Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/1868 E. 2022/1946 K. 14.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/1868
KARAR NO : 2022/1946

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/08/2022 (Talep) – 14/09/2022 (Ara Karar)
NUMARASI : 2022/682 Esas (derdest dosya)
DAVA : Genel Kurul ve Yönetim Kurulu Kararının İptali
TALEP : Genel Kurul ve Yönetim Kurulu Kararlarının Durdurulması
BAM KARAR TARİHİ : 14/12/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ : 14/12/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/682 Esas sayılı dosyasından verilen 14/09/2022 tarihli ara kararının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA/TALEP:
İhtiyati tedbir talep eden/davacı vekili dava ve talep dilekçesinde özetle; müvekkili …’in … A.Ş.’nin pay sahibi konumunda olup mevcut durumda 200 adet payı ile şirketin 1/3 oranında hisse ortağı olduğunu, davalı şirket tarafından 06/07/2022 tarihinde olağan genel kurul toplantısı yapıldığını, ancak yapılan toplantıda çağrı usullerine uyulmadığını, genel kurulun toplantıya çağrı şekline ilişkin işlemlerinin, hem ana sözleşmede gösterilen şekilde, hem var ise ortaklığın internet sitesinde hem de Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilanla olması gerektiğini, bu şartların seçimlik şartlar değil kümülatif şartlar olduğunu, ancak davalı şirketin çağrı usullerine uymadığını, müvekkilinin toplantıdan haberdar edilmediğini, genel kurul toplantısında, şirket ana sözleşmesinin sermaye başlıklı 6.maddesinin tadil edilerek, “60.000,00 olan esas sermayenin 600.000,00’ye çıkartılmasına” karar verildiğini, şirket esas sözleşmesinin değiştirilmesine ilişkin genel kurul toplantısının en az 15 gün önce ilan ve taraflara tebliğ edilmesi ve tebliğin de iadeli taahhütlü olarak yapılması zorunlu olduğundan buna aykırı biçimde ilan yapılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu nedenle alınan kararın iptalinin gerektiğini, toplantıda alınan sermaye artırımı kararının şirketin sermaye ihtiyacından ziyade, pay sahibi olan müvekkilini zarara uğratmak, ortaklıktaki kar, tasfiye payı ve oy oranlarını azaltmak amacı güttüğünü, yapılan sermaye artırımının şirket için objektif olarak gerekli olup olmadığı ve hangi gerekçe ile bu fahiş miktarda sermaye artırımının yapılmak istendiğinin ortaya konmasının gerektiğini, 2019 yılında yapılan genel kurulda şirket karlı durumda iken kar payı ödenmediğini ve müvekkili tarafından da genel kurul kararının iptali için İzmir 7.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/1205 Esası ile dava açıldığını, ancak davanın usuli eksiklik sebebi ile reddedildiğini, halen istinaf aşamasında olduğunu, müvekkili tarafından dava açıldıktan sonra davalı şirket tarafından kar payı dağıtılmasını engellemek amacı ile sürekli gereksiz harcamalar yapıldığını ve şirketin zarara sürüklendiğini, davalı şirketin Karşıyaka 5. Noterliği’nin 26/05/2022 gün ve 16157 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile şirketin mali olarak zor durumda olduğu belirtilerek müvekkilinden 250.000 TL ödeme yapılmasının istendiğini, şirketin kar ederken salt müvekkiline kar payı ödememek için yatırım adı altında yapılan yersiz harcamalar sebebi ile borçlandırılması ve müvekkilinden para talep edilmesinin, ayrıca müvekkili tarafından şirket ortaklığından ayrılmak istendiğini bildirir ihtarname çekmesinden sonra salt haklı nedenler oluşturmak için ihtarname gönderilmesinin davalının kötü niyetli olduğunu gösterdiğini, davadışı … A.Ş firmasına ve … markasına iş yapıldığını ve bu şirketlerin çözüm ortağı olarak gösterildiğini, ancak bu şirketlere faturalar kesilmediğini, şirketin bilerek zararda gösterildiğini, müvekkili tarafından şirket ortaklığından çıkılacağının bildirilmesinden sonra arabulucuya başvurulduğunu, 15/06/2022 tarihli anlaşamama tutanağı imzalandığını, 06/07/2022 tarihinde İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin
2022/547 Esasına kayıtlı şirket ortaklığından çıkma davası açıldığını belirterek, müvekkili tarafından şirket ortaklığından çıkmaya dair dava açılmış olduğundan bu davanın sonuçsuz kalmaması ve davalının kötü niyetinin korunmaması adına 06/07/2022 tarihli Olağan Genel Kurulda alınan sermaye arttırım kararı ile ilgili kararın ve buna istinaden 18/07/2022 tarih ve 2022/03 karar numaralı 26/07/2022 tarihli Ticaret Sicil gazetesinde yayınlanan rüçhan hakkı kullanılmasına dair Yönetim Kurulu Kararının uygulanmasının ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına, sermaye artırımı suretiyle şirket anasözleşmenin 6. maddesinin değiştirilmesinin kabulünü içeren 06/07/2022 tarihli Olağan Genel Kurul kararının yok hükmünde olduğunun tespiti ile iptaline, 06/07/2022 tarihli Olağan Genel Kurul kararına istinaden alınan 18/07/2022 tarih ve 2022/03 karar numaralı 26/07/2022 tarihli Ticaret Sicil gazetesinde yayınlanan rüçhan hakkı kullanılmasına dair Yönetim Kurulu kararının batıl olması nedeni ile iptaline, verilecek kararın ticaret sicil memurluğuna tescil ve ilanına karar verilmesini talep etmiştir.
