Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/1617 E. 2022/1638 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1617
KARAR NO : 2022/1638

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/06/2022 ara karar tarihli
NUMARASI : 2022/231 (derdest dosya)
DAVA : Genel Kurul Kararının İptali İstemli
TALEP : İhtiyati Tedbir
BAM KARAR TARİHİ : 27/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 27/10/2022
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/06/2022 ara karar tarihli ve 2022/231 Esas sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı “…A.Ş.’nin 21.06.2007 yılında …. Odasına kaydolmuş olup; her türlü ve her boyutta sağlık tesisleri kurmak, ayakta ve yataklı hastalara sağlık hizmeti vermek, sağlık amaçlı tesisler kurmak, bu amaçla kurulan tesislerde sağlık hizmeti verebilmek için konusunda uzman doktor, hemşire ve sağlık personeli istihdam etmek üzere sağlık sektöründe hizmet veren bir hastane olarak … Vergi Dairesine kayıtlı olarak “… Caddesi No:… …/İzmir” adresinde faaliyetine devam ettiğini, müvekkilleri … ve…; davalı …A.Ş.’nin kurucularından olduğunu, halihazırda bu şirkette müvekkillerinden…’in %21,96, …’ın ise %20,34 oranında pay sahipliği bulunduğunu, … şirketinde pay sahibi olan müvekkillerinin, aynı zamanda şirketin yönetim kurulu üyesi iken şirketin 17.06.2021 tarihli Olağan Genel Kurul toplantısında alınan 2021/1 sayılı genel kurul kararı ile yönetim kurulunun azledildiğini ve 18.06.2021 tarih ve 2021/7 sayılı yönetim kurulu kararı ile yeni bir yönetim kurulu seçildiğini, Yönetim Kurulu Üyesi …’ın istifası neticesinde Yönetim Kurulu tarafından boşalan Yönetim Kurulu Üyeliği’ne …’ün getirildiği huzurdaki davaya konu genel kurul toplantısına ilişkin ticaret sicil gazetesi İlanı ile öğrenildiğini, anılan yönetim kurulunun seçilmesi sonrasında yönetim kurulu üyelerinin açıkça hukuka aykırı davranışları ve şirketi zararlandırıcı eylemleri neticesinde hem şirket hem de doğrudan müvekkil pay sahiplerinin zarara uğradığını, bu nedenle müvekkilleri ile davalı şirket arasında çok sayıda davanın halen derdest olduğunu, gelinen aşamada, davalı şirket yöneticilerinin bilinçli bir şekilde ve kötü niyetle ortaya koydukları hukuka aykırı davranışlarının önünü alabilmek ve zararlandırıcı eylemlerde kararların iptali için İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/619 E. sayılı dosya ile derdest olan Genel Kurul Kararlarının İptali konulu dava açıldığını, akabinde yine salt genel kurulda karar nisabını sağlayan hakim hissedarların müvekkillerin paydaşlıktan doğan haklarını gasp etmeye yönelik, şirket menfaati ve dürüstlük kurallarına aykırı kararların alındığı 24.09.2021 tarihli olağanüstü genel kurul davasında alınan kararların iptali için bu kez İzmir 3- Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/858 E. sayılı halen derdest olan dava açıldığını, davalı şirket yönetim kurulu ve hakim hissedarları tarafından hukuka aykırı olağanüstü genel kurul toplantıları ile müvekkillerin şirket hisseleri dürüstlük kuralına aykırı bir şekilde ketmedilmeye çalışılırken bir yandan şirket faaliyetinin adeta durma noktasına geldiğini ve şirketin iflasa sürüklendiğini, öte yandan, şirketin geldiği durumda 24.09.2021 tarihli genel kurul toplantısından bu yana şirketin ticari faaliyetini fiiliyatta neredeyse sonlandırdığını, çok sayısız İcra takibi ve yasal işleme maruz kaldığını, şirket açısından son derece önem arz eden kredi ve leasing borçlarının ödenmediğini, böylelikle şirketin içinin boşaltılarak geri dönülemez şekilde zarar oluştuğunu, müvekkillere yazılı ya