Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/1564 E. 2022/1522 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1564
KARAR NO : 2022/1522

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/03/2022 (Dava) – 17/06/2022 (Karar)
NUMARASI : 2022/291 Esas – 2022/615 Karar

DAVA : Ticaret Sicil Memurunun Kararına İtiraz

BAM KARAR TARİHİ : 12/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 12/10/2022
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/06/2022 tarih ve 2022/291 Esas – 2022/615 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkili şirketin her bir ortağın % 50’şer paya sahip olduğu iki ortaklı bir limited şirket olduğunu, şirket ortaklarından olan …. ’nın 16/12/2021 tarihinde vefat ettiğini, bunun üzerine müdürler kurulu tarafından 03/03/2022 tarihinde olağanüstü genel kurul yapılmasına karar verildiğini, yapılan olağanüstü genel kurulda da TTK’nın 596/2. maddesi uyarınca vefat eden ortağın mirasçılarının ortaklığa kabulünün reddedildiğini, “vefat eden ortağa ait esas sermaye payının güncel karşılığının 2.650.000 TL kabul edilerek bu tutarın vefat eden ortağın mirasçılarına ödenmesinin teklif edilmesine” karar verildiğini, bu genel kurul kararının tescil edilmek üzere …. ‘ne gönderildiğini ancak isteğin reddedildiğini, gerekçe olarak da “1-Şirkette veraseten pay sahibi olanların mevcut (halen hayatta olan) ortakla eşit paya sahip olması, 2-Esas sermaye payının güncel değerine yönelik dayanak veri bulunmaması” hususunun gösterildiğini, TTK’nın 32. maddesinde belirtildiği üzere sicil müdürünün görevinin tescil için aranan kanuni şartların var olup olmadığını incelemek olduğunu, Türk Ticaret Kanunu’nun 596. maddesinde düzenlenen “ortaklığa red” müessesesi açısından vefat eden ortağa ait payın güncel değerinin belirlenmesi hususunun kanunda açıkça düzenlenmediğini, bu değerin belirlenmesine yönelik iş ve işlemlerin sicil müdürünün inceleme yetkisine dahi olmadığını, Türk Ticaret Kanunu’nun 596/2.maddesinin ortaklığa red durumunda yalnızca vefat eden ortağa ait payı gerçek değeri üzerinden devralmanın önerilmesini aradığını, bunun rakamsal boyutunun sicil müdürünün inceleme yetkisinde olan “kanuni şartların varlığı” çerçevesinde olmadığını; 03/03/2022 tarihli olağanüstü genel kurul kararında TTK’nın 596/2 maddesine uygun olarak vefat eden ortağa ait pay devrinin kimin hesabına gerçekleştirileceğinin yani pay devrinin kime yapılacağının da kararlaştırıldığını ancak genel kurul kararının ilgili kısmının Sicil Müdürlüğü tarafından sanki “banka hesabı” kavramındaki hesap kelimesi gibi algılandığını, genel kurul tarafından karara bağlanan hususun vefat eden ortağa ait payın kime devredileceği olduğunu, 03/03/2022 tarihli genel kurul kararında “vefat eden ortağa ait payın bir kısmının şirket ortağı …. ’na, bir kısımın ise üçüncü kişi konumundaki …. ’a devrinin” kararlaştırıldığını, devrin yapılacağı kişiler yönündan kanuna aykırı bir durumun söz konusu olmadığını, TTK’nın 596/1 maddesinde de belirtildiği gibi esas sermaye payının miras yoluyla devri halinde esas sermaye payının miras hakkının doğumu yani murisin ölümüyle birlikte mirasçılara geçeceğini ancak bu durumda payı iktisap eden mirasçıların doğrudan ortak sıfatını kazanmayacağını, miras yoluyla pay iktisabının gerçekleştiği tarih ile bu tarihten üç ay sonraki tarih arasındaki süreçte miras yoluyla pay iktisap eden kişilerin ortak sıfatına haiz olmadıkları kabulününden hareketle 03/03/2022 tarihli olağanüstü genel kurulunun çağrısında henüz ortaklık sıfatını kazanmayan vefat eden ortağın mirasçılarına çağrı yapılmadığını, zira; bu kişilerin ortaklık sıfatını kazanmadıklarından genel kurula katılma ya da oy kullanma hakkından mahrum olduklarını, bu nedenle de bu kişiler olmaksızın genel kurul kararlarının alındığını ileri sürerek, …. Müdürlüğü’nün 15/03/2022 tarihli ve 2022-GD-255 sayılı kararının kaldırılarak 03/03/2022 tarihli olağanüstü genel kurul kararlarının tesciline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP:
