Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/1725 E. 2022/1775 K. 23.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1725
KARAR NO : 2022/1775

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/02/2016 (Dava) – 10/06/2021 (Karar)
NUMARASI : 2019/984 Esas – 2021/420 Karar
DAVA : Maddi ve Manevi Tazminat (Trafik Kazası Kaynaklı)
BAM KARAR TARİHİ : 23/11/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ : 23/11/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/06/2021 tarihli 2019/984 Esas ve 2021/420 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı sürücü …’in maliki olduğu… plakalı araç ile seyir halinde iken 17/05/2015 tarihinde müvekkiline çarparak yaralanmasına sebebiyet verdiğini, davalı sigorta şirketinin ise… plakalı aracı zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortaladığını, kazanın meydana gelmesinde davalı sürücünün asli ve tam kusurlu olduğunu, yaya olan müvekkilinin ise kusursuz olduğunu, çarpmanın etkisiyle müvekkilinde denge bozukluğu meydana geldiğini, iş ve günlük hayatında zorluklar yaşamaya başladığını, çalışmış olduğu işinden ayrıldığını, sık sık baş dönmesi ve denge problemi yaşaması nedeniyle çalışamadığını, bu durumun gerek maddi açıdan gerekse yaşamında meydana gelen bozukluk nedeniyle manevi açıdan müvekkilini mağdur ettiğini, davalı sürücünün kaza sonrası müvekkilini arayıp sormamasının müvekkilini daha da üzüntüye soktuğunu, İzmir C.Başsavcılığında tahkikatın devam ettiğini, işbu davayı 6100 sayılı HMK’nun 107. maddesi uyarınca belirsiz alacak davası olarak açtıklarını, müvekkilinin adli yardımdan yararlandırılması taleplerinin bulunduğunu belirterek, 10,000,00-TL manevi zararın kaza tarihinden itibaren davalı sürücüden yasal faiziyle birlikte tahsiline, davacının kaza nedeniyle çalışamıyor olması nedeniyle uğradığı şimdilik 100,00-TL maddi zararın davalılardan kaza tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsiline, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş, talep arttırımı ile maddi tazminat istemini 474,53 TL’ye çıkardığı anlaşılmıştır.
CEVAP:
Davalı … Sigorta AŞ. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, şayet kaza saati poliçenin düzenlenme saati olan 16:44’ten önce gerçekleşmiş ise dava konusu kazayı kapsar nitelikte müvekkili şirket nezdinde herhangi bir trafik sigorta poliçesi bulunmadığını, bahsi geçen… plaka sayılı aracın müvekkili şirket nezdinde 17.05.2015/17.05.2016 tarihleri arasında Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Mesuliyet (Trafik) Sigortası ile … adına sigortalı olduğunu ve trafik poliçesinin 17.05.2015 tarihinde saat 16.44′ de düzenlendiğini, davacı yanın gelir kaybı taleplerinin poliçe teminatı dışında olduğunu, talebin reddinin gerektiğini, müvekkili şirketten dava tarihinden önceki bir tarihten itibaren faiz talep edilemeyeceğini, ancak yasal faiz talep edebileceğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkiline yapılan kusur isnadını kabul etmediklerini, İzmir 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/151 E. – 2016/281 K. sayılı dosyasındaki kararın temyiz edildiğini ve henüz kesinleşmediğini, ceza dava dosyasının kesinleşmesinin beklenmesini, davacının iddia ettiği ölçüde bir zarara uğramış olmasının mantığa aykırı olduğunu, zira kazanın oldukça hafif atlatıldığını, hastanede dahi yatırılmadan taburcu edildiğini, davacının soyut iddialarının kabul edilebilir nitelikte olmadığını, denge kaybı iddialarını doğrular bir sağlık raporu olmadığı gibi, denge kaybının kaza dolayısı ile ortaya çıktığını gösterir bir bulgunun da dava dosyasına sunulmadığını, müvekkilinin davacıya kaza anında yardım etmek istediğini, kazadan hemen sonra davacıyı kaldırdığını, davacının herhangi bir şeyinin olmadığını, hatta ambulans çağırmaya dahi gerek olmadığını söylediğini, buna karşın müvekkilinin davacıyı dinlemeyerek ambulans çağırdığını, davacının talep ettiği miktarların oldukça fahiş olduğunu, kazanın 17.05.2016 tarihinde saat 18:10’da meydana geldiğini, bu durumun trafik polislerince tutulan kaza tespit tutanağı ile sabit olduğunu, bu nedenle diğer davalı … Sigorta A.