Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/1623 E. 2022/1647 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1623
KARAR NO : 2022/1647

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/06/2022 (Dava) – 07/07/2022 ( Ara Karar)
NUMARASI : 2022/505 Esas (Derdest Dosya)
DAVA : İtirazın İptali
TALEP : İhtiyati haciz
BAM KARAR TARİHİ : 27/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 27/10/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/07/2022 ara karar tarihli ve 2022/505 Esas sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı/İhtiyati haciz isteyen vekili dava ve talep dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile dava dışı kredi borçlusu … A.Ş. arasında Genel Kredi Sözleşmeleri imzalandığını, davalıların bu sözleşme kapsamında kullandırılan kredileri müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile imzaladıklarını, imzalanan bu sözleşmelerle … A.Ş’ne nakdi ve gayrinakdi krediler tesis edildiğini, borçlu şirkete kullandırılan kredilerin geri ödenmemesi üzerine müvekkili banka tarafından davalılara İzmir 2. Noterliğinden 22.07.2016 tarih ve 11845 yevmiye nolu ihtarname keşide edilerek davalı borçlulara takibe konu söz konusu borcun ödemesi ihtar edildiğini, ihtara konu borcun ödenmemesi üzerine İzmir 20. İcra Müdürlüğü’nün 2019/12743 E. sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, takip dosyasından gönderilen ödeme emrine davalı borçlular tarafından itiraz edildiğini, arabuluculuğa başvurulduğunu, anlaşmaya varılamadığını, davalı borçlunun itirazının haksız olduğunu, müvekkili banka alacağının itiraz eden borçlular yönünden rehin ile teminat altına alınmadığını, haricen öğrenildiğine göre borçluların bu ve buna benzer borçlarından kurtulabilmek amacı ile malvarlıklarını 3.şahıslara devir ve temlik çabası içinde olduklarını, gecikilmesi halinde alacağın tahsili imkansızlaşacağından alacağın tahsilini teminen uygun bir teminat karşılığında borçlulara ait menkul ve gayrimenkul mallar ile 3.şahıslardaki hak ve alacakların ihtiyaten haczine, borçluların haksız ve dayanaksız itirazlarının iptali ile takibin devamına, davalı borçluların %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin bahse konu ortaklığı bulunan … A.Ş. ile ortaklığını 31.12.2015’te sonlandırmış olup, bununla ilgili olarak … A.Ş. unvanlı firmanın davacı bankadan kullanmış olduğu kredilere ilişkin, 04.02.2016 tarihinde İzmir 21. Noter aracığı ile “Kefillikten Rücu İstifaname” yazısının davalıya tebliğ edildiğini, 4337 kayıt nosu ile ilgili Banka tarafından 12.02.2016 tarihinde cevap verildiğini, taşıt kredilerine ilişkin olarak; yukarıda belirtildiği gibi … A.Ş. unvanlı firma tarafından kullanılan taşıt kredilerinin 2016 yılında ödemede sorunlar yaşandığı için 21.07.2016 tarihinde Banka tarafından … A.Ş. unvanlı firmaya ihtarname gönderildiğini, müvekkilinin … A.Ş. unvanlı firma ile ortaklığını devir etme tarihinden sonra gerçekleşen bu zamanda, … A.Ş. unvanlı firmanın yeni yetkilileri ile davalı banka yetkilileri bir araya gelerek, Bankada kullanılan tüm kredileri tek bir çatı kredi haline getirerek 19.08.2016 tarihinde kredileri yeniden yapılandırma işlemi yapıldığını, haliyle bu tarihte … A.Ş. unvanlı firma ile müvekkilinin herhangi bir ortaklık bağı da kalmadığı için bu kredileri yeniden yapılandırma işlemi için herhangi bir imzasının da bulunmadığını, zaten davalı banka tarafından da yine müvekkilinin ortaklık payı kalmadığı için haliyle böyle bir talebinin de olmadığını, … A.