Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/1547 E. 2022/1485 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1547
KARAR NO : 2022/1485

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/03/2022 (Dava) – 08/06/2022 (Karar)
NUMARASI : 2022/196 Esas – 2022/445 Karar
DAVA : Şirketin İhyası
BAM KARAR TARİHİ : 06/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 06/10/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/06/2022 tarihli 2022/196 Esas ve 2022/445 Karar sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’nin 03/10/2008 tarihinde doğum nedeniyle hak kazandığı, annelik iş göremezlik ödemesini, Sosyal Güvenlik Kurumundan alamamış olması nedeniyle; İzmir 12. İş Mahkemesinde açmış olduğu annelik iş görmezlik ödemesinin talebi konulu davasında, müvekkilin işçi olarak hizmetinin tespiti için davanın kabulüne karar verildiğini, ancak Yargıtay’ın müvekkilin SGK’dan talep ettiği ödemeyle ilgili olarak hizmet cetveline göre; yanında işçisi olarak sigortalı çalıştığı tüm kişilerin de davaya davalı olarak dahilini gerekli görerek, ilk derece mahkemesinin kararını sadece usul yönünden bozduğunu, SGK’dan doğum nedeniyle annelik iş görmezlik ödemesinin talep edildiği döneme ilişkin SGK kayıtlarında sigortalı olarak gözüktüğü davaya dahili gereken işverenlerden bir tanesinin … Şti. olduğunu,…Müdürlüğü kayıtlarından 26.09.2013 tarihinde resen silindiğini, İzmir 12. İş Mahkemesinde 2021/97 E. sayılı dosyasında görülmekte olan davada taraf teşkilinin sağlanabilmesi açısından işbu davayı açmak için mehil ve yetki verildiğini, müvekkilinin ekonomik durumunun çok kötü olduğunu, huzurda bulunan davanın yargılama giderlerini karşılayabilecek maddi durumu bulunmadığını, adli yardım talepli olarak açılan davanın giderlerinden muaf tutulmasını öncelikli olarak talep ettiğini, işbu davada ihyasını istedikleri …. Şti. isimli şirketin iş mahkemesinde görülmekte olan davada davalı olarak taraf teşkilinin sağlanabilmesi için, davanın ve adli yardım taleplerinin kabulü ile tüzel kişiliğin ihyasına karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
CEVAP :
Davalı cevap dilekçesinde özetle; sicil kayıtlarının tetkikinde, … Şirketi’nin 04/10/2002 tarihinde müdürlüğe tescil edildiğini, en son tescil edilen genel kurulun 18/10/2002 tarihinde tescil edildiğini, bu tarihten sonra herhangi bir genel kurul tescili yapılmadığını, 6102 sayılı TTK nun geçici 7. maddesi uyarınca çıkarılan münfesih olmasına veya sayılmasına rağmen tasfiye edilmemiş anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyelerine ve ticaret sicil kayıtlarının silinmesine ilişkin tebliğ gereği 14/05/2013 tarihinde münfesih sayılarak tescilli adresine ihtarda bulunulduğu, bu hususun 21/05/2013 tarih ve 8324 sayılı ticaret sicil gazetesinde yayımlandığını, yasal süresi içerisinde ihtara yanıt verilmemesi nedeniyle 26/09/2013 tarihinde sicil kaydının resen silindiğini, bu hususunda da ticaret sicil gazetesinde yayımlandığını, yapılan kayıt silme işleminin tamamen kanun hükmünün uygulanması olduğunu, müdürlüğün davanın türü itibariyle yasal hasım konumunda olup davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, müdürlük aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI :
Mahkemece; ”…Davanın KABULÜ ile…Müdürlüğünün Merkez – … sicil numarasında kayıtlı iken 26/09/2013 tarihinde resen terkin edilen … Şirketi’nin İzmir 12. İş Mahkemesi’nin 2021/97 esas sayılı dosyasının görülüp sonuçlandırılması ve infazı işlemleri ile ilgili ek tasfiye işlemleri ile sınırlı olmak kaydı ile ticaret siciline yeniden tescili ile İHYASINA, tasfiye memuru olarak mahkememizce resen seçilen YMM …’ün ATANMASINA, tasfiye memurunun, tasfiye işlemleri hususunda harcayacağı emek ve mesai için 5.000,00-TL ücret takdirine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin davanın kabulüne ilişkin kararına bir diyecekleri olmadığını, adli yardım talebi ile açmış oldukları davada, ilk derece mahkemesinin müvekkilinin adli yardım talebini, 07.03.2022 tarihli ara kararı ile kabul ettiğini ve yapılacak tüm yargılama giderleri ile mahkeme masraflarından müvekkilini muaf tuttuğunu, müvekkilinin çalışmadığını, eşinin de asgari ücret ile bir