Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/1634 E. 2022/1563 K. 19.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1634
KARAR NO : 2022/1563

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/09/2021 (Dava) – 14/06/2022 (Karar)
NUMARASI : 2021/653 Esas – 2022/490 Karar
DAVA : İtirazın İptali
BAM KARAR TARİHİ : 19/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 19/10/2022

İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/06/2022 tarih ve 2021/653 Esas – 2022/490 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı …’ in maliki olduğu, dava dışı …’ ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı, … marka “çekici” cinsindeki aracın seyir esnasında iken damperinin açık olması sonucu; 09.11.2015 tarihi saat 02:15 sıralarında Aliağa İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün hizmetlerinde kullanılan MOBESE (Kent Güvenlik Yönetim Sistemi) sistemine bağlı İzmir-Çanakkale otoyolu üzerinde Aliağa ilçesi, Çitlembik mevkii, İzmir girişi, Yurttaşlar kavşağında bulunan PTS (Plaka Tanıma Sistemi) direkleri, fiber kablolar ve kamera sistemlerinde hasar meydana geldiğini, olaya karışan sürücü …, araç maliki … beyanları, kamera kayıtları ve tutanaklar ile tespit edildiğini, … plaka sayılı aracın kaza tarihi itibariyle dava dışı … Sigorta A.Ş. (… Sigorta A.Ş. )’ye 07.05.2015 tanzim tarihli 217657335 poliçe numaralı ZMMS poliçesi ile, davalı … Sigorta Şirketi’ne ise 07.05.2015 tanzim tarihli 229328015 poliçe numaralı Genişletilmiş Kasko poliçesi ile sigortalı olduğunu, meydana gelen hasara ilişkin olarak, haksız fiilden zarar gören sıfatını haiz idare konumundaki dava dışı İzmir Valiliği Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı tarafından kontrolör olarak atatnan, İzmir İl Emniyet Müdürlüğü Muhabere Elektronik Şube Müdürlüğü personellerinden dava dışı Polis Memuru … ve dava dışı Tekniker … tarafından ilgili mevzuat ve Emniyet Genel Müdürlüğü Tip Şartnamesi uyarınca yapılan piyasa araştırması yapılarak bu kapsamda alınan; dava dışı … (…) tarafından KDV hariç 132.870,00.-TL, dava dışı … Şti. tarafından KDV hariç 123.610,00.-TL ve müvekkili … (…) tarafından KDV hariç 109.210,00.-TL olan onarım tekliflerinin değerlendirildiğini, değerlendirme sonucu, en uygun teklif veren müvekkili … (…)’ya 109.210,00.-TL + %18 KDV karşılığı 19.657,80.-TL olmak üzere toplam 128.867,80.TL bedelle olmak üzere onarım işi verildiğini, dava dışı İzmir Valiliği Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı tarafından kontrolör olarak atatnan, İzmir İl Emniyet Müdürlüğü Muhabere Elektronik Şube Müdürlüğü personellerinden … sicil numaralı dava dışı Polis Memuru … ve … sicil numaralı dava dışı Tekniker … tarafından “İşin onarımı için en uygun fiyatı 109.210,00.-TL olarak veren … …’nın onarım işini yaparak sigorta şirketi ile ilgili işlemleri ve zarar tazmini tahsis etmeye yetkili olduğuna karar verilmiştir.” şeklinde 11.04.2016 tarihli “Muvafakatname” başlıklı belge düzenlendiğini, müvekkil tarafından ilgili onarım işinin eksiksiz olarak gerçekleştirildiğini ve davalı sigorta şirketine hitaben 15.04.2016 tarih A-7085 seri ve sıra no.lu, 128.867,80.-TL bedelli fatura tanzim edilerek tebliğ edildiğini, dava dışı … Sigorta A.Ş. (… Sigorta A.Ş.) tarafından faturanın tanziminden çok önce 11.02.2016 tarihinde teminat limitleri kapsamında toplam 58.000,00.-TL ödeme yapıldığını, zarara sebep olan … plaka sayılı aracın Genişletilmiş Kasko sigortacısı olan davalı sigorta şirketinin ise bakiye 70.867,80.