldığı tarihten itibaren en geç üç ay içinde reddetmemişse veya ret haksızsa, onay verilmiş sayılır.” hükümlerinde de açıkça yer aldığı üzere veraseten intikalin görüşülmesi ve pay defterlerine işlenmesinin tamamen şirketin yani yönetim kurulunun/yönetim kayyımının sorumluğunda olduğunu, diğer taraftan anonim şirketlerde hisse devrinin tescil zorunluluğu bulunmadığını, bu kapsamda, Müdürlükleri tarafından gerçekleştirilen işlemin bir hisse devri tescil işlemi değil; veraseten intikalin ilanından ibaret olduğunu, söz konusu kararın görüşülmesi ve pay devrine işlenmesinin de tamamen yönetim kayyımının sorumluluğunda olduğunu, Müdürlükleri tarafından yapılan ilan işleminde herhangi bir hukuka aykırı husus, Müdürlüğe izafe edilebilecek herhangi bir kusur bulunmadığını, bununla birlikte, İlk Derece Mahkemesi gerekçeli kararında Urla Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 17/05/2018 tarihli 2018/363 Esas sayılı dosyasında, kısıtlı adayı müteveffa …’nun … Şirketi’ndeki hisselerinin devrinin tedbiren önlenmesi yönünde karar verildiği, kısıtlının vefat etmesi üzerine kaldırılması için 09/12/2021 tarihinde müzekkere yazıldığı ancak …nce 17/11/2021 tarihli ilan yapıldığı gerekçesiyle Müdürlük aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedildiğini ancak, Urla Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2018/363 Esas sayılı dosyasından verilen tedbir kararının kısıtlılık davasının devam ettiği /derdest olduğu döneme ilişkin bir tedbir kararı olduğunu, daha sonrasında da Urla Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2018/363 Esas 2018/679 Karar Sayılı 05/10/2018 tarihli kararı ile de müteveffanın kısıtlanmasına karar verildiğini, HMK’nun 397/1. Fıkrasında “ ihtiyati tedbir kararının etkisi, aksi belirtilmediği takdirde nihai kararının kesinleşmesine kadar devam eder.” hükmü yer almakta olup yerel mahkeme tarafından Urla Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2018/363 Esas 2018/679 K sayılı 05/10/2018 tarihli kararının kesinleşip kesinleşmediği yani tedbirin devam edip etmediği yönünde bir değerlendirme yapılmadan hüküm tesis edilmiş olmasının açıkça yasaya aykırılık teşkil ettiğini, kaldı ki tedbir kararına konu olan kısıtlı …’nun 29/08/2021 tarihinde vefat ettiğini bununla birlikte Urla Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2018/363 Esas sayılı dosyasından gönderilen 21/05/2008 tarihli tedbir kararının içeriği ” kısıtlı adayı” …’nun hisselerinin “üçüncü kişilere” devrinin önlenmesine yönelik bir tedbir kararı olup yapılan ilan işleminin ise esasında 3. kişilere devir değil yasa gereği pay sahibi olan mirasçılara intikalin görüşülmesi, pay defterine işlenmesi ve neticeten ilanından ibaret olduğunu, söz konusu işlemlerin gerçekleştirilmesinin de tamamen yönetim kayyımının görev ve sorumluluğunda olduğunu, İlk Derece Mahkemesi tarafından bu hususlar da değerlendirilmeden, eksik inceleme ile hukuka aykırı olarak hüküm tesis edildiğini ayrıca, her ne kadar gerekçeli kararda müvekkili Müdürlük tarafından davaya cevap verilmediği belirtilmiş ise de Müdürlük cevap yazısının KEP üzerinden dava dosyasına gönderildiğini, cevap dilekçesinin dava dosyasına alınmamış olmasının Mahkemenin/mahkeme kaleminin sorumluluğunda olduğunu belirterek İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/07/2022 tarihli 2022/333 Esas 2022/591 Karar Sayılı Müdürlük aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmesine dair kararının kaldırılarak Müdürlük aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini talep etmiştir.
