Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/1785 E. 2022/1701 K. 09.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1785
KARAR NO : 2022/1701

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/04/2022 (Dava) – 22/06/2022 (Karar)
NUMARASI : 2022/368 Esas – 2022/559 Karar
DAVA : Şirketin İhyası (TTK’nun Geçici 7.Maddesinden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 09/11/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ : 09/11/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/06/2022 tarihli 2022/368 Esas ve 2022/559 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, … A.Ş ‘ne ait olan işyerinde 24.09.1991 tarihinden 20.10.1994 tarihine kadar aralıksız çalıştığını, müvekkilinin çalıştığı süre boyunca sigortasının eksik gösterildiğini, primlerinin eksik yatırıldığını, bu nedenlerle müvekkilinin emekliliğe hak kazanamadığını, yatırılmayan primlerin ve çalışmanın tespiti ile kurum kayıtlarının düzeltilmesi ve müvekkilinin emekliliğe hak kazanabilmesi için İzmir 9. İş Mahkemesi’nin 2021/370 esas sayılı dosyası ile ihyası talep edilen … Şirketi aleyhine 24/11/2021 tarihinde hizmet tespit davası açıldığını, davalı şirketin 04.11.2015 tarihinde davalı tarafından resen terkin edildiğinin görülmesi üzerine mahkeme tarafından ihya davası açmak için kendilerine süre verildiğini bildirmiş, terkin edilen … Şirketi’nin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … Şirketinin, en son genel kurulunun 07/06/2010 tarihinde tescil edildiğini, bu tarihten sonra herhangi bir genel kurul tescilinin yapılmaması nedeniyle 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun geçici 7. Maddesi uyarınca çıkarılan Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim Ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine Ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ gereği, 30/06/2015 tarihinde münfesih sayılarak tescilli adresine ihtarda bulunulduğunu, ihtarın sicil gazetesinde yayımlandığını, yasal süre içinde ihtara cevap verilmemesi nedeniyle şirketin sicil kaydının 04/11/2015 tarihinde resen silindiğini, davanın, TTK geçici 7/(15) maddesi uyarınca beş yıllık yasal süre içinde açılmaması nedeniyle süre yönünden reddinin gerektiğini, yasal düzenlemelere uygun olarak işlemlerin yapıldığını, şirket yetkililerinin ihtarnamelere rağmen herhangi bir başvuruda bulunmadığını, adres değişikliğini bildirmeyen şirketlerin sicilde kayıtlı adreslerine gönderilen tebligatların yapılmış sayılması gerektiğini, terkin tarihinde şirket hakkında dava olup olmadığının müdürlük tarafından bilinmesinin mümkün olmadığını bildirmiş, müdürlüğün yasal hasım olması ve dava açılmasına sebebiyet vermemesi nedeniyle aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
İlk derece mahkemesince; “…Davacının, ihyası talep edilen şirketin geçmişte işçi sıfatıyla çalışanı olup, hizmet tespiti istemli dava açmasına bağlı olarak şirketin terkin edilmesi nedeniyle ihya davasını açmak zorunda kaldığı, şirketin ihya edilmeksizin taraf teşkilinin sağlanamayacak olmasına göre hizmet tespiti istemli davanın görülmesinin mümkün bulunmadığı, çoğu zaman işçinin emekli olabilmesi için fiilen çalışma süresi içinde hak düşürücü sürenin dava açılmadan sona erdiği birlikte değerlendirildiğinde, durumu açıklanan koşullara uygun işçiler yönünden hak düşürücü sürenin uygulanmaması gerektiği düşünülse dahi TTK’nun 7 (15) maddesinde açıklanan nitelikte bir istisnaya yer verilmediği ve bu durumda olan işçi statüsündeki kişilere hak düşürücü sürenin uygulanmayacağına dair yerleşmiş yargı kararlarının bulunmadığı, İhyası talep edilen şirketin, 26/09/2013 tarihinde terkin edildiği, mahkememizdeki ihya davasının
