Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/1517 E. 2022/1667 K. 02.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1517
KARAR NO : 2022/1667

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MANİSA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/06/2022 tarihli ara karar
NUMARASI : 2022/473 (derdest dosya)
DAVA : Şirketin Tasfiyesi
TALEP : İhtiyati tedbirin kaldırılması/Teminat miktarının arttırılması
BAM KARAR TARİHİ : 02/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 02/11/2022
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen Manisa Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/06/2022 ara karar tarihli ve 2022/473 Esas sayılı dosyasının incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davalı … Şirketinin muris babası …’den miras yolu ile intikal eden %25 hissedarı olduğu, şirketin diğer ortaklarının muris …’in farklı eşlerden olma çocukları ile son eşi olduğu, söz konusu şirket tüzel kişiliğinin ortaklıklar arasındaki görüş ayrılıkları ve düşmanlığa varan davranışlar sebebiyle, şirket ortaklarının artık bir araya gelmesi mümkün olmadığı, taraflar arasında bir çok dava ve suç duyuruları bulunduğu, davalı ve aynı zamanda şirket müdürü olarak görev yapan …’in müvekkiline karşı tehdit, hakaret gibi suçlamalardan oluşan bir çok haksız suç duyurusunda bulunduğu, davalılar müvekkiline karşı husumet derecesinde düşmanlık beslediği, söz konusu şirket uzun yıllardır ticari bir faaliyet göstermediği, şirketin tek geliri mevcut gayrimenkullerinden elde ettiği kira gelirleri olduğu, şirket kira geliri elde etmesine rağmen bu kira gelirlerinin karşılığında müvekkilinde şahsi kefil olduğu, mevcut şirket yetkilisi davalı … şirketin kredi taksitlerinin şirketin elde ettiği kira gelirlerinden ödemek yerine şirketin kira gelirlerini kendi lüks yaşamı için kullandığı, kredileri yapılandırma suretiyle erteleyerek şirketi geri dönülmez derecede kredi faizi ile borç altına soktuğu, bu nedenle şirketin tasfiyesi gerektiği, müvekkili … şirketin 16/10/2021 tarihli yönetim kurulu kararı ile şirketteki müdürlük görevinden alındığı, bu tarihten sonra müvekkili şirketin ticari işleyişleri, borç ve gelir durumu, şirkete gelen kira gelirlerinin nerelere harcandığı, şirkette fiili çalışması olmamasına rağmen şirkette sigortalı görünen kişilerin durumu, şirketin borçlarının ödenmesi için şirkete ait gayrimenkullerin kimlere hangi şartlarda ve hangi bedeller ile satılacağı vb. konularda şirket yetkilisinden ve şirketin muhasebecisinden defalarca bilgi istemesine ve bu konuda davalıya ihtarname gönderilmesine rağmen davalı şirket yetkilisi … müvekkiline hiç bir bilgi vermediği, ayrıca şirketin 2021 yılında kar elde edilmesine rağmen müvekkiline hiç bir şekilde kar payı ödenmediği, şirket müdürü davalı …’in şirket faaliyetleri konusunda hiç bir bilgi ve tecrübesi olmadığı, müvekkili tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takibi devam eden taşınmazlar için yazılı belirlenen kıymet takdirinin üstünde fiyat teklifi alındığı, davalı şirket müdürü … söz konusu teklife olumsuz cevap vermiş ve söz konusu taşınmazı 3 yıllık vadeli çek ile daha düşük teklif veren şahsa satmak istediği, davalı şirket müdürü … emlakçılık ve aracılık faaliyetleri yapan kişilere şirkete ait taşınmazların satışını hemen verebileceğini beyan ettiği, şirket yetkilisi davalı … kardeşi …’ı şirkette fiilen çalışmamasına rağmen şirkette sigortalı çalışan olarak gösterdiği, … Çeşme’de ikamet etmekte olup şirket için hiçbir faaliyette bulunmadığı, şirketin sigorta ve banka kayıtlarının istenmesi durumunda bu husus açık bir şekilde ortaya çıkacağı, davalı şirket yetkilisinin şirketin zararına hareket ettiği, müvekkilinin tüm malvarlığına haciz konulduğu, bu borçlar dolayısıyla şirkete karşı icra takipleri açıldığı ve şirketin tek geliri olan kira gelirlerine kaynak olan taşınmazların ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile satılacağı, tüm bunlar şirketin tasfiyesinin istenmesi için müvekkili lehine haklı neden oluşturduğunu ileri sürerek, şirketin gelirlerini usulüne aykırı olarak harcamak ve şirket mallarının satılması ihtimali olduğundan dolayı ihtiyati tedbir niteliğinde şirket yönetimine kayyım atanması ve şirketin taşınmazlarının 3. Kişilere devrinin önüne geçilebilmesi adına öncelikle taşınmazlar üzerine ihtiyati tedbir konulması ve davamızın kabulüne karar verilerek öncelikle şirketin tasfiyesine karar verilmesi yada müvekkilin hissesinin gerçek değerinin belirlenmesi ve bu bedelin müvekkile ödenmesi suretiyle müvekkilin şirket ortaklığında çıkmasına karar verilmesi yargılama gideri ve ücreti vekaletin