-TL’yi ödemesi gerekirken 16.05.2016 tarihinde 16.066,00.-TL ödeme yaptığını, müvekkili …’nın faturadan kaynaklı 54.801,80.-TL bakiye alacağının kaldığını, alacağın tahsili için 15.03.2021 tarihinde davalı/borçluya karşı İzmir 2. İcra Müdürlüğü 2021/2897 E. Sayılı dosyası ile icra takibi ikame edildiğini ancak ikame edilen takibe davalı tarafından haksız ve kötü niyetle itiraz edildiğini takibin durdurulduğunu beyanla davalı/borçlunun, icra takibine yaptığı itirazının iptaline, borçlunun takip konusu borcu takip dosyasında belirtilen değişen oranlarda ticari temerrüt faiziyle ödemeye ve takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde aleyhe olan hususları kabul etmediklerini, kazanın meydana gelmesinde müvekkil şirket nezdinde sigortalı … plakalı aracın herhangi bir kusurunun bulunmadığını, … plakalı aracın müvekkil şirket tarafından 229328015 no.lu Birleşik Kasko Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte; mahkemece müvekkil şirketin sorumluluğu bulunduğuna kanaat getirilmesi halinde müvekkil şirketin sorumluluğunun ancak ZMMS teminat limitinin tüketildiği hallerde başlayacağını, müvekkili sigorta şirketi tarafından davacı şirkete 16.05.2016 tarihinde 16.066,00 TL ödeme yapıldığını, yapılan ödemeyle davacının müvekkili sigorta şirketi nezdinde herhangi bir hak ve alacağının kalmadığını, dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını, KTK’nın 109/1-a maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin taleplerin, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar.” hükmünün amir olduğunu, söz konusu madde hükmü uyarınca, dava konusu olayın gerçekleşme tarihinin 09.11.2015 olup iki yıllık zamanaşımı süresi dolmuş olduğundan davanın reddinin gerektiğini, HMK 6. Madde gereği yetkili mahkemenin davalı tarafın davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri Mahkemesi olduğunu bu nedenle davanın yetki yönünden reddi ile dosyanın yetkili İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesî’ne gönderilmesini talep ettiklerini beyanla haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “…davaya konu kazanın 09.11.2015 tarihinde meydana geldiği anlaşıldığından 2 yıllık zamanaşımı süresi 09.11.2017 tarihinde dolmuştur. Eldeki dava ise 27.09.2021 tarihinde açılmıştır. TBK nun 154. Maddesinde belirtilen zamanaşımının kesilmesini gerektiren bir durum da mevcut değildir. Bu nedenle dava, zamanaşımına uğradıktan sonra açıldığından, davalı tarafça da süresi içerisinde zamanaşımı itirazında bulunulduğu…” gerekçesiyle davanın ZAMANAŞIMI NEDENİYLE REDDİNE karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince tesis edilen kararın, usul ve esas olmak üzere bir çok yönden hata ve eksiğinin bulunduğunu, hakkaniyete aykırı olduğunu, davalı tarafından sunulan cevap dilekçesinde 01/11/2021 tarihinin yazılı olduğu, UYAP sistemine gönderildiği tarihin ise 05/11/2021 olup süresinden sonra gönderildiğini, bu durumu ayrıntılı olarak ilk derece mahkemesine bildirdiklerini, ilk derece mahkemesince itirazlarının dikkate alınmayarak davalının süresinden sonra sunmuş olduğu dilekçe ve eklerinin hükme esas alındığını, mevcut uyuşmazlık bakımından davalı tarafından süresinde herhangi bir cevap dilekçesi sunulmadığını, zamanaşımı def’inin ileri sürülmediğini, süresinde cevap dilekçesi sunulmaması dolayısıyla süresinden sonra ileri sürülen zamanaşımı def’inin hükme esas alınarak davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davalı tarafından süresinde ve geçerli bir zamanaşımı def’i