da sözlü olarak herhangi bir bilgi verilmediğini ayrıca şirketin içerisinde bulunduğu mali felakete rağmen yönetim kurulu üyelerine fahiş rakamlarda huzur hakkı ödendiğini, bu durumun ise yöneticilerin şirketin çoğunluğunun menfaatine hareket etmesinden, şirketin menfaatini arka plana atmasından ve basiretsiz davranmasından kaynaklandığını, gelinen durumda Şirketin tedarikçi borçları, kredi borçları ve personel maaşları davalı Şirketin mevcut yönetimi tarafından kasti olarak halen ödenmediğini, şirketin cebri icra işlemlerine maruz bırakıldığını, ayrıca özel hastane olarak işletilen şirketin SGK cezasına ilişkin hukuki süreç gerektiği gibi takip edilmemekte olup böylelikle şirketin ticari faaliyetinin sonlanma noktasına geldiğini, takdir edileceği üzere basiretli bir yöneticinin/yönetim kurulu üyesinin, görev yaptığı şirketin menfaatlerini koruması “özen ve bağlılık. yükümlüğü” kapsamında zarara uğramasını önlemeye çalışması 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 369. maddesi amir hükmü ile de sabit olup, bunun yanı sıra “hesap verme borcu” da göz önüne alındığında, davalı şirket yönetim kurulu üyelerinin anılan işlemlerden dolayı sorumluluğu ve dolayısıyla uğranılan zararları tazmin etme yükümlülüğü altında bulunduğundan İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/78 E, sayılı dosyası ile şirket yöneticileri aleyhine sorumluluk davası da ikame edildiğini, buna göre 15.12.2021 tarihli 2021 yılı olağanüstü genel kurul toplantısının iptalini talep ettiğini, 15/12/2021 tarihli 2021 Yılı Olağanüstü Genel Kurul Toplantısında alınan kararlardan Sayın mahkemece yapılacak olan inceleme neticesinde gündemin (5), (6),(7) ve (8). Maddeleri kapsamında alınan kararlarının butlanla batıl olduğunun tespiti ile iptaline karar verilmesini talep ettiklerini, davaya konu genel kurul’un 5 numaralı gündem maddesine ilişkin olarak genel kurul toplantısı öncesinde ya da esnasında yönetim kurulu tarafından hangi bağımsız denetim kuruluşunun ne kadar süre ile görevlendirildiğine, adayların kimler olduğuna ve ücret tekliflerine dair bilgi verilmediğinden alınan kararın iptaline karar verilmesi gerektiğini, davaya konu genel kurul’un 6 numaralı gündem maddesine ilişkin olarak alınan şirket esas sözleşmesinin tadiline ilişkin objektif iyiniyet ve dürüstlük kurallarına aykırı kararın iptaline karar verilmesi gerektiğini, şirket esas sözleşmesinin genel kurul toplantısının divan teşekkülünün de düzenlendiği 18. maddesinin tadiline ilişkin karar davalı şirketin geçmiş genel kurul toplantılarında esas sözleşmeye aykırı şekilde oluşturulan divan heyetine meşruiyet kazandırmaya yönelik kötü niyetli ve dürüstlük kuralına aykırı bir karar olduğunu, aynı şekilde şirket esas sözleşmesinin genel kurul toplantılarında komiser bulundurulmasına ilişkin 19. ve 21. maddelerin tadiline ilişkin kararın da davalı şirketin geçmiş genel kurul toplantılarında yaşanan usulsüzlüklere meşruiyet kazandırmaya yönelik kötü niyetli ve dürüstlük kuralına aykırı bir karar olduğunu, 15.12.2021 tarihli genel kurul toplantısının (6) nolu kararı kapsamında şirket esas sözleşmesinin “şirketin sermayesi başlıklı 7 nolu maddesi”nin tadili oylanırken karar nisabına uyulmamış olduğundan alınan kararın yok hükmünde olduğunu, genel kurul toplantısının (7) nolu gündem maddesi uyarınca şirket sermayesinin 36.645.838,00-TL’den 109.937.514,00-TL’ye çıkarılmasına ilişkin kararın iptalini talep ettiklerini, sermaye artırım kararı azınlık pay sahiplerinin hisselerinin ketmedilmesi amacını taşıdığından açıkça kötü niyetli işbu kararın iptali gerektiğini, genel kurul toplantısının (7) nolu gündem maddesi şirket esas sözleşmesinin. 