Feri müdahale talebinde bulunan … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme dosyasına taraflarınca müdahillik talebinde bulunulduğunu ancak Yerel Mahkemenin tensip zaptında belirlediği günden daha önceki bir tarihte yaptığı ilk duruşmada müdahillik taleplerine ilişkin bir hüküm tesis etmediği gibi resmi kayıtlara ve hukuka aykırı gerekçelerle davacının davasının kabulüne karar verdiğini, kaldı ki Yerel Mahkemenin davalı yanın cevap dilekçesini dahi dikkate almadığını ve hatta Gerekçeli Kararında dahi cevap dilekçesi sunulmamış gibi değerlendirme yaptığının bizzat davalı … müdürlüğü tarafından sunulan istinaf dilekçesinde belirtildiğini, yerel mahkeme tarafından dosyada mübrez deliller hukuken incelenmediği gibi davanın aydınlatılması için gerekli deliller toplanmaksızın karar verilerek, incelenmeyen delillerin kararın gerekçesinde gösterildiğini, yerel mahkeme tarafından verilen kararın hukuki bir karşılığı olmadığı gibi hukuken geçerli pay intikaline ilişkin bir sonuç da doğurmayacağını, hukuken …’na ait şirket hisselerine Urla Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından koyulan tedbir kararının Urla Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2018/363 E. Sayılı dosyasının nihai kararının kesinleştiği 20.11.2018 tarihinde kalktığını, bu sebeple yaklaşık 3.5. yıl sonra – 17.11.2021 tarihinde- yapılan pay intikali ilanının olduğu tarihte tedbirin devam etmesinin hukuk kuralları gereğince mümkün olmadığını, bildirici nitelikteki müzekkerenin geç yazılmış olmasının kanunun emredici hükümleri de dikkate alındığında tedbirin kalkmadığı sonucunu doğurmayacağını, kaldı ki, işbu Yerel Mahkeme ilanı ile verilen karar …’nün 07.04.2022 tarihli B-19/9792 sayılı kararının kaldırılmasına ilişkin olup işbu karar 2021 yılında yapılan pay intikali ilanının kaldırılması sonucunu doğurmayacağı gibi hukuken anonim şirket pay defterindeki kayıtların da değiştirilmesine yol açmayacağını, nitekim, anonim şirketlerde pay devri/intikali işlemlerinin yönetim organının kararı ile (yönetim kayyımı) gerçekleştiğini ve tescil veya ilana tabi olmadığını, dolayısıyla Ticaret Sicil Gazetesinden bir an için ilanının kaldırılması gerektiği sonucuna ulaşılsa dahi işbu durum veya kararın şirket kayıtlarını değiştirmeyeceğini ve hak sahiplerinin haklarını etkilemeyeceğini, Anonim şirket pay sahipleri ise şirkete ilişkin pay defterinde belirtilmesi gerektiğini, Türk Ticaret Kanunu’nun 499. Maddesinin 4. Fıkrası da bu doğrultuda “Şirketle ilişkilerde, sadece pay defterinde kayıtlı bulunan kimse pay sahibi ve intifa hakkı sahibi olarak kabul edilir.”denmekle yine … sunduğu istinaf dilekçesinde anılı konulara hukuki gerekçelerle dikkat çektiğini, öte yandan, müvekkilinin ve davacının babası olan …’ndan bölünebilir nitelikteki şirket hisselerinin intikali için gerekli işlemlerin de tarafların talepleri ile şirket kayyımı … tarafından veraset ilamına göre yapıldığını, yapılan işlemlerde hukuka aykırılık da bulunmadığını, kaldı ki davacı tarafın, kendisine muris …’ndan intikal eden şirket hisselerinin intikal vergisini ödeyerek, paylı mülkiyete geçildiğini ve muristen intikal eden %58 hissenin ½’sini devraldığını resmi makamlar nezdinde de kabul ettiğini davacı tarafın maliye bakanlığına beyanname verdikten ve ayrıca vergi tahakkuku yaptırdıktan aylar sonra birdenbire şirket hisselerine ilişkin intikal olgusunu reddetmesinin abesle iştigal ettiğini, bir kimsenin mevcut bir hukuki olaya ilişkin salt kendi çıkarına göre çelişkili beyan ve ifadeler ile mahkemeleri yanıltamayacağını aksi durum 6100 Sayılı Kanun’un 29. Maddesinde belirtilen “Dürüst Davranma ve Doğruyu Söyleme Yükümlülüğü”ne aykırılık teşkil edeceğini belirterek davalı yanında davaya Fer’i müdahil olarak katılma taleplerinin kabulüne, İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/333 E. 2022/591 K. sayılı kararının ivedilikle kaldırılmasına, dosyanın incelenmek üzere bir başka mahkemeye gönderilmesine veya Sayın