Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/1676 E. 2022/1572 K. 19.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1676
KARAR NO : 2022/1572

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/02/2022 tarihli ara karar
NUMARASI : 2022/103 Esas (derdest dosya)
DAVA : Maddi Tazminat
TALEP : İhtiyati Tedbir
BAM KARAR TARİHİ : 19/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 19/10/2022

İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/02/2022 ara karar tarihli ve 2022/103 Esas sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili tedbir talepli dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin tasfiye halinde … Konut Yapı Kooperatifi ile 10.06.2000 tarihinde inşaat sözleşmesi yaptığını, bu sözleşmede arsa sahiplerini müştereken hissedar bulunduğunu … … … ADA … parselde kayıtlı taşınmaz da kat karşılığı inşaat yapım sözleşmesi işinde yüklenici olarak yer aldığını, kooperatifin 08.01.2018 tarihinde terkin ile sicilden silindiğini, davalı …, … ve …’in bu kooperatifin yönetim kurulu üyesi olduğunu, dava dışı kooperatif ile yapılan anlaşma gereği ödenmeyen 2 adet fatura toplamı olan 217.225.554 TL alacağın tahsili için İzmir 5. İcra Müdürlüğünün 2004/8834 E sayılı dosya ile takibe başladıklarını, yetki itirazı nedeniyle dosyanın Karşıyaka 1. İcra Müdürlüğünün 2011/8387 Esas numarası (Eski Esas 2004/9493 ile 2008/6457 Esas ) aldığını, takip dosyasında alacaklı vekilinin talebi ile kooperatife ait … … … Ada … parselde bulunan taşınmaz üzerinde kurulan binaya 25.01.2005 tarihinde haciz işlemi yapıldığını, ancak 30.06.2005 tarihinde yapılan uzlaşma teslim ve ibra tutanağı düzenlendiği, müvekkiline taahhüt edilen vade tarihleri belirlenen borçlarla (4. Maddede) yine bakiye 110.000 TL ‘lik borcun karşılığında kooperatife ait olan ve arsa sahibine daire olarak verilecek olan bitirilmiş 2 adet dairenin mülkiyetinin 30.08.2006 tarihine kadar müvekkiline devredileceğinin 5. Maddeyle anlaşıldığını, kooperatif yöneticisine güvenen müvekkilinin 6. Maddede anlaşma gereği Karşıyaka 1. Bölge Tapu Sicil Müdürlüğünde 18.07.2005 tarihinde konulan hacizlerin terkin işleminin yaptığını, vade tarihinde ve sonrasında müvekkiline taahhüt edilen borç ödemelerin yerine getirilmediğini, kooperatif tarafından alacaklı müvekkili şirket aleyhine yenileme isteği ve faizlerin kaldırılması talepleri Karşıyaka 1. İcra Hukuk Dairesinin 2009/626 Esas – 2010/219 K sayılı 07.04.2010 tarihli karar ile davanın kısmen kabulü ile dava tarihi itibari ile 200.000 TL ana para 194.000 TL işlemiş faizle birlikte 394.000 TL borçlu olarak müvekkilinin borçlu olduğunun tespit edildiğini ve bu kararın Yargıtay 13. HD tarafından 02.12.2010 tarihli onanarak kesinleştiğini, müvekkilinin bu alacak miktarı ile alacağının tespit edildiğini, ancak tahsilat işlemine girişildiği sırada borçlu kooperatifin 13.02.2018 tarihinde sicilden silindiklerini öğrendiklerini, 1163 sayılı kooperatifler kanunu madde 62/3 gereğince yönetim kurulu üyelerinin ve kooperatif memurlarının kendi kusurlarında ileri gelen zararlardan sorumlu olduğunu, kamu görevli gibisi cezalandırılacaklarını, TTK m. 556 vd. göre yöneticilerin sorumluluğunun bulunduğu, kooperatifin terkin işlemlerini gerçekleştirerek müvekkilinin haksız ve kötü niyetli davranışlarla mağdur ettiklerini özen ve yükümlülüklerini yerine getirmediklerini kooperatifin tasfiye ve terkin ettiklerini, bu nedenle kooperatifi temsil eden yürütme organı yönetim kurulu üyelerini, sorumluluklarının bulunduğunu, müvekkilinin Karşıyaka 1. İcra Müdürlüğünün 2011/8387 E. sayılı dosyasına konu edilen alacağının 394.000 TL olup, bu alacaktan davalıların kusuru ile tahsile sebebiyet vermediklerinden sorumlu olduklarını, davanın kabulü ile kooperatif üyelerinden tahsiline ve taşınmazları üzerine ihtiyati tedbir talebi konulmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “…davacının tedbir talebinie ilişkin dava dilekçesine ilişkin delil bulunmadığını yaklaşık ispat kurallarına göre ispatlayacak delilleri ibraz etmediği, aynı zamanda alacağı sorumlusu olarak gösterilen davalılara ait taşınmazlara 3. Kişilerin devrinin önlenmesi için tedbir talebi ettiği, oysaki alacağın para alacağı olması