7 nolu maddesinde düzenlenen ağırlaştırılmış nisap ve imtiyaz hükümleri dikkate alınmaksızın alınmış bu bakımdan yok hükmünde bir karar olduğunu, 15.12.2021 tarihli genel kurul toplantısının (7) nolu gündem maddesinin oylanmasında karar nisabına uyulmamış olması toplantıda görevlendirilen bakanlık temsilcisi mahmut şaşmaz tarafından da tespit edildiğini, genel kurul toplantısının 6. maddesi doğrultusunda alınan karar usulüne uygun bir biçimde tescil edilmeden ve özel kurul tarafından onanmadan uygulanmasının mümkün olmadığını, dürüstlük kuralına aykırı alınan 15.12.2021 tarihli genel kurulun (8) numaralı kararının iptali gerektiğini, açıklanan nedenlerle dava konusu kararların ttk ve hmk kapsamında icrasının geri bırakılması için ihtiyati tedbir kararı verilmesine karar verilmesi gerektiğini, ileri sürerek, ivedilikle; Davalı Şirketin 15.12.2021 tarihinde gerçekleşen 2021 Yılı 2. Olağanüstü Genel Kurul Toplantısında alınan ve taraflarınca muhalefet şerhi düşülen (5), (6), (7), (8). maddelerinin icrasının geri bırakılması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıların genel kurulun çağrı usul ve esaslarına itirazı olmadığını, dava dilekçesinde belirttiği üzere gündemin 5-6-7 ve 8. Maddelerinin iptalini istediği, iptali istenen 6-7.maddelerinde ise kısmi itirazda bulundukları ,bu nedenle genel kurul tamamının butlan ile iptaline ilişkin talebin usul ve yasaya aykırı olduğu, gündemin 6. Maddesinde yer alan ana sözleşme tadiline ilişkin gündem maddesinde ana sözleşmenin 16-17-19-21 ve 30. Maddelerinin kaldırılmasına ilişkin düzenlemenin sadece komiser (bakanlık temsilcisi) – bulundurulmasına ilişkin hükmün kaldırılmasına itiraz edildiği, 16-17-21 ve 30. Maddelerde tadilin kesinleştiği bu yöndeki dava haklarının sona erdiği, gündemin 6.maddesinde tadil edilen 7-10-18 ve 20 .maddelerinden ; ana sözleşmenin 7 ve 18. Maddelerinin tadiline ilişkin hükümlere karşı dava ikame edildiği, ana sözleşmenin 10 ve 20. Maddelerine ilişkin tadile karşı dava ikame edilmemiş olmakla kesinleştiği, davacı her ne kadar tüm genel kurulun butlana tabi olduğu iddiası ile dava ikame etmiş ise de çağrı ve diğer unsurlarda usul ve yasaya aykırı olduğu yönünde iddiası bulunmadığı, bu nedenle butlan davası ikame edilmesi mümkün olmadığı ve usul yönünden davacının dilekçesinde belirttiği iddialar yönünden iptal davası olarak görülmesi gerektiği, davacıların TTK. 454. maddesi kapsamında İPSÖK kararına karşı iptal davası ikame etmediği bu nedenle 15.12.2021 tarihli genel kurulun kesinleştiği, İş bu davada davacı ;5.12.2021 tarihli genel kurulun 5,6,7 ve 8 .maddelerine karşı dava ikame ettiğini ,diğer maddelerine ilişkin dava açmadığını, oybirliği ile kabul edilen kararlara karşı davacıların dava açma hakkının bulunmadığı, şirketin 17.06.2021 tarihli genel kurulda seçilen yeni yönetim kurulunun teknik iflasta olan bir şirketi devir aldığı şirketin 17.06.2021 tarihi itibari ile 72.000.000-TL borç ile devir alındığı, davacıların şirketten ticari kayıtlarda sabit olduğu üzere 32.500.000-TL borç aldıklarını, davacıların şirketi içten içe ve örtülü şekilde kötü idare ettiklerini, bunu gizlemek için bağımsız denetim şirketine belge vermediklerini ve bağımsız denetim şirketinin haklı nedenle sözleşmeyi fesih ettiği, yönetimin fesih sonrası tayin ettiği denetçinin de belge kayıtların incelenmesi temin edilmediği için istifa ettiği , 17.06.2021 tarihli görevlerinin sona erdiği genel kurula kadar denetçi tayini olmadığı , şirketin 2019 -2020 