Karşı taraf/davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın, işbu davadan önce İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/547 E. sayılı dosyası ile müvekkili şirketin feshi ya da davacının ortaklıktan çıkartılmasına ilişkin dava açtığını, bu dava ile İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/547 E. sayılı davası arasında fiili ve hukuki bağlantı olup, verilecek kararlar birbirini etkileyecek nitelikte olduğundan birleştirilmesine karar verilmesini, davacının genel kurulun çağrı usullerine uyulmadığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, davaya konu genel kurul daveti ilanının, davacının adresine 15/06/2022 tarihinde tebliğ edildiğini, 15.06.2022 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde de ilan edildiğini, davaya konu genel kurulun, bütün zorunlu şekli unsurların Bakanlık Temsilcisinin katılımı ve gözetimi ile tamamlandığını, herhangi bir eksiklik bulunmadığını, davacının kendi adresine tebliğ edilen ve ticaret sicil gazetesinde ilan edilen genel kurul davetine rağmen genel kurul toplantısına katılmadığını, müvekkili şirketin; kuruluşta hissedar olarak bulunan …, … ve davacı …’ in bir araya gelerek, dava dışı …’in tek başına sahip olduğu …. AŞ’ne (…) ve bir dönem ….’ da çalışan davacı ile …’in %50 ortak olduğu … Şti’ ne (… Makine) ve piyasaya hizmet veren bir otomasyon yazılımı konusunda faaliyet gösteren bir şirket kurma amacı ile yola çıktığını, müvekkili şirketin sermayesi güçlü olan ve şirketi finanse eden ortağının dava dışı/eski ortak … olduğunu, müvekkili şirketin, davacının dava dışı … ile olan ticari ilişkisi bozulana dek …’in desteği ile ayakta kaldığını, işbu davaya taraf olan müvekkili şirket dahil yukarıda ünvanı geçen bütün şirketlerin … Makine’ ye ait olan adres üzerinde fabrika bulunan taşınmazda kurulduğunu, bu süreçte, müvekkili şirketin piyasa rayiçlerine göre gerçek bir kira gideri dahi bulunmadığını, tamamen … imkanlarından faydalandığını, şirketlerin kuruluş aşamasında ihtiyacı olan finansman ihtiyacının, sermayenin, bankalarda gerekli olan kefaletlerin hep …. Makine ve … tarafından sağlandığını, işbu kurulan şirketlerin doğal olarak amacının; … ile …’in finansman desteğine ihtiyaçları kalmadan kendi ayakları üzerinde durabilmeleri olduğunu, davacının dava dışı … bünyesinde çalışmaktayken 30.09.2014 tarihi itibari ile dava dışı … Şti.nin, müvekkili şirket ortağı …’in öncü olması ve yine … Makine’ nın müvekkili şirketin bütün maddi ve üretim ihtiyaçlarını finanse etmesi ile yukarıda belirtilen amaçlar doğrultusunda kurulduğunu, gelişen zaman içerisinde davacının, dava dışı … Makine bünyesindeki üstlendiği görevlerde başarısız olduğunu ve bu durum üzerine dava dışı … ile arasındaki ilişkinin bozulmasına da sebebiyet verdiğini, devamında da … Makine bünyesindeki görevlerini aksatarak birçok operasyonel problemi … Makine ve dava dışı … üzerinde bıraktığını, davacının sebep olduğu bu olumsuz sürecin doğması ve devamı süresince davacının, daha önceden gizli olarak kurmuş olduğu … Şti üzerinden ticari faaliyete başladığını, davacının ortağı olduğu ve fiilen yöneticisi olduğu dava dışı … Makine’den ayrılmak ve ortaklık payının tahsili için İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/781E. sayılı dosyası üzerinden davasını ikame ettiğini, davacı ile dava dışı … ve … şirketi arasındaki ticari ilişkinin bozulması sonucu, müvekkili şirketin direkt olarak etkilendiğini ve uzun süre iş alamaz duruma geldiğini, dava dışı …’in müvekkili şirket aracılığı ile yaratmak istediği projeye inancını