ve davanın konusunun bu taşınmazlar olmaması bu nedenle sadece ihtiyati hacize konu alacak için ihtiyati haciz talep edebileceği belirlendiğinden, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar vermek gerekmiştir…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava dilekçesi ekinde sunulan tüm delillerinin iddialarının ispatlar nitelikte olduğunu, delillerin ibraz edilmediği gerekçesiyle tedbir taleplerinin reddine karar verilmesinin usul ve esasa uygun olmadığını, ihtiyati tedbir kararı verilmesi için yaklaşık ispat koşulunun varlığının yeterli olduğunu, davaya dayanak icra takip dosyasındaki alacaklarını sürüncemede bırakarak gerek inşaat sözleşmesi gerekse de sulh sözleşmesinde yer alan borç ödemeleri ve taşınmaz devir taahhütlerinin hiç birinin yerine getirilmediğini, kooperatifin terkin işlemlerini gerçekleştirerek, müvekkilini haksız ve kötü niyetli hal ve davranışlarla mağdur eden davalıların yasa hükümleri gereği sorumluluklarının bulunduğunu, davalı kooperatif yöneticilerinin özen yükümlülüklerini yerine getirmemeleri ve müvekkili şirketin alacak kalemlerini ödemeyerek, tasfiye ve terkin işlemlerini gerçekleştirmeleri sebebiyle tam ve ağır kusurlu olduklarını, müvekkilinin alacaklarının davalılar yönünden sürüncemede bırakıldığının açık ve kesin olduğunu, ilk derece mahkemesince tedbir talebinin reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek; İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/02/2022 gün ve 2022/ 103 Esas sayılı ara kararına karşı sundukları beyan, itirazlarının kabulü ile, tedbir red kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına, ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; dava dışı kooperatifin yöneticisi olan davalıların kusurları nedeniyle davacının uğradığını beyan ettiği zararın tahsili amacıyla açılan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Talep ise; 6100 sayılı HMK’ nın 389. maddesi uyarınca davalılar adına olan taşınmazlara ihtiyati tedbir konulması istemine ilişkindir.
Mahkemece; talebin reddine karar verilmiş olup, ara kararı davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355 maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır.
İhtiyati tedbir, 6100 sayılı HMK.’nun 389. vd. maddelerinde düzenlenmiştir.
HMK.’nun 389-(1) maddesinde; ”Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.
6100 sayılı HMK.’nun 390-(3) maddesinde; “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek” zorunda olduğu hüküm altına alınmıştır.
Geçiçi hukuki koruma yargılamasını, asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. HMK.’nun ihtiyati tedbirle ilgili 390. maddesinin gerekçesinde, geçici hukuki korumalarda ispat hususu üzerinde durulmuştur. Kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada, normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü, hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez.
Bu açıklamalara göre; davacı vekili, davalıların taşınmazları üzerine ihtiyati tedbir talep etmiştir. Ne var ki yukarıda belirtildiği üzere, ihtiyati tedbir kararı ancak uyuşmazlık konusu hakkında verilebilir. İhtiyati tedbir konulması talep edilen davalıların taşınmazlarının mülkiyeti doğrudan uyuşmazlığın konusu olmadığından, mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi doğru olmuştur.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.’nun 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davacının istinaf sebebleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/02/2022 tarihli ve 2022/103 Esas sayılı sayılı ara kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken harç bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davacının yatırmış olduğu 220,70 TL istinaf başvuru harcı ve 80,70 TL istinaf karar harcı olmak üzere toplam 301,40 TL harcın hazineye gelir yazılmasına,
(Davacının ikince kez mükerrer olarak yatırdığı 220,70 TL istinaf başvuru harcı ve 80,70 TL istinaf karar harcının istek halinde mahkemesince davacıya iadesine,
4-İstinaf eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Kararın 6100 sayılı HMK.”nun 359-(3) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
8-Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 19/10/2022