Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/1562
KARAR NO : 2022/1988
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/12/2021 (Ara Karar)
NUMARASI : 2021/942 Esas (Derdest dosya)
TALEP : İhtiyati Haciz
BAM KARAR TARİHİ : 21/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 21/12/2022
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/12/2021 ara karar tarihli ve 2021/942 Esas sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
TALEP:
İhtiyati haciz talep eden/davacı vekili ihtiyati haciz talepli dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı/borçlu … Şti. arasında 21.08.2015 ve 03.01.2017 tarihlerinde Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiğini, dava dışı/kredi kefili …’nın işbu sözleşmeleri müşterek borçlu/müteselsil kefil unvanı ile imzaladığını, Kredi Sözleşmesi’nin Beyoğlu 48. Noterliği’nin 19.04.2018 tarih ve 47571 yev. no’lu ihtarnamesi ile kat edildiğini, ihtarnameye rağmen kredi borcunun ödenmemesi üzerine, İzmir 15. İcra Müdürlüğü’nün 2018/6629 E. sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, mahkemeleri tarafından davalı/ana borçlu …. Şti. ve dava dışı/kredi kefili … hakkında başlatılmış olan İzmir 13. İcra Müdürlüğü’nün 2018/6629 E. sayılı icra dosyasının tetkiki neticesinde borcu karşılamaya yeter malvarlığı bulunmadığının tespit edildiğini belirterek, müvekkili bankanın bir güven müessesesi oluşu dikkate alınarak teminatsız olarak müvekkili bankanın alacağı için davalı … A.Ş.’nin tüm malvarlığı ve 3. Kişilerdeki hak ve alacaklar üzerine şimdilik ve fazlaya ilişkin talep ve dava haklarımız saklı kalmak üzere 20.000-TL’lik ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk derece mahkemesince; “…davacı vekilinin talebi yargılamayı gerektirdiğinden…” gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
İhtiyati haciz talep eden/davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı şirketin bu davanın açılmasıyla beraber mal kaçırma ihtimalinin son derece yüksek olduğunu, bu tarz davalarda ihtiyati haciz uygulanması için yeterli koşulun yaklaşık ispat olduğunu, yaklaşık ispat unsurunun dava dilekçesinde belirtilmiş olan sebepler ile gerçekleştiğini, ihtiyati haciz için yaklaşık ispat unsurunun yeterli olduğunu başkaca davalarda da ihtiyati haciz talebinin yerel mahkemece reddedildiğini, ancak istinaf incelemesi sonucunda davalıların mal varlığı ve 3. Kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz uygulanması kararı verildiğini, her iki davalı şirketinde dava dışı kredi kefili … tarafından işletildiğini, davalı şirketlerin faaliyet alanlarını da aynı olduğunu, şirketler arasında organik bağ bulunduğunu, davalı şirketin adresinde uygulanan menkul haczinde davalı/borçlu şirkete ait abonelik sözleşmeleri ve evraklara rastlandığını, her iki şirketinde faaliyet alanının ve konusunun aynı olduğunu, davalı …. Şti.’nin borca batık olan …. Şti.’nin devamı niteliğinde olduğunu, davalı şirketlerin çok yakın adreslerde faaliyet gösterdiklerini, davalıların muvazaa içinde hareket ettiklerini, dava dışı …’nın …. işletmesinin kendi nam ve hebasına davalı/borçlu …’in devamı olarak yönettiğini, ancak kağıt üzerinde işletme sahibinin yakinen tanışıklığı bulunduğu eski çalışanları olan insanların göründüğünü, …’nın borca batık … yerine … aracılığıyla ticari faaliyetini sürdürdüğünü, dolayısıyla hakkın kötüye kullanıldığı ve kanuna karşı hile yapıldığının açık olduğunu belirterek, istinaf başvuru taleplerinin kabulüne, yerel mahkemenin ihtiyati haciz taleplerinin reddine ilişkin 15/12/2021 tarihli ara kararının kaldırılmasına, davalı …. Şti.’nin mal kaçırma ihtimaline binaen, takip ekonomisi ve takipte mükerrerliğin önlenmesi amacı ile İzmir 15. İcra Müdürlüğü’nün 2018/6629 esas sayılı dosyasından davalıların malvarlığı ile 3. Şahıslardan doğmuş ve doğacak hak ve alacakları üzerine makul bir teminat karşılığında ihtiyati haciz şerhi işlemlenin uygulanması için icra müdürülüğüne müzekkere yazılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep, tüzel kişilik perdesinin kaldırılması ile alacağın tahsili amacıyla açılan davada ihtiyati haciz kararı verilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece; ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş olup, ara karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, ihtiyati haciz şartlarının oluşup oluşmadığı noktasındadır.
