Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/1650 E. 2022/1607 K. 26.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/1650
KARAR NO : 2022/1607

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/05/2017 (Dava) – 26/03/2019 (Karar)
NUMARASI : 2017/555 Esas – 2019/381 Karar
DAVA : Maddi Tazminat (Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı)
BAM KARAR TARİHİ : 26/10/2022
KARARIN YAZIM TARİHİ : 26/10/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/03/2019 tarihli 2017/555 Esas ve 2019/381 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin vinç hizmeti vermekte olan bir şirket olduğunu, 18.03.2016 tarihinde işyerinde montaj sırasında tankın, müvekkili şirkete ait vinçle araç üzerinden kaldırılırken vincin 3. bomunun kırıldığını, vincin sigortasını yapan davalı şirketin, öncesinde malzeme yorulması nedeniyle hasar tazmin bedelini ödemekten imtina ettiğini, sonrasında ise, gerekçe bildirmeksizin hasarın bir kısmı olmak üzere 124.488.33-TL tutarında ödeme yaptığını, hasar miktarının 240.500,00-TL + KDV olduğu yönündeki müvekkilinin itirazlarına karşın davalı … şirketinin eksper incelemeleri sonucu nihai rapora göre ödeme yapıldığı bilgisini içeren e-maili dışında hiçbir yazılı gerekçe bildirmeksizin gerçek hasar miktarını ödemediğini, davaya konu vincin, müvekkili tarafından, finansal kiralama yoluyla, … A.Ş.’den satın alındığını, … model … plakalı … vinç olduğunu, davalı … şirketince yapılan 124.488,33-TL tutarındaki eksik ödemenin, … A.Ş.’ne yapıldığını, … A.Ş.’nin, işbu davanın açılması için müvekkili şirkete vermiş olduğu 01.02.2017 tarihli muvafakatnamenin de sunulduğunu, davalı yanın vinci sigortaladığı 06.11.2015 başlangıç ve 06.11.2016 bitiş tarihli, 03.11.2015 tanzim tarihli sigorta poliçesinin sunulu olduğunu, davaya konu vinçte malzeme yorulması olmadığının mahkemenin tespit raporuyla sabit olduğunu, kaldırılan tankın 40 ton ağırlığında olduğunu, vincin kaldırma kapasitesinin ise 300 ton olduğunu, vincin periyodik kontrolünün de yapıldığını, kaza tarihinde vinçten kaynaklanan bir sorun bulunmadığını, söz konusu bom kırılmasının tamamen operatör hatası nedeniyle meydana geldiğini, müvekkili şirketin, hasar sonrası vincin makine kırılma poliçesini yapan davalı ….’ye hasarın tazmini için başvurmuşsa da sigorta şirketinin, önce 19.07.2016 tarihli yanıt yazısında, yaptıkları ekspertiz incelemesinde bom kırılmasının malzeme yorulması sonucunda meydana geldiğini tespit ettiklerinden bahisle hasar tazminat talebini reddettiğini, bunun üzerine, İzmir 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/874 D.İş sayılı dosyasından tespit yaptırdıklarını ve bilirkişiden alınan bilirkişi raporunda, vinçteki bom kırılmasının malzeme yorgunluğundan kaynaklanmadığı, operatör hatasından kaynaklandığı ve hasar miktarının 220.000,00-TL +KDV olduğunun tespit edildiğini, davalı … şirketinin, söz konusu tespit sonrası bu kez de hiçbir yazılı gerekçe bildirmeksizin 124.488,33-TL tutarında hasar ödemesi yaptığını, müvekkili şirketin ödemeyi ihtirazi kayıtla almayı kabul ettiğini, davalı … şirketince sadece e-maille yanıt verilerek, ekspertiz incelemesi sonucu düzenlenen nihai rapora göre ödeme yaptıklarının bildirildiğini, müvekkilinin, … Şirketiyle yaptığı yazışmalar sonucunda, ekspertiz raporuna ulaşabildiğini, söz konusu raporda, ödemenin eksik sigorta nedeniyle eksik yapıldığının belirtildiğini, ancak davalı yanın eksik sigorta iddiasının da gerçeğe aykırı ve haksız olduğunu, makinenin, sigorta poliçesinin düzenlendiği tarih itibariyle sigorta değerine bakılması gerektiğini, ekspertiz raporunda, vincin poliçe tarihindeki değil, riziko tarihi itibariyle değerinin esas alındığının anlaşıldığını, bu nedenle davalı … şirketinin eksik sigorta değerlendirmesi ve eksik ödeme yapma gerekçesinin hatalı ve haksız olduğunu, ikinci olarak, ekspertiz raporunda sigorta değerinin sadece… firmasından alınan sözlü bilgiye göre ve davaya konu … vincin sıfır değeri esas alınarak belirlendiğini, oysa ki bu vincin gerek sigorta poliçesinin yapıldığı tarihte gerekse riziko tarihinde sıfır üretimi olmadığından sigorta değerinin 2.360.000 Euro olmasının mümkün olmadığını, öyle ki davaya konu vincin muadili olan 300 tonluk vinçlerin sigorta poliçesi tarihindeki değerlerinin 