bulunulmamakla birlikte bulunulmuş olsa da davalıdan talep ettikleri alacak yönünden talep tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin geçmediğini, yargılama konusu uyuşmazlığın, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemi ile başlatılan takibe itirazın iptali ile inkar tazminatının tahsili olduğunu, müvekkili davalı sigorta şirketi ile dava dışı sigortalısı arasında tanzim edilen poliçenin bir tarafı olmadığını, zarar gören tarafta da olmadığını, müvekkilinin dava dışı sigortalı tarafından, zarar görene verilen zararın, yine zarar görene sunulan teklif doğrultusunda onarımı üstlenen kişi olduğunu, haksız fiilin tarafı olmaması nedeniyle haksız fiilin zaman aşımı olan 2 yıllık sürenin müvekkili açısından uygulanamaz nitelikte olduğunu, müvekkilinin fatura alacağına ilişkin olan 5 yıllık zaman aşımı süresine tabi olduğunu, dava dilekçesinde açıkladıkları hususları aynen tekrar ettiklerini belirterek İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/06/2022 tarih ve 2021/653 esas 2022/490 karar sayılı ilamının istinaf incelemesi sonucu hal ve şartlara göre bozulmasını, yeniden yargılanmak üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesini ya da hatalı kararın kaldırılarak yeniden yargılamanın istinaf merciine yapılması halin de, fazlaya ilişkin hak ve alacakları saklı kalmak kaydıyla davalı/borçlunun, icra takibine yaptığı itirazının iptaline, borçlunun takip konusu borcu takip dosyasında belirtilen değişen oranlarda ticari temerrüt faiziyle ödemeye ve takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davalının kasko sigortacısı olduğu … plakalı aracın sebep olduğu hasar nedeniyle hasarı gideren davacının kalan bakiye bedelin davalıdan tahsili amacıyla başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebebleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Somut olayda; kaza tarihi olan 09/11/2015 günü saat 02:15 sıralarında … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı, … marka çekicinin seyir esnasında iken damperinin açık olması sonucu Aliağa İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün hizmetlerinde kullanılan MOBESE (Kent Güvenlik Yönetim Sistemi) sistemine bağlı İzmir-Çanakkale otoyolu üzerinde Aliağa ilçesi, Çitlembik mevkii, İzmir girişi, Yurttaşlar kavşağında bulunan PTS (Plaka Tanıma Sistemi) direkleri, fiber kablolar ve kamera sistemlerinde hasar meydana geldiği, meydana gelen hasarın onarımı sonucu davacı tarafından 15.04.2016 tarih A-7085 seri ve sıra no.lu, 128.867,80.-TL bedelli faturanın düzenlendiği, … plaka sayılı aracın ZMMS poliçesini tanzim eden dava dışı … Sigorta A.Ş. (… Sigorta A.Ş.) tarafından davacıya 11.02.2016 tarihinde teminat limitleri kapsamında 58.000,00.-TL ödeme yapıldığı, Genişletilmiş Kasko sigortasını tanzim eden davalı sigorta şirketi tarafından ise 16.05.2016 tarihinde 16.066,00-TL ödeme yapıldığı, ödenmeyen 54.801,80.-TL fatura alacağından bahisle davacı tarafça bakiye alacağının tahsili amacıyla İzmir 2.İcra Müdürlüğünün 2021/2897 Esas sayılı takip dosyası ile takip başlatıldığı, davalının takibe itirazı sonucu takibin durdurulduğu, davacının itirazın iptali istemiyle eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan davalar, TTK’nun 1420/1. maddesi gereğince iki yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Nitekim, zamanaşımı süresinin iki yıl olduğuna ilişkin bu düzenlemeye, Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartlarının C.10. maddesinde de aynen ve açıkça yer verilmiştir.