işte çalışmakta iken işten çıkarıldığını ve uzun süre iş bulamadığını, müvekkilinin bakmakla yükümlü olduğu, yaşı küçük çocukları da bulunduğunu, müvekkilinin ekonomik olarak çok ağır ve zor şartlar altında geçimini sağlamaya çalıştığını, müvekkilinin işbu davayı açmaya mecbur bırakıldığını, İş mahkemesinde görülen, annelik iş görmezlik ücreti ve hizmet tespiti talepli haklı davası kesinleşince hak kazanacağı miktarın üzerinde belirlenen yüksek tasfiye memuru ücretini ödeyebilmesinin imkansız olduğunu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 335. maddesinin a,b ve c fıkralarına göre; adli yardım kapsamında, adli yardımdan faydalanan kişinin yapacak olduğu tüm yargılama ve takip giderlerinden geçici olarak muafiyet sağlandığını, dava ve icra takibi sırasında yapılması gereken tüm giderlerin Devlet tarafından karşılanmasına kanun koyucuun karar verdiğini, müvekkilinin İzmir 2. Ticaret Mahkemesinde, re’sen terkin edilen şirketin ihyası talepli davayı açmasının; Yargıtay’ın ilgili ilamı doğrultusunda ve iş mahkemesinin ara kararı gereği yargılama kapsamında bir zorunluluk olduğunu, müvekkilinin huzurdaki davayı açarken adli yardım talebinin ilk derece mahkemesi tarafından kabul edildiğini, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 323’üncü ve 335’nci maddelerine göre de kanun koyucunun, adli yardım kapsamında yargılama giderlerini tanımlarken herhangi bir sınırlama getirmediğini, müvekkilinin zorunlu olarak açmış olduğu işbu davada tasfiye memurunun ücretini ödemeye mecbur bırakılmasının hukuken hatalı olduğunu, takdir edilen tasfiye memuru ücretinin çok yüksek oluşu nedeniyle; ilk derece mahkemesinin kararının mevcut şekli ile kesinleşmesi halinde, ekonomik açıdan çok zor durumdaki müvekkili tarafından ödenmesinin mümkün olmadığını, kararın bu açıdan adli yardım müessesesini hukuki anlamda anlamsızlaştırdığını, müvekkilinin iş mahkemesinde açmış olduğu davasının sonucunda elde edeceği menfaatin çok üzerinde bir rakamı, yargılama gideri olarak tasfiye memuruna ödemek zorunda bırakıldığını belirterek kararının talepleri şeklinde tasfiye memuruna takdir edilen 5.000,00-TL ücret yönünden kaldırılarak düzeltilmesine; diğer bütün hususların onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; ticaret sicilden terkin edilen ….Şirketi’nin ihyası istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş olup, karar davacı vekilince istinaf edilmiştir.
Davacı vekilinin istinaf istemi sadece tasfiye memuruna takdir edilen ücrete yönelik ise de, hak düşürücü süre kamu düzenine ilişkin olduğundan, davanın hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığının resen incelenmesi gerekir.
6102 sayılı TTK’nun geçici 7. Maddesinin 15. Numaralı bendinde “Ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulananlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren 5 yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir. ” hükmü getirilerek haklı sebepler bulunması halinde terkin edilen şirketin ihyası hususunda hukuki yararı bulanan kişilere ihya imkanı tanımıştır.
Somut olayda; davacı vekili, müvekkili …’nin 03/10/2008 tarihinde doğum nedeniyle hak kazandığı, annelik iş göremezlik ödemesini, Sosyal Güvenlik Kurumundan alamamış olduğu iddiasıyla İzmir 12. İş Mahkemesinde açmış olduğu davada taraf teşkilinin sağlanabilmesi için, sicilden terkin edilen …. Şti. isimli şirketin ihyasını talep ettiği; davacı tarafından İzmir 12. İş Mahkemesi’nin 2021/97 Esas sayılı dava dosyasında açılan hizmet tespit davanın derdest olduğu ve ihya davası açması yönünde 27/04/2021 tarihli duruşmada davacıya yetki ve 2 haftalık süre verildiği; eldeki ihya davasının 02/03/2022 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
6102 sayılı TTK’nın geçici 7/4. maddesi, “Ticaret sicili müdürlüklerince; a) Kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanır. Yapılacak ihtar, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderilir. İlan, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçer. Ayrıca anılan ilan, bildirici niteliği haiz olarak ilgili ticaret ve sanayi odası veya ticaret, sanayi ya da deniz ticaret odasının internet sitesinde aynen yayımlanır.” hükmünü içermektedir.
