Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/1876 E. 2022/1877 K. 07.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1876
KARAR NO : 2022/1877

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MUĞLA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/09/2022 (Ara Karar)
NUMARASI : 2022/797 Esas (Derdest dosya)
DAVA : Menfi Tespit (Çeke Dayanan)
DAVA TARİHİ : 20/06/2022
ARA KARAR TARİHİ : 14/09/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 15/09/2022
BİRLEŞEN MUĞLA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 05/07/2022 TARİH VE
2022/863 ESAS, 2022/697 KARAR SAYILI DOSYASI
DAVA : Menfi Tespit (Çeke Dayanan)
TALEP : İhtiyati Hacze İtiraz
BAM KARAR TARİHİ : 07/12/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ: 07/12/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/09/2022 ara karar tarihli ve 2022/797 esas sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı/ihtiyati haciz isteyen vekili dava ve talep dilekçesinde özetle; davalı müteveffanın mirasçlarına 1.190.000 TL bedelli çek sebebiyle borçlu olmadıklarının tespiti amacıyla dava açtıklarını, müteveffa …’a ait … plakalı 2018 model … motor numaralı … marka model aracı müvekkili şirket adına almak istediğini müteveffaya ilettiklerini, müteveffa …’ın kabul ettiğini, bu nedenle Bodrum 5. Noterliği’nde 12/03/2020 tarihinde 1822 yevmiye numaralı işlem ile aracı müvekkiline satıp devredene kadar söz konusu aracı kullanması, aracın muayenelerini yaptırması, vergilerinin ödenmesi vs gibi işlemler için müvekkili şirket yetkilisi …’e vekaletname verdiğini, bu kapsamda müvekkili şirketin de …’a aracı kimseye devretmesin diye 1.190.000,00-TL bedelli çek düzenlediğini söz konusu çekin temel dayanağı olan temel borç ilişkisindeki edimin yerine getirilmiş olmaması sebebi ile hukuki ilişkinin ortadan kalktığını ve söz konusu çekin karşılıksız ve bedelsiz hale geldiğini, iş bu 7780976 seri numaralı çekin bankaya ibrazıyla tahsilinin engellenmesi ile ileride açılacak icra takibinin durdurabilmesi için öncelikle teminatsız olarak aksi halde belirlenecek teminat karşılığında söz konusu çekin her tahsil edilmesini engellemek / durdurmak maksadıyla ihtiyaten tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalılar …, … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; tarafların şirket değil şahıs olması sebebiyle davada yetkili Mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, söz konusu durumun dava dilekçesinde iddia edilen vakıalar ile yakından uzaktan alakası olmadığını, çekin alacaklısı …’ın 14.01.2022 tarihinde vefat ettiğini, ardından alacaklı olduğu kişiler ve ailesi de dahil olmak üzere müteveffanın maddi durumunun çok iyi olduğunu bilenlerin ölenin ailesinden alacaklı olduklarını iddia etmeye başladıklarını, basiretli bir insan olan mütevaffanın çelişkiye yer bırakmayacak şekilde hesaplamalarını ve alacak borçlarını düzenlediğini, mütevaffa … (…) 14.01.2022 tarihinde vefat ettikten sonra, müvekkilleri tarafından terekesinin oluşturulmaya çalışıldığını ,gerekli araştırmalar yapıldıktan sonra tereke oluşturularak mirasçı (Davalı müvekkillerinin 10 yaşındaki … ,12 yaşındaki … ve Eş … mirasçı olarak kaldığını) arasında pay edildiğini, mütevaffanın Eşine …’den alacağım var o çek tahsil edilince sana araba alacağım artık dediği dava konusu çekin ne kadar arandı ise bulunamadığını, anahtarı kardeşinde olan şahsi kasasına bakılmasının ailesinden istendiğini ,kasaya bakıldığını çekin orada olmadığının Müvekkillerine beyan edildiğini, ardından Bodrum 1. İcra Müdürlüğü 2022/5129 esas sayılı