TTK’nun 7 (15) maddesinde düzenlenen beş yıllık hak düşürücü süreden sonra 04/11/2015 tarihinde açıldığı, bu davanın dayanağı olan İzmir 9. İş Mahkemesi’nin 2021/370 esas sayılı dosyasında açılan hizmet tespiti davasının dahi beş yıllık süre sonrasında 24/11/2022 tarihinde açılmış olduğu, hak düşürücü süre uygulamasına engel olur şekilde ihyası talep edilen şirket hakkında terkin tarihinde görülmekte olan bir davanın bulunmadığı, buna göre davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığı…” gerekçesiyle; ”…Davanın, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun geçici 7(15).maddesi uyarınca hak düşürücü süre nedeniyle REDDİNE…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin …. A.Ş şirketine ait olan işyerinde … sicil numarası ile 24.09.1991 tarihinde işe başladığını, 20.10.1994 tarihinde işyerinden ayrıldığını, 24.09.1991 tarihinden 20.10.1994 tarihine kadar aralıksız çalıştığını, müvekkilinin çalıştığı süre boyunca sigortasının eksik gösterildiğini, primlerinin eksik yatırıldığını, müvekkilinin belirttiği dönemlerde aralıksız çalışmış olmasına rağmen çalıştığı dönemlerde sigortaya girdi – çıktı yapılarak mağdur edildiğini, 24.09.1991 tarihinde giriş – 29.10.1991 tarihinde çıkış tekrar 10.11.1992 tarihinde giriş -11.11.1992 tarihinde çıkış gösterildiğini, çalıştığı süre boyunca bu şekilde sigortaya bildirimde bulunulduğunu, hatta 10.11.1992 tarihinde giriş 11.11.1992 tarihinde çıkış gösterilerek 1 günlük çalışma yapıldığı şeklinde hayatın olağan akışına aykırı bir bildirim yapıldığını, müvekkilinin sigortasının eksik bildirildiğini daha sonra öğrendiğini, müvekkilinin işe giriş tarihi 24.09.1991 olup davalı işyerinin, müvekkiline ilişkin primlerin eksik ödenmesi nedeni ile müvekkilinin emekliliğe hak kazanamadığını, müvekkilinin yatırılmayan primlerinin ve çalışmasının tespiti ile kurum kayıtlarının düzeltilmesi ve müvekkilinin emekliliğe hak kazanabilmesi için İzmir 9. İş Mahkemesi’nin 2021/370 E. Sayılı dosyası ile ihyası talep edilen … Şirketi aleyhine 24/11/2021 tarihinde hizmet tespit davası açıldığını, İzmir 9. İş Mahkemesi tarafından … isimli şirketin 04.11.2015 tarihinde …Müdürlüğü’nden terkini görülmesi sebebi ile bu şirket hakkında ihya davası açmaları için taraflarına süre verildiğini, her ne kadar TTK’nun geçici 7. maddesinde ihya davasının 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması gerektiği kabul edilmekte ise de ; açmış oldukları davanın hizmet tespit talebine ilişkin olduğunu, kamu davası niteliğinde olduğunu, davalı şirketin sicilden terkin edildiği hususunun müvekkili tarafından bilinmesinin beklenemeyeceğini, açmış oldukları kamu davası niteliğindeki davanın hak düşürücü süre yönünden reddinin hakkaniyete uygun bir karar olmadığını, hizmet tespit davası kamu düzenine ilişkin bir dava olup hak düşürücü bir süreye tabii olmadığını, zamanaşımı da uygulanmadığını, hal böyle olunca hizmet tespit davalarında müvekkilinin çalıştığı şirketin sicilden silinip silinmediğini bilmesinin beklenemeyeceğini, hizmet tespit davalarının kamu düzenine ilişkin olduğuna yönelik çok sayıda Yargıtay kararı bulunduğunu belirterek İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/368 E. Sayılı dosya ile verilen davanın reddi kararını istinaf ederek, verilmiş olan kararın kaldırılarak davanın kabulü yönünde karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; TTK’nun geçici 7. madde hükmü uyarınca ticaret sicilinden resen silinen ve İzmir 9. İş Mahkemesi’nin 2021/370 esas sayılı dosyasında davalı …. A.Ş hakkında açılan davanın görülüp sonuçlandırılabilmesi ve ilamın infazı işlemleri ile sınırlı olmak üzere ihyası istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebebleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Somut olayda; davaya konu… Müdürlüğünün Merkez – … sicil no’sunda kayıtlı … A.Ş’nin TTK’nun geçici 7. maddesi uyarınca … Müdürlüğü tarafından son 5 yıldır genel kurul yapmaması nedeniyle 6102 sayılı TTK’ nın Geçici 7/1-d maddesi uyarınca sicil kaydının 04/11/2015 tarihinde resen terkin edildiği, davacının İzmir 9. İş Mahkemesi’nin 2021/370 esas sayılı dosyasında 24/11/2021 tarihinde davacının, ihyası talep edilen şirketin geçmişte işçi sıfatıyla çalışanı olduğundan, hizmet tespiti istemli dava açmasına bağlı olarak şirketin terkin edilmesi nedeniyle ihya davasını açmak zorunda kaldığı, davacının emekli olabilmesi için şirketteki fiili çalışmalarının tespiti amacıyla hizmet tespiti davası açmasında hukuki yararı bulunduğu açıktır.