1.200.000,00-Euro olduğunu, nitekim sunulu proforma faturadan da görüleceği gibi davaya konu vincin muadili olan bir vincin üstelik de 14/02/2017 tarihli sıfır fiyatının 1.280.000,00-Euro olduğunu, son olarak da, davaya konu vincin sigortası leasing şirketi olan … tarafından yapıldığından, sigorta değerinin, müvekkili şirket tarafından bildirilmediğini, yapılan yazışmalar ve önceki tarihli sigorta poliçelerinden de görüleceği gibi, davaya konu poliçeden önceki poliçelerde dahi, müvekkili şirkete vincin sigorta değeri sorulduğunda, müvekkili şirketçe sigorta değerinin 1.500.000,00-Euro olarak bildirildiğini, oysa ki davaya konu kazanın olduğu tarihi kapsayan sigorta poliçesinde vincin sigorta değerinin, müvekkili şirkete sorulmadan ve müvekkilinin bilgisi olmaksızın poliçede 1.500.000,00-USD olarak belirtildiğini, dolayısıyla, kabul anlamına gelmemesi kaydıyla, önceki ve değeri müvekkili tarafından leasing şirketine bildirilen tüm sigorta değerleri 1.500.000,00-Euro iken davalı … şirketi tarafından son poliçenin 1.500.000,00-USD üzerinden yapılmasının sorumlusunun müvekkili şirket değil, bizatihi davalı yan ve hatta sigorta işlemlerini yapan … şirketi olduğunu, bu nedenle, davanın … A.Ş.’ne ihbarını talep ettiklerini, kaldı ki bir an için poliçedeki sigorta değerinin 1.500.000,00-USD olduğu kabul edilse dahi, vincin, poliçe tarihindeki sigorta değeri 1.200.000,00-Euro civarında olacağından, yine de davalı yanca müvekkili şirkete bu orandan daha az ve eksik ödeme yapıldığının açık olduğunu, müvekkili şirketin davaya konu hasar nedeniyle zarar miktarının ödenenin çok üzerinde olduğunu, davalı … şirketinin 02/05/2016 tarihi itibariyle temerrüde düştüğünü, eksik ödenen kısmın bu tarihten itibaren işleyecek ticari avans faiziyle müvekkiline ödenmesi gerektiğini, hasar bildiriminin 18/03/2016 tarihinde yapıldığını, bu nedenle TTK md.1427/2 uyarınca davalı … şirketinin 45 günlük süre uyarınca 02/05/2016 tarihi itibariyle temerrüde düştüğünü belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalı … şirketinin sigorta poliçesince uygulanması gereken muafiyet tutarı düşüldükten sonra geriye kalan eksik ödediği tutarın şimdilik 50.000,00-TL’sinin temerrüt tarihi olan 02/05/2016 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile talebini 122.003,05-TL’ye çıkardığı anlaşılmıştır.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dışı … A.Ş.’nin 06.11.2015 – 06.11.2016 tarihleri arasında Leasing All Risk Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, işbu poliçede davacı tarafın sigorta ettiren sıfatı ile yer aldığını, davacı tarafın işbu dava açısından aktif dava ehliyeti bulunmadığını, zira davacı tarafın sigorta poliçesinde sigortalı olarak yer almadığını, sigorta ettiren konumunda bulunduğunu, sigorta poliçesine ilişkin hakların sigortalıya ait olup davanın … A.Ş. tarafından açılması gerektiğini, poliçede sigortalı olarak yer almayan kişiye dava hakkı verilemeyeceği kanaatinde olduklarını, hasarın ihbarı üzerine müvekkili şirket tarafından hasar dosyası oluşturularak eksper ataması yapılıp gerekli incelemelerin gerçekleştirildiğini, ekspertiz raporu ile toplam zarar miktarının 280.840-TL olarak belirlendiğini, 3.540-TL sovtaj indirimi sonrasında 277.300-TL zarar miktarına ulaşıldığını, ancak poliçede beyan edilen sigorta bedelinde eksik sigorta olduğunu, hasar tarihi itibarı ile geçerli döviz kuru üzerinden sigortalı makinenin güncel değerinin 7.630.352-TL olduğunun tespit edildiğini, % 45 oranında eksik sigorta olduğu sonucuna varıldığını, eksik sigorta tenzili sonrası 153.097,33-TL sigortacı payı bulunduğunu, poliçedeki muafiyet hükmü gereği muafiyet tenzilinden sonra ise nihai tazminat miktarı olarak 124.488,33-TL tespit edildiğini, bu miktarın sigortalı … A.Ş’ye ödendiğini, bu ödeme ile müvekkili şirketin sorumluluğunun sona erdiğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
YEREL MAHKEME KARARI:
Mahkemece, “…Makine bilirkişiden rapor alındığı, itirazlar doğrultusunda ek rapor da alındığı, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; incelenen İzmir 2. ATM’ nin 2016/874 D. İş dosyası, sigorta poliçesi, Vakıf Leasing belgeleri, hasar dosyası, Leasing Risk Sigorta Poliçesi birlikte değerlendirildiğinde, poliçe tarihi itibariyle araştırma yapıldığı ve poliçe tarihindeki vincin 1.500.000,00-USD olduğu, revizyon işçiliği ve bombet imalatının da hesaba dahil edildiği ve toplam hasar bedelinin 246.491,38-TL olduğu, davalı … şirketinin 124.488,33-TL ödeme yaptığı, geriye 122.003,05-TL hasar bedelinin kaldığı anlaşılmakla, TTK 1427/2 uyarınca davalı … şirketinin (45 günlük süre) 02/05/2016 tarihinde temerrüde düşmüş olup davacının talebinin de bu yönde olduğu gözetilerek, sonuç olarak; DAVANIN KABULÜ İLE; 122.003,05 TL’ nin 02/05/2016 tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan alınıp davacıya verilmesine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF İTİRAZLARI:
Davalı vekili tarafından, “…Hükme esas alınan bilirkişi raporundaki tespitlerin sigortacılık mevzuatına aykırı olduğunu, eksik sigortanın mevcut olmadığının ileri sürüldüğünü ve haksız yere müvekkili şirkete sorumluluk yüklendiğini, temel uyuşmazlık konusu olan eksik sigorta uygulamasının yerinde olup olmadığına yönelik yeterli ve elverişli piyasa araştırması yapılmaksızın hazırlanan bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının kabulünün asla mümkün olmadığını, kazada zarar gören makinedeki hasarın niteliğinin ve miktarının tespiti için hazırlanan ekspertiz raporunda ‘Eksik/Aşkın Sigorta Değerlendirilmesi’ yapıldığını, emtia değerinin 2.360.000 Euro karşılığının 7.630.352-TL olarak hesaplandığını, makine bedelinin ise 1.500.000 USD karşılığının 4.212.750,-TL olduğunu, açıkça eksik sigorta yapıldığının anlaşıldığını, vincin rayiç bedelinin 2.360.000 Euro olduğunu, söz konusu vincin Türkiye distribütörü olan şirket ile görüşülerek belirlendiğini, en sağlıklı bilgiye sahip olacağı hususunda şüphe bulunmadığını, bu yöndeki itirazlarının dosyaya sunulmasına ve söz konusu ithalatçı firmaya müzekkere yazılarak rayiç bedelin sorulması yönünde talepleri bulunmasına rağmen mahkeme tarafından dikkate alınmaksızın, İzmir Ticaret Odasının cevabi yazısı esas alınarak, eksik inceleme ve yeterli piyasa araştırması yapılmaksızın aleyhe hüküm kurulduğunu, aynı zamanda poliçede yer alan para biriminin de yanlış yorumlandığını, poliçedeki para biriminin USD olup makinenin rayiç değerinin Euro cinsinden belirlendiğini, bu husus göz önüne alınsa dahi eksik sigorta uygulamasının söz konusu olmayacağının belirtildiğini, bu görüşün de kabulünün asla mümkün olmadığını, eksik sigorta ve muafiyet tenzili sonrası gerçek zararın 124.488,33-TL olduğunun tespit edildiğini ve ödenerek müvekkili şirketin poliçeden kaynaklı tüm sorumluluğunu yerine getirdiğini, kaldı ki, mahkemenin gerekçeli kararı incelendiğinde eksik sigorta bulunmamasına ilişkin herhangi bir gerekçeli hüküm kurulmadığının görüldüğünü, mahkemenin bu durumu gerekçelendirmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ekspertiz raporu ile bilirkişi raporu arasında hasar miktarı bakımından fahiş bir fark bulunmasına rağmen, denetime elverişli olmayan ve eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulmasının bozma sebebi olduğunu, davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığından işbu davanın usulden reddi gerekirken kabulüne karar verilmesinin de itiraz nedeni olduğunu, poliçede davacı tarafın sigorta ettiren sıfatı ile yer aldığını, hakların sigortalı … A.Ş.’ye ait olduğunu, davaya muvafakatin sınırlı ayni hak sahipleri ile ilişkili olduğunu, sigorta ettirene dava açma hakkı tanımadığını (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2017/1481 Esas, 2017/4617 Karar ve 21.09.2017 tarihli ilamı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2016/13639 Esas, 2017/4091 Karar ve 12.07.2017 tarihli ilamı), davacının tazminat bedelini müvekkili şirketten talep etme hakkı bulunmadığını, haksız ve hukuka aykırı davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmiş olduğunu, müvekkili şirketin ödeme yaparak sorumluluğunu yerine getirmiş olduğundan 02.05.2016 tarihinde temerrüde düşmüş olduğunun kabul edilemeyeceğini, müvekkili şirketin sorumluluğunun kabulü halinde dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiğini….” beyanla, mahkeme kararı istinaf kanun yoluna getirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, leasing all risk sigorta poliçesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verildiği, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.