dosya ile mütevaffanın kardeşi … tarafından dosyada iddia ettikleri üzere sahte imza atılarak ölenin ardından çekin Müvekkileri ve çeki veren davacı … ŞİRKETİ’nden tahsil edilmek amacıyla icraya konulduğunu, kendilerinin Bodrum İcra Hukuk Mahkemesi 2022 /419 Esas sayılı dava ile imzaya itiraz ederek dosyaya sunulan deliler doğrultusunda teminatsız olarak icra takibinin durdurulduğunu, çekin bulunması ile birlikte davacının ölen mütevaffaya “teminat olarak” verildiği iddiasıyla iş bu davayı ikame ettiğini, ancak çek teminat çeki sebebiyle menfi tespit davası konusu olmayıp, Mütevaffanın yokluğunda borçtan kurtulmak amacıyla açılmış bir dava olup, müvekkilinin Mütevaffanın eşinin çekin kaynağını ve ödenmediğini eşinden dolayı ayrıntılı olarak bildiğini, müvekkillerinin ölen Babası ve Eşi …’in son derece prensipli ve dürüst ,inançlı bir iş adamı olup hayatı boyunca kimsenin hakkını yemeyip, çalışanları da dahil olmak üzere fazla fazla ödeyip ,Bodrumda çok sevilen biri olduğunu, çekin gerçek alacaklısının müvekkili ve çocukları olduğunu, davacı kötü niyetli olup müteveffanın ölümünden faydalanarak çekin iptalini talep ettiğini, çek bedelinin müteveffanın 10-8 yaşındaki iki yetiminin hakkı ve ölen babalarının emeğinin karşılığı olup davanın reddi durumunda tazminata hükmedilmesi gerektiğini, ispat yükünün davacıda olduğunu, çekin teminat niteğinde olduğunu gösterir hukuken hiçbir delil olmadığını, davasını ispatlayamadığını, ispatlayamayacağını, bir senedin teminat çeki olabilmesi için üzerine yazılan ‘’teminattır’’ ibaresinin bile tek başına yeterli olmadığını, Yargıtay’ın yerleşik ve süreklilik arz eden içtihatlarına göre, neyin teminatı olduğunun senet üzerinde açıklanması veya ayrı bir belge ile senedin teminat senedi olduğunun belirlenmesi gerektiğini, aksi durumda senedin, teminat çekin vasfını taşımadığının kabul edileceğini belirterek öncelikle yetki itirazlarının kabulü ile davanın yetkili mahkemeye gönderilmesini aksi durumda haksız açılan davanın reddi ile kötü niyetli davacının İİK 89/3 gereğince dava bedelinin % 20 oranında tazminata hükmedilmesine, yargılama giderinin ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
İlk derece mahkemesince; “…6100 sayılı HMK’nın 394/4 maddesi gereğince Birleşen Mahkememizin 05/07/2022 tarih ve 2022/863 Esas, 2022/697 Karar sayılı dosyada İtiraz eden/davalı … vekili Av. …’ın Mahkememizin 05/07/2022 tarih ve 2022/797 Esas sayılı İhtiyati tedbir kararına itirazının REDDİNE, Asıl dosyada davalılar ve Mahkememizin 01/07/2022 tarih ve 2022/239 D.İş Esas, 2022/240 D.İş. Karar sayılı dosyada karşıtaraf-davalılar …, …, … vekili Av. …’ın Mahkememizin 01/07/2022 tarih ve 2022/239 D.İş Esas, 2022/240 D.İş. Karar sayılı İhtiyati haciz kararına itirazının REDDİNE, Asıl dosyada davacı ve Mahkememizin 01/07/2022 tarih ve 2022/239 D.İş Esas, 2022/240 D.İş. Karar sayılı dosyada karşıtaraf-davalı … ŞİRKETİ vekili Av. … ‘nin Mahkememizin 01/07/2022 tarih ve 2022/239 D.İş Esas, 2022/240 D.İş. Karar sayılı İhtiyati haciz kararına itirazının REDDİNE…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalılar …, … ve … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı …’in (müteveffa …’ın kız kardeşi) müvekkilleri aleyhine icra takibi başlatarak ve Muğla Asliye Ticaret Mahkemesine başvurarak mal kaçırma iddiası ile ihtiyati haciz kararı aldığını, müvekkillerinin babası ve eşi …’ın 14.01.2022 tarihinde vefat ettiğini, davalı müvekkilleri 10 yaşındaki … ,12 yaşındaki … ve eş …’ın mirasçı olarak kaldığını, müteveffanın vefat etmeden önce kendisine, alacağına