Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/1793 E. 2022/1726 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1793
KARAR NO : 2022/1726

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MUĞLA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/07/2022 ( Dava) – 21/07/2022 (Ara Karar)
NUMARASI : 2022/913 Esas ( derdest dosya)
DAVA : Maddi ve Manevi Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
TALEP : İhtiyati haciz
BAM KARAR TARİHİ : 10/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 10/11/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/07/2022 ara karar tarihli ve 2022/913 Esas sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı/ihtiyati haciz talep eden vekili dava ve talep dilekçesinde özetle; davanın iki taraflı, yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası nedeni ile oluşan maddi ve manevi zararların tazminine ilişkin olduğunu, davalılardan …’in araç sürücüsü, …’ın kazaya karışan araç maliki olduğunu, …Şirketi’nin ise kazaya karışan araç sigortacısı sıfatına haiz olduğunu, müvekkilinin kazının meydana gelişinde herhangi bir kusurunun bulunmadığını, kaza neticesinde cerrahi tedavi görmek durumunda kaldığını iş göremez hale geldiğini, müvekkilinin henüz 29 yaşında olup evli olduğunu, müvekkilinin evli ve ailesine karşı sorumlulukları bulunan genç bir erkek olarak bedensel, sosyal ve psikolojik açıdan zarara uğradığını, müvekkilinin yaşı, medeni hali, cinsiyeti, maluliyet durumu ve bu halin geleceği üzerindeki olası etkileri gözetilerek; halen devam eden sağlık sorunları, ameliyat sürecinin henüz bitmemiş olması, halihazırda tedavi görmekte olduğu, maddi ve manevi kayıpları doğrultusunda yaşadığı elem ve ızdırabı asla yok etmeyecek de olsa bir nebze hafifletebilmesi adına maddi ve manevi tazminata hükmedilmesini talep etme zaruretinin hasıl olduğunu, tüm bu nedenler ile müvekkilinin haksız fiilden kaynaklı trafik kazasına uğraması neticesinde eldeki davayı açma zaruretinin hasıl olduğunu, açıklanan nedenler doğrultusunda somut olay bakımından yaklaşık ispat şartının gerçekleştirilmiş olup müvekkilinin hakkını elde etmesinin engellenmemesi adına davalıların dava esas değerine yetecek kadar taşınır, taşınmaz malları ile bankada bulunan mevduat hesapları üzerinde teminatsız olarak ihtiyati haciz uygulanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; ölümlü veya yaralamalı trafik kazaları nedeniyle açılacak maddi ve manevi tazminat davalarında görevli mahkemenin kural olarak Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, görevsiz mahkemede açılan davanın reddini talep ettiklerini, esas bakımından ise davacının, 12.05.2022 tarihli olay günü kullanmakta olduğu “…” marka Scooter ile seyretmekteyken müvekkili …’in sevk ve idaresinde bulunan … plaka sayılı aracın davacıya çarpma sonucu çift taraflı yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası oluştuğunu, müvekkilinin aracını konumun hız sınırı kurallarına uygun olarak sevk ettiğini, davacının iddialarının aksine davacının kavşakta sola dönenleri kontrol edip beklemek yerine,yolu kontrol etmeden aniden çıktığını ve müvekkilinin sevk ve idaresindeki aracın kendi aracına çarpmasına sebebiyet verdiğini, davacının kullandığı aracın Scooter olması sebebiyle kazadan daha fazla etkilendiğini, olay yerine gelen polis ekipleri tarafından tanzim edilen kaza tespit tutanağına göre, müvekkiline ait … plakalı aracın tam ve asli kusurlu olarak belirlendiğini, gerçeğe, yasaya ve usule aykırı bu kaza tespit tutanağına taraflarınca itiraz edildiğini, müvekkilinin bu kazada hiçbir kusuru bulunmamasına rağmen yapılan hatalı tespitin, müvekkilinin içerisinde bulunduğu durumu daha da zora soktuğunu, müvekkilinin davacı yanı arayarak sağlık durumunu öğrenmeye çalışıp elinden gelen tüm desteği verdiğini ancak her defasında davacı tarafın kötü tutumuyla karşılaştığını, onların bitmek tükenmek bilmeyen taleplerine maruz kaldığını, müvekkilinin suçsuzluğuna rağmen davacı tarafın talep etmiş olduğu maddi ve