Ş. unvanlı firmanın yeni ortakları ile davalı bankanın toplam 1.025.000.-TL kredi borcunu 36 ay taksitler halinde ödeme konusunda anlaşma sağladığını ve Kasım 2018 tarihine kadar ödemelerin bankaya yapıldığını, davacı bankaya kalan borç miktarı 298.897.-TL kısım … A.Ş. unvanlı firma tarafından 04.12.2018 tarihinde defaten ödenerek firmanın davalı Bankaya taşıt kredi borcu kalmadığını, bunun üzerine davalı bankanın 23 adet taşıtın üzerindeki rehinleri kaldırarak 23 tane taşıtın satılmasına da izin verildiğini, söz konusu rehin işlemlerinin kaldırılması ve/ veya söz konusu taşıtların satışına izin verilmesi ile ilgili davalı banka tarafından müvekkiline hiçbir bilgilendirme yapılmadığını, 04.02.2016 tarihinde davalı bankaya İzmir 21. Noter aracılığı ile gönderilen … A.Ş. unvanlı firmanın davacı bankadan kullanmış olduğu kredilere ilişkin“Kefillikten Rücu İstifaname” yazısının tarihinden sonra, taşıt kredileri ilgili firmanın yeni ortakları ile yeniden yapılandırıldığını, yine yukarıda belirtilen teminat mektuplarının yeni vade uzatımı yapılarak yeni ortaklarının olduğu dönemde yeni kredi ilişkisine girildiğini yani Banka ile ilgili firma ile farklı vade oluşturularak yeni bir kredi ilişkisine girildiğini, bu yeni kredi ilişkisinde de müvekkili …’ın hiçbir imzası bulunmadığını, … A.Ş. unvanlı firmanın Bankadan kullandığı teminat mektuplarının, firmanın kısmi bölünme işlemi gerçekleştirdiği … A.Ş. lehine kullanılmasına ilişkin Banka onay yazısı, … A.Ş. unvanlı firmaya şahsi kefaleti olan müvekkilinin oluru alınmadan yapılarak, söz konusu teminat mektuplarının hiçbir ortaklık bağı olmayan … A.Ş.lehine kullanımına izin verildiğini, Banka tarafından ilk icra işlemleri başlatıldığında … Belediyesinin işlerinin devam ettiğini, davalı bankanın … Belediyesindeki alacağa icra göndermediğini, davalı bankanın rehinli olan ve Belediyede çalışan 4 adet aracın ilgili belediyeden bankaca talep edilmediğini, … A.Ş. ve yeni ortaklarından, … A.Ş.’den kefalet alınmaksızın bu işlemlerin yapıldığını, 16.09.2019 tarihli icra takibinden sonra … A.Ş. … A.Ş. ve … A.Ş.’ nin çalıştığı kurumlara yazı yazılarak firmalarının alacaklarının olup olmadığının banka tarafından sorulmadığını ve banka hukuk müşavirliğinin gerek bankanın gerçek alacaklarını ve teminat mektuplarının durumu araştırmadan usulsüz gerçeği yansıtmadan alacaklar sebebiyle şahsi kefaletleri nedeniyle icra işlemleri yaptığını, 27.09.2019 tarihinde borca itiraz edildiğini, itiraz üzerinden yaklaşık 2,5 yıl geçmesine rağmen dava açılmadığını ve itirazdan sonra yapılması mümkün olmayan yasalara aykırı olarak davalı bankanın talebiyle icra memurluğunun müvekkilinin banka hesaplarına bloke koyduğunu belirterek; davanın reddine ve İzmir 20. İcra Müdürlüğü 2019/12743 sayılı dosyasındaki icra takibinin iptaline karar verilmesini, kötü niyeti aşikar olan davacının % 20’den aşağı olmamak üzere tazminat ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleriyle avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; yapılan itiraz sonrası 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması gerektiğini, müvekkili aleyhine başlatılan takibe 19.09.2019 tarihinde itiraz ettiğini, itirazın iptali davasının ise 21.06.2022 tarihinde 3 yıla yakın bir süre sonra açıldıını, müvekkilinin itirazından