Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/1875 E. 2022/1778 K. 23.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1875
KARAR NO : 2022/1778

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MUĞLA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/06/2022 (Talep) – 14/06/2022 (Ara Karar)
NUMARASI : 2022/763 Esas – 2022/935 Karar
DAVA : Limited Şirket Müdürünün Haklı Nedenle Azli
TALEP : İhtiyati Tedbir
BAM KARAR TARİHİ : 23/11/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ : 23/11/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/763 Esas sayılı dosyasından verilen 14.06.2022 tarihli ara kararının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA/TALEP:
Davacılar vekili ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesinde özetle, müvekkillerinin 20 Şubat 2007 tarihi itibariyle ….Şti.’nin %50 hisse ile ortakları olduğunu, şirketin müdürlüğünü belirli aralıklarla 20.04.2005-29.03.2022 tarihleri arasında şüpheli …-… sahibi olduğu … ve …. … şirketinin yaptığını, 29.03.2022 tarihinden itibaren şirket müdürünün … Şirketi olduğunu, ilgili şirketin yetkilisinin …’ın halihazırdaki şirket müdürü olduğunu, geçmiş dönemde şirket müdürlüğü yapan ve şirketin aynı zamanda ortağı olan …’in şirket adına senet vererek sahte alacak ilişkisi oluşturularak şirketin usulsüz borçlandırıldığını, şirketin bu şekilde borçlandırılması sonucu şirketin sahibi bulunduğu icra dosyalarından dolayı haciz işlemleri yapıldığının tapudan haricen tespit edildiğini, şirketin bu şekilde borçlandırılmasının muvazaalı olduğunun açık olduğunu, ilgili kişiler hakkında Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı 2022/38921 soruşturma numarası ile Resmi Evrakta Sahtecilik, Güveni Kötüye Kullanma, Dolandırıcılık, Hileli Olarak iflas, Şirket yada kooperatif hakkında yanlış bilgi verme suçları yönünden suç duyurusunda bulunulduğunu, villa projesi sebebiyle 9 000 000 (dokuz milyon ) EURO para peyder pey sahte evraklarla müvekkillerinden hileli olarak alındığını, inşaat yapımına bu miktarda ve bu miktarın üzerinde para ödendiğine ilişkin fatura ve belgelerin ise şirket müdürleri tarafından muvazaalı, usulsüz ya da sahte olarak düzenlendiği kanaatinde olduklarını, şirketin eski müdürü ve ortağı olan …-… liderliğinde … (şirket muhasebecisi), … ve belirtilen diğer kişiler ile fikir birliğinin davacı müvekkillerini dolandırmaya yönelik ve aynı zamanda şirket aktif malvarlığını azaltmaya yönelik eylemler ile 9 milyon EURO müvekkillerinden alındığını, şirkete ait … hesabının hesap hareketlerini gösterir bilgi ve belgeler incelendiğinde görüleceğini, 2 milyon Euro değerinde fatura gösterildiğini, 7 milyonun nereye harcandığının hesabının verilemediğini, haricen edinilen bilgiye göre taşınmazların ilan yoluyla satışa çıkarıldığını, şirket müdürünün, ülkemizde yaşamadığı için satış gerçekleştirerek ülke dışına kaçması göz önüne alınarak ivedi olarak şirket müdürünün azli ve mevcut işlemlerin devamı için kayyum atanması gerektiğini, şirket malvarlığının korunması adına cebri icra satışlarını da önleyecek şekilde taşınmazların 3. kişilere satışının engellenmesi adına teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ettiklerini, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Avusturya Cumhuriyetinin Lahey Sözleşmesinin tarafı olduklarını, ayrıca taraf bulundukları Lahey Sözleşmesi’ne ilişkin olarak yaptıkları 16.09.1988 tarihli ek anlaşmanın 3. maddesinde her ne nam altında olursa olsun bir teminat veya depozito istenemez düzenlemesi bulunduğundan teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ettiklerini, müvekkili … araştırması için şirket müdürü …’a 24.01.2022 tarihinde vekaletname verdiğini,… ise 24.01.2022 günü (Kendisine vekalet verildiği gün. ) ihtarname çekerek şirketin taşınmazına kendisi adına 3.000.000 EURO ipotek kurulmasını talep ettiğini, bu hileli işlem hali hazırda gerçekleşmediğini, ancak tedbir alınmazsa kötü niyetli olduğunun açık olan müdürün telafi edilemeyecek şekilde şirketin zararına işlemler yaptığı gibi 3. kişilere de bu yönde işlem yaptıracağı açık olduğundan azli gerektiğini, şirketin