Mahkemeniz tarafından incelenmesine, davacının hukuka aykırı ve mesnetsiz davasının reddine, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Feri müdahale talebinde bulunan … Şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme tarafından 09.06.2022 tarihinde dosyaya sunulan müdahillik talepleri hakkında hüküm dahi tesis edilmeden davanın kabulüne karar verildiğini, yerel mahkemenin 6100 sayılı yasaya aykırı şekilde uyuşmazlık tespiti yapmaksızın yargılamayı ilk celsede sona erdirdiğini, yerel mahkeme tarafından deliller toplanmadan ve incelenmeden, davacının somut gerçeklere aykırı iddiaları doğru kabul edilerek hüküm kurulmuş olmasının kanuna aykırı olduğunu, gerekçeli kararda belirtilenin aksine müvekkili şirket hisseleri üzerinde İzmir 6. Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından koyulan bir tedbir bulunmadığını, Urla Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2018/363 E. sayılı dosyasının nihai kararı 20.11.2018 tarihinde kesinleşmiş olup, şirket hisseleri üzerindeki tedbirin de hmk 397/2 uyarınca nihai kararın kesinleşmesi ile 20.11.2018 tarihinde kalktığını, Urla Sulh Hukuk Mahkemesinin nihai kararının 20.11.2018 tarihinde kesinleştiği, …’nun 29.08.2021 tarihinde vefat ettiği dikkate alınır ise 17.11.2021 tarihinde …’nun hisseleri üzerinde Urla Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından 2018 yılında dava açılırken konulmuş bir tedbirin varlığı sebep gösterilerek mirasçılara yapılan pay intikalinin ilanının geçerliliğinin sorgulanmasının Türk Hukuku kurallarına göre mümkün olmadığını ve bu sebeple İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin hukuka aykırı işbu kararının ivedilikle kaldırılması gerektiğini, huzurdaki davanın ikame edilmesinde hukuki yarar olmadığı gibi husumet yokluğunun da söz konusu olduğunu ve ticaret sicil gazetesinden pay intikaline ilişkin ilanın kaldırılmasının pay defteri kaydında yer alan hukuka uygun pay devrini/intikalini geçersiz kılmayacağını, müvekkili şirket nezdinde mirasçılara taleplerine istinaden bölünebilir nitelikteki şirket paylarının intikalinin yapılmasının hukuka uygun olduğunu ve işbu devrin geçerli olduğunun başka mahkemelerde bizzat davacı vekili tarafından da kabul edildiğini, belirterek İstinaf taleplerinin ve Davalı Kurum yanında Fer’i müdahillik taleplerinin kabulüne ve İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04.07.2022 tarihli 2022/333 E. 2022/591 K. sayılı ilamının kaldırılmasına, davanın reddine, karşı vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili katılma yoluyla verdiği istinaf başvuru dilekçesinde; “….Yerel mahkemece davamız isabetli bir şekilde kabul edilmiştir. Ancak gerçeğe aykırı beyan yönünden … cezalandırılmamıştır. Hükmün 3. maddesinin bu yönden istinafı gerekmiştir. Görevden alınması talep edilen … ile Müvekkilim arasında devam eden İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ndeki 2022/584 E. Sayılı davaya da yine Davalı kendi nezdinde tuttuğu dava konusu hatalı ilan işlemini de içerir belgeleri sunarak, söz konusu mahkemeyi yanıltmaya devam etmektedir. Ayrıca, İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde Davalı ile Müvekkilim arasında devam eden 2022/726 E. Sayılı davada da, Davalı gerçeğe aykırı olarak ilan edilen pay durumunu nezdinde, tescil ve kayıtlı işlemler olarak mahkemeye sunmuştur. Son olarak, … ile Müvekkilim arasında devam eden Urla Sulh Hukuk Mahkemesi’ne de yine Davalı tarafından yapılan bildirimde paylar terekeye ait iken tereke dışındaymış gibi gösterilmesi ihtimal dahilindedir. Kısacası, payların taksim edildiğini gösterir davaya konu işlemin tümüyle gerçeğe aykırı beyan edilmesinde sorumluluğu bulunan …’in mahkemeleri ve 3. kişileri yanıltıcı mahiyetteki eyleminin cezalandırılması gerekir. Yerel mahkemece TMK m. 640’nın getirdiği elbirliği mülkiyet rejimi dikkate alınmadan veya yanlış değerlendirmeyle karardaki 3. hüküm bendinin kurulması hatalı olup Sayın Dairenizce düzeltilmesini talep ederiz. Gerçeğe aykırı beyanın müeyyidesi, talep olmaksızın hakimin resen değerlendirmesi gereken bir düzenleme olsa da herhangi bir hak kaybına neden olmaması için Sayın Daire’ye kamu düzenine dair bu hususu dikkate getirmek için başvurmak gerekmiştir….” gerekçeleriyle kararı istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; 6102 sayılı TTK’ nın 34/1 maddesi uyarınca ticaret sicil memurunun kararına itiraz istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş olup, hüküm feri müdahale talep eden …, feri müdahale talep eden … A.