sonra ilgili icra dosyasında davacı/alacaklı bankanın birçok icra işlemi yaptığını, itiraz sonucu müvekkili yönünden takibin durmasına rağmen haciz işlemleri uygulandığından müvekkilinin haciz işlemi yapılamayacağına dair taleplerde bulunduğunu, davacı/alacaklı bankanın bu 3 yıla yakın süre zarfında defalarca müvekkilinin itirazından haberdar ve bilgi sahibi olduğunu, ayrıca müvekkilinin İzmir 32. Noterliği’nin 23.09.2019 tarih ve 14242 yevmiye nolu ihtarnamesi ile ilgili icra dosyasına itiraz ettiğini bildirir ihtarnameyi davacı/alacaklı bankaya gönderdiğini, iş bu ihtarnamenin de davacı bankaya 23.09.2019 tarihinde tebliğ edildiğini, davacı bankaca ikame edilen iş bu dava kötü niyetli olup müvekkilinin belirtilen icra takibi ve iş bu dava nezdinde herhangi bir sorumluluğu ve borcu bulunmadığını, davacı yanca dava dilekçesinde dava dışı şirket ile genel kredi sözleşmesi imzalandığını belirtmiş ise de, müvekkilinin bahse konu ortaklığı bulunan … A.Ş. ile ortaklığını 31.12.2015’te sonlandırmış olup, ortaklığının sonlandığına dair genel kurul kararının da Türkiye Ticaret Sicil gazetesinin 21.01.2016 tarih ve 8994 sayılı gazetenin 872. sayfasında yayınlandığını, bununla ilgili olarak … A.Ş. unvanlı firmanın davacı bankadan kullanmış olduğu kredilere ilişkin, 04.02.2016 tarihinde İzmir 21. Noterliğinin 04337 yevmiye nolu “Kefillikten Rücu İstifaname” yazısının davacı bankaya tebliğ edildiğini, akabinde davacı banka tarafından 12.02.2016 tarihli cevabi yazısında kefillikten rücu istifanamesinin taraflarına tebliğ edildiği ve işleme koyulacağının belirtildiğini, müvekkilinin … A.Ş. unvanlı firma ortaklığını devir etme tarihinden sonra gerçekleşen, … A.Ş. unvanlı firmanın yeni yetkilileri ile davacı banka yetkilileri bir araya gelerek, Bankada kullanılan tüm kredileri tek bir çatı kredi haline getirerek 19.08.2016 tarihinde kredileri yeniden yapılandırma işlemi yapıldığını, haliyle bu tarihte … A.Ş. unvanlı firma ile müvekkilinin herhangi bir ortaklık bağı da kalmadığı için bu kredileri yeniden yapılandırma işlemi için herhangi bir imzasının da bulunmadığını, … A.Ş. unvanlı firmanın yeni ortakları ile davacı banka toplam 1.025.000.-TL kredi borcunu 36 ay taksitler halinde ödeme konusunda anlaşma sağlamış ve Kasım 2018 tarihine kadar ödemeler davacı bankaya yapıldığını, yeni bir borçlanma meydana geldiğini ve bu borçlanmadan müvekkilinin bir sorumluluğunun bulunmadığı, 04.02.2016 tarihinde davalı bankaya İzmir 21. Noter aracığı ile gönderilen … A.Ş. unvanlı firmanın davacı bankadan kullanmış olduğu kredilere ilişkin“Kefillikten Rücu İstifaname” yazısı tarihinden sonra, taşıt kredileri ilgili firmanın yeni ortakları ile yeniden yapılandırıldığı, yine yukarıda belirtilen teminat mektuplarının yeni vade uzatımı yapılarak yeni ortaklarının olduğu dönemde yani davacı banka ile …. A.Ş. unvanlı firma ile farklı tutar/ farklı vade oluşturularak yeni bir kredi ilişkisine girdiğini, bu yeni kredi ilişkisinde müvekkilinin herhangi bir imzası bulunmadığından sorumluluğunun bulunmadığını, itirazdan sonra yapılması mümkün olmayan yasalara aykırı olarak davacı/alacaklı bankanın talebiyle icra memurluğu müvekkilin banka hesaplarına bloke koyduğunu, 04.02.2016 tarihli İzmir 21. Noter aracığı ile “Kefillikten Rücu İstifaname” yazısı tarihinden sonra davacı banka ile firma ile yapılan yeni kredi şartları/ yeni kredi tutarları/ yeni kredi vadelerine