İki yıllık zamanaşımı süresinin başlangıcı ise alacağın muaccel olduğu tarihtir. Zarar sigortalarında, alacağın muaccel olduğu gün, sigortalının rizikonun gerçekleştiğini öğrendiği günden itibaren başlayan beş iş günü olan ihbar süresinin son günüdür.
KTK’nun 109. maddesinin ilk fıkrasında, yine bir haksız eylem niteliğindeki trafik kazalarından doğan tazminat taleplerinin tabi bulunacağı zamanaşımı süresi yönünden Türk Borçlar Kanunun’daki haksız fiil düzenlemesinden farklı, özel bir hüküm getirilmiş; bu tür tazminat talepleri için açılacak davalar yönünden zamanaşımı süresi iki yıl olarak belirlenmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise, davanın cezayı gerektiren bir eylemden doğması ve ceza kanununun bu eylem için daha uzun bir dava zamanaşımı süresi öngörmesi halinde, bu sürenin maddi tazminat talebiyle açılacak davalar için de geçerli olacağı hükme bağlanmıştır.
KTK’nun 109/2. maddesindeki uzamış ceza davası zamanaşımı süresinin uygulanabilmesi için, tedavi giderleri ve/veya ölüm nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemi gibi, yaralama veya ölüm ile ilişkili bir olaydan (dolayısıyla haksız eylemden) zarar gören tarafın açtığı bir dava olması gerekir. Kasko sigortası nedeniyle maddi tazminat talebinin dayanağı ise, sigorta ettiren ve sigortacının tarafı olduğu sözleşmedir. Anılan hükümde geçen “maddi tazminat talepleri” kavramı ile kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan araç hasarına ilişkin davadaki maddi tazminat talebinin ilişkilendirilmesi mümkün değildir. KTK’nun 109/2. maddesi kapsamında haksız eylem nedeniyle zarar gören üçüncü kişi veya kişiler, zararlarının karşılanması bakımından zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamında sigortacıya başvuruda bulunabilirlerse de, kasko sigorta sözleşmesine dayalı olarak hiçbir zaman “sigortacı kasko şirketine”, hukuki sorumluluğuna dayanarak başvuramazlar.
Haksız eylemin özel bir türü olarak düzenlenen KTK’nun 109/2. maddesindeki yaralamadan veya ölümden dolayı zarar gören üçüncü kişilerin alacak hakkı yönünden açılacak davalarda, haksız eylem aynı zamanda ceza kanunu bakımından suç oluşturmakta ve daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmekte ise, uzamış ceza davası zamanaşımı süresi uygulanabilir ise de, kasko sigorta sözleşmesine dayalı tazminat davaların bu madde kapsamında değerlendirilemeyeceğinden, uzamış ceza davası zamanaşımı süresi uygulanamayacaktır. Bu durumda kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan ve araç hasar bedeli istemine konu tazminat taleplerinde uygulanacak dava zamanaşımı süresi iki yıldır (Emsal Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 13/02/2019 tarih ve 2016/10047 Esas 2019/1448 Karar sayılı ilamı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22/12/2010 tarih ve 2010/17-664 Esas 2010/689 Karar sayılı içtihadı).
Bu açıklamalara göre; olayda uzamış ceza zamanaşımı süresinin uygulanmasının söz konusu olmadığı, davacının hasarı gidererek sigortalının halefi sıfatıyla eldeki davayı açtığı, davalının ödeme yaptığı tarih olan 16/05/2016 tarihinden itibaren takip tarihi olan 15/03/2021 tarihine kadar 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolmuş olduğu anlaşılmakla, mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırı bir husus bulunmamaktadır.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak davacı vekilinin istinaf sebebleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/653 Esas – 2022/490 Karar sayılı kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı başlangıçta alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-HMK’nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 19/10/2022