Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/1846 E. 2022/1817 K. 30.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1846
KARAR NO : 2022/1817

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/07/2022 tarihli ara karar
NUMARASI : 2022/602 Esas (derdest dosya)
DAVA : Alacak
TALEP : İhtiyati Haciz
BAM KARAR TARİHİ : 30/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 30/11/2022
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/07/2022 ara karar tarihli ve 2022/602 Esas sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
TALEP:
İhtiyati haciz talep eden/davacı vekili ihtiyati haciz talepli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, kooperatif üyeliğinden ihraç edildiğini, müvekkilinin davalı kooperatiften ihracı sonrasında müvekkili adına tahsis edilen tapunun iptali ve davalı adına tesciline ilişkin Mahkeme ilamı nedeniyle kooperatife yapmış olduğu ödemelerin/çıkarılma payı alacağının ve davalı kooperatifin sebepsiz zenginleştiği bedelin tahsili için iş bu davayı açtıklarını, Mahkeme kararı kesinleşinceye kadar davalı adına kayıtlı menkul ve gayrımenkuller ile 3. Şahıslardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “…Açılan davanın belirsiz alacak davası olduğu, bu nedenle miktarının net ve belirli olmadığı, ancak bilirkişi raporu ile miktarın belirlenebileceği…” gerekçesiyle “Davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin REDDİNE…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı/ihtiyati haciz talep eden vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ihtiyati haczin reddine ilişkin yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, müvekkili …, davalı kooperatifin üyesi iken kooperatiften ihraç edildiğini, ardından kooperatifin, İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/488 E. 2022/452 K. Sayılı dosyası ile müvekkil adına kayıtlı … ili … ilçesi … … Mevkiide yer alan … Ada… Parselde bulunan taşınmazın tapusunun iptal edilip kooperatif adına tescili istemi ile dava açtığını, yargılama sonucunda İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce, tapunun iptaline ve davalı kooperatif adına tesciline karar verildiğini, tapu iptali ve tescili gerçekleşene kadar müvekkilinin taşınmazın kendisine yüklemiş olduğu maddi sorumlulukları yerine getirdiğini, taşınmaz ile ilgili vergi borçları ve belediyeye ödenmesi gereken tüm vergi ve harçları ödediğini, ancak müvekkilin yaptığı ödemelerin iade edilmediğni, müvekkilinin alacağına kavuşmasının kooperatifte ferdileşmeye gidilmiş bulunması ve tasfiye halinde de oluşu dikkate alındığında imkansız olduğunu belirterek, ihtiyati haciz talebinin reddine dair 26/07/2022 günlü ara kararın kaldırılarak, Mahkeme kararı kesinleşinceye kadar davalı adına kayıtlı menkul ve gayrımenkuller ile 3. şahıslardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davalı kooperatiften çıkma payı alacağının tahsili istemine ilişkindir.
Talep, ihtiyati haciz istemine ilişkindir.
Mahkemece; 26/07/2022 tarihli ara karar ile ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı/ihtiyati haciz isteyen vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Geçiçi hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. HMK.’nın ihtiyati tedbirle ilgili 390. maddesinin gerekçesinde geçici hukuki korumalarda ispat hususu üzerinde durulmuştur. Kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada (normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü, hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez.
Ancak, kanun koyucu bazen ya doğrudan kendisi düzenleme yaparak ya da işin niteliği ve olayın özelliği gereği hakime, bu durumu belirterek, ispat olgusunu düşürme imkanı vermiştir. Bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Doktrinde bu yön karar verilmesi için tam ispat ölçüsü yerine yaklaşık ispat ölçüsü olarak ifade edilmektedir. Ancak, yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez.
Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir.
Tam ispatın arandığı durumlarda bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumunda ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Bu sebepledir ki, genelde geçici hukuki korumalara, özel de ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacze karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür.
Geçici hukuki korumalarda, bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine yeterli zamanın olmaması gibi sebeplerle yaklaşık ispat yeterli görülmüştür; bu çerçevede, aslında ispat ölçüsü bakımından HMK.’nda bir yenilik getirilmemekle birlikte, “yaklaşık ispat” kavramı kullanılarak doktrinde kabul gören ifade tasarıya alınmış, ayrıca burada hem tam ispatın aranmadığı belirtilmiş hem de basit bir iddianın yeterli olmadığı vurgulanmak istenmiştir.
Somut olayda, incelenen dosya kapsamına göre; davacının davalı kooperatif üyeliğinden ödemelerini yapmadığından bahisle ihraç edildiği, davacının tapusunun geri alındığı, ihtiyati haciz isteyenin talebinin kooperatiften çıkma payı alacağına ilişkin bulunduğu, bu aşamada alacağın miktarının belirli olmadığı, alacağın muaccel olup olmadığının tespitinin yargılamayı gerektirdiği, her ne kadar kooperatif tasfiye sürecinde olsa da, dava sonuçlanmadan tasfiyenin yapılamayacağı anlaşılmakla, ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir husus bulunmamaktadır.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.’nun 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, karşı taraf – davalı vekilinin istinaf sebebleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/07/2022 tarihli ve 2022/602 Esas sayılı ara kararına karşı davalı/karşı taraf vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken 80,70-TL istinaf karar harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf eden tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Kararın 6100 sayılı HMK.”nun 359-(3) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
8-Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 30/11/2022