ilişkin kredilerin müvekkili hukuken ilgilendirmediğini ve sorumlu olmadığını, müvekkilin borçtan müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduğu iddialarının hukuka aykırı olduğunu, Türk Borçlar Kanunu’nun 583. Maddesi hükümü gereğince kefaletin gerçekleşebilmesi için gerekli olan şartların sağlanmadığını, azami miktarın belirtilmediğini, hangi borçlandırıcı işleme binaen ve hangi sözleşmeye binaen kefalet olduğunun belirtilmediğini ve şekli şartlara uyulmadığını, müvekkilinin evli olduğu kredi sözleşmesinin incelenmesinde kefil olabilmeleri için eşlerinin yazılı rızalarının alınmadığını, Türk Borçlar Kanunu madde 584. maddesi uyarınca müvekkilinin eşinin yazılı rızasının alınmaması kefilliğin geçersiz olmasına neden olduğunu, fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydı ile; öncelikle davanın hak düşürücü süre göz önünde alınarak usulden reddine, aksi kanaatte müvekkil hakkında açılmış olan işbu itirazın iptali davasının esastan reddine, takibinde haksız ve kötü niyetli olarak davacı aleyhine takip konusu alacağın %20 sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini saygılarımızla arz ve talep ederiz.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece; ”…davacı tarafça davalılar aleyhine, İzmir 20. İcra Müdürlüğü’nün 2019/12743 Sayılı dosyasıyla başlatılan icra takibine davalıların itirazda bulunduğu bildirilerek itirazlarının iptaline yönelik olarak işbu davanın açıldığı, iddia ve talebinin yargılamayı gerektirdiği ve takip ve dava konusu edilen alacağın varlığı, miktarı ve talep şartlarının mevcut olup olmadığının yapılacak yargılama ile belirlenebileceği, bu nedenle İİK 257 ve devamı maddeleri kapsamında yasal şartların mevcut olmadığı…” gerekçesiyle; ”…Davacı tarafın ihtiyati haciz talebinin reddine…” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle, müvekkili banka ile dava dışı kredi borçlusu …. A.Ş. arasında Genel Kredi Sözleşmeleri imzalandığını, davalı borçluların bu sözleşme kapsamında kullandırılan kredileri müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığını, imzalanan bu sözleşmeler ile … A.Ş ‘ne nakdi ve gayrinakdi krediler tesis edildiğini, borçlu şirkete kullandırılan kredilerin geri ödenmemesi üzerine müvekkili banka tarafından davalı borçlulara İzmir 2. Noterliğinden 22.07.2016 tarih ve 11845 yevmiye nolu ihtarname keşide edilerek davalı borçlulara takibe konu söz konusu borcun ödemesinin ihtar edildiğini ancak borcun ödenmediğini, ihtarnameye konu borcun ödenmemesi üzerine İzmir 20. İcra Müdürlüğü’nün 2019/12743 E. sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını ve borçlulara ödeme emri gönderildiğini, takip dosyasından gönderilen ödeme emrine davalı borçlular tarafından itiraz edildiğini, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A maddesi uyarınca alacak talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olup, müzakereler sonucu anlaşmaya varılamadığını, davalı borçlunun itiraz dilekçesinde; takibe ve borca itiraz ettiğini, itirazın haksız ve dayanaksız olduğunu, müvekkili banka alacağının itiraz eden borçlular yönünden rehin ile teminat altına alınmadığını, haricen öğrenildiğine göre borçluların bu ve buna benzer borçlarından kurtulabilmek amacı ile malvarlıklarını 3.şahıslara devir ve temlik çabası içinde olduklarını, gecikilmesi halinde alacağın tahsili imkansızlaşacağından alacağın tahsilini teminen uygun bir teminat karşılığında borçlulara ait menkul ve gayrimenkul mallar ile 3.