dönemlerine ilişkin faaliyet raporu, finansal tabloların bulunmadığı, yeni yönetim kurulunun 03.09.2021 tarihli tutanakla şirketin 18.06.2021 tarihi itibari ile borçlarının ancak tespit edildiği, 24.09.2021 tarihli genel kurulda sermaye artırımı yapmak üzere toplanılan genel kurulun davacıların muhalefeti nedeni ile akamete uğradığı, bu genel kurulda şirketin durumunun izah edilmesine rağmen kasıtlı olarak 27.10.2021 tarihli ihtar keşide edilerek bizzat davacıların neden olduğu borçların ;davacılar keşide edilen ihtar ile tekrar sorulduğu, şirketin banka ve leasing şirketlerine olan borçların ve taksitlerin aksatılmasının davacılar döneminde gerçekleştiği, divan teşekkülünün tadiline ilişkin ana sözleşme tadilini içeren gündemin 6. Maddesinin 22.08.2016 tarih ve 9142 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde Genel Kurulun çalışma usul ve esaslarına ilan edilmek suretiyfe tadil edildiği ; diğer yandan 6103 sayılı yasanın 22/1 maddesi içeriğinde ‘Anonim şirketler esas sözleşmelerini ve limited şirketler şirket sözleşmelerini, yürürlük tarihinden itibaren oniki ay içinde Türk Ticaret Kanunuyla uyumlu hale getirirler. Bu süre içinde gerekli değişikliklerin yapılmaması halinde, esas sözleşmedeki ve şirket sözleşmesindeki düzenleme yerine Türk Ticaret Kanunu’nun ilgili hükümleri uygulanır.” Hükmü dikkate alındığında dahi divan teşekkülüne ilişkin davacı iddialarının yasal dayanağının kalmadığı, genel kurulun 6. Maddesinde esas sözleşmenin 7. Maddesine ilişkin karar oylanırken A grubu imtiyaz sahibi olan hissedarların 2/3’ünün muvafatine ilişkin imtiyaz haklarının TTK 454. Maddesi ve yargı kararları kapsamında İPSÖK toplantısında onama kararı alınmak suretiyle yerine getirildiği, TTK’nun 454/3. Maddesinde özel kurulun imtiyazlı payları temsit eden sermayenin yüzde altmışının çoğunluğuyla toplanacağı , toplantıda temsil edilen payların çokluğu ile karar almasının düzenlendiği, toplantı ve karar nisabının kanun ile belirlendiği , 2/3 nisabın bu oylamada da kullanılması gerektiğine ilişkin iddianın kanun ile belirlenmiş nisap karşısında dinlenebilirliğinin olmadığı , nitekim TTK’nun 454/4. Maddesinde “Çağrıya rağmen, süresi içinde özel kurul toplanamazsa, genel kurul kararı onaylanmış sayılır” hükmü dikkate alındığında ise davacıların iddia ettiği nisap tartışmasının hukuki dayanaktan yoksun olduğu, Kaldı ki esas sözleşmenin 7. maddesindeki Gerek sermayenin arttırılması ve gerekse azaltılması ile ilgili kararlar, kanunun bu hususlarda aradığı Nisaplara ilaveten (A) grubu hissedarlarının en az 2/3’sinin yazılı muvafakati ile mümkündür hükmünün bir nisap düzenlemesi olduğu ( kabul anlamına gelmemek üzere ) varsayımında, bu düzenlemenin hukuken geçersiz sayılmasının gerekeceği, TTK’nun 455. Maddesinde genel kurul kararlarının ortaklar arasında tescile tabi olmaksızın meri olduğu; genel kurulun 3. Kişilere karşı etkisinin tescil ile geçerli olduğu,genel kurulda alınan kararların ortaklara karşı uygulanır nitelikte olduğu , 17.06.2021 tarihli olağan genel kurulda 2019 -2020 dönemlerine ilişkin şirketin bağımsız denetiminin yapılmadığı, yine faaliyet raporları ile finansal tabloların sunulmaması nedeni ile davacı ortaklara açılacak dava hakkında bilgi verilerek genel kurula tüm ortaklara açıklama yapılmasının yönetim kurulunun iyi niyetinin kanıtı olduğu , bu davaları açma yetkisinin yönetim kurulunda olmasının genel kurula sunulmasına engel teşkil etmediği savunarak, davacıların davasının ve tedbir istemlerinin reddine yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “… taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davacıların