manevi tazminat taleplerinin de fahiş miktarda olduğunu, bu durumun yargılama sırasında bilirkişi incelemesiyle de sabit hale geleceğini, bu sebeple davacının maddi tazminat talebine itiraz ettiklerini, aynı şekilde manevi tazminatın, lehine hükmedilen kişi için bir zenginleşme sebebi olamayacağı gibi, aleyhine hükmedilen için de bir ceza niteliği taşımaması gerektiğini, ancak davacının talep ettiği miktarın elem ve üzüntünün giderilmesi amacından çok müvekkiline yüklenmeye çalışılan bir ceza, müvekkil üzerinden elde edilmeye çalışılan bir gelir niteliğinde olduğunu, bu nedenle davacı tarafın hukuki dayanaktan yoksun ve fahiş manevi tazminat istemlerinin de reddini talep ettiklerini belirterek öncelikle görevsiz mahkemede açılan davanın reddini, davacının haksız ve mesnetsiz tüm iddia ve taleplerinin reddine, davacının hukuka ve hayatın olağan akışına aykırı uçuk şekilde talep ettiği maddi tazminatlar ve 150.000 TL manevi tazminat taleplerinin reddine; yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı…Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; KTK md. 97 ve 99 uyarınca hak sahiplerinin sigorta şirketine Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nda yazılı belgelerle başvurmasının, dava şartı olarak düzenlendiğini, evrakların müvekkili şirkete iletilmediğini, arabuluculuk sürecinde de evrakların tamamlanmadığını, dava şartı yerine getirilmediği için, huzurdaki davanın reddi gerektiği, yine ortada meslekte kazanma gücü kaybına ilişkin olarak kesin bir rapor olmadığı için davanın usulden reddine karar verilmesini talep ettiklerini, kazaya karışan … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde ZMMS ile sigortalı olduğunu, müvekkili şirket sorumluluğunun poliçe teminatı ve sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranı ile sınırlı olup, bedeni zarar halinde maddi tazminat taleplerinin şahıs başına geçerli olan teminat limiti ile sınırlı olduğunu, geçici iş göremezlik zararları ve davacının talep ettiği sürekli iş göremezlik zararı dışındaki taleplerden müvekkili şirketin sorumlu olmadığını, tedavi giderleri kapsamında talep edilen yol giderleri, refakatçi ve bakıcı giderleri, zorunlu ilaç masrafları, hastaneye ödendiği iddia edilen tutarlar ve sürekli iş göremezlik zararı dışındaki tüm taleplerlerin poliçe kapsamında olmadığını, SGK kapsamında ödenen giderlerin müvekkili şirketten talep edilemeyeceğini, davacının kazaya ilişkin olarak kazaya karışan araçların işletenlerinden, sürücülerinden tazminat alıp almadığı hususunun araştırılmasını talep ettiklerini, kusur durumunun adli tıp kurumu trafik ihtisas dairesi tarafından tespitini istediklerini, meslekte kazanma gücü kaybı oranına ilişkin olarak kesin rapor bulunmadığını, kabul anlamına gelmemek üzere, sigortalının olayda kusuru olması halinde ve tazminat hesaplaması yapılması halinde, davacıda kaza sırasında kask ve vücudunu saran koruyucu ekipman olmadan motosikleti kullanması nedeniyle müterafik kusuru bulunmadığını, bu hususun hesaplamada göz önüne alınması gerektiğini, yine eğer tazminat hesaplaması yapılacak olursa, davacının ücretinde kesinti yapılıp yapılmadığı hususunun önemli olduğunu, kesinti yapılmamışsa ortada maddi bir zarar olmayacağını, hesaplamanın belgeli gelir üzerinden yapılması gerektiğini, müvekkili şirketin manevi tazminat yönünden sorumluluğu bulunmadığını, manevi zararın poliçe kapsamında olmadığını, davacı tarafça manevi tazminatın tüm davalılardan talep edildiği görülmekle sigorta şirketi açısından bu talebin reddi gerektiğini, davacı tarafından faiz başlangıç tarihi belirtilmemiş olup, bu itibarla ancak dava tarihinden itibaren faiz işletilebileceğini, ayrıca taraflar tacir olmayıp, ancak yasal faiz talep edilebileceğini belirterek davanın dava şartı yokluğundan reddine, davanın belirsiz alacak davası olarak açılması nedeniyle usulden reddine, kusur raporu alınması gerekmesi halinde dosyanın adli tıp kurumu trafik ihtisas dairesi’ne gönderilmesine, maluliyet raporu alınması gerekmesi