Dava konusu poliçede davadışı … A.Ş’nin sigortalı, davacının ise sigorta ettiren sıfatını haiz olduğu konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık öncelikle, davacı … ettirenin, davadışı sigortalıdan aldığı muvafakatnameye istinaden işbu davayı açma hakkına sahip olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
1-Bilindiği üzere, 6102 sayılı TTK’nın 1454. maddesi uyarınca; sigorta ettiren, üçüncü bir kişinin menfaatini, onun adını belirterek veya belirtmeyerek sigorta ettirebilir. Sigorta sözleşmesinden doğan haklar sigortalıya aittir. Sigortalı, aksine sözleşme yoksa, sigorta tazminatının ödenmesini sigortacıdan isteyebilir ve onu dava edebilir. Madde hükmünden de anlaşılacağı gibi aksine bir sözleşme kuralı yoksa sigorta tazminatını talep hakkı sigortalıya aittir. Dava konusu poliçede de bu yönde (aksine) bir hüküm yoktur. O halde, dosyaya sunulu muvafakat yazısı ile dava dışı sigortalının alacağının davacı … ettirene temlik edildiğinden ve hukuken sigorta ettirene talep ve dava hakkı kazandırdığından söz edilemez. Somut uyuşmazlıkta mahkemece, sigorta ettiren davacının aktif dava ehliyeti değerlendirilip, ayrıca temlik sözleşmesi yapılıp yapılmadığı da belirlenip var ise dosyaya eklenerek sonucuna göre bir karar vermek gerekirken, yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın öncelikle bu nedenle kaldırılması gerekmiştir (Aynı yönde bknz. Yargıtay 11 HD 2019/4271 E.-2020/3464 K., 2016/13639 E.-2017/4091 K).
2-Kabule göre de, dosyaya sunulan eski tarihli bir Yargıtay kararına dayanılarak, sigorta konusu vinçin poliçenin düzenlendiği tarihteki değerinin, sigorta bedeli ile karşılaştırılmak suretiyle eksik sigorta incelemesi yapılması doğru olmamıştır. Zira, sigorta değerinin belirlenmesi için yapılan bu incelemenin de, sigorta tazminatının belirlenmesinde olduğu gibi, sigortalı makinenin hasardan bir gün önceki değerine göre yapılması gerekir (Bu yönde bknz. Yargıtay 11 HD. 2015/167 E. – 2015/4927 K., 2012/6309 E.-2013/22192 K). Ayrıca anılan bilirkişi raporundaki sigortalı makinenin poliçe tarihindeki ikinci el değeri üzerinden yapılan hesaba, davalı vekilince, eksik sigorta hesabında, sigortalı makinenin yeni bedelinin dikkate alınması gerektiği yönünde itiraz etmiştir. Gerçekten de Leasing All Risk Sigorta Poliçesinin “Sigorta bedeli” (Ve ayrıca olaya uygulanacak Makine Kırılması Sigortası Genel Şartlarının “Tazminatın Hesabı” başlıklı 14. maddesinde tazminat tutarının, ikame olunan yedek parçaların yeni bedellerine göre belirleneceği) başlıklı maddesinde sigorta bedelinin makinenin yeniye göre ikame bedeli olduğunun belirtildiği görülmektedir. Bu durumda mahkemece, eksik sigorta incelemesinin ek veya yeni bir bilirkişi raporu alınmak suretiyle yukarıda açıklandığı gibi yaptırılması, davalı vekilinin anılan itirazlarının ise sigorta hukuku konusunda uzman bir bilirkişi görüşü alınmak suretiyle değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve kök-ek rapor arasında dahi çelişkili-yetersiz bilirkişi raporuna göre karar verilmesi de doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı vekilinin istinaf itirazlarının kısmen kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK 353/1-a-4-6. maddeler uyarınca kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf itirazlarının KISMEN KABULÜ ile; İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/555 Esas – 2019/381 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-4-6. maddeleri gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-Davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının karar kaldırma nedenine göre şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
4-İSTİNAF AŞAMASINDA; davalı tarafından yatırılan 2.127,95-TL istinaf karar harcının istek halinde davalı tarafa iadesine,
5-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda ele alınmasına,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 26/10/2022