Dava dilekçesi davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalı tarafından yasal süre içerisinde cevap dilekçesi verilmemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “…davacı şirketin % 50 pay sahibi ortağı olan …. ’nın 16/12/2021 tarihinde vefat etmesi üzerine davacı şirkette çağrısız olarak yapılan 03/03/2022 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında …. tarafından tek başına alınan kararla “TTK’nın 596/2. maddesi uyarınca vefat eden ortağın mirasçılarının ortaklığa kabulünün reddine” karar verilmiştir. Aynı toplantıda “vefat eden ortağın mirasçılarına geçen esas paylarının gerçek ve güncel değerinin 2.650.000,00 TL olarak kabulü ile veraset ilamındaki payları oranında nakden ve defaten ödenmek suretiyle teklif edilmesine” de karar verilmiştir. 03/03/2022 tarihli toplantıda alınan bu kararların tescili isteği ise davalı …. Müdürlüğü tarafından reddedilmiştir. Kanun hükümlerine göre olgunun/kararın tescilinin mümkün olmaması, tescilin isteğe bağlı ya da zorunlu olmaması, başvuru şartlarının yerine getirilmemiş olmasına rağmen başvurunun kabul edilmiş olması, tescil isteğine dayanak belgelerin sunulmamış olması, olgunun yasal şartları taşımıyor olması gibi durumlarda tescil isteğinin reddine karar verilebilir. Limited şirketin tüm ortakları veya temsilcileri, aralarından biri itirazda bulunmadığı takdirde, çağrıya ilişkin usule uyulmaksızın genel kurul toplantısı yapabilir. Çağrısız genel kurul yapılabilmesi için genel kurulda bütün pay sahipleri veya temsilcileri hazır bulunması ve bunlardan hiçbirinin itirazda bulunmaması gereklidir. Tescili istenen toplantı tek başına …. tarafından yapılmış ve onun tarafından da söz konusu kararlar alınmıştır. Yukarıda da belirtildiği üzere; murisin şirket içindeki payı diğer ortakların bir onayı veya izni olmaksızın doğrudan mirasçılarına geçebilecektir. TTK’da genel kurula verilen red hakkı geriye etkili olarak sonuç doğurmakla birlikte payları miras, mal rejimi ya da cebri icra yoluyla iktisap eden üçüncü kişi red kararı verilene kadar geçen süre içinde gerçekleştirilecek genel kurul toplantılarında oy kullanabilecek iken, mirasçılara toplantıya davet yapılmamıştır. Nitekim; davalı …. ‘nün tescil istemi üzerine görüş sorduğu Ticaret Bakanlığı tarafından gönderilen yazıda da bu hususa değinilmiştir. Diğer yandan; TTK’nını 596. maddesinin 2. fıkrasının gerekçesine göre şirketin söz konusu kişiyi reddedebilmesi, yani ortak olarak kabul etmediğini bildirebilmesi için, ona payı gerçek değerinden almayı önermesi ve alacak kişiyi de göstermesi gerekir. Davacı tarafça red kararı verilen 03/03/2022 tarihli toplantıda mirasçılara ilişkin red kararının yanı sıra “vefat eden ortağın mirasçılarına geçen esas paylarının gerçek ve güncel değerinin 2.650.000,00 TL olarak kabulü ile veraset ilamındaki payları oranında nakden ve defaten ödenmek suretiyle teklif edilmesine” de karar verilmiş olmasına rağmen teklife ilişkin bir belge sunulmamıştır. TTK’nın 32. maddesi gereğince sicil müdürünün tescil için aranan kanuni şartların var olup olmadığını inceleme yükümlülüğü vardır. Dolayısıyla tescil isteğinin reddine ilişkin karar da bu yükümlülüğün bir gereği olarak verilmiş olup, kararların tescili koşullarının bulunmadığı…” gerekçesiyle davanın REDDİNE karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, ortaklığa red müessesi açısından herhangi bir pay oranının belirtilmediğini, yani vefat eden ortağın payı ne olursa olsun şirket tarafından vefat eden ortağın mirasçılarının red hakkının olduğunu, ancak İlk Derece Mahkemesinin gerekçesinin yerinde olduğunun kabul edilmesi halinde %50 üzeri oranda paya sahip bir ortağın vefatı halinde bu ortağın mirasçılarının genel kurula davet edilmesi ve şirketin ortaklığa red iradesinin aksi yönde oy kullanması halinde ortaklığa red müessesesinin uygulanmaz hale geleceğinin açık olduğunu, böyleyken kanunkoyucunun dahi öngörmediği bir istisnai durumun yargı mercileri eliyle uygulama alanı bulmasının kabul edilemeyeceğini, ortaklığa red iradesinin ortaya konulmasından sonra vefat eden ortağa ait payın gerçek ve güncel değeri 2.650.000 TL kabul edilerek mirasçılara ödenmesinin teklif edilmesine ve karar altına alınan diğer bir madde olarak da bu payın …. ve …. ‘ın hesabına yapılması suretiyle vefat eden ortağın payının alıcılarının da gösterildiğini, anılan genel kurul tutanağında kanunkoyucunun öngördüğü biçimde hem vefat eden ortağın mirasçılarına murise ait payın değerinin ödenmesi noktasında yapılacak teklifin karar altına alındığını hem de bu payın