Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/1610 E. 2022/1519 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1610
KARAR NO : 2022/1519

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/06/2022 tarihli ara karar
NUMARASI : 2022/224 Esas (derdest dosya)

TALEP : Ticari Şirkete Kayyım Atanması

BAM KARAR TARİHİ : 12/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 12/10/2022
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/06/2022 ara karar tarihli ve 2022/224 Esas sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
TALEP:
Davacı/ihtiyati tedbir talep eden vekili 10/06/2022 tarihli duruşmada; yeni bir icra takibiyle ilgili bilgi edindiklerini, davalı şirket aleyhine …. isimli kişi tarafından 1.500.000,00 TL’lik bir icra takibinin başlatıldığını öğrendiklerini, bu takipte okuldaki demirbaşların haczedildiğini, davalı şirket ile aynı adreste faaliyette bulunan dava dışı …. ‘nin yetkilisinin …. olduğunu, davalı şirketin dava dışı bu şirketin sahibine borçlandırıldığını, bu konuda Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunacaklarını, ayrıca davalı şirket hakkındaki icra takiplerine ilişkin dosya dökümlerine ulaştıklarını, yine davalı şirket hakkında da ayrıca tahliye davası açıldığını, İzmir 6. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2021/1160 Esas sayılı dosyasında görüldüğünü, ayrıca davalı …. ‘ın davalı şirketteki hissesi üzerine haciz konulduğunu ve satış yapıldığını ancak ihalenin feshi davası açıldığı için kesinleşmediğini belirterek, bu belgeler çerçevesinde davalı şirkete kayyım atanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalılar vekili 21/06/2022 havale tarihli beyan dilekçesinde özetle; davacı tarafın kayyım atanması isteğini kabul etmediklerini, davacı tarafın beyanlarının gerçeği yansıtmadığını, TTK gereği limited şirketlerde şirketin yönetim organından yoksun kalması ve bu yoksunluğun başka bir yolla giderilememesi hallerinden birisinin olması durumunda temsil kayyımı atanabileceğini, şirketin tasfiye ve fesih aşamasında olmadığını, bunu yanısıra limited şirketlerde tasfiye davası açılması şartlarının oluşmadığını, “uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli organlarından birinin mevcut olmaması” koşulunun bulunmadığını; kayyımın belirli işleri görmek veya malvarlığını yönetmek için atandığını, ticaret şirketlerine kayyım atanması ile ilgili olarak TTK’da bir düzenleme olmadığını, anonim şirketin kanunen gerekli organlarından birinin yokluğu halinde Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre mahkemece yönetim kayyımı atandığını; ortakların her konuda aynı fikirde olmalarının beklenemeyeceğini, kimisi bir yatırımı desteklerken, kimisinin de karşı çıkabileceğini, ancak bu tür fikir ayrılıklarının kayyım atanmasını haklı göstermediğini, dava dilekçesindeki müvekkili …. ‘ın “şirketi iyi yönetemediği, temsil edemediği, ortaklığı zarara uğrattığı veya şirketin beklenen karlılığa ulaşmadığı” şeklindeki iddialarla kayyım tayin edilemeyeceğini, şirketin süreklilik arz ettiğini ve kayyımın ekstra yapacağı bir husus olmadığını savunarak davanın ve kayyım atanması isteğinin reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARI:
İlk derece mahkemesince; “…sunulan belgelerin mahkememizin 11/03/2022 tarihli ara kararından uzaklaşmayı gerektirir nitelikte olmaması, davacı tarafça verilmiş ve sonuca bağlandığı ya da doğruladığı belli olmayan şikayet dilekçelerinden yola çıkılarak yaklaşık ispat kuralının gerçekleştiğinden söz edilemeyeceği, koşullarda herhangi bir değişikliğin bulunmadığı; diğer yandan mahkememizin 11/03/2022 tarihli ara kararına karşı istinaf kanun yolu açık olmasına rağmen bu yola da gidilmediği…” gerekçesiyle “Davacı vekilinin 10/06/2022 tarihli duruşmada ileri sürdüğü davalı şirkete tedbiren kayyım atanması yönündeki isteğin REDDİNE…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince verilen 24.06.2022 tarihli ara kararın hukuka aykırı olduğunu, talep dilekçesinde sundukları ve yeni ulaşılan bilgi ve belgeler yeterince değerlendirilmeden, davalı taraflarca yapılan muvazaalı işlemlere ait belgeler dikkate alınmadan karar verildiğini, davalı firmada müvekkiline tebligat yapılmadan Genel Kurul toplantısı yapıldığını, müvekkiline haber verilmeden şirketin adresinin faaliyet gördüğü yerden başka bir yere alındığını