gelir ve giderlerinde yolsuzluklar yapıldığının açıkça ortada olduğunu, dosyaya hukukçu bilirkişisi, muhasebeci bilirkişisi ve inşaat bilirkişisi atanarak şirkete yönelik evrak ve kayıtların, defterlerin, mizanların incelenmesini talep ettiklerini, hukukçu bilirkişisi, muhasebeci bilirkişisi ve inşaat bilirkişisinden oluşan bir heyetin şirket yönetimine tedbiren kayyım olarak atanmasını talep ettiklerini, ayrıca kötü yönetim sebebiyle davacı müvekkillerinin 18.05.2022 tarihinde şirket yönetimini genel kurul toplantısına davet ettiğini, ancak yönetimdeki kişilerin toplantıya gelmediklerini, şirketi zarara uğratan, temsil yetkisini kötüye kullanan, özen ve bağlılık yükümlülüğünü ihlal eden, şirket müdürünün azline, bu aşamada şirket müdürünün yetkilerinin ihtiyati tedbir olarak kaldırılmasına, yetkinin bir kayyıma verilmesine, şirket yönetimi için tedbiren kayyım atanmasına, şirket taşınmazlarına … İli … İlçesi … Mahallesi … Ada … parselde kayıtlı (…. adet bağımsız bölümün tamamına) 3. kişilere cebri icra yoluyla satışını da engeller şekilde teminatsız ihtiyati tedbir konulmasına, müvekkillerine TTK 410/2 Gereği şirkete müdür ataması ile ilgili gündem oluşturarak şirket genel kurul toplantısı yapmak üzere izin verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı … Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhindeki ithamların gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin davacılara şirketin projelerini gerçekleştirmek üzere para verdiğini, ancak verilen bu paranın şirket hesabına girmediği gibi projelere harcanmadığını, müvekkiline de ödenmediğini, bunun üzerine müvekkilinin parasını garanti altına almak amacıyla şirkete ait taşınmaz üzerine ipotek konulması için ihtar çektiğini, ayrıca esasen şirkete ait taşınmaza ipotek konulmasını isteyen bizzat davacılar olduğunu, bu belgenin de ekte sunulduğunu, davacı tarafın usulüne uygun olmayan bir şekilde sözleşme yaparak genel kurul olmadan müvekkilini müdür olarak atadığını, şirket müdürünü azil yetkisini sadece kendilerine verdiklerini, davacıların şirket aleyhine Bodrum 1. İcra Müdürlüğünün 2022/4432 E sayılı dosyası ile icra takibine başladıklarını, müvekkilinin görevi gereği haklı olarak itiraz ettiğini, esasen tüm bu davaların ve ithamların özünde müvekkilinin bu dosyaya itiraz etmesinin ve davacıların şirketi borçlandırmalarının önüne geçmesi olduğunu, Genel Kurul tutanakları incelendiğinde; müdürün oybirliği ile seçildiğini, yapılmış herhangi bir itirazın olmadığını, herhangi bir karara muhalefet şerhi koyulmadığını, hatta tüm kararların kabul edildiğinin açık olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle husumet itirazında bulunduklarını, azil davasında davalı sıfatına haiz olması gereken tarafın limited şirket müdürü olduğunu, davacıların bugüne kadar Genel Kurullarda yaptıkları işbu konulu itirazın olmadığını, genel kurulu toplayarak müdürün görevden alınması imkanına sahip ortağın bu yola başvurmaksızın müdürlük görevinin kaldırılmasına ilişkin davayı açmasında hukuki menfaati bulunmadığını, ispat yükünün davacıda olmakla haklı sebep iddiasına açıkça itiraz ettiklerini, tedbire dair kısmi kabul kararına itiraz ettiklerini, kaldırılmasını talep ettiklerini, işbu davalarda tedbir ile hüküm ile ulaşılacak sonuca ulaşılmakta olduğunu, Yasa’ya aykırı olduğunu, yaklaşık ispatın dava şartı olmakla azil davasında tedbir talep etmenin davanın konusu gereği tedbir kurumuna uygun düşmediğini, hatalı olarak taşınmazların rızai satışının engellenmesi yönünde verilen ihtiyati tedbir kararı verilmiş olduğunu, mahkemece de bilindiği üzere vekil eden şirketin tek faaliyet konusunun ve gayesinin taşınmaz satımı ve üretimi olduğunu, 14/06/2022 tarihli ara karar ile hükmedilen teminat miktarının düşük olduğunu, davacının tedbiren kayyım atanması talebinin reddinin usul, Yasa ve Yargıtay uygulamasına da uygun olduğunu, davacının dava dilekçesinde geçen tüm iddialarının gerçek dışı olduğunu, işbu kötü niyetli iddialara ayrıca ve açıkça itiraz ettiklerini, süresi içinde zamanaşımı itirazında bulunarak davacının haksız davasının reddini talep etmiştir.