davalı yan üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı … vekilinin ihtiyati tedbir kararına itiraz dilekçesinde özetle; Mahkemenin 18/05/2022 tarihli ara kararı ile verilen ihtiyati tedbir kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, mahkemece gerekçelendirme yapılmadan, davaya konu deliller yeterince incelenmeden ve hukuki şartlar oluşmadan ihtiyati tedbir kararı tesis edilmiş olduğu, HMK’nın 389. Maddesi göz önüne alındığında ancak uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceğini ancak dosya içerisindeki bilgi ve belgeler göz önünde tutulduğunda müvekkiline ait taşınmaz mallar üzerine ihtiyati tedbir konulması gerektirecek bir durumun söz konusu olmadığı, HMK’nın 390. Maddesi gereği ihtiyati tedbir talep edenin ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek zorunda ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını ispat etmek zorunda olduğu, davacının davalı … ile olan husumetleri sebebiyle şirket içerisinde huzursuzluk yaratıp, şirketin işleyişini sekteye uğratmak amacıyla işler yaptığı, mahkemece dava değeri belirlenemediğinden takdir edilen 30.000,00 TL teminat bedelinin de oldukça düşük olduğu, bu değerin şirketin sahip olduğu sadece 1 taşınmazın değeri olduğunun ve başka birçok taşınmaz olduğunun mahkemece bilindiği, kabul anlamına gelmemekle birlikte tedbir uygulanacaksa bile dava değeri ile ölçülü olmasının gerektiğini savunarak, mahkemece 18/05/2022 tarihli ara karar ile verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesi talep edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN 18/05/2022 TARİHLİ KARARI :
İlk derece mahkemesince; “…1-Davacı vekilinin, davalı şirket yönetimine tedbiren kayyım atanması talebinin REDDİNE, 2-Davacı vekilinin, davalı …’ne ait taşınmazların 3. kişilere devrini engellemek adına taşınmazlar üzerine ihtiyati tedbir konulması talebinin yukarıda belirtilen nedenlerle 6100 sayılı HMK’nın 389. ve devam maddeleri uyarınca teminat şartı ile KABULÜNE, dava değeri belirlenemediğinden 30.000,00 TL tutarında nakdi teminatın mahkememiz veznesine yatırılması veya aynı bedelde kesin ve süresiz banka teminat mektubunun mahkememize sunulması halinde davalı … Şirketinin taşınmaz kayıtları üzerine İHTİYATİ TEDBİR KONULMASINA…” şeklinde karar verilmiştir.
Karara davalı … vekili tarafından itiraz edildiği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN 23/06/2022 TARİHLİ KARARI :
İlk derece mahkemesince; “…HMK’nın 389 ve 390. uaddeleri uyarınca, dosyadaki mevcut delil durumuna göre ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için gerekli olan yaklaşık ispat koşullarının oluştuğu, bu aşamada mahkememizin kanaatinde değişikliğe yol açacak herhangi bir delilin dosyaya sunulmadığı anlaşıldığı… ” gerekçesiyle … vekilinin ihtiyati tedbire yönelik yapmış olduğu itirazın REDDİNE karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; TTK 636/4 maddesi uyarınca fesih davası açıldığında mahkemenin taraflardan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alabileceği, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler göz önünde tutulduğunda şirketin taşınmazları üzerine ihtiyati tedbir konulabilmesi konusunda yaklaşık ispat koşullarının oluştuğu gerekçesiyle dava değeri belirlenmediğinden takdiren 30.000 TL teminat yatırılması ile tedbir konulmasını kabul eden mahkemenin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının soyut iddiaları dışındı tedbir uygulanmasını gerektirecek herhangi bir sebep göstermediğini, davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat da edemediğini, davacının dava dilekçesinde belirttiği soyut iddiaları ile ihtiyati tedbir kararı verildiğini, davacının, davalı … ile olan husumeti sebebiyle sürekli şirkette huzursuzluk yaratıp şirketin işleyişini sekteye uğratmak amacıyla işlemler yaptığını, davacının şirket için üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmediğini, şirketi zarara uğratmaya çalıştığını, mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararında dava değeri belirlenmediğinden takdiren 30.000 TL teminat yatırılmasına karar verildiğini, ancak kararda belirlenen teminat bedelinin hukuka ve kanuna aykırı olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte tedbirin uygulanması halinde teminat bedelinin dava değeri ile ölçülü olması gerektiğini, Manisa 4. İcra Müdürlüğü’nün 2021/314 sayılı kıymet tespit raporuna göre … Ada, … Pafta … Parselde … Mah. … Sok No:… Yunus Emre / Manisa adresinde bulunan 68 adet meskenin fiyatı 25.585.000,00 TL olarak belirlendiğini, bu değerin şirketin sahip olduğu sadece bir taşınmaza ait bir bedel olduğunu, şirketin