ortağı olduğu davalı şirketin 15/12/2021 tarihinde yapılan 2021 yılı olağanüstü genel kurul toplantısında, gündemin (5), (6), (7) ve (8) maddeleri kapsamında alınan kararların, esas sözleşmede ve TTK düzenlenen çoğunlukla alınıp alınmadığı, kararların esas sözleşme ve TTK ya aykırı olup olmadığı, imtiyazlı pay sahiplerinin imtiyaz haklarının ihlal edilip edilmediği, kararların şirket ortaklarının menfaatine ve dürüstlük kuralına aykırı olup olmadığı, bu kapsamda kararların butlan ile batıl olup olmadığı, iptali gerekip gerekmediği hususlarından ibaret olduğu, her ne kadar davacı vekili iptali ve butlan ile malul olduğunun tespiti istenen genel kurul kararlarının icrasının hüküm verilinceye kadar durdurulması talebinde bulunmuşlar ise de, zararda ve alacaklıların haciz baskısı altında olduğu beyan edilen davalı şirketin sermaye arttırımını içerir genel kurul kararlarının icrasının tedbirin durdurulmaması halinde, davacıların ve diğer ortakların uğraması ihtimal dahlinde olduğu beyan edilen mağduriyet telafisi mümkün iken, özellikle zararda olduğu ve haciz baskısı altında olduğu beyan edilen davalı şirketin sermaye arttırımına ilişkin genel kurul kararlarının icrasının tedbiren durdurulmasını, şirketin borca batıklığı ve doğrudan doğruya iflasının istenmesi sonucunu doğurabileceği hususu da dikkate alındığında, kararların hukuka aykırılığın tespiti bu aşamada toplanacak delillerin ikamesi sonucuna bağlı olduğu, mevcut delil durumuna göre tedbir kararı verilmesini gerektirir şartların oluşmadığı…” gerekçesiyle, davacılar vekilinin iptali ve butlanla malul olduğunun tespiti istenen genel kurul kararlarının icrasının durdurulmasına ilişkin tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verildiğini, ancak yerel mahkemece verilen bu ara kararın, dava konusu somut olay içeriğine ve hukuka aykırı olduğu gibi, eksik inceleme ve hatalı değerlendirmeler neticesinde ve gerekçesiz olarak verildiğini, TTK 449. Maddesi uyarınca yönetim kurulu üyelerinin görüşü alınmaksızın gerekçesiz bir şekilde ihtiyati tedbir taleplerinin reddine ilişkin ara karar kurulmasının açıkça usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu genel kurul kararlarının icralarının durdurulması amacıyla hem HMK’nun ihtiyati tedbire ilişkin hükümleri, hem de TTK 449. Maddeleri uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilmesi talep edilmiş fakat tedbir kararı verilmeden önce TTK 449’a uygun bir şekilde yönetim kurulu üyelerinin görüşünün alınmamasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, 15/12/2021 tarihli 2. Olağanüstü genel kurul toplantısında alınan ve müvekkilleri tarafından olumlu oy kullanmayarak muhalif kalınmasına rağmen alınan olağanüstü genel kurul toplantısı kararlarının iptal ve butlanına karar verilmesinin talep edildiğini, ihtiyati tedbir kararı verilmemesi halinde müvekkilleri bakımından telafisi imkansız zararlar doğacağını belirterek, müvekkilinin fazlaya ilişkin her türlü hak, dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla, dava konusu genel kurul kararlarının icralarının durdurulması amacıyla hem HMK’nun ihtiyati tedbire ilişkin hükümleri, hem de TTK 449. madde uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilmesinin talep edildiği ancak yerel mahkemece herhangi bir inceleme yapılmaması, tedbir kararı verilmeden evvel TTK 449. maddesine uygun şekilde yönetim kurulu üyelerinin görüşünün alınmaması ve taleplerinin gerekçesiz olarak reddinin usul ve yasaya aykırı olduğundan yerel mahkemenin 22/06/2022 tarihli hukuka ve hakkaniyete