şahıslardaki hak ve alacakların ihtiyaten haczine karar verilmesinin talep edildiğini, uyuşmazlık öncesinde veya uyuşmazlık süresince talep sahibinin talep ettiği hakkını ileride açacağı veya devam eden bir davanın sonunda elde etmesinin sağlanması amacıyla para alacaklarına ilişkin getirilmiş olan bir tür hukuki güvence sistemi olduğunu, ihtiyati hacizde alacaklının alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecbur olduğunu, dava dilekçesinde ve davaya konu takipte kredilerin muacceliyetini gösteren ihtarnamenin kredi dayanağı imzalanan genel kredi sözleşmeleri mübrez olup müvekkili banka kayıtları ile de sabit olduğunu, geçiçi hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden birinin ispat ölçüsü noktasında olup kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispatın aranacağını, yaklaşık ispat durumunda ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmeyeceğini, bu sebepledir ki, genelde geçici hukuki korumalara, özel de ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacze karar verilirken haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınmasının öngörüldüğünü, geçici hukuki korumalarda, bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine yeterli zamanın olmaması gibi sebeplerle yaklaşık ispatın yeterli görüldüğünü, müvekkili bankanın takibe konu kredi sözleşmesi ve hesap kat ihtarını sunmuş olmakla, bu hukuki koruma için aranan yaklaşık ispat kuralını yerine getirdiğini, buna karşın sunulan deliller hiç değerlendirilmeden “yargılamayı gerektirdiği” gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin reddedilmesi, korunan menfaati geri dönüşü olmayan bir şekilde büyük ölçüde zarara uğratacağı gibi bu tür gerekçe ihtiyati haciz müessesi ile kanun koyucunun öngördüğü hukuki korumayı büyük ölçüde işlevsiz bırakmış olacağını, 2004 sayılı İİK 257 maddesi hükmünde de belirtildiği üzere; rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısının ihtiyati haciz isteyebileceğini, mevcut durumda meydana gelebilme riski yüksek ve alacaklı olarak müvekkili bankanın haklarını ihlal edebilecek nitelikte malvarlığını gizleme/kaçırma gibi durumlar nedeniyle hakkın elde edilmesinin zorlaşması veya tamamen imkansız hale gelmesi ihtimalinin söz konusu olduğunu, mahkemece ihtiyati haciz talebinin reddedilmesinin son derece hatalı olduğunu belirterek verilen ihtiyati haciz talebinin reddi kararının kaldırılmasına, müvekkili banka alacağının tahsilini teminen davalı borçlulara ait menkul ve gayrimenkul mallar ile 3.şahıslardaki hak ve alacakların ihtiyaten haczine, vekalet ücreti ve masrafların karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali davasıdır.
Talep ise, ihtiyati haciz istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş, karar talep eden vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İİK’nın 257/1.maddesine göre, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı… ihtiyati haciz talebinde bulunabilir.
İİK’nın 258/1. Maddesinin 2. cümlesine göre: “İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermeye mecburdur.” Bu madde uyarınca İhtiyati haciz talep eden, İİK’nın 257/1. Maddesi kapsamında bir para borcunun alacaklısı olduğunu, borcun rehinle temin edilmediğini ve borcun vadesinin gelmiş olduğunu yaklaşık olarak mahkemeye kanaat getirecek tarzda ispat etmek durumundadır.