… Müdürlüğü kayıtlarına göre, ihyası istenilen şirketin 26/09/2013 tarihinde TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca resen sicilden kaydının silindiği anlaşılmaktadır. TTK’nın geçici 7/4. maddesine göre; a) Kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanacağı düzenlenmiş; davalı … Müdürlüğünün göndermiş olduğu belgeler arasında terkin edilen şirkete gönderildiği iddia edilen ihtar yazısı bulunmakta ise de, 14/05/2013 tarihli ihtar yazısının geçici 7. maddenin 4/a fıkrasındaki usule göre şirketi temsil ve ilzama yetkili kişilere yapılan ihtarın tebliğ edildiğine dair tebligat belgesinin dosyaya sunulmadığı anlaşılmıştır.
Dosyanın incelenmesinde; davalı… Müdürlüğü cevap dilekçesinde, ihyası istenen şirketi’nin 04/10/2002 tarihinde müdürlüğe tescil edildiğini, en son tescil edilen genel kurulun 18/10/2002 tarihinde tescil edildiğini, bu tarihten sonra herhangi bir genel kurul tescili yapılmadığı gerekçesiyle şirketin TTK’nın 7. maddesi 26/09/2013 tarihinde sicilden resen terkin edildiğini belirtilmiştir. Usulüne uygun bir terkin işleminden söz edebilmek için tebliğ işlemlerinin eksiksiz olarak tamamlanması gerekir. (Aynı yönde Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 05/04/2022 tarihli 2021/6037 esas – 2022/2812 karar sayılı ilamı)
Davalının ihyası istenen şirketin sicil kayıtlarındaki adresine gönderdiğini belirttiği 14/05/2013 tarihli ihtar yazısının suretinin dosyada bulunduğu, ancak ihtar yazısının şirkete tebliğ edildiğine ilişkin tebligat belgesinin dosyada bulunmadığı, Ticaret Sicil Gazetesinde ilan yapıldığı ve 26/09/2013 tarihinde şirketin terkin edildiği anlaşılmaktadır.
Öncelikle ihtarın tebliğ edilip edilmediği hususunda ilgili ticaret sicili müdürlüğüne yazı yazılarak tebliğ işlemleri hususunun araştırılması, ayrıca davalı sicil müdürlüğünün dosyaya gönderdiği ticaret sicil gazetelerinin suretlerinin okunaklı ve denetime elverişli olmadığı anlaşılmakla, okunaklı suretlerinin yeniden celbi ile değerlendirilmesi, bundan sonra sonucuna göre istenilen tebliğe ilişkin hususların araştırılmasından ve belirtilen belgelerin okunaklı suretlerinin de celbi ile sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği açıktır.
Kabule göre de; mahkemece”… yine her ne kadar 6102 sayılı kanunun geçici 7. Maddesi uyarınca resen sicilden terkin edilen şirketlerin ihyasına dair istemin, silinme tarihinden itibaren 5 yıl içinde mahkemeye başvuru zorunluluğu getirilmiş ise de, yine 6102 sayılı kanunun geçici 7. Maddesinin 2. Fıkrasına göre, davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket veya kooperatiflere bu madde hükümleri uygulanmaz hükmü düzenlenmiş olup, iş bu nedenle 5 yıllık hak düşürücü sürenin iş bu davada uygulanamayacağı kanaatine varılarak davanın kabulü…, ” şeklinde gerekçe ile karar verilmiş ise de; ihyasına karar verilen şirketin 26/09/2013 tarihinde sicilden resen terkin edildiği, iş mahkemesindeki davanın terkin tarihinden sonra 14/01/2014 tarihinde açıldığı, yine eldeki davanın 02/03/2022 tarihinde açıldığı, dolayısıyla ihyası istenin şirketin sicilden terkin edildiği tarihten sonra söz konusu davaların açıldığı dolayısıyla mahkeme gerekçesinin dosya kapsamı ile uyumlu olmadığı anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf itirazlarının kamu düzeni yönünden kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK 353/1-a-6. madde uyarınca kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf itirazlarının kamu düzeni yönünden ESASTAN KABULÜNE; İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/06/2022 tarihli 2022/196 Esas ve 2022/445 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
3-Davanın adli yardım talepli açıldığı ve talebin ilk derece mahkemesince kabul edildiği anlaşıldığından istinaf karar harcı alınmasına yer olmadığına,
4-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda ele alınmasına,
5-Davacı vekilinin sair itirazlarının kararın kaldırılması sebep ve şekline göre bu aşamada değerlendirilmesine yer olmadığına,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
7-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 06/10/2022