YEREL MAHKEMENİN İHTİYATİ TEDBİR TALEPLERİNE İLİŞKİN KISMEN KABUL KARARI:
Mahkemece davacıların ihtiyati tedbir talepleri bakımından aynı tarihte ayrı ayrı değerlendirme yapılarak iki ara karar tesis edilmiş olduğu;
Yönetim kayyımı atanması talebi başlıklı kararında: “…Somut olayda, tüm dosya kapsamı ve özellikle 29 Mart 2022 tarih ve 10547 sayılı Ticaret Sicil Gazete içeriğinden anlaşıldığı üzere, davalı …’ ve şirketin yetkili temsilcisi Almanya uyruklu …’ın 29/03/2022 tarihinden itibaren aksi karar alınıncaya kadar, davacıların da ortağı olduğu, davalı …’nin münferiden temsil ve ilzama yetkili tek müdürü olduğu, davalı …’nde organ boşluğunun bulunmadığı, şirket müdürünün azli yönünden 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 630/2 ve 630/3 maddeleri delaletiyle 6100 sayılı HMK’nın 390/3 maddesi gereğince davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat edecek nitelikte delil ibraz etmediği anlaşıldığından davalı şirket müdürünün yetkilerinin ihtiyati tedbir olarak kaldırılmasına, yetkinin bir kayyıma verilmesine, davacı müvekkillerine TTK 410/2 gereği şirkete müdür ataması ile ilgili gündem oluşturarak şirket genel kurul toplantısı yapmak üzere izin verilmesi taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir….” şeklinde karar verildiği,
İhtiyati tedbir kısmen kabul/kısmen red başlığı altında verilen ara kararda ise: “…Açılan davanın, 6102 Sayılı TTK’nın 630/2. maddesi gereğince açılan ve haklı nedene dayanan limited şirket müdürünün azli davası olduğu, dosyada taraf olmayan 3. kişiler ile ilgili, 3. kişilerin maddi hukuka dayalı haklarını kullanmayı engeller nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği, davacılar vekilinin bu yöndeki talebinin ancak cebri icra satışa dayanak alacak/borç ile ilgili açılan veya açılacak davada talep edebileceği anlaşıldığından talebin reddine karar verilmesi gerektiği, tüm dosya kapsamı ve özellikle 29 Mart 2022 tarih ve 10547 sayılı Ticaret Sicil Gazete içeriğinden anlaşıldığı üzere, davalı … ve şirketin yetkili temsilcisi Almanya uyruklu …’ın 29/03/2022 tarihinden itibaren aksi karar alınıncaya kadar, davacıların da ortağı olduğu davalı …’ni münferiden temsil ve ilzama yetkili tek müdürü olduğu, 6102 Sayılı TTK’nın 630/2. maddesi delaletiyle 6100 sayılı HMK’nın 389. maddesi gereğince, dava sürecinde, davalı …’nin önemli mal varlığının iradi devir yoluyla 3. kişilere devredilmesi halinde, davacılar yönünden yapılacak yargılama sonucunda, dava kabul edilse dahi, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkânsız hâle geleceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağı endişesi nedeniyle talebin kabulüne karar vermek gerektiği, sonuç olarak; … İli …. İlçesi … Mahallesi … Ada … parselde kayıtlı (…adet bağımsız bölümün tamamına) 3. kişilere cebri icra yoluyla satışını da engeller şekilde teminatsız ihtiyati tedbir konulması talebinin REDDİNE, aynı taşınmazın şirket ortaklarına veya 3. kişilere iradi satışı engeller şekilde ihtiyati tedbir konulması talebinin KABULÜNE, 6100 sayılı HMK’nın 84 vd. maddeleri gereğince, taşınmazların bulunduğu konum ve muhtemel değeri dikkate alınarak takdiren 5.000.000,00.TL (BeşmilyonTürklirası)’nin ihtiyati tedbir isteyen tarafından nakit meblağın mahkeme veznesine veya bu meblağı kapsayan kesin ve süresiz banka teminat mektubunun mahkemeye sunulduğu takdirde; Muğla ili, … İlçesi, … Mahallesi, … ada … parselde kayıtlı … adet bağımsız bölümün şirket ortaklarına veya 3. kişilere iradi devir ve temlikinin önlenmesi için İHTİYATİ TEDBİR KONULMASINA, ihtiyati tedbir şerhinin işlenmesi için Bodrum Tapu Müdürlüğüne müzekkere yazılmasına, davacıların Avusturya vatandaşı olması ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Avusturya