TTK’nun geçici 7 (15) maddesinde; “Bu madde gereğince tasfiye edilmeksizin unvanı silinen şirket veya kooperatiflerin ortaya çıkabilecek mal varlığı, unvana ilişkin kaydın silindiği tarihten itibaren on yıl sonra Hazineye intikal eder. Hazine bu şirket ve kooperatiflerin borçlarından sorumlu tutulmaz. Tasfiye memurlarının sorumlulukları konusunda, özel kanunlardaki sorumluluğa ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla bu Kanun veya Kooperatifler Kanunu hükümleri uygulanır. Ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.” hükmü düzenlenmiş, aynı maddenin ikinci fıkrasında davacı ve davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket veya kooperatiflere bu madde hükümlerinin uygulanmayacağı belirtilmiştir.
Buna göre somut olayımızda, şirketin terkin tarihinin 04/11/2015 tarihi olduğu, İzmir 9. İş Mahkemesi’nin 2021/370 esas sayılı dosyasında açılan davanın dava tarihinin 24/11/2021 tarihi ve eldeki ihya davasının açılma tarihinin ise 29/04/2022 tarihi olduğu nazara alındığında, her iki dava tarihi itibariyle 5 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu görülmektedir.
Ancak; 6102 sayılı TTK’nın geçici 7/4. maddesi, “Ticaret sicili müdürlüklerince; a) Kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanır. Yapılacak ihtar, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderilir. İlan, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçer. Ayrıca anılan ilan, bildirici niteliği haiz olarak ilgili ticaret ve sanayi odası veya ticaret, sanayi ya da deniz ticaret odasının internet sitesinde aynen yayımlanır.” hükmünü içermektedir.
Yukarıdaki maddi ve hukuki olgular çerçevesinde somut olay irdelendiğinde; dava tarihi itibariyle 5 yıllık sürenin geçtiği, re’sen terkin kararının geçerli olabilmesi için TTK’nın geçici 7. maddesinin 4 a ve b fıkralarına uygun şekilde … Müdürlüğü’nce işlem yapılmış olması gerektiği, davalıya TTK’nın geçici 7. maddesinin 4 a ve b bentlerine göre çıkartılan tebligat evraklarının gönderilmesi istenildiği, sadece şirket tüzel kişiliğine tebligat çıkartıldığı, ancak şirket yetkilisine TTK geçici 7. maddesinin 4/a bendi uyarınca tebligat çıkartılmadığının görüldüğü, yapılan terkin işleminin TTK’nın 7. maddenin 4/a bendindeki hususlar yerine getirilmediğinden geçersiz olduğu, bu nedenle yapılan terkin işlemi usulüne uygun olmadığından 5 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanmasının da mümkün olmadığı, şirketin ihyası gerektiği, davalının TTK’nın geçici 7. madde çerçevesinde yaptığı terkin işlemi hatalı olduğundan, davalının yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu olduğu, TTK geçici 7. maddesine göre re’sen siciliden terkin edilmiş şirketler bakımından ihya kararı verilmesi halinde şirketlerin tasfiye haline gireceğine ilişkin yasal bir düzenleme bulunmadığından, TTK 547. maddesi hükmünden farklı olarak bu durumda tasfiye memuru atanması gerekmediği anlaşılmakla davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi isabetli olmamıştır. (bkz. aynı yönde Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 05/04/2022 tarihli 2021/6037 esas – 2022/2812 karar sayılı ilamı).
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazlarının HMK 353/1-b-2. maddesi uyarınca esastan kabulü ile, yerel mahkeme kararının kaldırılarak Dairemizce davanın kabulüne yönelik yeniden hüküm tesisine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının ESASTAN KABULÜNE; İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/06/2022 tarihli 2022/368 Esas ve 2022/559 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
a-Davanın KABULÜNE; tasfiye nedeniyle sicilden terkin edilen … Müdürlüğü’nün “Merkez ….” sicil numarasında kayıtlı dava dışı …Anonim Şirketi’nin TTK nın 547. maddesi gereğince, davacı işçi …’ın İzmir 9. İş Mahkemesi’nin 2021/370 Esas sayılı dosyasında açılan hizmet tespiti davasındaki taraf teşkili ve hükmün infazının sonuçları ile sınırlı olmak üzere İHYASINA,
b-Keyfiyetin Ticaret Sicil Gazetesinde tescil ve ilanına, ilan masrafının davacı tarafından karşılanmasına,
c-Tasfiye memuru atanmasına yer olmadığına,
ç-Şirketin ihya edildiği hususunun … Müdürlüğü’ne bildirilmesine,
d-Alınan harç yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
e-Davacı tarafından yapılan ilk dava gideri 172,90 TL ile posta-tebligat gideri 44,75 TL olmak üzere toplam 217,65 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
f-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Dairemiz karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
g-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi gereğince karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; istinaf başvurusu sırasında davacıdan alınan istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
3-İstinaf incelemesi esnasında davacı tarafça yapılan 220,70- TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 27,00-TL e-tebligat masrafı olmak üzere toplam 247,70-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-Kararın, temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesine TEMYİZ yasa yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 09/11/2022