ve alınan yerde okul olmadığını, anaokulu bahçesinde nişan, düğün gibi organizasyonlar yapıldığını, çocukların uyku ve dinlenme yeri olarak kullanılan odanın, gelin odası ve soyunma odası olarak kullanıldığını, bu konu hakkında İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne şikayette bulunduklarını, …. anaokulunda çocuklara ikram edilen gıda ürünlerinde süte su karıştırıldığına dair ceza tutanağı düzenlendiğini, şirketin içini boşaltmak için muvazaalı olarak …. Sahibi …. alacaklı gösterilerek …. Firmasının avukatı Av. …. aracılığı ile İzmir 24. İcra Müdürlüğünün 2020/7526 sayılı dosyası ile 1.500.000,00 TL’lik icra takibi yapıldığını, muvazaalı bir icra takibi yapıldığını, ticari defterlerde böyle bir borç olmadığını, ticari defterlerin incelenmesi sonucunda bu durum ortaya çıkacağını, davalı şirket hakkında İzmir 6. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2021/1160 E. Sayılı dosyasında tahliye davası açıldığını, büyük ortak …. ‘ın hissesinin icra yolu ile satıldığını, İzmir 2. İcra Hukuk Mahkemesinin 2022/264 E. Sayılı dosyası ile ihalenin feshi davası açıldığını, davalıların, hisseleri devretmeden, muvazaalı hacizlerle şirketin içini boşaltmaya başladıklarını, ayrıca okulda sigortasız öğretmenler çalıştırıldığını, okula herhangi bir denetim geldiğinde öğretmenlerin saklandığını, bu durumun da öğrenci kaybına neden olduğunu, müvekkilinin, şirket ortağı olduğu halde şirketin içine polis çağırmadan girebilmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin ortağı olduğu okula alınmadığını, kayyum atanmadığı takdirde müvekkilin haberi dahi olmadan, % 20 ortağı olduğu şirketin içinin boşaltılmış olacağını, hesapların doğru bir şekilde denetlenebilmesi için müdahale edilmesi gerektiğini, sunulan belgeler nedeniyle yaklaşık ispat kuralının gerçekleştiğini belirterek ilk derece mahkemesinin 24.06.2022 tarihli ara kararının kaldırılmasına, davalı şirkete tedbiren kayyım atanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davalı …. ‘ın davalı-…. ‘ de ki çıkma payı bedelinin davalının ağır kusurları bulunduğu iddiasıyla ödenerek ortaklıktan çıkarılmasına, mümkün olmadığı takdirde şirketin feshine karar verilmesi istemine ilişkindir.
Talep; davalı şirkete kayyım atanması istemine ilişkindir.
Mahkemece, ihtiyati tedbir taleplerinin reddine karar verilmiş olup; karar ihtiyati tedbir isteyen (davacı) vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 427. Maddesine göre; Vesayet makamı, bir tüzel kişi gerekli organlardan yoksun kalmış ve yönetimi başka yoldan sağlanamamışsa bir yönetim kayyımı atar.
HMK’nın 389/(1). maddesinde, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle bir hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacak ya da tamamen imkansız hale gelecek ise veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği hükme bağlanmıştır.
İhtiyati tedbir talep eden, HMK’nın 390/(3). maddesi uyarınca, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.
Eldeki davanın koşullarına yönelik deliller toplanıp, davalı şirketin kayıt ve belgelerinin bilirkişi incelemesi suretiyle incelenmesi gerekmektedir.
HMK’nın 389. maddesi gereğince, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler göz önünde tutulduğunda davalı müdürün şirketi temsil yetkisinin kısıtlanması, davacıya tek başına şirketi temsil konusunda yetki verilmesi ve dava dışı şirkete yönetim kayyımı atanması hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmesi konusunda yaklaşık ispatın bu aşamada sağlanmadığı ve şirkette organ boşluğu da bulunmadığı anlaşıldığından, delillerin toplanmasından sonra yeniden ihtiyati tedbir talep edilmesine yasal bir engel bulunmadığından, mahkemece ihtiyati tedbir talep tarihi itibariyle yazılı şekilde karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına karşı ihtiyati tedbir talep eden( davacı) vekili tarafından yapılan istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Kayyım atanmasını talep eden/davacı vekilinin İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/06/2022 ara karar tarihli ve 2022/224 Esas sayılı ara kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gereken istinaf karar harçları başlangıçta peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Kayyım atanmasını talep eden/davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.12/10/2022