Cumhuriyeti’nin taraf olduğu, 01/03/1954 tarihli Hukuk Usulüne Dair Lahey Sözleşmesi’nin tarafı olmaları ve dava açarken veya icra takibi teminattan muaf olma durumunun sadece 5718 Sayılı Milletlerarası Özel Hukuk Ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 48. maddesindeki muafiyetten yararlanacağı, Türk vatandaşları dahil herkes için uygulanan 6100 sayılı HMK’nın 84 vd. maddeleri gereğince teminat göstermekten muafiyeti kapsamadığı anlaşıldığından davacılar vekilinin teminatsız İhtiyati tedbir konulması talebinin REDDİNE….” şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
İhtiyati tedbir talep eden/davacılar vekili tarafından, “….14/06/2022 tarihli yönetim kayyımı atanması-red başlıklı gerekçeli kararı süresi içerisinde istinaf ettiklerini, oy birliği ile sirket müdürü olarak atandığına dair karar defterinden de anlaşılacağı üzere sahte imza ve sahte yazılarla atama yapıldığının açık olduğunu, müvekkillerinin Türkiye’de o tarihlerde yokken sanki varmış gibi Türkiye’de yapılan toplantıda kararlar alındığı gösterilip sahte imzalar atıldığını, mahkemesince şirket müdürünün yetkilerinin ihtiyati tedbir olarak kaldırılması ve yetkinin bir kayyıma verilmesinin reddine ilişkin kararı usul ve yasaya aykırı olduğunu, şirketi sahte borç ilişkisi kurarak muvazaalı bir şekilde borçlandırdıklarını, şirket müdürünün güveni kötüye kullandığının, şirket adına usulsüz borçlandırmalar yaptığının, şirketin malvarlığını azaltamaya yönelik işlemler yaptığının, 3. kişileri dolandırma kastı ile hareket ettiğinin, şirketin malvarlığını satma durumunda şirketi iflasa sürekleyebileceğinin, şirketin amacını gerçekleştirmeye engel olduğunun mahkeme dosyasında yapılan inceleme ile sabit olduğunda davanın kabulünün gerekeceğini, iş bu davanın açılma sebebinin, şirketin kötü yönetimden kurtarılması, şirketin iflasının önlenmesi, şirket malvarlığının korunması, şirketin amacını gerçekleştirmesinin engellenmesinin önüne geçilmesi, şirketin, şirket ortaklarının ve 3. kişilerin menfaatlerinin korunması olduğunu, … ada… parseldeki tüm bağımsız bölümlere haciz şerhi işlendiğini, sundukları delil dilekçesinde de görüldüğü üzere haricen 3. kişilere satışa çıkarıldığını, şirket müdürü hakkında yapmış oldukları suç duyurusunun davacı şirket ortağı müvekkilleri ve şirketin sürekli olarak zarara uğratıldığını ve bu zararın telafisinin mümkün olmayacak bir hal almaması adına önlenmesi gerektiğini, telafisi mümkün olmayan bir zarar yaratılmaması adına şirket müdürünün yetkilerinin ihtiyati tedbir olarak kaldırılmasını talep zorunluluğunun doğduğunu, taleplerinin şirketin yetkili temsilcisi Almanya uyruklu …’ın 29/03/2022 tarihinden itibaren aksi karar alınıncaya kadar, davacıların da ortağı olduğu, davalı …’nde organ boşluğunun bulunmadığını, şirket müdürünün azli yönünden 4102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 630/2 ve 630/3 maddeleri delaletiyle 6100 sayılı HMK’ nın 390/3 maddesi gereğince davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat edecek nitelikte delil ibraz etmediği anlaşıldığından davalı şirket müdürünün yetkilerinin ihtiyati tedbir olarak kaldırılmasına, yetkinin bir kayyıma verilmesine, davacı müvekkillerine TTK 410/2 gereği şirkete müdür ataması ile ilgili gündem oluşturarak şirket genel kurul toplantısı yapmak üzere izin verilmesi taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir ” gerekçesi ile reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, 6102 sayılı TTK’nın 235. maddesinin 1. fıkrası, “Haklı sebeplerin varlığı hâlinde temsil yetkisi, bir ortağın başvurusu üzerine, mahkemece kaldırılabilir. Gecikmesinde tehlike bulunan hâllerde mahkeme temsil yetkisini ihtiyati tedbir olarak kaldırıp bu yetkiyi bir kayyıma