Davacı, müvekkili ile davalı/borçlu …. ŞTİ. arasında 21.08.2015 ve 03.01.2017 tarihlerinde Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiğini, dava dışı/kredi kefili …’nın işbu sözleşmeleri müşterek borçlu/müteselsil kefil unvanı ile imzaladığını, Kredi Sözleşmesi’nin ihtarname ile kat edildiğini, ihtarnameye rağmen kredi borcunun ödenmemesi üzerine, İzmir 15. İcra Müdürlüğü’nün 2018/6629 E. sayılı dosyası ile davalı/ana borçlu … ŞTİ. ve dava dışı/kredi kefili … hakkında icra takibi yapıldığını, icra dosyasının tetkiki neticesinde borcu karşılamaya yeter malvarlığı bulunmadığının tespit edildiğini ancak diğer davalı … ŞTİ.nin adresinde yapılan haciz sırasında davalı/borçlu … Şti.’ne ait abonelik sözleşmeleri ve evraklar tespit edildiğini, iki şirketin de aynı sektörde olduğunu, şirketin iki ortağından biri olan…’nın daha önce … Şti. bünyesinde çalışmış olduğunu, iki şirketin adreslerinin birbirine 3 dk mesafede olduğunu, bu sebepler uyarınca davalı şirketler arasında organik bağ bulunduğunu belirterek; müvekkili bankanın bir güven müessesesi oluşu dikkate alınarak teminatsız olarak müvekkili bankanın alacağı için davalı … ŞTİ’nin tüm malvarlığı ve 3. kişilerdeki hak ve alacaklar üzerine şimdilik ve fazlaya ilişkin talep ve dava haklarımız saklı kalmak üzere 20.000-TL’lik ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 257/1. Maddesine göre, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.
2004 sayılı İİK’nın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ”alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir. Mahkemenin ”alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından” anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip, uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir. Yani ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için ispat gerekmez, yaklaşık ispat için delil sunulması yeterli olup, alacaklının ilişkisinin varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesi aranmamaktadır (Yargıtay 19. HD’nin 12/12/2019 Tarih, 2019/2300 E-2019/5531 K).
Tüzel kişilerin, kendisini oluşturan gerçek kişilerden ayrı ve bağımsız bir hukuk süjesi olmasına göre, ortakları kısmen veya tamamen aynı olan tüzel kişiler de birbirlerinden bağımsız kişiliklere haizdir. Bu nedenle malvarlıkları da ayrıdır. Dolayısıyla bir tüzel kişi diğerinin borcundan kural olarak sorumlu tutulamaz. Ancak bazı hallerde “tüzel kişilik perdesinin aralanması yoluyla tüzel kişileri oluşturan gerçek kişilerin veya başkaca bir tüzel kişi arasındaki ayrılık ilkesi bir kenara bırakılarak iki ayrı hukuk süjesi olarak değerlendirilmeyip, bunlara tek bir bütün olarak yaklaşılması mümkündür. Bu husus özdeşlik ilkesi olarak karşımıza çıkmaktadır.
Şirketlerin faaliyet konuları, ortağı ve yöneticileri kısmen aynı olması, bu alacağın davalıdan talep edilebilmesinin yanı sıra, aleyhine ihtiyati haciz talep edilen davalı şirket ile borçlu şirketin malvarlığının birbirine karıştığı, iktisadi bir bütünlüğün olduğu ve tüzel kişilik perdesinin arkasına sığınılarak kötü niyetle, mal kaçırma ya da alacağın tahsilini kısmen veya imkansız hale getirme yönündeki eylemlerinin bulunması gibi bir takım olguların gerçekleşmesi gerekir. Bu olgular ise, yargılamada, tarafların gösterdiği tüm delillerin toplanıp birlikte değerlendirilmesi ile aydınlığa kavuşacak niteliktedir. Ayrıca tüzel kişilik perdesinin aralanması istisnai bir kurum olup, salt organik bağ içinde olunması yeterli değildir. Başka bir ifadeyle ticari merkez ve faaliyet alanının aynı olması, şirket ortaklarının aynı veya yakın akraba ve/veya eş olmasının ötesinde tüzel kişilikler arasında iktisadi bütünlüğün ispatı şarttır. Tabi ki ihtiyati haciz bakımından yaklaşık ispat yeterlidir. Ancak dosyaya sunulan deliller, yargılamanın bulunduğu aşama itibariyle İİK 258. maddesindeki yaklaşık ispata elverişli değildir. Bu nedenle şartları oluşmayan ihtiyati haciz talebinin reddine dair mahkeme kararında herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir.
HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından ihtiyati haciz talep eden/davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İhtiyati haciz talep eden/davacı vekilinin İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/12/2021 tarihli ve 2021/942 Esas sayılı ara kararına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; alınması gerekli 80,70 TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın ihtiyati haciz talep eden/davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, (harç işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine),
3-İhtiyati haciz talep eden/davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 21/12/2022