halinde davacının adli tıp kurumu 3. ihtisas dairesi’ne sevkine, usule ilişkin itirazlarının reddi halinde esasa ilişkin itirazlarının kabulü ile davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece; ”… davacı tarafın trafik kazasında malul kaldığından bahisle maddi manevi tazminat ile birlikte bu zarardan dolayı ihtiyati haciz talep edilmiş ise de 2004 sayılı İİK’nun 257. vd. maddeleri gereğince davacının maluliyetinin olup olmadığı ve niteliğinin şu aşamada bilinmediği, vadesi gelmiş muaccel bir borcun varlığının yaklaşık ispat çerçevesinde şu aşamada anlaşılamadığı…” gerekçesiyle; ”…Davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; huzurdaki davanın müvekkilinin uğramış olduğu haksız fiil nedeni ile oluşan maddi ve manevi zararlarının tazmini taleplerine ilişkin olduğunu, müvekkilinin 12.05.2022 tarihli olay günü kullanmakta olduğu “…” marka Scooter ile seyretmekteyken davalılardan …’in sevk ve idaresinde bulunan … plaka sayılı araç ile müvekkiline çarptığını, trafik kazası neticesinde davalı araç sürücüsünün asli kusurlu bulunduğunun düzenlenen kaza tespit tutanağı ile de sabit olduğunu, müvekkilinin kazanın meydana gelişinde herhangi bir kusuru bulunmadığını, hal böyle olmasına rağmen kaza neticesinde cerrahi tedavi görmek durumunda kalıp iş göremez hale geldiğini ve halen iyileşemediğini, Bodrum Devlet Hastanesi tarafından yapılan kontroller ile sağ diz MR incelemesinde müvekkilinin diz eklem çevresinde ve kaslarında geniş çaplı ödem tespit edildiğini, ön çapraz bağında üç yırtık ve bütünlük kaybı gözlendiğini, bazı kaslarında sıvı tespit edildiğini, meniskokapsüler lokalizasyonunda yırtık bulgulara rastlandığını, işbu hale ilişkin Bodrum Devlet Hastanesi sonuç raporu bulunduğunu, ayrıca müvekkiline … Hastanesi’nde yapılan kontroller sonucunda “Dizin iç bozukluğu” teşhisi koyulmuş olup mezkur hastane tarafından heyet incelemesi neticesinde “İş göremezlik” raporunun tanzim edildiğini, müvekkilinin iş göremezlik halinin halen devam ettiğini, dava dilekçesinde detayları ile izah edilen hususlar ve dosyaya sunulan belgeler neticesinde ihtiyati hacze ilişkin yaklaşık ispat şartının yerine getirildiğini ancak yerel mahkeme tarafından ihtiyati haciz taleplerinin reddine karar verildiğini, taraflarınca dosya arasına sunulan kaza tespit tutanağı ve sair hastane evrakları doğrultusunda yaklaşık ispat şartının yerine getirildiğini ayrıca, haksız fiil davalarında haksız fiil teşkil eden eylemin meydana geldiği tarih itibariyle borcun muaccel olacağını, İcra İflas Kanunu’nun 271/1 maddesi uyarınca muaccel olan ve rehinle teminat altına alınmamış bir alacak için borçlunun taşınır, taşınmaz ve alacakları ile diğer hakları üzerinde ihtiyati haciz kararı verilebileceğini belirterek “İhtiyati haciz talebinin reddine” ilişkin 21.07.2022 tarihli ara kararının yapılacak istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına karar verilmesini, davalıların dava esas değerine yetecek kadar taşınır, taşınmaz malları ile banka mevduat hesapları üzerinde teminatsız olarak ihtiyati haciz uygulanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasından kaynaklı yaralanma nedeniyle, araç maliki, sürücüsü ve ZMM sigortacısından maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Talep ise; trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemiyle açılan davada, ihtiyati haciz talebinin reddi kararının kaldırılması ile ihtiyati haciz istemine ilişkindir.
Mahkemece; talebin reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı/ihtiyati haciz isteyen vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
İhtiyati haciz, HMK 406/2. maddesinde geçici hukuki koruma olarak kabul edilmiş, ihtiyati haczin şartları ve etkileri ise İİK 257. maddesinde aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir.
İİK 257. maddesinde düzenlenen ihtiyati haciz, alacaklının bir para alacağının zamanında ödenmesini güvence altına almak için mahkeme kararı ile borçlunun mallarına (önceden) geçici olarak el konulmasıdır.
“Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir:
1-Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa;
2-Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa;
Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder” şeklindedir. Maddenin birinci fıkrasında vadesi gelmiş borçlar için ihtiyati haciz talep etme koşulları; ikinci fıkrada ise vadesi gelmemiş borçlar için ihtiyati haciz istenebilecek haller düzenlenmiştir.
Gerek birinci, gerekse ikinci fıkra hükümleri dikkate alındığında, ihtiyati haciz talep edebilmek için, öncelikle ortada bir para borcunun bulunması, bir diğer deyişle ihtiyati haciz talep eden kişinin talep konusu borcun alacaklısı sıfatına sahip olması gerekir.
Maddenin birinci fıkrasına göre; ihtiyati haciz isteyebilmek için, alacağın kural olarak vadesinin gelmiş olması gerekir. Vadesi gelmiş borçlar için ihtiyati haciz istenebilmesinin diğer bir şartı ise alacak rehin ile temin edilmemiş olmalıdır. Rehin ile temin edilmiş olan bir alacak teminata haiz olduğu için ihtiyati hacze gerek yoktur.
Fakat rehinli malın kıymetinin rehinli alacağı karşılamayacağı tahmin ediliyorsa, karşılanamayacağı (açık kalacağı) tahmin edilen bölümü için, ihtiyati haciz istenebilir. Yine alacağın rehin ile temin edilmiş olmasına rağmen, istisna olarak, ilk önce rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapmak zorunluluğu olmayan hallerde, alacaklı (rehinle temin edilmiş olan alacağı için) ihtiyat haciz isteyebilir(Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El kitabı, Türkmen Kitabevi, İstanbul 2004, s. 883).
Yukarıda belirtilen şartların bulunması halinde, vadesi gelmiş bir borcun alacaklısı başka bir şart aranmaksızın ihtiyati haciz isteme hakkına sahiptir.
Vadesi gelmemiş bir borçtan dolayı ihtiyati haciz talep edilebilmesi ise; İİK’nun 257. maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenmiştir. Söz konusu fıkraya göre, borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa, borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa, bu hallerde ihtiyati haciz talep edilebilecektir.
Yaklaşık ispat, geçici hukuki himayenin alt türü olan ihtiyati tedbir kararlarında olduğu gibi, hâkimin çoğu kez acele karar vermesi gereken haller ile delil gösterilmesinin oldukça zor olduğu ve bu sebeple de kesin ispatın beklenemeyeceği hallerde dikkate alınan ispat ölçüsüdür. Kanunda belirtilmeyen hallerde hâkim tam ispatı arar. Hâkimde oluşan kanaatin ölçüsü ise, ispat ölçüsü kavramı ile ilişkilidir.
T.C. Anayasası’nın 138. maddesinde; hakimlerin, Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verecekleri ve HMK’nin 198/1. maddesinde de kanuni istisnalar dışında hâkimin delilleri serbestçe değerlendireceği belirtilmiştir. Söz konusu hukuki düzenlemelerden anlaşılacağı üzere Türk hukukunda ispat ölçüsü açısından kural; hakimin vicdani kanaatini esas alan tam ispat ve istisna ise; bazı geçici hukuki koruma kararlarında olduğu gibi yaklaşık ispattır.
Ayrıca belirtmek gerekir ki salt hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacak ya da tamamen imkânsız hâle gelecek olması veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesine ilişkin ihtimal hâllerinde, yaklaşık ispat kuralından vazgeçilmesi; mevcut hukuki düzenlemelere aykırı olacaktır.