verebilir. Kayyımın atanmasını, görevlerini, mahkemece verilen temsil yetkisini ve bunların sınırlarını, mahkeme resen tescil ve ilan ettirir.” açıklanan ve resen dikkate alınacak sebeplerle davalı şirket müdürünün yetkilerinin ihtiyati tedbir olarak kaldırılmasına, yetkinin bir kayyıma verilmesine veya davacı müvekkillerine TTK 410/2 gereği şirkete müdür ataması ile ilgili gündem oluşturarak şirket genel kurul toplantısı yapmak üzere izin verilmesinin reddine ilişkin 14/06/2022 tarihli ara kararın istinaf incelemesi ile kaldırılarak, genel kurul toplantısı yapmak üzere izin verilmesi….” gerekçeleriyle mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiş, ayrıca, 2.istinaf dilekçelerinde de aynı sebeplerle bu defa 14/06/2022 tarihli İhtiyati Tedbir – kısmen kabul- kısmen red başlıklı mahkeme ara kararına dair istinaf taleplerini sundukları görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep, limited şirket müdürünün haklı nedenle azli davasında kayyım atanmasına ve şirket taşınmazı üzerine devri önleyici ihtiyati tedbir kararı verilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece; yukarıda yazılı gerekçelerle talebin kısmen kabulüne karar verildiği, karara karşı ihtiyati tedbir talep eden/davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
İstinaf incelemesine gönderilen dosyadaki eksiklikler nedeniyle dosyanın Dairemizce, mahal mahkemesine geri çevrildiği, bu aşamada davacılar vekili Av…. tarafından sunulan 14.11.2022 tarihli dilekçe ile “davadan feragat” ettiklerinin bildirildiği, taşınmazlar üzerine konulan ‘davalıdır şerhi’ ile tedbirlerin kaldırılmasını talep ettiği anlaşılmıştır.
Bunun üzerine ilk derece mahkemesi tarafından verilen 16.11.2022 tarihli 2022/763 Esas – 2022/935 K.sayılı karar ile davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiş olduğu, aynı karar içeriğinden ve mahkemenin 23.09.2022 tarihli ara karar içeriğinden üzerinde ihtiyati tedbir kararı verilmesi istenen taşınmazlar bakımından teminat yatırılmadığından ihtiyati tedbir kararının uygulanamamış olduğunun anlaşıldığı, bu nedenle mahkemenin davayı feragat nedeniyle reddine dair verdiği kararda “…Mahkememizin 14/06/2022 tarih ve 2022/763 Esas sayılı İhtiyati tedbirin kabul edilen ara kararının davacı vekiline 21/06/2022 tarihinde e-tebligat yoluyla tebliğ edildiği, ancak Mahkememizce takdir edilen teminatın yatırılmaması nedeniyle ihtiyati tedbir ara kararının uygulanmadığı anlaşıldığından BU KONUDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA…” şeklinde hüküm tesis edildiği de anlaşılmaktadır.
İstinaf incelemesi için gönderilen ara kararın ait olduğu asıl davadan feragat edilmesinden dolayı “davanın reddine” dair karar verilmiş olduğu, bu nedenle ve davacılar vekilinin talep dilekçesi içeriğine göre asıl dava ile ilgili verilen ihtiyati tedbir kararının da konusuz kaldığı anlaşılmakla, bahse konu ara karara ilişkin olarak istinaf incelemesi yapılmasına yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; ihtiyati tedbir talep eden/davacılar vekilinin istinaf başvurusu hakkında karar verilmesine yer omadığına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İhtiyati tedbir talep eden/davacılar vekilinin Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/763 Esas sayılı dosyasından verilen 14.06.2022 tarihli ara karara yönelik istinaf başvurusu bakımından, ihtiyati tedbire dair talebin konusuz kalmasına göre, istinaf başvurusu hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; ihtiyati tedbir talep eden/davacılar tarafından yatırılan 80,70-TL istinaf karar harcının talep halinde ihtiyati tedbir talep eden/davacılara iadesine,
3-İhtiyati tedbir talep eden/davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 23/11/2022