Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/1864 E. 2022/1835 K. 30.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1864
KARAR NO : 2022/1835

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10.06.2022 (Talep) – 13/06/2022 (Ara Karar)
NUMARASI : 2021/577 Esas
TALEP : İhtiyati Tedbir
BAM KARAR TARİHİ : 30/11/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ: 30/11/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/577 Esas sayılı dosyasından verilen 13/06/2022 tarihli ara kararın incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
TALEP:
İhtiyati tedbir talep eden/davacı vekili 10/06/2022 tarihli duruşmadaki talebinde; davalı …’nin davalı şirketin içini boşaltacağı duyumunu aldıklarını belirterek, davalı şirkete ait araçların ve makinelerin üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “…Dosya incelendiğinde; davacı vekilinin dava dilekçesi ile birlikte ileri sürdüğü ihtiyati tedbir isteğinin mahkemece 10/09/2021 tarihli ara kararı ile ‘Reddine’ karar verilmiş olduğu, bu karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmadığı; davacı vekilinin bu kez 20/09/2021 tarihli dilekçesi ile aynı isteği yeniden ileri sürdüğü, mahkemece verilen 21/09/2022 tarihli ara kararı ile bu defa, ‘Davacı vekilinin ihtiyati tedbir isteği ile ilgili 10/09/2021 tarihli karar verildiğinden yeniden ve ayrıca bir karar verilmesine yer olmadığına’ dair karar verildiği, daha önceki ara kararlarında da belirtildiği şekilde; davacı tarafın davasındaki haklılığın yaklaşık ispat kuralı çerçevesinde ortaya konması gerekli olup, gelinen aşamada tanıkların dinlendiği ve davalı şirket defter ve kayıtları üzerinde dava dilekçesinde ileri sürülen hususların varlığı ya da yokluğu konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılması yönünde ara kararı kurulduğu, dolayısıyla yaklaşık ispat kuralı çerçevesinde davalı şirketin zarara uğratıldığı konusunda iddiası çerçevesinde ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiği kanaatine ulaşılamadığı, diğer yandan davalı şirkete ait araçların ve makinelerin davalı şirket faaliyetinde kullanılıyor olması sebebiyle ihtiyati tedbir kararı verilmesinin davalı şirketin faaliyetini sekteye uğratacak olma ihtimali bulunduğu anlaşılmakla, İHTİYATİ TEDBİR İSTEĞİNİN REDDİNE….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davacı vekili tarafından, “….Davalı …’nin münferit imzasını haksız ve dayanaksız olarak şirket ve ortak menfaatlerini haleldar eder, zarara uğratır şekilde kullandığını, şirketin malvarlığının tehlike altında olduğunu, sırf şirketi ve diğer ortakları zor durumda bırakmak için şirket malvarlığını elden çıkarma, 3. kişilere devretme ihtimalinin de kuvvetle muhtemel olduğunu, nitekim, dava dilekçesi ekine koymuş oldukları ilandan da yüksek bedeldeki bir tırını, çok düşük bir bedelle satılığa çıkarttığını ve aracın düşük bir bedelle değerinin çok altında satıldığını, müvekkilinin haricen öğrendiğini, şirket adına kayıtlı diğer araçların da davalı tarafından elden çıkarılması tehlikesine karşı ihtiyati tedbir talep ettiklerini, ancak maalesef bu taleplerinin haksız ve hukuka aykırı bir şekilde kabul görmediğini, davalının şirketi özensiz ve basiretsiz bir şekilde, şirket menfaatlerini ve dürüstük kuralını gözetmeksizin yönettiğini, davalının, şirketin içini boşaltacağını ve malvarlığını devredeceğini … adlı her iki tarafın da tanıdığı ve iş yaptığı kişi aracılığı ile müvekkiline ilettiğini, bu nedenle 10.06.2022 tarihli duruşmada mahkemeden davalı şirkete ait araçların ve makinelerin üzerine haksız devirlerin meydana gelmesini engellemek, 3. kişilere satılmasının ve devredilmesinin önüne geçmek için tescil kayıtları üzerine ihtiyati tedbir konulmasının talep edildiğini, İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin tedbir talebinin reddine ilişkin gerekçelerinin hatalı olup yerinde olmadığını, mahkemenin yaklaşık ispat kuralı çerçevesinde kanaate ulaşılmadığı ve diğer yandan davalı şirkete ait araçların/makinelerin davalı şirket faaliyetinde kullanılıyor olması sebebiyle ihtiyati tedbir kararı verilmesinin davalı şirketin faaliyetini sekteye uğratacak olma ihtimali bulunması sebepleriyle ihtiyati tedbir isteğinin reddine karar verdiğini, şirket adına kayıtlı tırlardan birinin satıldığını, endişe edilen muhtemel olayın gerçekleştiğini, iddia edilen olayın doğru olma ihtimalinin artık bir ihtimal olmaktan çıktığını ve gerçek olduğunu, artık yaklaşık ispat olgusunun oluşmamış olduğundan söz edilemeyeceğini, HMK m. 389 düzenlemesine göre, ihtiyati tedbire karar verilebileceğini, olayda da tam bu durumun gerçekleştiğini, sözkonusu tescil kayıtları üzerine tedbir konulmasının şirketin faaliyetini nasıl sekteye uğratabileceğinin anlaşılamadığını, bu gerekçenin ne mantığa ne de hukuka uygun olmadığını, ihtiyati tedbirin reddi kararının kaldırılmasını ve ihtiyati tedbirin kabulüne karar verilmesini….” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep, şirket müdürünün azli ve kayyım atanması davasında, şirket araç ve makinelerinin üzerinde ihtiyati tedbir konulması istemine ilişkindir.
Mahkemece; yukarıda yazılı gerekçelerle ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verildiği, karara karşı ihtiyati tedbir talep eden/davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, HMK’nın 389/1. maddesi uyarınca, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle bir hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacak ya da tamamen imkansız hale gelecek ise veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. HMK 390/3. maddesinde ise; “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; mahkemenin; “…davalı şirkete ait araçların ve makinelerin davalı şirket faaliyetinde kullanılıyor olması sebebiyle ihtiyati tedbir kararı verilmesinin davalı şirketin faaliyetini sekteye uğratacak olma ihtimali…” şeklindeki gerekçesi, tedbirin tescil kaydı üzerinde uygulanacak olmasına göre yerinde değil ise de, dosya kapsamı itibariyle yaklaşık ispat koşulunun ise sağlanmamış olduğu, Dairemizin 2021/1360 E.-2021/1204 K. sayılı ilamına da konu red kararı sonrasında, ihtiyati tedbir kararı verilmesini gerektirir bir durumun sözkonusu olmadığı, davanın konusu ve istenen tedbirin içeriğine göre somut uyuşmazlık bakımından ihtiyati tedbir talep edilme koşullarının oluşmadığı, mahkemece şu aşamada tedbirin reddi kararında değişiklik yapılmasını gerektirir bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, ihtiyati tedbir talep eden/davacı vekilinin istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; ihtiyati tedbir talep eden/davacı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-İhtiyati tedbir talep eden/davacı vekilinin İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/577 Esas sayılı dosyasından verilen 13/06/2022 tarihli ara karara yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-İhtiyati tedbir talep eden/davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 30/11/2022