bu değerde bir çok başka taşınmazlarının olduğunu, mahkemece bu durumun bilinmesine rağmen dava değeri belirlenmediğinden gerekçesi ile 30.000 TL gibi oldukça düşük bir teminat karşılığında tedbir kararı verilmesinin hukuka aykırı ve ölçüsüz bir işlem olduğunu belirterek, Manisa Asliye Ticaret Mahkemesi 18/05/2022 tarihli (2) nolu “Davacı vekilinin davalı … Şirketine ait taşınmazların 3. Kişilere devrini engellemek adına taşınmazlar üzerine ihtiyati tedbir konulması talebinin yukarıda belirtilen nedenlerle 6100 sayılı HMK’nın 389. ve devam maddeleri uyarınca teminat şartı ile kabulüne, dava değeri belirlenemediğinden 30.000,00 TL tutarındaki nakdi teminatın mahkememiz veznesine yatırılması veya aynı bedelde kesin ve süresiz banka teminat mektubunun mahkememize sunulması halinde davalı … Şirketinin taşınmaz kayıtları üzerine İhtiyati Tedbir Konulmasına” şeklindeki kararın kaldırılmasına veya HMK 395 gereğince belirlenecek teminat karşılığında tedbirin değiştirilmesi veya kaldırılmasına, Mahkemenin aksi kanaate olması halinde hükmedilen teminat bedeli ile dava değeri arasındaki ölçüsüzlüğün giderilmesi ve yaşanması muhtemel hak kayıplarının önlenmesi adına teminat bedelinin orantılı olacak şekilde artırılmasına karar verilmesini, ayrıca Manisa Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/473 esas sayılı dosyasının 23/06/2022 tarihli ihtiyati tedbire yönelik yapmış olduğu itirazın reddine ilişkin kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep; yerel mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılması, aksi takdirde teminatın arttırılması istemine ilişkindir.
Mahkemece; ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmiş olup, hüküm karşı taraf/davalı şirket vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
İhtiyati tedbir; 6100 Sayılı HMK’nın 389 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Davanın açılmasıyla hüküm arasında geçen zaman içinde müddeabihin çeşitli şekillerde istenmeyen değişikliklere maruz kalması veya maruz bırakılması mümkündür. Bu değişiklikler sonucu davanın sonunda elde edilecek hükmün icrası, mümkün olmayabilir veya çok güçleşebilir. İşte ortaya çıkan bu tehlikeyi bertaraf etmek amacıyla ihtiyati tedbir kurumu kabul edilmiştir.
HMK’nın 389. maddesinde, ihtiyati tedbirin şartları düzenlenmiş olup, söz konusu maddede; meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale gelebileceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağı endişesi bulunan haller, genel bir ihtiyati tedbir sebebi veya şartı olarak kabul edilmiştir. Bu şartlardan birisinin mevcudiyeti halinde, mahkemece, uyuşmazlık konusu taşınmaz hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilecektir.
İhtiyati tedbirde asıl olan ihtiyati tedbire esas olan bir hakkın bulunması ve bir ihtiyati tedbir sebebinin ortaya çıkmasıdır. Bunlar ihtiyati tedbirin temel şartlarını oluştururlar. Maddede bu iki hususa yer verilmiş, ihtiyati tedbire ilişkin hak ve özellikle ihtiyati tedbir sebebi genel olarak belirtilmiştir. Tedbir talebinin kabulü veya reddi bir kısım genel ilkeler konularak hakime bırakılmış, ancak ihtiyati tedbirin uyuşmazlık konusu hakkında verileceğini düzenlemiştir.
Somut olayda, davacının davalı şirketin hissedarı olduğu, şirketin tasfiyesini, aksi halde hissesinin gerçek değerinin belirlenmesi ve bu bedelin kendisine ödenmesini talep ettiği eldeki davada, tasfiye netiesinde alacağını garanti almak amacıyşa şirkete ait taşınmazların 3. kişilere devrinin önlenmesi amacıyla talep ettiği tedbirin mahkemece kabul edildiği, şirketin malvarlığı henüz belirlenemediğinden alınan teminat miktarının yargılamanın sonraki aşamalarında mahkemece her zaman değiştirilebileceği de nazara alınarak bu aşamada yerinde olduğu, davacının hissedar olması sebebiyle bu aşamada yaklaşık ispat olgusunun da oluştuğu anlaşılmakla HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; davalı şirket vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı şirket vekilinin Manisa Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/05/2022 ve 23/06/2022 ara karar tarihli ve 2022/473 Esas sayılı ara kararlarına yönelik istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İSTİNAF AŞAMASINDA; davalı şirket tarafından yatırılan istinaf karar harcı yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalı şirket tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nın 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde varsa taraflarca yatırılan gider avansından kalan bakiyenin yerel mahkemece hesaplanarak ilgili olduğu tarafa iadesine
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 02/11/2022