karşı verilen bir çek olduğunu haziran ayında tahsil edileceğini müvekkiline bildirdiğini, ancak …’ın vefat ettiğini, iş yerinde bulunan kasası ve içindeki evraklar alınarak kız kardeşine ve ailesine müvekkillerine yardım edeceklerini beyan ettiklerinden teslim edildiğini, davacı ve ailesi tarafından müvekkillerine kasanın içinin açıldığı ve hiç bir şeyi ve çeki olmadığının söylendiğini, müvekkilleri tarafından daha sonra çekin kasadan çıktığı ve davacı (…) tarafından el konulduğunun öğrenildiğini, müvekkili …’ın diğer davalı olan çocuklarının miras hakkı olduğundan davalıdan ve ailesinden talep edildiğini ve böyle bir çek yok biz hiç görmedik dediklerini, esas dosyanın davacısı konumunda olan diğer davalı … Şirketi ardından müvekkillerini arayarak çekin ailesinde olduğunu, gerekirse bir yolunu bulup tahsil etmek istediklerini ve bu çekten gelen paranın mirasçılara verilmeden işin kapatılması gerektiğini kendisine söylediklerini aktardığını, tekrar görüşüldüğünde yine “biz böyle bir çek görmedik” dendiğini, müvekkillerinin ve müteveffa …’ın kardeşi ile hiçbir ticari ilişkisi olmadığı gibi davacının ev kadını olduğunu, müteveffanın davacıya çeki cirolaması gibi sebebin söz konusu olmadığını, dava konusu çekin üzerinde bulunan imzanın müteveffa …’a ait olmadığını, vefat ettikten sonra imzalandığını, çekin davacıya ciranta edildiği kısımdaki imzaların sahte olduğunu, dolayısıyla çekteki imzanın müteveffa …’a ait olup olmadığının bilinmeden veya tespiti yapılmadan ihtiyati haciz kararı verilmesinin haksız ve hukuka aykırılık teşkil ettiğini, davacının iddiasının aksine, müvekkillerinin muayyen yerleşim yeri adresi bulunduğunu, müvekkillerinin taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunma gibi durumların söz konusu olmadığını, davacının sadece soyut iddiaları olan “mal kaçırma hazırlığı içerisinde olduklarını” beyan etmesi üzerine haksız şekilde ihtiyati haciz kararı verildiğini, davacı tarafından bankaya 30.06.2022 tarihinde ibraz edilen çeke, banka tarafından karşılığı olmadığı için ödeme yapılamadığına ilişkin kaşe vurulduğunu ancak Yargıtay 11 HD.2014/445 E. 2014/1840 K. 03.02.2014 tarihli kararından da anlaşılacağı üzere, bankaca ödeme için ibra edilen çekteki imza ile banka nezdindeki imza farklı olduğundan çekin işleme alınmasının, keşidecinin imzasını, çekin sahte veya tahrif edilmiş olup olmadığını araştırma yükümlülüğüne uyulmaması, aksine davranışın bankanın sorunluluğunda olduğunu, bu çekin HMK ‘nın 209 maddesi gereğince imzanın geçerliliği tespit edilinceye kadar herhangi bir işleme esas alınmayacağını gerekçesiyle ihtiyati haciz kararının reddine karar verilmesi gerekirken aksine ihtiyati haciz kararı verilmesinin usul ve yasalara aykırılık teşkil ettiğini belirterek Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/797 esas numarası ile görülmekte olan dosyada, Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/239 D. İş Esas, 2022/240 D. İş. Kararına ilişkin birleşen dosyasında 01.07.2022 tarihinde konulan ihtiyati hacizin; kaldırılmasına yönelik itirazımızın 14.09.2022 tarihli celse de yerel mahkeme kararıyla reddedilen ihtiyati hacze itirazın kabulüne ve devamına yönelik kararın kaldırılmasına ve müvekkillerinin menkul, gayrimenkul ve üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerindeki ihtiyati hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; çeke dayalı icra takibinden önce açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Talep, ihtiyati haciz kararına yapılan itirazın reddi kararının kaldırılmasına ilişkindir.