Davacı- talep eden banka ile dava dışı … A.Ş. arasında akdedilen 19/09/2013 tarihli ve 27/07/2016 tarihli ve genel kredi sözleşmelerini, davalıların müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları, genel kredi sözleşmesi uyarınca kullandırılan krediye ilişkin borcun vadelerinde ödenmemesi üzerine hesap kat edilerek asıl borçluya ve müteselsil kefillere İzmir 2. Noterliğinin 22/07/2016 tarih ve 11845 yevmiye nolu ihtarname keşide edilerek ihtarnameye hesap özetinin eklendiği ve davalı borçlulara ihtarnameye konu borcun ödenmesi hususunun ihtar edildiği, ihtarın davalı …’ın adresinin kapalı olması nedeniyle tebliğ edilemediği, davalı …e’ 23/07/2016 tarihinde davalı …’a 22/07/2016 tarihinde tebliğ edildiği; ihtara konu borcun ödenmemesi üzerine İzmir 20. İcra Müdürlüğü’nün 2019/12743 E. sayılı dosyasında davalılar alıyhine icra takibi başlatıldığı anlaşılmıştır.
Davacı banka ile dava dışı …. A.Ş. arasında akdedilen 19/09/2013 tarihli ve 27/07/2016 tarihli ve genel kredi sözleşmeleri, davalıların her iki sözleşmeyi de müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış olmaları, hesap kat ihtarı ve dosya kapsamına göre, yaklaşık ispat olgusunun gerçekleştiği, kredi hesabının kat edilerek, asıl borçlu ve kefillere tebliğ edildiği, hesabın kat edilmesi ile borcun muaccel hale geleceği, kat ihtarı tebliğinin muacceliyet değil temerrüt şartı olduğu, itiraz eden kefillerin kefaletten doğan borcunun ipotekle temin edildiğine dair dosyada delil bulunmadığı anlaşıldığından, ihtiyati haciz isteminde yaklaşık ispatın yeterli bulunduğu ve bu suretle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 257. ve devamı maddelerinde oluşan ihtiyati haciz koşullarının gerçekleştiği gözetilerek ihtiyati haciz talebinin kabulü gerekirken yazılı şekilde ilk derece mahkemesince ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazlarının HMK 353/1-b-2. maddesi uyarınca kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak Dairemizce yeniden hüküm tesisine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜ ile; İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/07/2022 tarihli ve 2022/505 Esas sayılı ara kararının HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, KALDIRILAN KARARIN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
a-)Davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin KABULÜ ile; 1.342.168,19- TL alacak bakımından borçluların, gayrimenkul mal varlıkları ile üçüncü kişilerdeki ve bankalardaki hak ve alacaklarına yeter miktarının İİK’nun 257/1 maddesi uyarınca İHTİYATEN HACZİNE;
b-)İİK’nın 259. maddesi uyarınca alacaklıdan takdiren karşı tarafın ve üçüncü şahısların muhtemel zararlarına karşılık olarak alacak miktarının % 15′ i olan 201.325,23-TL tutarında nakit veya bir banka (kesin) teminat mektubunun ilk derece mahkemesi veznesine yatırılması veya sunulması halinde ihtiyati haciz talep edene kararın verilmesine,
c-)Teminat alınması ve devamındaki işlemlerin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
ç-)Harç peşin alındığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,
d-)Talep derdest dosya içerisinde yapıldığından davacı lehine ayrıca vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
ŞEKLİNDE YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; istinaf başvurusu sırasında davacıdan alınan istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
3-İstinaf incelemesi esnasında davacı tarafça yapılan 220,70-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 13,00-TL e-tebligat masrafı ve 31,00-TL posta masrafı olmak üzere toplam 264,70-TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 27/10/2022