yitirdiğini ve müvekkili şirkete olan desteğini keserek şirketteki 200 payını 20.000,00-TL bedel karşılığında dava dışı hissedar …’a devrettiğini, bu süreç içerisinde müvekkilinin mali açıdan öz kaynaklar ile yetinemez hale geldiğini ve sermaye ihtiyacının doğduğunu, şirketin mali olarak iyi gitmemesi ve istediği projeleri alamaması, Ocak 2020 yılında ortaya çıkan pandemi ve kapanmalar nedeniyle oluşan gelir kayıpları neticesinde, masrafların karşılanamayacak, harcamaların yapılamayacak bir noktaya geldiğini, huzur hakkı ödemesinin dahi düzenli olarak yapılamamaya başlandığını, davacının tek ortaklı olarak kurduğu şirketin dahi sermayesinin 600.000,00- TL olduğunu, davacı tarafın, dava konusu olan şirkette karın dağıtılmamasını bir kötü niyet olarak gösterir iken kendi şirketi olan … Makine adlı şirkette aynı şekilde elde ettiği karı şirket sermayesine eklediğini, müvekkili şirketin mevcut mali yapısı ile faaliyetlerine devam etmesi imkansız hale geldiğinden şirket ortaklarından … ve …’ın, 2022 yılının Şubat ayından itibaren şirkete şahsen destek olmak zorunda kaldığını ve toplamda 106.180,00-TL bedeli şirkete ödediğini, Karşıyaka 5. Noterliğinin 26.05.2022 tarihli ihtarnamesi ile davacıdan talep edilen bedelin tamamen şirketin ihtiyaçlarından kaynaklandığını, davacının arabulucuya başvurduğuna ilişkin toplantıya davet kağıdının 07.06.2022 tarihinde müvekkiline tebliğ olduğunu, ilk toplantının 15.06.2022′ de yapıldığını, müvekkili şirketin, davacının taleplerini tam olarak bu tarihte öğrendiğini beyanla, İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/547 E. sayılı dava ile birleştirilmesine ve davanın da, ihtiyati tedbir talebinin de reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “….TTK’nın 449. maddesinde; ‘genel kurul kararı aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı takdirde yönetim kurulu üyelerinin görüşünün alınmasından sonra dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verilebileceği’ yönünde düzenleme bulunduğundan; davacı vekilinin tedbir isteği bakımından TTK’nın 449. maddesi uyarınca yönetim kurulu üyelerinin görüşünün alınmasına karar verildiği, davalı şirket temsilcisinin 28/10/2021- 28/10/2024 tarih aralığında … olduğu anlaşılarak alınan 07/09/2022 tarihli dilekçesinde özetle; Yönetim Kurulu Başkanı olduğunu, … AŞ ‘nin 60.000,00 – TL sermaye ile kurulduğunu ve dava konusu sermaye arttırımına kadar kurulduğu günden bu yana söz konusu sermaye ile ticari yaşamını sürdürmeye çalışan bir şirket olduğunu, davacı …’in 20.000,00-TL/200 pay, …’ın 20.000,00-TL/200 pay, …’ın 20.000,00-TL/200 pay sahibi olduğunu, mevcut sermaye yapısı ile ticari yaşamını sürdürmesinin oldukça zor bir hale geldiğini, bu sebeple öncelikle ortaklardan … ile birlikte 2022 yılının şubat ayından itibaren şirkete şahsen destek olmak zorunda kaldıklarını, bu kapsamda toplamda 2022 Temmuz ayı dahil 106.180,00-TL bedeli şirkete ödediklerini, davacı dışında diğer ortakların şirkete yaptıkları nakit destek olarak aktarılan ilk ödemeden yaklaşık 4 ay sonra, Karşıyaka 5. Noterliğinin 26.05.2022 tarihli ihtarnamesiyle davacının da şirkete maddi destek vermesini talep ettiklerini, bu ihtara rağmen davacının şirkete herhangi bir destek vermediğini, maddi açıdan kolay bir şekilde sermaye artırımına iştirakini sağlamak için 45.000,00-TL bir bedelin peşin olarak ödenmesine, kalan 135.000 TL bedel için ise, ödeme kolaylığı olması açısından uzun vadeye yayılmış olup, 24 ay içerisinde ödenmesinin uygun görüldüğünü, şu anki ekonomik şartlar, benzer sektör faaliyetleri için