Mahkemece; ihtiyati haciz kararına itirazın reddine karar verilmiş olup, karar davalılar …, … ve … vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Somut olayda; mahkemenin 01/07/2022 tarihli ve 2022/239 D.İş Esas – 2022/240 D.İş Karar sayılı dosyasında … Bankası Bodrum Şubesinden verilme, keşidecisi davalı şirket, lehdarı … olan 30/06/2022 tarihli 7780976 nolu 1.190.000,00 TL bedelli çeke dayalı olarak % 15 teminat karşılığı davacı …’ in talebi üzerine, davalılar aleyhine ihtiyati haciz kararı verildiği, kararı karşı davalılar …, … ve … vekili tarafından 06/07/2022 tarihli dilekçe ile itiraz edildiği ve ihtiyati haciz kararına itirazın 14/09/2022 tarihli ara karar ile reddedildiği, bu ret kararının davalılar …, … ve … vekili tarafından istinaf edildiği anlaşılmaktadır.
Geçiçi hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. HMK.’nın ihtiyati tedbirle ilgili 390. maddesinin gerekçesinde geçici hukuki korumalarda ispat hususu üzerinde durulmuştur. Kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada (normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü, hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez.
Ancak, kanun koyucu bazen ya doğrudan kendisi düzenleme yaparak ya da işin niteliği ve olayın özelliği gereği hakime, bu durumu belirterek, ispat olgusunu düşürme imkanı vermiştir. Bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Doktrinde bu yön karar verilmesi için tam ispat ölçüsü yerine yaklaşık ispat ölçüsü olarak ifade edilmektedir. Ancak, yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez.
Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir.
Tam ispatın arandığı durumlarda bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumunda ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Bu sebepledir ki, genelde geçici hukuki korumalara, özel de ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacze karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür.
Geçici hukuki korumalarda, bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine yeterli zamanın olmaması gibi sebeplerle yaklaşık ispat yeterli görülmüştür; bu çerçevede, aslında ispat ölçüsü bakımından HMK.’nda bir yenilik getirilmemekle birlikte, “yaklaşık ispat” kavramı kullanılarak doktrinde kabul gören ifade tasarıya alınmış, ayrıca burada hem tam ispatın aranmadığı belirtilmiş hem de basit bir iddianın yeterli olmadığı vurgulanmak istenmiştir.
Somut olayda, incelenen dosya kapsamına göre; ihtiyati haciz isteyenin talebinin kambiyo senedi niteliğinde bulunan çeke dayalı bulunduğu, çekteki imzalara itiraz olmadığı, dolayısıyla ihtiyati haciz kararı verilmesi için yaklaşık ispatın gerçekleştiği; ayrıca, davalılar vekilinin ileri sürdüğü istinaf nedenlerinin İİK.’nun 265-(1) maddesinde sınırlı bir şekilde sayılan ihtiyati hacze itiraz nedenleri arasında bulunmadığı anlaşılmakla; ihtiyati haciz kararına yönelik itirazın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir husus bulunmamaktadır.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.’nun 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davalılar …, … ve … vekilinin istinaf sebebleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/09/2022 tarihli ve 2022/797 Esas sayılı 2/a bendindeki ara kararındaki ihtiyati hacze itirazın reddine yönelik karşı itiraz eden davalılar …, … ve … vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Alınması gereken harç bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
4-İstinaf edenler tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerilerinde bırakılmasına,
5-İstinaf edenler tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edenlere iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Kararın 6100 sayılı HMK.”nun 359-(3) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
8-Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.07/12/2022