Ş, davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebebleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
1-Bilindiği üzere, hukukumuzda davaya müdahale (katılma) iki türlü olup; bunlar fer‘i müdahale ve asli müdahale olarak adlandırılmaktadır. Asli müdahale 6100 sayılı HMK’nin 65. maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre yargılamanın konusu üzerinde hak iddia eden 3. kişinin, yargılamanın taraflarına karşı aynı mahkemede dava açabileceği belirtilmiştir. Aynı Kanun’un 66. maddesinde ise feri müdahale düzenlenmiş olup buna göre; fer’i müdahalede bulunan, hukuki yararı olduğu gerekçesiyle görülmekte olan davaya ancak, taraflardan birinin yanında ve onun yardımcısı olarak katılır. Bu nedenle, fer’i müdahale; bir davanın yanında bulunmak istediği taraf aleyhine sonuçlanmasının, hukuksal durumu dolaylı şekilde etkileyecek olan üçüncü kişinin başvuracağı bir yol olup, genellikle amaç, açılmış davanın yanında katıldığı taraf yararına sonuçlanmasını sağlamaktır. Müdahale talebinin kabulü halinde ise fer’i müdahil, lehine katıldığı tarafla birlikte hareket ederek davayı ancak bulunduğu noktadan itibaren takip eder. Hüküm, lehine müdahale edilen taraf hakkında verilir. Müdahil hakkında karar verilemez. Müdahil hükmü ancak, lehine katıldığı tarafla birlikte temyiz edebilir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12.09.2012 tarihli ve 2012/1-330 Esas, 2012/558 Karar sayılı ilamı)
Bu açıklamalara göre; feri müdahale talep eden … ve feri müdahale talep eden … A.Ş.’ nin davaya davalı yanında feri müdahil olmak için yazılı olarak başvuruda bulundukları, ancak mahkemece feri müdahale talepleri konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
2-Davalı … tarafından pay taksimine ilişkin ilanın Ticaret Sicil Gazetesinin 17/11/2021 tarihli ve 10453 nolu sayısında yayınlandığı anlaşılmaktadır. Ancak, ilana ilişkin … A.Ş.’ nin karar defterinde alınan 09/11/2021 tarihli ve 2021/1 sayılı karar örneği, kararın tasdikine yönelik İzmir 27. Noterliğinin 11/11/2021 tarihli ve 22466 yevmiye nolu belgeleri ile İzmir 27. Noterliğinin 02/09/2021 tarihli ve 17729 yevmiye nolu veraset ilamı örneğinin dosya içerisine celp edilmediği, söz konusu belgelerin mahkemece denetlenmediği anlaşılmakla, eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; feri müdahale talep eden …, feri müdahale talep eden … A.Ş, davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK 353/1-a-6. madde uyarınca kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Feri müdahale talep eden …, feri müdahale talep eden … A.Ş, davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekilinin istinaf itirazlarının yukarıda açıklanan gerekçelerle KABULÜ ile, İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/07/2022 tarihli 2022/333 Esas ve 2022/591 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA; istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf karar harçlarının istek halinde ilgilisine iadesine (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
4-İstinaf aşamasında istinaf edenler tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda ele alınmasına,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-İstinaf edenlerin diğer istinaf itirazlarının kararın kaldırılası sebep ve şekline göre bu aşamada incelenmesine yer olmadığınna,
7-Kararın taraflara tebliği, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 11/01/2023