gereken kaynak ve genel giderler göz önünde bulundurulduğunda, alınan sermaye artımı kararının fahiş olmadığını, davaya konu genel kurul daveti ilanı, davacının adresine 15/06/2022 tarihinde tebliğ edildiğini, davaya konu genel kurulun, bütün zorunlu şekli unsurların Bakanlık Temsilcisinin katılımı ve gözetimi ile tamamlandığını, bu konuda herhangi bir eksiklik bulunmadığını, 25.08.2022 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği üzere şirketin sermayesinin 600.000,00- TL’ ye çıkarıldığını, bu hususun ilan ve tescil edildiğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini istediğini beyan etmiş olduğunun anlaşıldığı görülmekle; ihtiyati tedbir isteğinde bulunan tarafın davanın esası yönünden haklılığını yaklaşık ispat kuralı çerçevesinde kanıtlaması gerektiği, soyut iddiadan daha çok, tam ispattan daha az bir durumun varlığı halinde yaklaşık ispat halinden söz edilebileceği, dolayısıyla ihtiyati tedbir isteyenin, davada ileri sürdüğü hakkın varlığı ve bu hakkın tehlikede olduğu konusunda mahkemede güçlü bir kanaat oluşması gerektiği, davacı tarafın dava dilekçesinde ileri sürdüğü iddialarının haklı olup olmadığı hususunun yürütülecek yargılamada yaptırılacak bilirkişi incelemesi ve diğer delillerler birlikte değerlendirilerek belirlenebileceği, davacı tarafça dava dilekçesi ekinde sunulan belgelerden ve getirtilen kayıtlardan bu aşamada yaklaşık ispat kuralı çerçevesinde davaya konu kararların yürütülmesinin geri bırakılması gerektiği yönünde mahkemede yeterli kanaat oluşmadığından, davaya konu toplantıda alınan kararların yürütülmesinin geri bırakılması yönündeki İHTİYATİ TEDBİR İSTEĞİNİN REDDİNE….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
İhtiyati tedbir talep eden/davacı vekili tarafından, “….Mahkemece verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, 6102 sayılı Kanun’un 414. maddesinde toplantıya çağrı usulünün belirtildiğini, genel kurulun toplantıya çağrı şekline ilişkin bu düzenleme gereği çağrı işlemlerinin, hem ana sözleşmede gösterilen şekle hem var ise ortaklığın internet sitesinde hem de Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlanan ilanla olacağını, bu şartların seçimlik şartlar değil kümülatif şartlar olduğunu, ancak davalı şirketin çağrı usullerine uymadığını ve müvekkilinin toplantıdan haberdar edilmediğini, öte yandan bir an için toplantı çağrı usulüne uygun olarak yapılmış olsa bile alınan sermaye arttırımı kararı ve yönetim kurulunun aldığı rüçhan hakkı kararının dürüstlük kuralına açıkça aykırı olduğunu, alınan sermaye artırımı kararının şirketin sermaye ihtiyacından ziyade, pay sahibi olan müvekkilini zarara uğratmak, ortaklıktaki kar, tasfiye payı ve oy oranlarını azaltmak olduğunu, yapılan sermaye artırımının şirket için objektif olarak gerekli olup olmadığı ve hangi gerekçe ile bu fahiş miktarda sermaye artırımının yapılmak istendiğinin ortaya konması gerektiğini, 2019 yılında yapılan genel kurulda şirketin karlı durumda iken kar payının ödenmediğini ve müvekkili tarafından da genel kurul kararının iptali için İzmir 7.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/1205 Esası ile dava açıldığını, bu dava açıldıktan sonra davalı şirket tarafından kar payı dağıtılmasını engellemek amacı ile sürekli gereksiz harcamalar yapıldığını ve şirketin zarara sürüklendiğini, bu paralar şirket için kullanılmış olsa idi sermaye arttırımına gerek kalmayacağını, davalı şirketçe noterliğin 26/05/2022 günlü ihtarnamesi ile şirketin mali olarak zor durumda olduğu belirtilerek müvekkilinden 250.000-TL ödeme istenmesinin, salt müvekkiline kar payı ödememek için davalının açıkça kötü niyetli davrandığını gösterdiğini, … A.Ş. firması ve … firmasının çözüm ortağı olarak gösterildiğini, ancak bu şirketlere faturalar kesilmediğini ve şirketin bilerek zararda gösterildiğini, müvekkili tarafından bu hususların ihtarnameler ile defaatle bildirildiğini, ancak davalı tarafından dikkate alınmadığını, müvekkilinin İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin
2022/547 Esasına kayıtlı olarak şirketin ortaklığından çıkma davası açtığını, davalı şirket, müvekkilinin çıkma davası açacağını bildiğinden kötü niyetli olarak işbu toplantıyı yaptığını ve sermaye arttırımı kararı aldığını, müvekkili tarafından şirket ortaklığından çıkmaya dair dava açıldığından bu davanın sonuçsuz kalmaması ve davalının kötü niyetinin korunmaması adına 06/07/2022 tarihli olağan genel kurulda alınan sermaye arttırım kararı ile ilgili kararın ve buna istinaden 18/07/2022 tarih ve 2022/03 karar numaralı 26/07/2022 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlanan rüçhan hakkı kullanılmasına dair yönetim kurulu kararının uygulanmasının ihtiyati tedbir yoluyla durdurulması gerektiğini, ancak mahkemece açtıkları davaların ve dava açılma tarihleri ile apar topar toplantı yapılma tarihlerinin hiç dikkate alınmayıp taleplerinin reddedildiğini, HMK’nin 390. maddesinin 3. fıkrası amir hükmüne göre, mahkemenin ihtiyati tedbir başvurusu bakımından, hakkın ve tedbir sebeplerinin var olduğunu muhtemel görmesinin yeterli olacağını, dosyaya sunmuş oldukları bilgi ve belgelerin, tedbir taleplerinin haklılığını yaklaşık olarak ispat eder mahiyette olduğunu, ihtiyati tedbir kararı verilmemesi halinde, müvekkili yönünden telafisinin güç zararın meydana geleceğini, açmış oldukları şirket ortaklığından çıkma davasında alacakları kararın bir anlamının kalmayacağını….” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep, anonim şirket GK ve YK kararının iptali istemli davada bu kararların uygulanmasının durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.
Mahkemece; yukarıda yazılı gerekçelerle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verildiği, karara karşı ihtiyati tedbir talep eden/davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; davacının iptalini/yok hükmünde sayılmasını istediği GK ve YK kararları bakımından, davacının bu kararların durdurulmasını gerektirecek nitelikte bir delil sunmamış olduğu, şirket ana sözleşmesinin dahi henüz dosyada bulunmadığının görüldüğü, bu konuda esas anasözleşmede ağırlaştırılmış nisap bulunup bulunmadığının, şirketin maddi durumunun, sermaye artırımı için şirketin nakdi ya da özvarlık olarak ihtiyaç durumunun bulunup bulunmadığı hususlarında herhangi bir delil bulunmadığı, ayrıca davacı tarafından davalı şirketten çıkma/fesih talepli olarak İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/547 E. sayılı dosyada bir dava açılmış olduğu da anlaşılmakla, yerel mahkemece tedbir talebinin reddinde bu aşamada usul ve yasaya aykırı bir yön görülmemiş, ihtiyati tedbir talep eden/davacı vekilinin istinaf itirazlarının esastan reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; ihtiyati tedbir talep eden/davacı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-İhtiyati tedbir talep eden/davacı vekilinin İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/682 Esas sayılı dosyasından verilen 14/09/2022 tarihli ara kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-İhtiyati tedbir talep eden/davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 14/12/2022