Ş.’nin trafik sigorta poliçesi kapsamında sorumlu olduğunu, müvekkilinin aracının zorunlu trafik sigortası olduğu gibi manevi tazminat klozunu kapsayan özel kasko sigortasının da olduğunu, manevi tazminat yönü ile davanın …. Sigorta Şirketine de ihbarının gerektiğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “….27/12/2017 tarihli Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalınca davacının maluliyetine ilişkin raporda, hastanın olayla ilgili yakınmalarının fiziksel değil ruhsal olduğu, olay sonucu meydana gelen fiziksel yaralanmaların sekel bırakmadan iyileştiği, yapılan psikiyatrik muayenesi sonucunda, uluslararası tanı kriterlerini dolduran bir klinik tabloya rastlanmadığı, fiziksel ve ruhsal bulgular birlikte değerlendirildiğinde sürekli iş göremezliğine neden olmadığı, fiziksel yaralanmalar ve ruhsal bulgular göz önüne alındığında geçici iş göremezlik (iyileşme süresi) süresinin 30 gün olduğu tıbbi kanaatine varıldığı, tarafların kusur durumlarının belirlenmesine yönelik dosya İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderilerek kusur oranı hususunda alınan raporda özetle; davalı sürücü …’in %50 oranında kusurlu olduğu, davacı yaya …’ın %50 oranında kusurlu olduğunun belirtildiği, aktüerya hesap bilirkişisinin tazminat miktarının belirlenmesine yönelik 24/12/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; 17/05/2015 tarihinde yaralanan …’ın geçici iş göremezlikten kaynaklı maddi tazminat alacağının 949,07-TL olduğu, sürekli maluliyetten kaynaklı bir zararının olmadığı, davacının olaydaki %50 oranında kusuru sonrası bakiye alacağının 474,53-TL olacağının bildirildiği, denetime uygun ve elverişli şekilde düzenlenen aktüerya alanında uzman hesap bilirkişisi raporuna dayanılarak davacının dava konusu trafik kazasında yaralanması sebebiyle talep edebileceği 474,53 TL geçici iş göremezlik maddi tazminat talebinin kabulü ile 17/05/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine, tarafların sosyo-ekonomik durumları, kusur durumları, davacının yaralanmasının niteliği maruz kaldığı geçici iş görmezliği, olay nedeniyle yaşadığı şok, acı ve üzüntünün düzeyi ve süresi, kaza öncesi çalışıyor iken daha sonra çalışamaz duruma gelmesi dikkate alınarak manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile, sonuç olarak; DAVACININ GEÇİCİ İŞ GÖREMEZLİK MADDİ TAZMİNAT TALEBİNİN KABULÜ İLE, 474,53 TL MADDİ TAZMİNATIN 17/05/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine, MANEVİ TAZMİNAT TALEBİNİN KISMEN KABULÜ İLE 3.000,00 TL’NİN 17/05/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine….” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davacı vekili tarafından, ”….Müvekkilinin psikolojisinin bozulduğunu, kapalı yerlerde kalamadığını, vertigo rahatsızlığı nedeniyle günlük hayatının zehir olduğunu, dolayısıyla manevi tazminat talebinin tümden kabulüne karar verilmesi gerektiğini, kabule göre de müvekkili aleyhine fazla miktarda yargılama giderine ve vekalet ücretine hükmedilmiş olduğunu, zira karşı taraf lehine hükmedilen vekalet ücretinin, kabul edilen manevi tazminata tekabül eden miktardan fazla olduğunu, AAÜT’nin ‘Manevi tazminat davalarında ücret’ başlıklı madde 10’daki; ‘…(1) Manevi tazminat davalarında avukatlık ücreti, hüküm altına alınan miktar üzerinden bu tarifenin üçüncü kısmına göre belirleneceğini, davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına bu tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücretin, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez…’ hükmü uyarınca hükmün ortadan kaldırılıp yeniden bir hüküm kurulması gerektiğini….” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasına dayalı cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verildiği, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Daha önce İzmir BAM 11. HD tarafından kararın görev yönünden kaldırıldığı ve davacı vekili tarafından süresinde gönderme talebinde bulunulması üzerine dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine dair karar verildiği, dosyaya işbu görevli mahkemece bakılarak yazılı şekilde karar verildiği anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin istinaf itirazları çerçevesinde dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; davacı vekili her ne kadar manevi tazminat tutarının az olduğunu, tüm taleplerinin kabulü yönünde hüküm tesis edilmesi gerektiğini ileri sürmüşse de, davacının kaza nedeniyle herhangi bir maluliyeti bulunmadığının dosya içerisindeki usule uygun rapor ile tespit edildiği, davacının fiziken değil ruhen zarar görmüş olduğunun ve bu kapsamdaki geçici işgöremezlik süresinin de 30 gün olduğunun belirlendiği, dosya içerisindeki ceza dosyası evraklarına göre de yaralanmasının BTM ile giderilebilir surette olduğunun belirtilmiş olduğu, ATK’dan alınan kusur raporuna göre kazada her iki tarafın da %50 oranında kusurlu olduğu, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına, olayın oluş şekline, kusur ve sağlık raporlarına göre mahkemece hükmedilen tutarın az olmadığı kanaatine varılmakla, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazının reddi gerekmiştir.
Bununla birlikte, davacı vekilinin vekalet ücretine yönelik istinaf itirazı ise yerindedir. Zira, reddedilen manevi tazminat tutarı bakımından davalı … yararına hükmedilen vekalet ücreti, davacı yararına hükmedilen tutarı geçemez (AAÜT 10/2.md). Ancak, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, sözkonusu vekalet ücretinin “3.000-TL” olarak Dairemizce düzeltilmesine karar verilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazlarının HMK 353/1-b-2. maddesi uyarınca kısmen kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak Dairemizce yeniden hüküm tesisine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜ ile, İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/984 Esas – 2021/420 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
a-Davacının geçici iş göremezlik maddi tazminat talebinin KABULÜ ile; 474,53-TL maddi tazminatın 17/05/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
b-Manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 3.000,00-TL’nin 17/05/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den alınarak davacıya verilmesine,
c-Fazlaya ilişkin talebin reddine,
d-Alınması gereken 237,35-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye irat kaydına,
e-Davacının adli yardım talebi kabul edilmiş olduğundan, soruşturma giderlerinden karşılanan 299,35-TL posta masrafları ile 314,50-TL Adli Tıp Kurumu raporu fatura bedeli ve 300,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 913,85-TL yargılama giderinin kabul – red oranına göre hesap edilen 303,13-TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen, 610,72-TL’sinin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
f-Davalı … tarafından yapılan 160,55-TL yargılama giderinin kabul – red oranına göre hesap edilen 107,29-TL’sinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
g-Davalı … Sigorta tarafından yapılan 50,00-TL yargılama giderinin kabul – red oranına göre hesap edilen 35,00-TL’sinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
h-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, kabul edilen maddi tazminat bakımından AAÜT uyarınca hesap edilen 474,53-TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
ı-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, kabul edilen manevi tazminat bakımından 3.000,00-TL vekalet ücretinin davalı …’den alınarak davacıya verilmesine,
j-Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden, reddedilen manevi tazminat bakımından 3.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
k-Taraflarca yatırılan gider avansının artan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili taraflara iadesine,
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
2-Davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının REDDİNE,
3-İSTİNAF AŞAMASINDA; davacının adli yardım talebinin mahkemece kabul edilmiş olması nedeniyle istinaf harcı yatırmadığından, iade edilecek bir tutar bulunmadığı anlaşılmakla, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
4-Alınması gerekli 220,70-TL istinaf kanun yolu başvuru harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-İstinaf incelemesi esnasında davacı tarafça istinaf yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 23/11/2022