aykırı ara kararın kaldırılmasına, ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için yasanın aradığı yaklaşık ispat şartının somut olayda gerçekleştiğini, dava süreci boyunca müvekkilinin telafisi güç zararlarının doğmaması, elde edeceği maddi kazançlardan mahrum kalmaması amacıyla yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, HMK’nun ihtiyati tedbire ilişkin hükümleri ve TTK 449. maddesi gereği davalı şirketin 15/12/2021 tarihli 2021 yılı 2. Olağanüstü genel kurul toplantısında alınan 5, 6, 7 ve 8 numaralı kararlarının icrasının geri bırakılmasına ve ihtiyati tedbire hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; şirket genel kurul karar iptali istemine ilişkindir.
Talep ise; davalı şirketin 15/12/2021 tarihinde yapılan 2021 yılı 2. Olağanüstü genel kurul toplantısında alınan 5-6-7 ve 8 nolu kararlarının icrasının geri bırakılması için ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.
Mahkemece; ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiş olup, karar davacılar vekili tarafından istinaf edilmiştir.
6100 sayılı HMK. 389. maddesinde; mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilecektir.
6102 sayılı TTK.’nın, “Genel Kurul Kararının İptali II-Kararın yürütülmesinin geri bırakılması başlıklı 449. maddesi, “(1) Genel kurul kararı aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı takdirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebilir.” hükmü düzenlenmiştir.
6102 sayılı TTK.’nın 449. maddesi uyarınca; genel kurul kararının yürütülmesinin geri bırakılmasına ilişkin karar dava açıldıktan sonra ve yönetim kurulu üyelerinin görüşü alındıktan sonra verilebilen özel geçici hukuki koruma kararı yani bir başka anlatımla özel bir ihtiyati tedbirdir.
Yönetim kurulu üyelerinin görüşünün alınması mahkemenin takdirine bağlı olmayan yürürlüğün geri bırakılması talebi hakkında karar verilebilmesinin yasal koşuludur.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; davacılar vekilinin dava dilekçesinde ihtiyati tedbir isteminde bulunduğu, mahkemenin 21/03/2022 tarihli tensip zaptı 15 nolu ara kararı ile, TTK’ nın 449. maddesi uyarınca yönetim kurulu üyelerinin örüşü alındıktan sonra ihtiyati tedbir talebinin değerlendirilmesine karar verildiği, daha sonra 22/06/2022 tarihli celsede tensip zaptı 15 nolu ara kararından rücu edilmeden ve yönetim kurulu üyelerinin görüşü alınmadan ve alınmama gerekçesi de açıklanmadan ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verildiği görülmekle, söz konusu ara kararı usul ve yasaya uygun olmamıştır. ( Aynı yönde Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 16/09/2013 tarihli 2013/12965 esas – 2013/15637 karar sayılı ilamı).
Açıklanan tüm bu gerekçelerle; davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan kabulüne; davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353-(1)-a-6 maddesi gereğince; dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İhtiyati tedbir talep eden/davacılar vekilinin istinaf itirazlarının KABULÜ ile, İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/06/2022 ara karar tarihli ve 2022/231 Esas sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Talep eden/davacılar vekilinin diğer istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İSTİNAF AŞAMASINDA; talep eden/davacılar tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının talep halinde davacılara iadesine,
5-İstinaf aşamasında talep eden/davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek nihai kararda ele alınmasına,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 27/10/2022