Yapılan açıklamalar kapsamında; incelenen dosyadaki yazılara, kararın dayandığı deliller ile kanuna uygun sebeplere göre, dava konusu alacağın niteliği, bu aşamadaki deliller ile trafik kazasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat alacağının tahsili yönünde açılan davada, trafik kazasında haksız fiilin meydana geldiği tarihte alacağın muaccel olduğu, dosyada mevcut kaza tespit tutanağına göre davalı sürücüsünün tam kusurlu olduğu davacıya kusur izafe edilmediği, davacı hakkında Bodrum Devlet Hastanesi radyoloji uzmanı tarafından düzenlenen 16/052022 tarihli rapor ve … Hastanesi ortopedi uzmanı tarafından düzenlenen 20/05/2022 tarihli 45 gün süreli işgöremezlik raporu düzenlendiği, yani dahi bu aşamada inceleme konusu ile taleple ilgili olarak yaklaşık ispatın mevcut bulunduğu ve yaralanma sebebiyle davacıda oluşacak manevi elemin giderilmesi gerektiği gözetilerek İcra İflas Kanunu’nun 257 vd. maddelerinde düzenlenen ihtiyati haciz koşullarının davalılar araç sürücüsü … ve araç işleteni … yönünden gerçekleştiğinin anlaşılmasına rağmen mahkemece yanılgılı gerekçe ile talebin reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre, davacının talepte bulunup harcını ödediği tüm maddi tazminat tutarları üzerinden (davalar belirsiz alacak davası olup harçlandırılan tutarlar üzerinden) ve ayrıca takdire tabi bulunan manevi tazminat yönünden ise, yapılacak yargılama sonucuna göre bu tutar değişebilecek olup (yerel mahkeme bakımından miktar bağlayıcı olmamakla birlikte) davalılar … ve … yönünden takdiren şu aşamada 10.000’er TL üzerinden adı geçen davalılar aleyhine HMK 353/1-b-2. madde uyarınca Dairemizce ihtiyati haciz kararı verilmesine, ihtiyati haciz isteminin teminat karşılığında kabulü yönünde hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Açıklanan bu nedenler ve tüm dosya içeriğine göre; davacı vekilinin istinaf itirazının kabulü ile ilk derece mahkemesinin ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin 21/07/2022 tarihli ara kararının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkra (b-2) bendi gereğince kaldırılmasına, davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin 2004 Sayılı İİK’nun 257 ve devamı maddeleri uyarınca koşulları gerçekleştiğinden itirazın kabulü ile, ihtiyati haciz talebinin davalı şahıslar yönünden 5.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 15.000,00 TL üzerinden İİK’nin 259. maddesi uyarınca takdir edilen %15 teminat karşılığı kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Sigorta şirketlerinin 18/10/2019 tarihli ve 30922 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi uyarınca Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurulunun denetimi altında bulunmaları, yargılama sonucunda sigorta şirketi aleyhine tazminata hükmedilmesi halinde hükmedilen tazminatı ödeme bakımından mevcudunu eksiltme veya mal kaçırma ihtimalinin bulunmadığı anlaşılmakla davalı…Sigorta A.Ş. yönünden talebin reddi yönünde hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazlarının davalılar … ve … yönünden HMK 353/1-b-2. maddesi uyarınca kısmen kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak Dairemizce yeniden hüküm tesisine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜ ile; Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/07/2022 tarihli ve 2022/913 Esas sayılı ara kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
a-Davacının ihtiyati haciz talebinin kısmen kabulü ile 15.000,00 TL üzerinden %15 oranında teminat yatırıldığında, davalılar … ve …’a ait taşınır ve taşınmazları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarına 15.000,00 TL ile sınırlı olmak üzere İhtiyati Haciz Konulmasına, talebin davalı…Sigorta A.Ş. yönünden reddine,
b-2004 sayılı İİK.’nun 259-(1) maddesi gereğince ihtiyati haciz talep eden hacizde haksız çıktığı taktirde, borçlunun ve üçüncü şahısların bu yüzden uğrayacakları bütün zararları karşılamak üzere ve 6100 sayılı HMK.’nun 84. vd. maddeleri gereğince dairemizce takdir edilen ihtiyati hacze konu 15.000.00-TL’nin % 15’i olan 2.250,00 TL teminat tutarının ihtiyati haciz isteyen tarafından nakit olarak veya bu meblağı karşılayan kesin ve süresiz banka teminat mektubunun ilk derece mahkeme veznesine sunulduğu veya yatırıldığı takdirde ihtiyati haciz kararının ihtiyati haciz talep edene verilmesine,
c-6100 sayılı HMK.’nun 89. maddesi ile Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılık’ları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 217. maddesi gereğince işlem yapıldıktan sonra, icra takibi kesinleşmesi, teminatın iadesi hususunda borçlunun muvafakat etmesi, herhangi bir istihkak iddiasında bulunulmaması veya teminatın iadesine mani bir belge sunulmaması halinde teminatın yatırana iadesine,
d-İhtiyati hacze ilişkin teminat alınması ve devamındaki işlemlerin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
e-Harç peşin alındığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,
f-İhtiyati haciz kararı derdest dosyada talep edildiğinden ihtiyati haciz isteyen lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; istinaf başvurusu sırasında davacıdan alınan istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
3-İstinaf eden tarafından istinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin nihai karar ile hüküm altına alınmasına,
4-6100 Sayılı HMK.’nun 333. maddesi gereğince peşin alınan ve harcanmayan istinaf gider avansının İlk Derece Mahkemesince istinaf edenlere iadesine,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın, ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 10/11/2022