kim/kimler tarafından alınacağının da açıkça gösterildiğini belirterek; istinaf incelemesinin duruşması olarak icrasına, davanın reddi yönündeki İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; 6102 sayılı TTK’ nın 34/1 maddesi uyarınca ticaret sicil memurunun kararına itiraz istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebebleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Davada, davalı müdürlüğün ret kararının davacı tarafa 21/03/2022 tarihinde tebliğ edildiği, davanın ise 8 günlük yasal süresi içerisinde 28/03/2022 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda; davacı şirketin % 50 pay sahibi ortağı olan …. ’nın 16/12/2021 tarihinde vefat etmesi üzerine davacı şirkette çağrısız olarak yapılan 03/03/2022 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında …. tarafından tek başına alınan kararla TTK’nın 596/2. maddesi uyarınca vefat eden ortağın mirasçılarının ortaklığa kabulünün reddine karar verilmiştir. Aynı toplantıda, vefat eden ortağın mirasçılarına geçen esas paylarının gerçek ve güncel değerinin 2.650.000,00 TL olarak kabulü ile veraset ilamındaki payları oranında nakden ve defaten ödenmek suretiyle teklif edilmesine de karar verilmiştir. Ancak; 03/03/2022 tarihli toplantıda alınan bu kararların tescili isteği ise davalı …. tarafından reddedilmiştir.
Kanun hükümlerine göre olgunun/kararın tescilinin mümkün olmaması, tescilin isteğe bağlı ya da zorunlu olmaması, başvuru şartlarının yerine getirilmemiş olmasına rağmen başvurunun kabul edilmiş olması, tescil isteğine dayanak belgelerin sunulmamış olması, olgunun yasal şartları taşımıyor olması gibi durumlarda tescil isteğinin reddine karar verilebilir. Limited şirketin tüm ortakları veya temsilcileri, aralarından biri itirazda bulunmadığı takdirde, çağrıya ilişkin usule uyulmaksızın genel kurul toplantısı yapabilir. Çağrısız genel kurul yapılabilmesi için genel kurulda bütün pay sahipleri veya temsilcileri hazır bulunması ve bunlardan hiçbirinin itirazda bulunmaması gereklidir. Tescili istenen toplantı tek başına …. tarafından yapılmış ve onun tarafından da söz konusu kararlar alınmıştır. Yukarıda da belirtildiği üzere; murisin şirket içindeki payı diğer ortakların bir onayı veya izni olmaksızın doğrudan mirasçılarına geçebilecektir. TTK’da genel kurula verilen red hakkı geriye etkili olarak sonuç doğurmakla birlikte payları miras, mal rejimi ya da cebri icra yoluyla iktisap eden üçüncü kişi red kararı verilene kadar geçen süre içinde gerçekleştirilecek genel kurul toplantılarında oy kullanabilecek iken, mirasçılara toplantıya davet yapılmamıştır. Nitekim; davalı …. ‘nün tescil istemi üzerine görüş sorduğu Ticaret Bakanlığı tarafından gönderilen yazıda da bu hususa değinilmiştir.
Diğer yandan; TTK’nını 596. maddesinin 2. fıkrasının gerekçesine göre şirketin söz konusu kişiyi reddedebilmesi, yani ortak olarak kabul etmediğini bildirebilmesi için, ona payı gerçek değerinden almayı önermesi ve alacak kişiyi de göstermesi gerekir. Davacı tarafça red kararı verilen 03/03/2022 tarihli toplantıda mirasçılara ilişkin red kararının yanı sıra “vefat eden ortağın mirasçılarına geçen esas paylarının gerçek ve güncel değerinin 2.650.000,00 TL olarak kabulü ile veraset ilamındaki payları oranında nakden ve defaten ödenmek suretiyle teklif edilmesine” de karar verilmiş olmasına rağmen teklife ilişkin bir belge sunulmamıştır. TTK’nın 32. maddesi gereğince sicil müdürünün tescil için aranan kanuni şartların var olup olmadığını inceleme yükümlülüğü vardır. Dolayısıyla tescil isteğinin reddine ilişkin karar da bir usulsüzlük bulunmadığından, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir husus bulunmamaktadır.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.nun 355. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak davacı vekilinin istinaf sebebleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/06/2022 tarih ve 2022/291 Esas – 2022/615 Karar sayılı kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı başlangıçta peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın, temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemizce taraflara tebliğine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre zarfında Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 12/10/2022